Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç, "Bir anda nedense yurt dışındaki bir takım çevrelerin sanki düğmeye basılmışçasına, bir takım gazeteler, dergiler Türkiye aleyhine, özellikle AK Parti aleyhine ve özellikle Cumhurbaşkanımız ile Başbakanımız aleyhine bir kampanya başlattılar. Her gün de olumsuz bir şey yazılmaz, her gün de bir olumsuzluk olmaz ki" dedi.
Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç, TRT Haber ve Spor Yayınları Dairesi Başkanı Nasuhi Güngör ile Serhat Akça'nın canlı yayın konuğu oldu. Gündeme dair önemli açıklamalarda bulunan Kılıç, 7 Haziran seçimlerinde gençlerin Türkiye'nin ve kendilerinin geleceğini düşünerek oy kullanacaklarını düşündüğünü ifade etti. Gençlerin Türkiye'de parlamenter sistem tehdit edildiği zaman ve parlamenter sistemin sandıktan çıkan sonucuna karşı bir tehdit unsuru oluşturulduğu zaman dik duran bir siyasi iktidarı gördüklerini söyleyen Kılıç, "Dik duran bir başbakan gördüler, dik duran bir iktidar partisi gördüler ve bunu gördükten sonra da Türkiye'de parlamenter sisteme artık müdahale olamayacağını bildiler. Ama onlara ebeveynleri şunu anlattı: 'Bizim zamanımızda böyle değildi. Bizim zamanımızda tehdit edildiğinde kaçıp gidenler vardı.' Dolayısıyla bunların hepsini görüyorlar. Bunları gördükleri zaman şunu düşünecekler, önümüzdeki dönem İnşallah 18 yaşında olan gençlerimiz bu yarışa katılabilecekler. Hatırlayın; AK Parti iktidarları hükümet olduklarında Türkiye'de seçilme yaşı 30'du, daha sonra biz bunu 25'e düşürdük. Şu anda da 18'e düşürmek üzere Anayasa Komisyonumuzda ki o gün hükümeti temsilen ben bulunuyordum komisyonda. Bu tasarıyı geçirmek suretiyle ilk adımlarını attık. İnşallah önümüzdeki 25. dönem Parlamentosu bunu getirecek. ve tabi gençlerimiz bizim onlara olan güvenimizi, muhabbetimizi de gördü. Çünkü muhalefette olan siyasi parti mensubu bir milletvekili Meclis'te sağına ve soluna 18 yaşında iki delikanlıyı aldı ve çıktı, 'Bunlar mı memleketi yönetecekler? Bunlar mı ülkemizi yönetmek üzere talip olacaklar?' diye onları çok onur kırıcı bir şekilde resmetti. Onların yüreklerini kırdı. Halbuki biz, hazırlık yapıyoruz hafta sonu İstanbul'un Fethi'nin yıldönümünü kutlayacağız. Yine ecdadımız 21 yaşında bir çağı kapatıp bir çağı açmış. Bir şehir fethetmiş. Fetih yapmış. Bununla ilgili çalışmalarına da çok erken yaşta başlamış. Ama bugün bazı partiler, bazı siyasiler diyor ki '18 yaşında bir kişi parlamentoya mı girermiş, böyle bir hakkı mı olurmuş?' Neden biz bunları konuşuyoruz? Neden bu gençlerin önünü kapatıyoruz?" dedi.
"ZOR OLAN SEÇMEKTİR"
Bakan Kılıç, 7 Haziran seçimlerinde 18 yaşındaki gençlerin sandığa gideceğini anımsattı. 18 yaşının üstü olan herkesin oy kullanacağını dile getiren Bakan Kılıç, 18 yaşın üstündeki herkesin sandığa giderek oyunu kullanacağını ve ülkenin geleceğini belirleyeceğini söyledi. "Zor olan seçmektir. Çünkü siz vereceğiniz oyla ülkenizin geleceğine yön veriyorsunuz" diyen Bakan Kılıç, "Parlamentonun oluşmasında söz sahibisiniz. Dolayısıyla burada zaten zor olan yapıldığı için seçilmek bu işin tabiri caizse daha kolay tarafı. Bütün Meclis 550 milletvekilimizin de 18 yaşında olacağını söylemiyoruz. Değil tabii ki. Bu bir yarıştır zaten. Ama mademki her kesimin temsil edileceğini söylüyoruz ki şu anda parlamentomuzda çok şükür bu dönemin ortasından itibaren her kesim temsil edilmeye başladı. Bunu da şu anlamda söylüyoruz, ülkemizde başörtülü milletvekilleri de artık mecliste vatandaşlarımızın temsilini gerçekleştiriyor. Vekalet görevlerini yerine getiriyor. Bu da elhamdülillah sağlandı. Bu anlamda da mutluyuz. İşte son adımda 18 yaşında oy verme hakkı olup yarışa girenlerin içerisinden ipi göğüsleyenler olacak, göğüsleyemeyenler olacak. Ama Meclis'te en azından bu hakkın varlığı ve temsilinin olmasının önemli olduğunu düşünüyorum" diye konuştu.
