İçişleri Bakanı Selami Altınok, saldırıya uğrayan gazeteci Ahmet Hakan Coşkun ile alakalı 2007 yılında yakın koruma tedbirinin uygulanmaya başlandığını, bir yıl sonra kendi talebi üzerine yakın koruma tedbirinin çağrılı koruma tedbirine çevrildiğini belirterek, "Ahmet Hakan Coşkun ile alakalı koruma tedbiri oydu. İstediği takdirde her gün sabah saat 8'de, 9'da evden çıkarken, istese ona biz çağrı üzerine bir polis memuru gönderirdik" dedi.
AA Editör Masası'nda gündeme ilişkin soruları yanıtlayan Bakan Altınok, " Silvan'da, Cizre'de devam eden operasyonlar sırasında, oradaki sivillerin can kaybını önlemek için onların dışarı çıkarılması gibi bir çalışma var mı şu anda" sorusu üzerine, vatandaşların tümünün dışarı çıkarılmasının makul ve uygulanabilir olmadığını söyledi.
Altınok, 125 bin nüfuslu Cizre'de vatandaşları başka bir yere alabilmenin mümkün olmayacağını belirterek, şöyle devam etti:
"Onların evleri, barkları, hayvanları, çoluk çocukları var. Öyle bir şey söz konusu olamıyor. Ama zaten yaptığımızda da uygulamaları, genellikle spesifik, 1-2 mahallede yapmaya çalışıyoruz. Cizre olayı çok gündemde kaldığı için söylüyorum, mutlaka bir fırını açtık, mutlaka bir eczane açtık. Ama terör örgütü açılmasın diye özel gayret etti, onlara baskı yaptı. Bunların açılmadığı dönemlerde, dün Silvan'da valimizle konuştum, Diyarbakır'dan kamyonlarla ekmek götürdüler. Vatandaşımızın ekmek, eczane ihtiyacını sağladık. Cizre'de cuma olduğunda camileri açtırdık ve cumaya gitmek isteyenlere müsaade ettik. Dışarıdan birilerinin propaganda yaptığı gibi değil. Biz önce vatandaşımızı kucaklayacağız, saracağız. Vatandaşımızla aramıza terör örgütünün girmesine müsaade etmeyeceğiz. Biz terörle ve teröristle mücadele ediyoruz. Vatandaşımızın başımızın üstünde yeri vardır ve onların saçının bir teline zarar gelmemesi için özel ihtimam gösteriyoruz. Spesifik, yanlış yaptı iddiaları söz konusu olduğunda da kesinlikle müdahale ediyoruz."
Seçim güvenliği
İçişleri Bakanı Altınok, seçim güvenliğiyle ilgili sorulara karşılık da seçim güvenliği ve vatandaşın hür iradesinin sandığa yansıması konusunda, 7 Haziran seçimlerine göre, 1 Kasım'da daha iyi noktada olunduğunu, bunun seçimlerin ardından görüleceğini ifade etti.
Yüksek Seçim Kurulunun (YSK) sandık alanlarının birleştirilmesini uygun görmediğini hatırlatan Altınok, YSK'nın nasıl karar alacağını bilmedikleri için her alternatif ve duruma göre tedbir aldıklarını anlattı. Bakan Altınok, şöyle konuştu:
"Uygun görseydi de tedbirlerimiz vardı, uygun görmediğinde de tedbirlerimiz var. 255 bin polis ve 130 bin Kara Kuvvetleri personeli takviyeli jandarma olmak üzere 385 bin güvenlik kuvvetimizle seçim güvenliği noktasında tedbirlerimizi alıyoruz. Benim umudum çok fazla bir sıkıntı olmayacağı yönündedir. Yine ihtiyaç olması halinde bütün kamu kurum kuruluşlarına ait, hava, deniz araçlarından da yararlanarak sandıkların taşınması, götürülmesi, getirilmesi noktasında bir sıkıntı yaşamama durumunu sağlamaya çalışıyoruz."
