MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, AK Parti Hükümeti'nin İstanbul boğazına yapılacak üçüncü köprüye Yavuz Sultan Selim adını vermesinin maksatlı bir adım olduğunu iddia ederek, "Başbakan ve hükümeti yine kimseyi dinlememiş, yine kimsenin fikrini almamış ve merhum hünkarımızın ismini köprüye vererek geçmişin hala çözülemeyen uzlaşmazlıklarını diriltmiştir" dedi.
Bahçeli, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, Türkiye'nin yaklaşık bir haftadır Taksim Gezi Parkı merkezli olaylara kilitlendiğini belirterek, bu kapsamda sokakların karıştığını, şehirlerin kaynadığını, istikrarsızlık kanalının çok yönlü açıldığını öne sürdü.
"Türkiye'nin allak bullak olduğunu, şiddet, baskı, zulüm ve anlaşmazlıkların her tarafa yayıldığını, Taksim'de çatlayan fay hattının ülkeyi baştanbaşa sardığını" savunan Bahçeli, milletin gelişmelerden endişeli olduğunu söyledi.
Toplumsal kutuplaşmanın hiç olmadığı kadar arttığını, demokratik kültür, bireysel hak ve özgürlük taleplerinin, hoşgörü ve uzlaşma beklentilerinin ağır yara aldığını ileri süren Bahçeli, "Başbakan ve hükümeti yanan toplumsal ateşin üzerine benzinle gitmiş, bunun yanında hiçbir tepkiyi kaale almamış ve bildiğini okumayı sürdürmüştür" diye konuştu.
Bahçeli, sağduyunun rehberliğinin, soğukkanlılığın öncülüğünün arka plana itildiğini söyledi.
Yaşananların "alarm verici" olduğunu iddia eden Bahçeli, gündeme gelen hadiselerin, ilişkilerin, ittifakların, açıklamaların, restleşmelerin kontrolsüz gidişatı çığırından çıkardığını savundu.
Taksim Gezi Parkı odaklı kurgulanan çatışma ve çekişme dinamiklerinin, siyasi ve toplumsal bir fecaate kapı aralamasının an meselesi olduğunu öne süren Bahçeli, şöyle devam etti:
"AKP Hükümeti kriz üretmektedir. AKP Hükümeti cepheleşme imal etmektedir. AKP Hükümeti biz-siz ayrımını güçlendirmektedir. 76 milyonun iktidarı olma iddiasını yalnızca retorikte kullanan Başbakan Erdoğan, her alanda birlikteliği sabote etmekte, 'ben yaptım oldu' hodbinliğiyle sabırları zorlamaktadır. Başbakan'ın her sözü olay olmaktadır. Her beyanı toplum huzurunu baltalamaktadır. Her icraatı memnuniyetsizler bloğunu tahkim etmektedir. Kimseyi dikkate almamaktadır. Eleştirilere kulak asmamaktadır. İkazlara dikkat etmemektedir. Başbakan başına buyruk ve ölçüsüzdür. Başbakan kibirli, kinli, kaba ve keskindir. Başbakan kendi ve zihniyeti dışındaki herkesle ihtilaf içindedir. 'Ben milletin hizmetkarıyım' dedikçe gerçekte otoriter eğilimlerini somutlaştırmaktadır. Hizmetkarlık ezberini diline dolayıp da bu kadar aksini yapan ve aksine hareket eden bir siyaset figürü pek az görülmüştür. Başbakan Erdoğan sert ve cebri yöntemlere iyice abanmıştır. İnsafını, merhametini ve hoşgörüsünü kaybetmiştir."
-Köprü ismine ilişkin tartışmalar
Bahçeli, İstanbul'un fethinin 560. yıldönümünde, üçüncü köprünün temelinin atıldığını anımsatan Bahçeli, Cumhurbaşkanı Gül'ün temel atma töreninde yaptığı konuşmada, köprüye "Yavuz Sultan Selim" isminin verildiğini açıklamasının özellikle Alevi vatandaşlar tarafından tepkiyle karşılandığını söyledi.
