8 Mart Dünya Kadınlar Günü

Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği (TÜKD) Adana Şube Başkanı Prof. Dr. Figen Doran, 'bugünün mevcut tablosuna bakıldığında, kadınlar adına yapılması gereken daha çok işlerinin olduğunu gördüklerini' bildirdi.

Doran, "8 Mart Dünya Kadınlar Günü" nedeniyle yayımladığı mesajında, 8 Mart 1857'nin, kadınların bir tekstil atölyesinde düşük ücretlerini, uzun çalışma saatlerini ve insanlık dışı çalışma koşullarını protesto etmek üzere başlattıkları eşitlik mücadelesinde, grev sırasında çıkan yangında, hakları uğruna can verdiği tarih olduğunu anımsattı. Doran, "Bu nedenle 8 Mart'lar, kadınlara karşı her türlü ayrımcılığın kaldırılması ve kadın erkek eşitliğinin sağlanması taleplerinin; yaşamın her alanında kadın sorunlarına çözüm önerilerinin bir kez daha dile getirildiği gün olarak kabul edilmektedir" ifadelerini kullandı.

Günümüz Türkiye'sinden örnekler veren Prof. Dr. Doran, şöyle devam etti:

"Günümüz Türkiye'sinde kadınların yüzde 19'u okuma yazma bilmiyor, eğitimde fırsat eşitliği yok. Kadın istihdamı yüzde 24 ve giderek düşüyor. Siyasette, parlamentoda ve yerel yönetimlerde yok denecek kadar az; TBMM'de %14 kadın milletvekili ile Dünya sıralamasında Türkiye 190 ülke arasında 88. Sırada. Her üç kadından biri aile içi şiddet mağduru, Namus adına işlenen kadın cinayetleri; her yıl giderek artıyor, son yedi yılda yüzde 1400 arttı.

Bu sorunlara dikkat çekmek için, Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği üyeleri olarak bu yıl 8 Mart'ta bir kez daha, 'Laiklik, Demokrasi, Hukuk Devleti, Kadının İnsan Hakları' diyoruz. Temel amacımız, çağdaş uygarlık hedefine ulaşmaktır. Yol haritamız ise Atatürk Devrimleridir."

Prof. Dr. Doran, 'kadına yönelik şiddete ve kadın cinayetlerine son' demek için, 'çocuk gelinler olmasın' demek için, 'siyasette eşit temsil istiyoruz' demek için kadınlar olarak el ele verdiklerini kaydetti.

Kadın erkek eşitliği açısından kararlı bir devlet politikası uygulanması gerektiğini vurgulayan Doran, şunları kaydetti:

"Bu politikalar oluşmadıkça, kadın kuruluşları çözüm üretmek ve uygulamakta ne denli kararlı olursa olsun, yapılan çalışmaların sınırlı kalacağını biliyoruz. Kadın-erkek eşitliğinin bir insan hakkı ve demokrasinin vazgeçilmez bir önkoşulu olarak görülmedikçe, önemli bir ilerleme kaydetmenin mümkün olmadığını görüyoruz. Sorunların çözümü için 'biz de varız' diyoruz. Çünkü, kadınlar için daha yapılması gereken çok işimiz var"