La Liga'da 21. Haftanın Ardından - Son Dakika
Spor

La Liga'da 21. Haftanın Ardından

La Liga'da 21. Haftanın Ardından

Zirvedeki ikili Barcelona ve Atletico Madrid'in geçen haftanın ardından bir kez daha puan kaybetmesiyle Real Madrid farkı 1'e indirdi.

20.01.2014 17:26

Geçtiğimiz hafta ligin zirvesinde yer alan Atletico Madrid ve Barcelona'nın birbirleriyle karşılaştığı müsabaka berabere sonuçlanınca ligin başında yaptığı puan kayıplarıyla geriye düşen Real Madrid farkı üç puana indirmiş ve önemli bir fırsatı lehine çevirmişti. Bu hafta ise tam anlamıyla beklenmeyen bir hafta daha geride kaldı. Hem Barcelona hem de Atletico Madrid bir kez daha puan kaybedip Real Madrid de Real Betis'i mağlup edince Ancelotti'nin öğrencileri zirveye iki puan daha yaklaştı. Kısacası La Liga'nın 21'inci haftasında şampiyonluk mücadelesi yeniden başlayacak.

Klasik 9 şart

Messi'ye neler oluyor?

Barcelona, bu sezon ilk defa  La Liga'da üst üste ikinci kez puan kaybı yaparken liderin Levante deplasmanında tamamen etkisiz olduğunu söylemek gerekiyor. Katalanların Iniesta ve Neymar'ın yokluğunda zorlanması elbette bekleniyordu ama maçın geneli değerlendirildiğinde Barcelona'nın zorlanmakla kalmayıp maç boyunca pek bir şey üretemediğini söylemek mümkün. Barcelona, ilk yarıda atılan gole rağmen kaleye bile gidemezken, ikinci yarıda da 60-70 arası bulduğu iki %100'lük pozisyon haricinde tehlike yaratamadı.

Jose Mourinho'nun Chelsea ile birlikte Barcelona'yı Şampiyonlar Ligi'nde durdurmasının ardından Atletico Madrid, Real Madrid gibi örnekler de gelince Barcelona karşısına çıkan her takımın katı bir savunma tercih ettiği, bunu yaparken de savunma ve orta saha hatlarını bozmadan, bu iki hat arası maksimum 10-15 metrelik bir alan bırakarak sahte 9 Lionel Messi'yi boğma yoluna gittiği bir gerçek. Eğer Barça'nın rakibi, savunma yönünden biraz becerikli ise de artık 1 yıldır Barcelona'yı zorlamayı başarabiliyor. Katalanların sahte 9'u Lionel Messi, Levante maçında da aynı tip bir savunmayla karşılaştı ve kalabalık Levante savunması ile orta sahası arasında sıkışınca neredeyse hiç etkili olamadı. Levante, Messi'yi boğdukça; Messi, kendini geriye attı ve etkinliğini de yitirdi. Bu noktada Tata Martino bu sezon sürekli denediği oyunu kanatlara yıkma seçeneğini tercih etse de takımın hücum departmanının boyu 1.70'in altında olunca Barcelona pozisyon bile üretemedi.

"Korkacak bir şey yok"

Levante maçı açıkça gösterdi ki Pep Guardiola döneminde savunmaları açmak için icat edilen sahte 9'un artık panzehiri var. Barcelona, ligi bir şekilde götürecek, sonuna kadar şampiyonluk mücadelesinin içinde yer alacaktır lakin Şampiyonlar Ligi'nde başarılı olmak istiyorsa en azından alternatif bir plan için takıma klasik bir santrfor dahil etmeli, artık tamamen Messi'ye odaklanan savunmaların kafasını karıştırmalı.