Üçüncü köprünün daha başlangıçta görüş ayrılıklarına maruz kalmasının önemli bir sorun olduğunu ifade eden Bahçeli, şunları kaydetti:
"İki kıtayı birleştirecek köprünün diyalog zeminini dinamitlemesi oldukça da düşündürücüdür. AKP hükümetinin büyük hünkarımız Yavuz'un ismini tercih ederek köprüye vermesi bize göre maksatlı bir adımdır. Daha önce de söylediğimiz gibi, birinci köprüye Cumhuriyet'i, ikinci köprüye Osmanlı'yı sembolize eden isimler verilmişken, üçüncü köprüye de Selçuklu İmparatorluğu'nun hatırasını yaşatmak için Sultan Alparslan isminin verilmesi doğru olacaktır. Başbakan ve hükümeti yine kimseyi dinlememiş, yine kimsenin fikrini almamış ve merhum hünkarımızın ismini köprüye vererek geçmişin hala çözülemeyen uzlaşmazlıklarını diriltmiştir. AKP'nin amacı, mezhep eksenli mesaj vermek ve Türk milletini çok çetin bir muammaya gömmektir. Alevi İslam inancına mensup kardeşlerimizi dışlama ve incitme pahasına yapılan siyasi tercihlerin milletimizin kardeşliğini ve birliğini sakatlayacağı açıktır. Bunun yanında Ortadoğu'da iyice kemikleşen ve kesif bir hal alan mezhep ayrışmasını, Allah korusun ama Türkiye'ye ithal etmek, önü alınamayacak, tahmini dahi yapılamayacak açmazlara sebebiyet verecektir."
Anadolu'daki Müslüman Türklerin Alevi-Sünni olarak ikiye ayrılmasının Osmanlı-Safevi mücadelesinin bir neticesi olduğunu belirten Bahçeli, her tarihi hadiseyi döneminin şartlarında ele almak gerektiğine dikkati çekti.
Beş asır evvel yaşananları bugüne taşıyarak tarihten husumet çıkarmanın doğru ve adil olmadığını vurgulayan Bahçeli, şunları söyledi:
"Bizim için Yavuz Sultan Selim Han çıktığı Mısır seferinden kutsal emanetlerle dönen, Sina Çölü'nü dua ve cesaretle geçen, İmparatorluğun büyümesinde eşsiz katkıları olan büyük bir değerimizdir. ve samimiyetle söylemek isterim ki Şah İsmail de en az Yavuz Sultan Selim kadar bizim için saygıdeğer ve yeri dolmayacak bir hünkarımızdır. Beş yüzyıl önce Çaldıran'da dökülen kan, ne kadar üzülsek de Türk'ün, Türkmen'in kanıdır. Biz ne Yavuz'dan ne de İsmail'den vazgeçeriz. Yavuz ne kadar Türk ise İsmail'in de o kadar Türk olduğunu benimser ve kabulleniriz. Yüzyıllarca Anadolu'daki bitmek bilmeyen dedikodunun, suçlamanın ve ithamın kimseye fayda getirmeyeceğini de bilir ve inanırız. Bu sebeple geçmişin acılarını deşmek ve bugüne taşımak yerine, tüm yaşananlardan ibret alınmalı, yeni bir dargınlığa, burukluğa ve sonuçsuz küslüğe geçit verilmemelidir. Alevi İslam inancına mensup muhterem kardeşlerim AKP'nin tuzağına düşmemeli, planlanan bölgesel ve yerel ölçekli mezhep karşıtlığı kampanyasına kapılmamalıdır. ve Şah İsmail'in hakkını teslim ettikleri kadar Yavuz Sultan Selim'e de gönülden bağlanacak olgunluğu göstereceklerine içtenlikle inanıyorum."
- TBMM
Son Dakika › Politika › MHP TBMM Grup Toplantısı - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?