DSP Genel Başkanı Masum Türker Açıklaması

DSP Genel Başkanı Masum Türker, "Ulusal bütünlüğünüzü koruyamazsanız, halkınıza hizmet edemezsiniz" dedi.

Türker, Halk TV'de katıldığı bir programda gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. İmralı sürecine ilişkin bir soru üzerine, AK Parti iktidarının, görüşmeleri Eylül ayında bitirdiğine dikkat çeken Türker, hükümete seslenerek, "Eylül ayında yaptığınız görüşmelerin sonucunu kamuoyu ile paylaşın. Eğer kamuoyu ile paylaşmıyorsanız, Parlamento'daki partilerle ya da Parlamento dışındaki partilerle paylaşın. Bu işin konuşulması gereken yer Parlamento'dur" dedi.

Türker, İmralı ile yapılan anlaşmaların her geçen gün yapılan açıklamaların içinden bir bir ortaya çıktığını belirterek, "Bu anlaşmalardan birisi, Başbakan'ın seçim barajının düşürüleceğine ilişkin vaadidir. İkincisi, tutukluların eşleriyle buluşmalarına izin verilmesini içeren düzenlemedir. Üçüncüsü, anayasa konusudur" diye konuştu.

Suriye'nin kuzeyinde yaşananlara dikkat çeken Türker, Türkiye'nin bu süreçte üstlendiği rolün çok tehlikeli olduğunu, AK Parti hükümetinin, ABD'nin verdiği 'Barzani'ye sahip çıkma' görevini üstlendiğini ileri sürdü. Türker, ABD Büyükelçisi Francis Ricciardone'nin, "Biz Türkiye'nin Irak'ta mevcut petrol ve gazın sadece yüzde 20'sine değil, tümüne, yüzde 100'üne erişiminin olmasını istiyoruz" sözlerine dikkat çekerek şunları söyledi:

"Irak'ta petrol kaynaklarının önemli bir kısmı güneyde. PKK ile anlaşmaya mecbur kalmalarının nedenlerinden biri bu. Maliki Hükümeti, orada yüzde 80'e yakın petrolden fazla vergi isteyince, ABD şirketleri ile diğer uluslararası şirketler, 'Vergi oranını az uygulayacağım' diyen Barzani'nin bölgesine geldiler. Orada 30'a yakın şirket var ve bunlar Barzani ile anlaşma yapıp petrolü çıkartmaya başladılar. Gerilimin kaynağı bu. Orada birkaç Türk firması da anlaşma yapmak istedi ama ABD itiraz etti. Bunun üzerine Washington Büyükelçimiz, serzenişte bulundu. Başbakan'ı herhalde Türk firmaları yumuşatmış ki Barzani'ye daha fazla yaklaşmış, dikkat edilirse Maliki ile ciddi bir çatışmaya girmişti. Maliki de şu anda İran'a yakın, İran'ın desteğini alıyor.

Barzani vergiyi az alıyor ama petrolün parasını tahsil edemiyor. Çünkü oradan çıkarılan petrol, boru hattından geçince para Maliki'nin yönetimindeki Irak merkezine gidiyor. Bunun üzerine Barzani ısrarla bu petrolün ayrı bir boru hattı döşenerek taşınmasını istiyor. Hükümet'in İmralı ile görüşmeleri gündeme geldikten sonra bu konu bir haber olarak yer aldı, sonra bundan hiç söz edilmedi. Petrol, boru hattı mevcut olmasına rağmen, Mersin Limanı'na tankerlerle taşınıyor. Barzani ise ayrı bir petrol boru hattı istiyor. Çünkü bir devlet kurabilmesi için ekonomik kaynağa ihtiyacı var. Petrol dışında da bir geliri yok. Eğer Barzani petrol hattını kurar, para kazanmaya başlarsa, devlet kurma imkanına kavuşacak. Kısa vadede bazı Türk firmaları orada çalışacağı için bu durum karlı gibi görünebilir. Ama uzun vadede Barzani, kendi devletini kurduktan sonra dönecek, konfederasyon isteyecek. İran da önümüzdeki seçimden sonra biraz karışacak, çünkü dini liderlerle Ahmedinecad grupları ayrışmaya başladı. İşte o zaman belki o da gelecek. Türkiye burada aşırı ifrata kaçınca, Maliki'ye karşı Barzani'nin yanında yer aldı. Barzani Maliki ile burun buruna sıcak tartışmaya girdiği zaman PKK da Peşmerge kıyafetini giyip Barzani'nin yanında savaşacak, oradaki militanlardan yardım isteyecek, Türk askeri de şayet giderse, AK Parti Hükümeti'nin çok tehlikeli oyunudur bu, o zaman Kandil'in arkasına geçecek. Bu süreç dondurulmalıydı."

"DIŞ POLİTİKADA ULUSAL POLİTİKA OLUR"

Masum Türker, dış politikada mevcut hükümetin, 'AK Parti Hükümeti' olarak davranmaktan çıkıp, ulusal bir dış politika anlayışını benimsemesi gerektiğini vurgulayarak sözlerini şöyle sürdürdü:

"Dış politikada devlet politikası bir partinin politikası olamaz, ulusal politika olur. Ama Türkiye'de maalesef ulusalcılık, bir ideoloji gibi görüldüğü ve saldırıya maruz kaldığı için AK Parti de olaylara ulusal bir bakış açısı ile bakamıyor. Oysa ulusalcılık her partiye lazım. AKP de, Parlamento'da olan partiler de Parlamento dışında olan partiler de ulusalcı olmak zorunda. Ulusalcı olmak, ülke çıkarlarını korumak, ülkenin üniter yapısını korumak demektir. Bir partinin, bir grubun fikri değildir. Türkiye'de tek taraflı algı yarattılar, ulusalcılığı köşeye sıkıştırdılar, bir de Ergenekon'la özdeşleştirdiler. Oysa devlet yönetiminde bulunan herkesin ulusalcı düşünceye sahip olması gerekir."

Türkiye üzerine oynanan oyunların, başkanlık sistemi kurmak ve eyalet sistemine geçmek amacı taşıdığını anlatan Türker, "Yeni büyükşehir yasası bunu gösteriyor. Bugün bu yasayı Parlamento'dan AKP geçirmiş olabilir. Ama Anayasa Mahkemesi Üyeleri'nin, milli birlik bütünlük çerçevesinde bu yasayı gözden geçirmesi gerekir. Yasayla, Türkiye'nin tabanı bir fay hattı gibi ikiye bölünüyor. Çünkü 34 bin köy içinden 16 bin köy, şehir statüsüne geçeceği için köyün ortak malı olan meralar vs.birileri tarafından rant paylaşılan yerler olacaktır" diye konuştu.

Masum Türker, ulusalcılıktan vazgeçilemeyeceğini kaydetti ve sözlerini şöyle tamamladı:

"Türkiye'de milliyetçilikten, yani ulusalcılıktan vazgeçemeyiz. Ulusalcılık kavramının içinde devrimcilik de var, halkçılık da var, ülkenin zenginliği de, yoksullukla mücadele de var. Siz ulusal değerlerinize, ulusal varlıklarınıza sahip çıkamıyor, bütünlüğünüzü koruyamıyorsanız, o zaman ne yoksullukla mücadele edebilirsiniz, ne halkınıza hizmet edebilirsiniz, ne de devrim yapabilirsiniz." - ANKARA