"Kış şartlarına da hazırız"
Özellikle doğudaki illerde 1 Kasım nedeniyle kış şartlarının ortaya çıkacağına işaret eden Altınok, kış aylarından kaynaklanan sıkıntılar yaşanması halinde de önlem aldıklarını anlattı. Altınok, "Kamuya ait kar üstü araçları, greyderler, karla mücadele noktasında elimizdeki enstrümanlarla, sandıkları götürüp, getirip, seçimin sağlıklı yapılmasını sağlayacağız. 7 Haziran'a nazaran 1 Kasım seçimlerinde vatandaşımızın iradesinin sandığa sağlıklı şekilde yansıması noktasında daha iyi bir durumda olacağımızın sözünü verebilirim, umudunu taşıyorum. Hep beraber göreceğiz" diye konuştu.
Ahmet Hakan'a yapılan saldırı
Gazeteci Ahmet Hakan Coşkun'a yapılan saldırıyla ilgili yürütülen soruşturma hakkındaki sorular üzerine de Bakan Altınok, hiçbir basın mensubuna, hiçbir insana şiddet uygulanmasının uygun olmadığını ve bunun hoşgörülmemesi gerektiğini vurguladı.
Selami Altınok, "İnsanların problemi, talepleri, sıkıntıları varsa bunları hukuk çerçevesinde çözmek zorundadırlar. Hukuk bizim sorun çözmedeki en önemli aracımızdır, yöntemimizdir. Herkes kendi hukukunu uygulamaya kalkarsa orada devlet de otorite de kalmaz. Bütün olaylar için söylüyorum. Ama basın mensuplarına bu şekilde saldırıları da tasvip etmiyorum" dedi.
İstanbul polisinin kapasitesinin çok üstün olduğunu, Ahmet Hakan ile ilgili konuda da çok kısa sürede olayla ilgili gözaltı işlemlerinin yapıldığını söyleyen Altınok, şöyle devam etti:
"Bire bir takip ettim. Dün itibarıyla da mahkemeye çıkarıldılar. Bir kişi tutuklandı, 3 kişi adli kontrol uygulamasıyla cezalandırıldılar. Bağlantıları varsa başka yöntemleri varsa İstanbul polisinde o kapasite var, kısa sürede sonuç alacağını düşünüyorum. Dikkatli olmakta fayda var. Toplumda kamplaşmalara, farklı alanlarda insanların yönlendirilmesine fırsat vermeden, basın özgürlüğüne de halel getirmeden bu seçim ortamında puslu havayı seven çok olur, puslu havaya da fırsat vermeden, bütün arkadaşlarımıza, vatandaşlarımıza, basında çalışan kardeşlerimize tavsiye ediyoruz, dikkatli olmakta fayda vardır. Bu tasvip edilemeyen durumu benim de tasvip etmediğimi belirtmek istiyorum. Sonucu ortaya çıkar, çok uzun sürmez. Ahmet Hakan'a da geçmiş olsun."
- Ahmet Hakan hakkındaki koruma tedbiri
Bakan Altınok, Ahmet Hakan Coşkun hakkında 2007 yılında yakın koruma tedbirinin uygulanmaya başladığını belirterek, bir yıl sonra kendi talebi üzerine "yakın koruma" tedbirinin "çağrılı koruma" tedbirine çevrildiğini bildirdi.
Üç tür koruma usulü uygulandığını belirten Altınok, "özel koruma kararı" alındığında araç tahsis edildiğini ve korunan şahsın ikametinin, iş yerinin etrafında koruma noktası oluşturulduğunu söyledi.
En üst koruma tedbirleri sayılan bu yöntemin, bakan, başbakan, cumhurbaşkanlarına veya çok ağır tehdit altındaki insanlara uygulandığını kaydeden Altınok, "yakın koruma tedbiri" uygulamasında kişinin yanına bir veya iki koruma verildiğini, üçüncü tedbirin ise "çağrı üzerine koruma" olduğunu anlattı.
İçişleri Bakanı Altınok, "Koruma tedbiri kolay bir olay değildir. 24 saat beraber yaşayacaksınız, nereye giderseniz evinizde barkınızda tatilinizde... Bir çok insan bundan mutlu olmayabilir. Özel hayatınızı kısıtlıyorsunuz. Çağrı üzerine koruma tedbirinde insanlar ihtiyaç duyduklarında, bu karar alınmışsa, koruma şube müdürlüğüne telefon açarlar, 'bugün şu saatte şurada koruma tedbirimi istiyorum' derler. Biz de o arkadaşımıza korumayı göndeririz. Ahmet Hakan Coşkun ile alakalı koruma tedbiri oydu. İstediği takdirde her gün sabah saat 8'de, 9'da evden çıkarken istese ona biz çağrı üzerine bir polis memuru gönderirdik" diye konuştu.