"TAM ÜYELİK MÜZAKERESİ İÇERİSİNDEYİZ VE BU NOKTADA İLERLİYORUZ"
Yüksek öğretimini İngiltere'de yaptığını, siyaset ve ekonomi okuduğunu kaydeden Kılıç, öğrenimi sürecinde başından geçen bir olayı anlattı. Siyaset içerisindeki derslerinden bir tanesinin Avrupa Birliği Siyaseti ve Ekonomisi olduğunu aktaran Bakan Kılıç, konuşmasına şöyle devam etti:
"Bu dersimize gelen hoca Yunan asıllı bir hocaydı. Bir gün Avrupa Birliği'nin genişleme süreci, Avrupa Birliği'nin geleceğiyle ilgili nasıl bir yol çizileceği, nereye doğru gideceği, kaç üyeli bir birliğe doğru evrileceği. Bu tip teorik konuları konuşurken Türkiye konusu dile geldi. Orada hocayla bir görüşme içerisindeyken tabii Türkiye ile alakalı sorular da sordu. Yani Türkiye'nin üyeliği önündeki engeller nedir? Neden acaba üyelik tarihi alamama konusunda bir sıkıntı yaşanmakta? Tabii değişik çeşitli argümanlar ortaya kondu. Ben de bazı argümanlar ortaya koydum. Fakat hiç unutamam, ortaya konan argümanların hiçbiri değil dedi. Döndü dedi ki; 'Siyaset sivil olmadığı sürece Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne girmesi mümkün değil.' Sene 1996. Birçok konuşmaların içerisinde genel hava şu yöne doğru evriliyordu; Türkiye'nin Avrupa Birliği ile alakalı üyelik konusunu dile getirmesi dahi çok uzun seneler alacaktır. Zaman döndü dolaştı, biz mezun olduk. Farklı görevlerde bulunduk. Daha sonra Sayın Cumhurbaşkanımızın başbakanlığı dönemi içerisinde kendisiyle beraber orada özel kalem olarak hizmet etme şansımız oldu. Biz Avrupa Birliği'yle müzakere tarihi aldık ve müzakerelere başladık. Tabii bu gelişmeler yaşanırken benim aklıma 1996'daki yaşadıklarım geldi. O zaman konuştuklarımız, dile getirdiklerimiz ve o zaman orada hissettiklerimiz. Yani oradaki bütün öğrencilerin hiçbir şekilde 'tabiri caizse' bıyık altından gülerek 'Zaten Türkiye'nin Avrupa Birliği falan, hani üyelikmiş'. Ama şu an konuştuğumuz şey çok farklı. Biz şimdi ne diyoruz? Avrupa Birliği Türkiye'ye karşı olan sorumluluklarını yerine getirmiyor diyoruz. Türkiye öyle bir noktaya gelmiş ki biz müzakere ediyoruz, tam üyelik müzakeresi içerisindeyiz ve bu noktada ilerliyoruz. Bence bu genel anlamda zaten ortaya ciddi bir tabloyu koyuyor."
