TBMM Çözüm Sürecini Değerlendirme Komisyonu

TBMM Çözüm Sürecini Değerlendirme Komisyonu, Tutuklu Hükümlü Aileleri Hukuk Dayanışma Dernekleri Federasyonu (TUHAD-FED) Başkanı Zübeyde Teker'i dinledi.

Teker, komisyonda yaptığı sunumda, cezaevlerinde hak ihlallerinin yaşandığını, özellikle sağlık ve hijyen konularında ciddi sıkıntıların olduğunu iddia etti. Teker, cezaevlerinde keyfi uygulamaların söz konusu olduğunu ancak bu uygulamalardan dolayı yöneticiler hakında bir soruşturma açılmadığını öne sürdü.

Cezaevlerindeki koşullarla ilgili rapor hazırladıklarını ifade eden Teker, terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan ile ağır hasta tutuklu ve hükümlülerin serbest bırakılmasını, keyfi uygulamalar yapan yöneticiler hakkında adli ve idari soruşturma açılmasını ve cezaevlerinin askeri yönetimden çıkarılarak sivil bir yapıya kavuşturulmasını istediklerini söyledi.

AK Parti Adana Milletvekili Fatoş Gürkan, Teker'in, cezaevlerindeki koşulları anlatırken ve taleplerini sıralarken kullandığı üslubu eleştirdi. Gürkan, "Rapor hazırlamanız, bunu vermeniz doğru. Ancak 'Biz bunları istiyoruz' şeklindeki üslup doğru değil" dedi. Gürkan ayrıca, cezaevlerinin aynı zamanda bir ıslah ve rehabilitasyon merkezleri olduğunu, burada kalanların 'tatile çıktı' gibi değerlendirilemeyeceğini söyledi.

BDP Bitlis Milletvekili Hüsamettin Zenderlioğlu, Avrupa'daki cezaevlerinde Türkiye'deki bazı cezaevlerindeki gibi insan onurunu küçük düşüren eylemlerin olmadığını savundu. Zenderlioğlu, barışın ilk basamağının, cezaevleri ile ilgili düzenlemelerden geçtiğini dile getirdi.

AK Parti Çankırı Milletvekili İdris Şahin, Zenderlioğlu'nun, Avrupa'daki cezaevleri ile ilgili düşüncesine katılmadığını, buradaki cezaevlerinde de  baskıcı kuralların söz konusu olduğun belirtti. Şahin, Türkiye'deki cezaevlerinin, haklara saygı konusunda Avrupa'daki cezaevlerinin önünde olduğunu ifade etti.

Komisyon Başkanı Naci Bostancı, Teker'in, terör suçu nedeniyle cezaevinde bulunan tutuklu ve hükümlüler için "tutsak" ifadesi kullanmasını eleştirerek, bunun sert bir siyaset dili olduğunu söyledi.

Bostancı ayrıca, terör örgütünün, özellikle ağır hasta üyelerini canlı bomba olarak kullanabileceği yönünde bir endişenin hakim olduğunu belirterek, Teker'e bu konudaki düşüncesini sordu.

Zübeyde Teker, Gürkan'a yanıt verirken, kimsenin cezaevlerini tatil yeri olarak düşünmediğini ancak ceza içinde ceza uygulamasına karşı olduklarını söyledi.

"Tutsaklar" kelimesi konusuna da değinen Teker, "Sizin terör olarak tanımladığınız şeyi biz özgürlük mücadelesi olarak tanımlıyoruz. Mesele dış güçler meselesi değil. Ben Kürdüm, Kızılbaşım, kadınım ve sosyalistim. Bu kimliklerimden dolayı ötekiliştirilmiş bir insanım" ifadelerini kullandı.

Teker, terör örgütü PKK'nın 10'un üzerinde canlı bomba kullandığını ancak bunların hiçbirinin ağır hasta olmadığını ileri sürdü.  Zübeyde Teker, ağır hasta bir kişinin canlı bomba olarak kullanılmak istenebileceğini düşünmediğini, aksi halde bunu ahlaksızlık olarak değerlendireceğini ifade etti.

Yeniden söz olan Fatoş Gürkan, Teker'e, "Cezaevlerinde bulunan, sizin değimizinle 'tutsakların' şehit ettiği askerler, güvenlik görevlileri, siviller ve bunların aileleri ile ilgili bir empati yaptınız mı?" diye sordu.

Teker ise "Acıları yarıştırmamamız gerekiyor. Peki siz çocuğunu kaybeden gerilla ailelerini ziyaret ettiniz mi?" diye sordu. Gürkan,  "Evet gittim" yanıtını verdi.

Zübeyde Teker, "Ben gerilla ailesine de asker ailesine de gittim. Hiçbirinin acısı diğerinin üzerinde değil. Hepsi acı çekiyor. Gittiğimiz tüm aileler, bunların başka insanların başına gelmesini istemediklerini söylüyor. Asker, gerilla fark etmiyor. Analar, babalar acı çekiyor" diye konuştu. -