Bu husus dışında Xavi'ye de ayrı bir parantez açmak şart. Son 2 yıldır eskiye nazaran daha temposuz ve yanlara oynamayı tercih eden ve artık o eski ara paslarını sık sık göremediğimiz Xavi'nin kapalı savunma yapmakta başarılı olan takımlara karşı sahada yer almaması gerektiği bir kez daha ortaya çıktı. Xavi, en fazla Montoya-Alba ikilisiyle pas alışverişine giderken bu toplar da tehlike yaratmaktan çok çok uzaktı.

Levante'ye de ayrı bir parantez açmak şart. Levante, 2010-11 sezonunda uzun bir aranın ardından La Liga'ya döndüğünde bir çok kişi Valencia ekibinin kısa süre içerisinde küme düşmesini bekliyordu. Lakin Levante, eldeki kısıtlı imkanları iyi değerlendirerek takımın başında kim olursa olsun sistem takımı olmayı başardı. Özellikle katı savunmasıyla evidne zor yenilen bir takıma dönüşen Levante, bu maçla birlikte Barcelona'yı ağırladığı son 4 maçın 2'sinden puan almış oldu. Belki keyif vermiyorlar, ekonomik nedenlerden ötürü seviye atlamaları da pek mümkün değil ama imkanlar ölçüsünde başarılı oldukları bir gerçek. Hatta Levante'nin bu sezon Estadio de Ciudad de Valencia'da Real Madrid'i de son dakikada elinden kaçırdığını unutmamak lazım.

Panik Havası

Simeone: 3 olmuyorsa 1

Barcelona'nın puan kaybetmesinin ardından liderlik için evinde Sevilla'yı ağırlayan Atletico Madrid ciddi bir fırsat tepti. Özellikle Atletico Madrid'de bariz bir şekilde ilk defa panik havası gözlenmesi için belki de puan kaybından çok daha kritikti. Ligin tam anlamıyla ikinci yarısının başlaması demek bir bakıma gerçek mücadelenin başladığı yer dersek yanlış olmaz lakin daha ikinci haftadan Atletico Madrid bu baskıyı kaldıramayabileceğini gösterdi. Özellikle bu puan tablosu son 8-10 haftaya taşınırsa Atletico Madrid'in şimdiden tecrübe eksikliğinden kaybedeceğini söylemek yanlış olmaz.

Kırmızı-beyazlılardaki panik havası bir yana Atletico Madrid'in 1-0'dan sonra çok çekilerek bir başka hata yaptığını da eklemek şart. Evet, genellikle topu rakibe vererek ve hızlı ataklarla gol arayan bir takımlar ama Sevilla karşısında oyunu bu denli rölantiye almak da büyük bir hata. Ayrıca Sevilla'nın ve Unai Emery'nin de hakkını vermek şart. Endülüs ekibi, Vicente Calderon'da nasıl puan alacağını çok iyi analiz etmiş. Sevilla, tıpkı rakibi gibi sertlik dozajını artırıp oyunu kaosa sürükledi ve bu kaos ortamından çok iyi faydalanarak La Liga'da deplasman maçlarındaki yenilmezlik serisini 5 maça çıkardı.

Real Madrid'den görsel şölen

Ronaldo'ya büyük onur

Haftanın en karlı takımı Real Madrid ise Benito Villamarin deplasmanında 5-0'lık bir galibiyet almakla kalmadı, birbirinden güzel gollerle futbolseverlere adeta görsel bir şölen sundu. Ronaldo'nun füzesi, Bale'in frikiği, Di Maria'nın yaklaşık 25 metreden ip gibi giden şutu, Benzema'nın golünde Modric'in 3 kişiyi birbirine takması...

Lakin Real Madrid açısından da bu maç aldatıcı olmamalı. Ancelotti, takımda tutmak istediği Di Maria'yı küstürmemek için ortada da olsa oynattı ve ilk 45 dakika boyunca Betis, orta sahayı çok rahat geçti. Her ne kadar devre skoru 3-0 da olsa Betis yerine daha kaliteli bir takım olsaydı Real Madrid muhtemelen gol yerdi. Ancelotti önümüzdeki haftalarda diğer ekiplere karşı nasıl bir tercih yapar bilinmez ama şurası bir gerçek ki Ronaldo-Di Maria-Bale üçlüsünü bir arada oynarken Real Madrid fazlasıyla kırılgan ve dişli bir rakibe karşı puan kaybetmeye açık bir takım.

