Gazeteci-yazar Nazlı Ilıcak, Türkiye'de artık herkesin kendi kimliğini ifade edebildiğini, kendi kimliği ile siyaset yapabildiğini söyledi.
Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı'nca Abant'taki bir otelde düzenlenen 28. Abant Platformu'nun "Katılımcı Demokrasi" başlıklı 5. ve son oturumunda konuşan Ilıcak, seçimlerde uygulanan yüzde 10 barajının siyasi tecrübeler sonucunda ortaya çıktığını anlattı.
"Türkiye'nin yüzde 10 barajına bu kadar sıkı tutunmasının geçmiş tecrübelerden kaynaklandığını söylemek gerekir" diyen Ilıcak, şöyle konuştu:
"Türkiye'de çok istikrarsız dönemler yaşandı. Koalisyon hükümetleri kısa ömürlü oldu. 'Türkiye, uzun zaman çoğunluk diktası olmasın' derken, azınlığın dayatması ile karşı karşıya kaldı. Milletvekilleri partilerden transfer edilmek üzere siyasetin ahlakı bozuldu. O bakımdan bu tecrübelerin ışığı altında bu baraj ortaya çıktı.
Tabii ki bir miktar düşürülmesi faydalıdır."
Türkiye'de en fazla dışlanan kesimin Kürtler ve dindarlar olduğunu öne süren Ilıcak, "Türkiye'de bu inkarcı zihniyet değişti. Artık herkes kendi kimliğini ifade edebiliyor. Kendi kimliği ile siyaset yapabiliyor. Kendi dili ile siyaset yapabiliyor. Kürtler için söylüyorum. Yani 'hiçbir şey değişmedi' diyemeyiz. Bu açıdan önemli bir değişim söz konusu" ifadelerini kullandı.
-Gazeteci Ceyda Karan-
Gazeteci Ceyda Karan ise seçimle yönetilen ülkelerde bile insan hakları meselesinin çözüme kavuşmadığının görüldüğünü anlattı.
Devletlerin genellikle çoğunluklar tarafından yönetildiğini, azınlıkların sadece muhalefet görevi yapabildiğini vurgulayan Karan, "Burada şöyle bir tehlike var. Çoğulcu toplumlarda azınlıklar hep dışarıda tutulabilir, marjinalleştirilebilir, öteleştirilebilir, dışlanabilir. Mesela Kürt meselesinde gördüğümüz gibi" şeklinde konuştu.
Karan, azınlıkların ötekileştirildiğini ifade ederek, göçmen azınlıkların, Müslümanların, üçüncü dünya ülkelerinden gelenlerin sürekli şiddete ve ayrımcılığa maruz kaldığını bildirdi.
Gazeteci-yazar Herkül Milas da ekonomik kriz yaşayan Yunanistan'da parlamentoya karşı büyük bir güvensizlik, kuşku ve güven krizi doğduğunu belirterek, parlamentonun önündeki protestoların kimi zaman katılımcı anlayış kimi zaman da doğrudan demokrasi olarak nitelendirildiğini söyledi.
Protestoların ulaştığı boyut nedeniyle parlamentonun güçlükle çalıştığını, yasaların uygulanamadığına dikkati çeken Milas, "Katılımcı demokrasiyi bu şekilde yorumlarsak ve bu şekilde anlarsak, parlamenter sistemin bir alternatifi olarak çalışmaya başlayan bir rejimden söz edebiliyoruz. Oysa bu parlamenter sistemi temel alıp onu daha da güçlendirecek, daha üst düzeye çıkaracak katılımcılıktan söz edebiliriz" ifadelerini kullandı.
Muhabir: Zafer Göder
Yayıncı: Kemal Kaymak - BOLU
Son Dakika › Yerel › 28. Abant Platformu - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?