Çağrı üzerine korunan çok insan bulunduğunu ifade eden Altınok, özellikle İstanbul'daki trafik yoğunluğu nedeniyle, emniyet şeridinin rahatlıkla kullanmasından ötürü bir çok insanın koruma talep edebildiğini aktardı.
Altınok, istihbarat birimlerinin raporları doğrultusunda da tehdit gelen kişilere "sizi korumak isteriz, ne diyorsunuz" dediklerini belirterek, şunları kaydetti:
"Bazen insanlar yazılı olarak 'istemiyorum' der. Sen istemedin bundan sonra herhangi bir sıkıntı olursa sorumluluktan kurtuluruz. 'İstiyorum' dediği anda komisyonumuz var, değerlendirme yapılır, özel koruma mı yakın koruma mı çağrı üzerine koruma mı, bunun kararı verilir. Bunun da prosedürü var. Ahmet Hakan ile alakalı olarak 15 Eylül'de böyle bir müracaat olmuş, 'ben çağrı üzerine korunuyorum, ama yakın korumaya dönülsün' diye bir talep olmuş. Zannediyorum ki 9 günlük bayram tatili girdi. Böyle tehdit unsurunun yoğun olduğu zamanlarda, komisyonun toplanması beklenmez, o raporlar doğrultusunda, il emniyet müdürünün teklifi, valiliğin onayıyla çok ivedi bir koruma verilir, daha sonra zamanı geldiğinde komisyon kararı değerlendirilir. Ama çok yoğun şekilde koruma taleplerinin geldiğini, il emniyet müdürü olduğum dönemde de çok zorlandığımızı biliyorum. Şu anda İstanbul'daki arkadaşlarımızın da o zorlanma noktasında olduğunu düşünüyorum. Çünkü sadece Koruma Şube Müdürlüğü'nde İstanbul'da bin 500'e yakın polis var, bin 500 polisi korumayla görevlendiriyorsunuz. Bu arkadaşlarımızın yanında olanlar da özel gazetelerin veya şirketlerin görevlendirdiği kişiler de silah taşıma yetkisi varsa ve rahatlıkla kullanabilirler. Örneğini Murat Sancak olayında gördük. Şoför ve onun da yanında koruması yoktu. Şoför ve emekli bir polis arkadaşı yanında bulunduruyordu, o çok gündeme gelmedi. Polis tarafından koruma verilmemişti, olaydan sonra koruma verildi."
İstanbul'da çok sayıda gazeteciyi koruduklarını söyleyen Altınok, "İdeolojisi, siyasi fikri çalıştığı gazete ne olursa olsun farklı siyasi yelpazeden bir sürü gazeteci arkadaşımızı koruyoruz. Bu arzu edilmeyen bir olay ama farklı boyutlarıyla farklı alanlara çekilmemesi lazım" dedi.
Muhtarlar günü ilanı
"Muhtarların özlük haklarına yönelik bir çalışmanız bulunuyor mu? 19 Ekim'in 'Muhtarlar günü' ilan edilmesine yönelik talepleri nasıl değerlendiriyorsunuz" sorusuna Altınok şöyle cevap verdi:
"Görev yaptığım 27-28 yıllık süreç içerisinde en yakın çalışma arkadaşlarım muhtarlar oldu. Ekonomik ve sosyal hakları noktasında son 2-3 yıla kadar çok mağdur olan muhtarlarımızın şu an geldikleri noktanın çok önemli olduğunu düşünüyorum. Muhtarlarımız da bu hakkaniyeti teslim ediyorlar. Sayın Cumhurbaşkanımızın hemen hemen her hafta 400 civarında muhtarımızı Beştepe'de Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda kabul edip onların sorunlarıyla ilgilenmesi, onlarla beraber olmasının da muhtarlarımıza devletimizin vermiş olduğu ehemmiyeti göstermesi bakımından çok önemli olduğunu düşünüyorum. Sayın Başbakanımızın talimatıyla bir çalışma yaptık. Çok güzel bir uygulamayı başlatacağız. Muhtarlık teşkilatı Türkiye'de bu coğrafyada ilk defa 1829 yılında 19 Ekim günü kurulmuş ve çalışmaya başlamış. Yani 2. Mahmut zamanından itibaren devam eden bir teşkilat. İşte bu günü Sayın Başbakanımız talimat verdi, 19 Ekim gününü Muhtarlar Günü olarak ilan edeceğiz. Sayın Başbakanımızın genelgesi bugün yarın çıkar diye düşünüyorum."