"HER GÜN DE OLUMSUZ BİR ŞEY YAZILMAZ, HER GÜN DE BİR OLUMSUZLUK OLMAZ Kİ"
Dış basında Türkiye hakkında yapılan olumsuz haberlerle ilgili de açıklamalarda bulunan Bakan Kılıç, yurt dışında bazı şeyler geçmişte yaşandığı zaman Türkiye ile alakalı konular gündeme getirildiğinde insanların, 'Niye devletimizin temsilcileri müdahale etmiyorlar? Neden buralarda sesini yükseltmiyorlar?' diye hissettiklerini söyledi. "Bir anda nedense yurt dışındaki bir takım çevrelerin sanki düğmeye basılmışçasına, bir takım gazeteler, dergiler Türkiye aleyhine, özellikle AK Parti aleyhine ve özellikle Cumhurbaşkanımız ile Başbakanımız aleyhine bir kampanya başlattılar" diyen Bakan Kılıç, "Kampanya diyorum çünkü her gün de olumsuz bir şey yazılmaz, her gün de bir olumsuzluk olmaz ki. Basın özgürlüğü deniyor değil mi? Türkiye'de çıkan büyün günlük gazeteleri alalım önümüze koyalım. Birinci sayfalarına ve manşetlerine bakalım. Kaç tanesi manşetinde Türkiye ile alakalı olumlu yayın yapıyor veya kaç tanesi hükümetin aleyhinde olumsuz bir yayın yapıyor. Hatta hakarete varan manşetler, haberler ve hatta yalan haberler kullanıyor. Bunu gösterdiğimizde zaten işin ne noktada olduğu ortaya çıkacaktır. Ben bakanlık görevi öncesi AK Parti Dış İlişkiler Başkan Yardımcısıydım. Burada birçok heyet ile görüşmelerimiz olurdu. Bir noktadan sonra yurt dışından gelen heyetlerin bize sormuş olduğu soruları ben daha önce bir yerlerde duymuş olduğumu fark ettim" ifadelerini kullandı.
"CHP'NİN BİR MİLLETVEKİLİ KENDİ ÜLKESİNİN ONURUNU AVRUPA'YA ŞİKAYET ETTİ"
Meclis'te muhalefet milletvekilleri ile yaptıkları konuşmalarda dile gelen konuların kendisine soru olarak gelmeye başladığını ifade eden Bakan Kılıç, "Demek ki burada bir temas var. Bir şeyler gidiyor ve geliyor. Hatırlayın CHP'nin diplomat kökenli bir milletvekili Avrupa'ya Türkiye'yi şikayet mektubu yazdı. Kendi ülkesinin hükümetini, kendi ülkesinin onurunu şikayet etti. Kendi içimizde biz her türlü tartışmayı yapalım, eleştirelim bunu yapıyoruz zaten. Yurt dışına gidip de siz nasıl olur da ülkenizi şikayet edersiniz. İşte anlamadıkları bu. Vatandaşımız bunu çok iyi anlıyor. Orada yaşayan vatandaşlarımız bunların ne anlama geldiğini çok iyi anlıyorlar, o yüzden seçim zaman geldiğinde oyunu ona göre kullanıyor. İngiltere'de Britanya'da yakın bir zamanda seçim oldu. Bu seçimden İngiltere'nin Muhafazakar Partisi, David Cameron sandıktan bir numara olarak çıktı. Tek başına iktidar oldu. 3 parti seçimi kaybetmiş oldu ve birisi de iktidar ortağıydı. Üçünün genel başkanı da bir saat içerisinde istifa etti. Bu oradaki bir demokrasi anlayışı" dedi.
"HODRİ MEYDAN, BİRİNCİ PARTİ OLAMAZSAK BIRAKIRIZ DESİNLER"
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun seçimlerde birinci parti olmamaları halinde koltuğu bırakacağını açıkladığını anımsatan Bakan Kılıç, muhalefet partilerinin bunu söyleyemediğini vurguladı. Muhalefet partilerine çağrıda bulunan Bakan Kılıç, "Hodri meydan, buyurun. Hiç amasız, bahanesiz. Yüzde 35'ti hedefimiz, yüzde 26'ya indirdik tarzında böyle farklı argümanlarla değil. Seçime yüzde 35 ile başlayıp ondan sonra hedefinizi revize ediyorsunuz, yüzde 26'ya indiriyorsunuz. Hodri meydan, buyursunlar 'Eğer biz iktidar olamazsak genel başkanlığı bırakırız' desinler" dedi.