Diğerleri

Geçtiğimiz hafta Sociedad'ı gole boğan Villarreal, bazı bölümlerinde zorlandığı karşılaşmada Almeria'ı 2-0 ile geçerek yükselişini sürdürdü. Avrupa potasında yer alan bir diğer ekip Sociedad ise Getafe deplasmanında 2-0'lık üstünlüğünü koruyamayınca 1 puana razı oldu.

Espanyol'un Celta Vigo'yu 1-0 mağlup ettiği ve Granada ile Osasuna'nın 0-0 berabere kaldığı maçlar ise seyircileri adeta uyuttu. Hatta öyle ki maçlardan uyuyanların fotoğrafları gazetelere bile çıktı. Malaga-Valencia maçı bu iki müsabaka kadar olmasa da yine haftanın sıkıcı ve golsüz geçen bir diğer maçıydı. Bu üç maçın aksine pozisyon açısından son derece zengin geçen karşılaşmada ise Elche, Rayo Vallecano'yu 2-0 yenmeyi başardı.

Haftanın takımı: Real Madrid

Ancelotti'nin öğrencileri, bu haftadan da mükemmel bir şekilde faydalandı. Farklı kazanmalarının yanı sıra adeta bir hücum resitali sundular.

De Bruyne: Atletico'yu reddettim

Haftanın teknik direktörü: Unai Emery (Sevilla)

Kendini daha önce de Valencia ile kanıtlayan başarılı hoca, Sevilla'daki sistemini tamamen oturttuğunu göstermekle kalmadı, Atletico Madrid'in de Calderon'da nasıl durdurulacağını herkese öğretti. Maça çok iyi bir hazırlık yapan Sevilla, artık eski günlerine göz kırptığını da bir bakıma ortaya koydu.

Haftanın Kare Ası

Ronaldo'nun golü (Real Madrid): Açıkçası söylenecek çok fazla bir şey yok. Ronaldo yine füze gibi vurdu ve bir kez daha kaleciye kıpırdama şansı bile vermedi. Eğer hala izlemeyen varsa bir an önce vakit kaybetmeden golü izlesin.

Bruno: (Villarreal): Bruno'nun en büyük şansızlığı hiç şüphesiz bölgesinde İspanya'da Busquets ve Xabi Alonso gibi iki kaliteli ismin forma giymesi. 29 yaşındaki tecrübeli oyuncu, Almeria maçında adeta her şeyi yaparak eğer bu iki isim önünde olmasaydı yıllarca İspanya forması da giyebileceğini bir kez daha gösterdi.

Keylor Navas (Levante): Sezon başında Munua'dan eldivenleri kapan Kosta Rikalı kaleci, Barcelona karşısında zor bir 90 dakika geçirmedi ama Barcelona'nın nadir ve etkili geldiği anlarda fantastik kurtarışlara imza atarak 1 puanda önemli bir rol oynadı.

Coke (Sevilla): Sevilla'nın sağ beki Coke, Calderon'da oynanan maçın en büyük yıldızıydı. İleri çıkışlarının yanı sıra savunmadaki görevini eksiksiz yerine getirdi. Tam 8 kez top çalan Coke, rakibin en tehlikeli silahı olan hava toplarında da iyi bir grafik sergileyip hatasız oynadı.

Kaynak: TotemSpor.Com

Son Dakika Spor La Liga'da 21. Haftanın Ardından - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?

    SonDakika.com'da yer alan yorumlar, kullanıcıların kişisel görüşlerini yansıtır ve sondakika.com'un editöryal politikası ile örtüşmeyebilir. Yorumların hukuki sorumluluğu tamamen yazarlarına aittir.

Advertisement