Bursa Kültür Sanat ürünleri Turizm A.Ş. Genel Müdürü Rıfat Bakan, MAZLUMDER Bursa Şubesi Başkanı olarak görev yaptığı 28 Şubat sürecine ilişkin, "Bir türlü aklımızın alamadığı, hafızamıza sığmayan bir darbe türüydü. Neden; çünkü doğrudan milli değerlerimizi yönelmiş tehdit eden bir darbe türüydü" dedi.
28 Şubat sürecinde İnsan Hakları ve Mazlumlar İçin Dayanışma Derneği
(MAZLUMDER) Bursa Şubesi Başkanı Olan Bakan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, özel yetkili Ankara Cumhuriyet Başsavcı Vekilliği'nin yürüttüğü 28 Şubat Soruşturması'nı çok önemsediklerini ve mahkeme sürecinde "müdahil" olacaklarını söyledi.
28 Şubat sürecinde baskın yapılan evinin didik didik arandığını dile getiren Bakan, iki kızının da "başörtüsü yasağı" nedeniyle eğitim hakkının elinden alındığını belirtti.
Bakan, kızlarının "başörtüsü yasağı" nedeniyle hala Bosna Hersek'te eğitim gördüğünü vurgulayarak, "Kızlarımın bu süreç nedeniyle 10 yıl eğitimlerine ara vermek zorunda kaldılar" görüşünü iletti.
28 Şubat'ın, diğer darbelerden farklı olarak "postmodern" olarak adlandırılarak doğrudan bir darbe olmadığı yönünde bir algılama bulunmasına karşın Türkiye'de çok ciddi bir travma oluşturduğunu ifade eden Bakan, "28 Şubat hala içimizi, yüreğimizi sızlatıyor. Bir türlü aklımızın alamadığı, hafızamıza sığmayan bir darbe türüydü. Neden; çünkü doğrudan milli değerlerimizi yönelmiş tehdit eden bir darbe türüydü. 28 Şubat, 1960 ve 1980 darbelerine göre, milli ve manevi değerlerimize saldırıldığı bir darbeydi" diye konuştu.
Bakan, bugün AK Parti'nin iktidarda olmasında 28 Şubat'ın çok önemli bir yere sahip olduğunu öne sürerek, şunları söyledi:
"Bugün AK Parti iktidarsa, temel sebep aslında 28 Şubat'a halkın cevabıdır. Hiç olacak bir şey değildi. Bir yandan ulusçuluktan, milliyetçilikten, milli değerlerden, emperyalizme karşılıktan bahset, ama kalk milli değerler neyse her birine doğrudan saldır. 28 Şubat, dini değerlere dini olan her sembole karşı top yekun saldırıydı. Siz Türk toplumunda dini değerleri kaldırırsanız sembolleri kaldırırsanız bu toplum nerede birleşecek, geriye ne kalacak."
Türkiye Cumhuriyeti'nin temellerinin Lozan Antlaşması ile atıldığını anlatan Bakan, şöyle devam etti:
"Milli önderlerimiz Atatürk'e göre de Türkiye Cumhuriyeti'nin varoluş sebebi 'Lozan' değil mi- Oraya bir bakın Türkiye Cumhuriyeti nasıl algılanmış. Orada 'azınlık" olarak gayrimüslümler algılanmış. Etnik kökenlere bakılmamış. Her şey lağv edilmiş ama Diyanet olduğu gibi ayakta kalmış. Neden- Toplumu var eden şeyler bunlar. Siz bunları kaldırırsanız, geriye bir şey kalmaz. Birincisi din, önemli bir yapıştırıcı. Olmazsa olmazlardan en önemli karakteristik özellik.
28 Şubat, en kötü ve en büyük darbedir. Yapılmadı deniyor ama hayır en kötüsü ve en ahlaksızıdır öbürlerine göre. Çünkü öbürleri darbe yapmıştır ve kendini 'darbe lideri' olarak ortaya koymuştur."
- Refah Partisi'nin Rize İl Başkanı Demir-
28 Şubat sürecinde "kayıp trilyon davası" diye adlandırılan davada 78 sanıkla birlikte yargılanıp 10 yıl siyaset yapma yasağı getirilen ve 145 gün cezaevinde tutulan kapatılan Refah Partisi'nin Rize İl Başkanı Mustafa Demir, kanaatinin "28 Şubat"ın azalarak devam ettiği yönünde olduğunu söyledi.
Demir, AA muhabirine yaptığı açıklamada, "28 Şubat" sürecinin çok korkunç olduğunu belirterek, "İnsan onurunu zedeleyen, insan onuru ile bağdaşmayan olaylar oldu. Rize'de il başkanı olmam nedeniyle bütün fatura bana kesildi. Çok yönlü zararlar gördük. Mahkeme sürecinde bir yıllık ceza aldım. 4 aylık infazım gerçekleşti. Bu süreçte ekonomik ve manevi yönden çok büyük kayıplar oluştu. Şahsiyetimle oynandı. Yüz kızartıcı bir suçla karşı karşıya kaldık. Aldığımız ceza yenilir yutulur değildi" dedi.
"28 Şubat" sürecinin kovuşturulmaya başlandığını duyduğunu ifade eden Demir, "Etkin rol oynayanlar kovuşturulmaya tabi tutulmuş. Sonucunu bekliyoruz. Kanaatim 28 Şubat azalarak devam etmektedir. Henüz yaralar sarılmış değildir. Bizim şahsiyetimiz onurumuz iade edilmiş değildir. Maddi kayıplarımız telafi edilebilir. Türkiye'de manevi kayıpları telafi edecek henüz bir mahkeme oluşmamıştır. 28 Şubat sürecinde insanların onuru ile oynanma ve maddi kayıpları telafi edecek bir karar çıksa dahi bizim için bir kazanım olacaktır. Mevcut iktidardan bunu bekliyoruz. Her kişinin yaptığı yanına kar kalmamalı" şeklinde konuştu.
"28 Şubat" süreci ile ilgili 2006 yılında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine dava açmayı düşündüğünü kaydeden Demir, "Ancak kendi ülkemde kendi hakkımı arayamayacaksam bunun doğru olmayacağına karar verdim. Şimdi davanın oluşumunu ve gelişimini takip ediyoruz. Seyrine göre bir yol takip ederek en azından manevi şahsiyetimizdeki oluşan olumsuzlukları gidermek için ilerde bu davaya müdahil olma durumu ile karşı karşıya kalabiliriz" diye konuştu.
- ANKARA
Son Dakika › Yerel › 28 Şubat Soruşturması - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?