"HİÇBİR ÜLKEDE HİÇBİR SİYASİ PARTİ KOALİSYON İLE İKTİDAR OLMAK İSTEMEZ"
Bakan Kılıç, hiçbir ülkede hiçbir siyasi partinin koalisyon ile iktidar olmak istemeyeceğini dile getirdi. İtalya'nın yakın zamanda bununla ilgili kanun çıkardığını belirten Bakan Kılıç, "İşte Avrupa Birliği ülkesi koalisyon ile olmayacak diye kanun çıkardı. Ben AK Parti Dış İlişkiler Başkanlığı'nda görevim varken Manchester'a Muhafazakar Parti'nin kongresine gittim. O zaman Sayın Cameron Liberal Demokrat Parti ile koalisyondaydı. İnanın o kongrede koalisyon ortağına söylediklerini siz ortağınıza söyleseniz ortaklık bozulurdu. Koalisyonda o kadar bir isteksizlik içerisindeler ki Almanya'da da koalisyon oluyor ama tabii her zaman istek tek olmaktır. Financial Times, Newyork Times. İşte bunların yazdıkları makaleler, haberler farklı noktalara eleştirilere de getiriyorlar" diye konuştu.
"LONDRA'DA SOKAK OLAYLARI SIRASINDA 3G'Yİ KESTİLER"
Londra'daki sokak olayları olduğunda 3G'yi kestiklerini, iletişimi kestiklerini hatırlatan Bakan Kılıç, "Oradaki vandallar, sosyal medya üzerinden sokak olaylarını çıkaranlar birbiri ile irtibat kurup organize olamasınlar diye. Bu İngiltere'de Londra'da oldu. Hani diyorlar ya Türkiye'de bazı şeyler demokrasi dışında, özgürlük dışında diye. Buyurun Londra'nın göbeği. İngiltere'nin Başbakanı David Cameron ne dedi o dönemlerde? 'Bizim sosyal ağları sosyal medyayı daha yakın takip etmemiz lazım. Burada bize sıkıntı doğurabilecek gelişmeler oluyor' dedi. Bunu İngiltere'nin başbakanı söyledi. Neden bununla alakalı konuşmuyorlar" şeklinde konuştu.
"YURT DIŞINDA ÖRNEKLER VARKEN MUHALEFETİN SESİ NEREDE?"
"Muhalefetin örneklerine yurt dışıyla cevap veriyorum. Hodri meydan. Cevap versinler" diyen Bakan Kılıç, konuşmasına şöyle devam etti:
"Onlar böyle yazarlarken böyle yaparlarken nerede sizin sesiniz? Almanya'da Hamburg olayları oldu. Ne kadar gördünüz medyada? Bugün Başbakanlık ve hükümet protesto edildi İngiltere'de. Polisin müdahalesini gördünüz mü yayınlarda? Niye BBC diyorum? Ben ne kadar sert bir müdahale yapıldığını BBC'de görmedim. Ama BBC Türkçe servisi adına bir hanımefendi Samsun'da mülakatlar yapmış. Samsun'un belli yerlerini gezmiş. Ben sesleniyorum buradan buyursun gelsin de benim programıma katılsın. Gitmiş belli yerleri gezmiş ondan sonra haber yapmış. AK Parti bazı yerlerde Samsun'da oy sıkıntısı içinde diyor. Böyle bir haber yapmış. Ben hanımefendiye açıkça çağrı yapıyorum. Buyursun gelsin. Ben bugün Vezirköprü'deydim ve ilk kez oy kullanacak aşağı yukarı on kişi ile görüştüm. Çok şükür kendilerinin bizimle olan ilişkisi ve bize olan teveccühlerini gördükçe gerçekten çok mutlu oldum. Belirli şeyleri anlatabilmişiz demek ki ama ben o hanımefendiye buradan sesleniyorum buyursun gelsin benim programıma katılsın da gerçeği görsün. Eleştiri yapsın. Objektif olsun. Sübjektif yapmayalım bu işleri. Bakın eleştiri yapmak sizin hakkınızdır. Ama hakaret asla, yalan haber asla. Bunun takipçisi oluruz. Siz eleştiri yaptığınız zaman bana da sizi eleştirme hakkı doğar. Niye ben de bir bireyim, benim haklarım var. Siz beni eleştiriyorsanız, ben de sizi eleştiririm. Hakaret ederseniz o zaman sizinle haklarım çerçevesinde demokratik haklarım, vatandaşlık haklarım çerçevesinde bağımsız mahkemelerde sizinle o zaman hesaplaşırız. Bu da benim en doğal hakkımdır. Hiç kusura bakmasınlar yani şimdi bazı şeyler söyleniyor. Siyasetçi eleştiriye katlanmalıdır. Ağır eleştiriye katlanmalıdır. Siyasetçi eleştiriye katlanmak değil eleştiriden faydalanmak durumundadır. Bir kere onu doğru tespit edelim. Ama hakarete kusura bakmasınlar hiç bir insan evladı hiç bir insanoğlu hakarete katlanmak durumunda değildir."