Muhtarların talepleri, sıkıntılarını giderebilme adına İçişleri Bakanlığının Mahalli İdareler Genel Müdürlüğünde 'Muhtarlar Dairesi Başkanlığı'nın oluşturulduğunu belirten Altınok, Büyükşehir Belediyelerinde 'Muhtarlar Dairesi Başkanlığı', belediyelerde ise 'Muhtarlar Müdürlüğü" birimlerinin oluşturulduğunu söyledi.
Altınok, muhtarların tümünün birebir belediye başkanları ile görüşmesinin mümkün olmaması nedeniyle 'Muhtarlar Daire Başkanlığı' oluşturduklarını kaydederek, muhtarların sıkıntıları ve problemleriyle birebir daire başkanlarının ilgilendiğini ifade etti.
İçişleri Bakanlığı bünyesinde oluşturulan Muhtarlar Daire Başkanlığının ise muhtarların problemlerini daha üst kademelere iletme noktasında çalışmalar yaptıklarını belirten Altınok, "Muhtarlar sistemin en önemli ögelerinden bir tanesidir. Her zaman da baş tacı edilmesi gereken yapıdır. Onlar İçişleri Bakanlığı'na bağlı olarak çalışıyorlar. Bizim çalışma arkadaşlarımız, bu çalışma arkadaşlarıma selam ve saygılarımı iletiyorum" diye konuştu.
"Mezarlara dokunmuyoruz"
" PKK'nın mezarlıkların yıkıldığına yönelik bir algı operasyonu yürüttüğünün" hatırlatılması üzerine ise Altınok şöyle konuştu:
"Biz mezarları yıkmıyoruz, mezarlar aynen duruyor. İçinde defnedilmiş biri var veya yok. Birçoğunun da boş olduğunu düşünüyoruz. Göstermelik olarak o mezarların yapıldığını düşünüyoruz. Biz mezarlara dokunmuyoruz. Biz mezarların etrafındaki müştemilata yani terör örgütünün propagandasının yapıldığı, mahkeme olarak kullandığı vatandaşımıza eziyet edilen o müştemilatı, binaları yıkıyoruz. Etrafını temizliyoruz. Silah depolarının yerlerini temizliyoruz. Muş, Varto'da 35 tane kalaşnikof yakaladık. M16'lar yakaladık. Yüzlerce mermi yakaladık. Bir sürü telsizdir veya saldırı aracı yakaladık. Mühimmat yakaladık. Mezarlara dokunmuyoruz. Kimin mezarı olursa olsun. Mezar bizim inanç değerlerimizde, bizim törelerimizde farklı algılanır, farklı değerlendirilir. Mezarlara dokunmuyoruz. O mezarların resimleri de şu an yanımda yok daha sonra basın mensuplarına verebiliriz. Mezarlara dokunulmuyor. Mezarların etrafında örgütün propaganda amaçlı, tehdit amaçlı ve depo amaçlı kullanmış olduğu müştemilatı yıkıyoruz. Mezarlar aynen duruyor."
"Bu algı operasyonuna biz kesinlikle gelmeyeceğiz" diyen Altınok, bunun PKK terör örgütünün algı operasyonu olduğuna dikkati çekti. Mezarlara kesinlikle dokunmadıklarını yineleyen Altınok, "Mezarlık görüntüsü ortalara parke yollar yapılmış altında tripleks binalar oluşturulmuş. Terör örgütü elemanlarının resimleri, flamalarıyla süslenmiş. Vatandaşımızı tehdit eden yapıları kesinlikle yıkacağız, mezarlara dokunmadan" dedi.
(Bitti)
Son Dakika › Politika › Altınok, Aa Editör Masası'na Konuk Oldu - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?