Hdp Sözcüsü Bilgen Açıklaması

HDP Sözcüsü ve Kars Milletvekili Ayhan Bilgen, TBMM Başkanı İsmail Kahraman'ın Anayasa Uzlaşma Komisyonu davetine ilişkin, "Önümüzdeki günlerde bu konuda talebi olan, bu konuda çalışmaları bilinen sivil toplum örgütleri ve farklı toplumsal kesimlerle bir araya gelerek komisyonda yer alıp almamayı değerlendireceğiz" dedi. Bilgen, partisinin Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısına verilen arada düzenlediği basın toplantısında, dün İstanbul Sultanahmet'teki terör saldırısında hayatını kaybedenleri rahmetle andıklarını belirterek, yaralılara acil şifa dileklerini iletti.

Bu saldırının son olması temennisinde bulunan Bilgen, iktidarı artık "kokteyl" ciddiyetsizliğinden vazgeçmeye ve durumun ciddiyetinin farkına vararak DAEŞ'e karşı etkin bir mücadeleye davet ettiklerini söyledi.

"Diyarbakır saldırısından gereken ders alınsaydı Suruç'ta onlarca gencimizi kaybetmezdik" diyen Bilgen, şöyle konuştu:

"Suruç'ta gereken önlem alınsaydı, kamuoyu manipülasyonuna odaklanmak yerine ilgililer ortaya çıkarılmaya çalışılsaydı Ankara'da 100'ün üzerinde insanımızı kaybetmezdik. Hala bu ciddiyetin olmadığını dünkü saldırının ardından bir kez daha gördük. Ne yazık ki yayın yasakları ve tek taraflı açıklamalar toplumun gerçeği bilmesini engelliyor. Bu olayın yaşanmasının hemen ardından Sayın Cumhurbaşkanı, açıklama yaparken, ele geçen bilgiye rağmen failin uyruğunu söylememek için adeta çaba sarf ediyor. Konu o kadar önemliyken 'müsvedde' gibi son derece kaba, hedef gösterici bir yaklaşımla barış isteyen aydınları tehdit ediyor."

Türkiye'de evine ekmek götürmek için çaba sarf edenlerin başında eğitimcilerin geldiğini belirten Bilgen, "Orada uluslararası kamuoyunun saygın bulduğu isimler var. Ama sayın Cumhurbaşkanı devletin ekmeğini hatırlatarak tahammülsüzlüğü ortaya koyan bir açıklamada bulunuyor" ifadelerini kullandı.

- İçişleri Bakanı Ala'nın sözleri

İçişleri Bakanı Efkan Ala'nın, işini yapmayan belediyelerle ilgili ne yapılacağına ilişkin sarf ettiği sözleri de eleştiren Bilgen, seçilmişlerin görevlerinin nasıl biteceği ve onların kimler tarafından görevden alınacağının demokrasilerde belli olduğunu savundu.

"Hukuk kurallarını içine sindirememiş bir siyasetin tahammülsüzlüğünü yaşıyoruz" diyen Bilgen, "Aynı İçişleri Bakanı, milletvekillerini uyarırken 'Devletin Meclisindesiniz' diyor. Bizim bildiğimiz milletin meclisi var ve seçilenler de devletin memurları değil. Bizim milletvekillerimiz halkın, kendilerine oy verenlerin temsilcileridir. Onların iradesine uygun davranmak tabii ki belediye başkanının da, meclis üyesinin de, milletvekilinin de görevidir" değerlendirmesini yaptı.

- AİHM kararı

Merkez Yürütme Kurulu toplantısında ele alınan konulardan birinin de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) sokağa çıkma yasaklarıyla ilgili kararı olduğunu açıklayan Bilgen, kararın topyekun "ret" gibi kamuoyuna taşınmasının yanlış olduğunu söyledi.

Sokağa çıkma yasaklarını meşrulaştırma eğilimlerinin tümüyle yanıltmaca olduğunu öne süren Bilgen, "Burada aksine bir uyarı var. Yeni bilgi ve başvuruların acilen yapılması yönünde bir talep var. Dolayısıyla bu durumu Türkiye'deki hukuksuzluğa kılıf yapmak, bunu meşrulaştırmak için araçsallaştırmak isteyen bir yaklaşımın olduğunu ifade etmemiz gerekiyor" dedi.

- Kongre çalışmaları

HDP'nin önümüzdeki günlerde yapılacak olağan kongresine yönelik çalışmalara da değinen Bilgen, kongre hazırlıklarının devam ettiğini, bu konuda özellikle bu hafta sonu yapılacak konferansları ve bugüne kadar yapılan 50'nin üzerindeki toplantı sonuçlarını değerlendireceklerini aktardı.

Ayhan Bilgen, TBMM Başkanı İsmail Kahraman'ın Anayasa Uzlaşma Komisyonu'na üye talebini içeren mektubunun da MYK'da değerlendirildiğini söyledi.

Anayasa konusunu en fazla önemseyen, toplumun ihtiyaçlarını her fırsatta gündeme getirmeye çalışan parti olduklarını savunan Bilgen, şöyle konuştu:

"Biz beklerdik ki Meclis Başkanı, yeni anayasa ihtiyacını bu mektupta vurguladığı kadar yeni anayasa yapmanın imkanlarının ne ölçüde olup olmadığına dair de gerçekçi bir değerlendirme yapsın. Çünkü biz İskandinav ülkelerinden birine anayasa yapmayı tartışmıyoruz. Bu ülke için yeni bir anayasa yapmayı tartışıyoruz. Bu ülkede bir öğretmen televizyon yayınına katılıp 'çocuklar ölmesin' dediği için lince maruz kalıyorsa o ülkede daha demokratik bir anayasayı tartışmanın ne kadar anlamlı ve mümkün olacağını da herkesin sorgulaması gerekiyor. Gerçekçi olmak aslında o işin başarılı olmasını sağlamanın da ilk adımıdır. Biz komisyona katılıp katılmayacağımızla ilgili tartışmalarımızı toplumsal kesimlerle devam ettireceğiz. Önümüzdeki günlerde bu konuda talebi olan, bu konuda çalışmaları bilinen sivil toplum örgütleri ve farklı toplumsal kesimlerle bir araya gelerek komisyonda yer alıp almamayı değerlendireceğiz. Sürekli kırmızı çizgilerin çizildiği bir ortamda demokratik ve gerçekten yeni bir anayasa yapmak imkansızdır. Yeni bir anayasa yapacaksanız birilerinin kalkıp devlet adına 'Cemevleri kırmızı çizgimizdir' deme hakkı olamaz."