'Kuzey Güney' dizisinin güzel oyuncusu Bade İşçil, Harper's Bazaar dergisi için yeni sezonun birbirinden iddialı parçaları ile objektif karşısına geçti. Serli Gazer'in sorularını yanıtlayan İşçil söze; modaya ve kıyafetlere olan ilgisiyle başladı:
'KOKOŞ' DİYORLARDI
Çocukluğumda da çok meraklıydım kıyafetlere, aksesuvarlara. Çocuklar daha yeni yürümeye başlarken ben 1 yaşında ayakkabılarımı bağlayabiliyordum; o derece meraklıydım. Büyümeye başladıkça modaya olan merakım da arttı. Annemin bana aldığı kıyafetleri kesip Barbie bebeklerime elbise dikmemin nedeni, onların da benim gibi güzel giyinmelerini istememdi.
Annemin kıyafetlerini giymeye de çok meraklıydım, zaten arkadaşlarım bana 'kokoş' derdi.
Çocukluk hayalim veteriner olmaktı ama resim konusundaki yeteneğim ve modaya olan ilgimden dolayı moda ve tekstil tasarımı alanında eğitim aldım. Sanat benim için çok önemli. Resim yapmayı ve giyinmeyi de çok sevdiğimden modayla ilgilenmeye başladım.
Benim için önemli olan tasarımcılardan biri; Özgür Masur. Bir dergi çekiminde habersizce Özgür Masur tasarımı bir kıyafet giydiğimde, elbisenin kalıbını ve kesimini öyle çok beğendim ki, bu mucizenin kime ait olduğunu öğrenmek istedim. Hangi marka diye sorduğumda; o harika elbisenin bir Türk tasarımcıya ait olduğuna inanamadım. Ben de modayla ilgili bir şeyler yapıyor olsaydım, varmak istediğim nokta Özgür'ünki olurdu.
İNANAN İNSAN GÜZELDİR
Güzellik bence vicdan sahibi olmakla ilgili. Korkuları olan, bir şeylere inancı olan; güzel insandır.
Çoğu zaman duygusallıktan yanayım. Kendimi arındırmak istediğim zamanlarda spor yapıyorum. Spor benim meditasyonum. Yapamadığımda çıldırıp 'Kuzey Güney'de oynadığım 'Banu'ya dönüşebiliyorum.
Bir rol modelim yok çünkü bu; o kişiye kapılıp onun mimiğini kullanmak, onun gibi gülmek anlamına gelebiliyor. Ben, bana özel bir gülüşüm olsun istiyorum. Ben canlandırdığım karakter olsam nasıl yaşardım; onu düşünerek rol yapmaya çalışıyorum.
Bugün olmasa da ileride canlandırması en zor denilebilecek rolü bile canlandırmayı çok isterim. Gitgide daha tuhaf karakterler canlandırdığım bir oyunculuk serüvenim oldu. Limitlerimi zorlamayı seviyorum ve aslında limitimi bulmaya çalışıyorum. Ne kadar ileri gidebilirim merak ediyorum.
Övgüler ve tebrikler alıyorum, bunlar daha da çok artsın istiyorum. Bu bir hırs değil. Şu an beni bunlar mutlu ediyor ve daha da mutlu olmak istiyorum.
SET DİSİPLİNİNİ KENAN'DAN ÖĞRENDİM!
Yedi yıl önce oyunculuğa başladığımda ne yaptığımın pek farkında değildim ama şu an oyuncu olmaya çalışan biriyim.
Türkiye'nin en gözde erkeklerinden Kenan İmirzalıoğlu ve Kıvanç Tatlıtuğ ile çalışma şansım oldu. İkisi de hem yakışıklı, hem de iyi oyuncular; asıl şansım bu noktada başlıyor zaten.
Özellikle kendimi oyunculuğa adamam; Kenan ile rol arkadaşı olduğumuz 'Ezel' dizisiyle başladı. Çünkü orada inanılmaz profesyonel bir ekip vardı. Oyunculuğun ne olduğunu ve nasıl çalışılması gerektiğini gördüm. Kenan da bana çok şey öğretti. Her zaman bu işi daha çok ciddiye almam için teşvik etti beni. Sette sahne çekilmeden önce hep birlikte keyifli sohbetler yaparken, bazen yönetmenin dediklerini kaçırabiliyordum ama Kenan sayesinde bu disiplini kazandım. Tabii bu 'Ezel'in başlangıcındaydı. Artık çok farklı.
ÇOK AZ RÜKÜŞ, BİRAZ ÇOCUKSU
Çekimlerle geçen hayatımda sürekli saç, makyaj ve hazır bir styling verildiği için geri kalan zamanımda sade kıyafetler giymeyi tercih ediyorum. Stil ikonum ise sarı saçlarından dolayı kendimi yakın hissettiğim Kate Moss ve Sienna Miller. Kate Moss için 'dünyanın stil danışmanı' diyebiliriz. Onun yeri ayrı olsa da herkesten ve her şeyden ilham alıyorum. Bir de alakasız gelecek belki ama Rihanna'nın stilini çok beğeniyorum. Onun sportif tarzı benim günlük yaşantıma çok uyuyor. Çok az rüküş, biraz çocuksu ve renkli.
Sabah : http://www.sabah.com.tr
Son Dakika › Magazin › Limitlerimi Zorlamayı Seviyorum - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?