"GENÇLER ONLARI SOKAĞA ÇAĞIRMAK İSTEYENLERE SANDIKTA CEVAP VERECEK"
Gençlerin sokak olaylarında olmak istemediğine vurgu yapan Bakan Kılıç, gençlerin huzurlu olmak istediğini, onları sokağa çıkarmak isteyenlere cevap vermek istediklerini söyledi. "İşte verecekleri cevap da sandıkta olacak" diyen Bakan Kılıç, "Hatırlayın kimlerin kimi sokağa çağırdığını. 6-7 Ekim Kobani olayları. Gençlerimizi sokağa dökmek isteyenler şimdi bir nezaket kutusu içerisinde konuşup duruyorlar. Ama bunu saklayamazsınız. Bu ortada. Siz bu ülkenin vatandaşlarını sokağa çağırdınız. Siz bu ülkenin vatandaşlarına dediniz ki; 'elinize taş alın, elinize sopa alın, elinize molotof alın.' Molotof demişken, emniyet güçlerimizle alakalı yapılan çalışmada muhalefetin nasıl karşı durduklarını gördünüz mü? Bunu herkes gördü Türkiye'de. Fakat yurt dışına gitmiş, tecrübe etmiş olan herkes şunu çok iyi bilir ki, orda ki kolluk kuvvetleri, sizin kamu düzenini bozmanıza asla müsaade etmezler. Bunları çok kolay basit şeylermiş gibi konuşup kenara atıyorlar. Şimdi barış mesajları, kardeşlik mesajları, huzur mesajları veriyorlar. Peki niye o zaman çıkıp kendi belediyelerinin billboardlarında musluklardan kan akıyor. Bu nasıl bir zihniyettir. Bir kişi üzerinden, Sayın Demirtaş'ın üzerinden kampanya yapılmaya çalışılıyor. Hiçbir siyasi parti bir kişi üzerinden yürümez, bir ekip üzerinden yürür. Peki bu ekibin geri kalanı nerede? Onlar niye konuşmuyorlar? Geçen gün bir üyesi, bir televizyon programında birazcık kendisiyle ilgili konuşulunca hemen ağzını bozdu. Farklı noktalara tevessül etti. Neredesiniz? Ortaya çıksanıza. Biz bütün arkadaşlarımız, bütün adaylarımız meydanlarda, televizyonlardayız. Vatandaşımızın içerisindeyiz" dedi.
"MUSLUKTAN KAN AKAN RESMİ ASARSANIZ SİZİN NE OLDUĞUNUZ BELLİ OLUR"
Vatandaşları sokağa çağıranın kim olduğunun belli olduğunu sözlerine ekleyen Bakan Kılıç, bunu kimsenin saklayamayacağını dile getirdi. Van'daki musluklardan kan akan afişlere de sert göndermelerde bulunan Bakan Kılıç, "Musluklardan kan akan resimleri oraya astığınız anda sizin neden yana olduğunuz açıkça ortadadır. Geçen gün Hakkari havalimanı açılışı oldu. Sayın Cumhurbaşkanımız ve Başbakanımız beraberce açılışı yaptılar. Sayın Demirtaş orada kurdele kesmek istediklerini söylemiş. Peki nasıl iki sene geciktirmiş olduğunuzdan dolayı mı kurdele kesmek istiyorsunuz orada? O kadar büyük bir yatırım oraya yapılırken, iş makinelerini yaktığınız için mi orada kurdele kesmek istiyorsunuz? O iş adamlarını kaçırdığınız için mi böyle şeyler yapıyorsunuz? Onun için mi kurdele kesmek istiyorsunuz? Biz orada emniyet güçlerimizle çok yakın bir çalışma yaparak bu havalimanının bitmesi için yoğun bir çaba sarf ettik. Dolayısıyla lütfen bir şeyleri dile getirirken vatandaşlarımızı da saf zannetmeyin. Bizim milletimiz her şeyi görüyor, her şeyi biliyor. Ondan dolayı da sizin cevabınızı 7 Haziran'da sandıkta verecektir" diye konuştu. - ANKARA
Son Dakika › Politika › Gençlik ve Spor Bakanı Kılıç: 'Her Gün de Olumsuz Bir Şey Yazılmaz, Her Gün de Bir Olumsuzluk Olmaz... - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?