Avrupa'daki Sığınmacı Krizi - Son Dakika
Yerel

Avrupa'daki Sığınmacı Krizi

Sakarya Üniversitesi (SAÜ) Ortadoğu Araştırmaları Merkezi Müdürü Prof. Dr. Kemal İnat, Avrupa'daki sığınmacı krizine ilişkin, Almanya'nın, kamuoyundan gelen baskıyı hafifletebilmek için sınırlarını açtığını vurgulayarak, 800 bin mülteciyi kabul etmek gibi bir niyetlerinin olmadığını belirtti.

20.09.2015 11:06

Sakarya Üniversitesi (SAÜ) Ortadoğu Araştırmaları Merkezi Müdürü Prof. Dr. Kemal İnat, Avrupa'daki sığınmacı krizine ilişkin, Almanya'nın, kamuoyundan gelen baskıyı hafifletebilmek için sınırlarını açtığını vurgulayarak, 800 bin mülteciyi kabul etmek gibi bir niyetlerinin olmadığını belirtti.

İnat, yaptığı yazılı açıklamada, Almanya'nın 800 bin sığınmacıyı almayacağını düşündüğünü ifade etti.

Ortadoğu'daki çatışmaların ortaya çıkışından günümüze kadar Almanya'nın mültecilere yıllık 3 binlik, 5 binlik kontenjanlar ayırdığını anlatan İnat, "Almanya mültecilere çok az sayıda kontenjan ayırıyor. Ayrıca mülteci sorunuyla mücadele etmek zorunda kalan Türkiye, Lübnan, Ürdün gibi ülkelere, mültecilere bakılması konusunda çok fazla destek olmadıklarını ve maddi kaynak vermediklerini görüyoruz" değerlendirmesinde bulundu.

İnat, Almanya'nın mülteciler konusunda ki tavrını değiştirme arayışı içine girdiğini ifade ederek, son bir ay içerisinde çok sayıda sığınmacının adalar üzerinden Avrupa'ya yöneldiğini, bu görüntülerin medyada yer alması nedeniyle Avrupa'daki duyarlı kamuoyu kesiminin baskısının arttığını belirtti.

Mültecilerin Almanya sınırlarında birikmesini engellemek amacıyla çeşitli fikirlerin de ortaya atıldığını anlatan İnat, açıklamasında şunları kaydetti:

"Mültecilerin Almanya sınırlarında birikmesini engellemek amacı ile Türkiye, Ürdün, Lübnan gibi ülkelere daha fazla maddi yardımlarda bulunmak durumu da söz konusu. Sağlanan maddi yardımlarla mültecilerin Almanya ve Avrupa sınırlarına yayılmasını engellemeye çalışıyorlar. Bir taraftan Avrupa'da, bu yükün dengeli bir şekilde paylaştırılması yönünde ciddi bir baskı olduğunu görüyoruz. Bu konuda Doğu Avrupa ülkelerinden ciddi itirazlar da söz konusu. Onlar çünkü bu yükü paylaşmak istemiyorlar. O yüzden Almanya, kendi kamuoyundan gelen baskıyı hafifletebilmek için sınırları açmış görünüyor ama bütün bu sınırların açılmasına rağmen Almanya'ya ne kadar mülteci girişi söz konusu oldu diye bakarsak Almanya'ya giren mülteci sayısının 10 binlerle ifade edilebileceğini söyleyebiliriz."

İnat, Türkiye ve Yunanistan üzerinden Avrupa'ya ulaşan mültecilerin asıl hedefinin Almanya olduğuna dikkati çekerek, "Merkel'in açıklamalarında, Almanya'nın sanki kapıları açmış olduğu hissine kapıldıklarını görüyoruz. Bundan dolayı Merkel aslında o endişesini dile getirmiştir. Yoksa içeriden gelen kamuoyu baskısına rağmen 800 bin mülteciyi kabul etmek gibi bir niyetleri olmadığını ben kesinlikle söyleyebilirim" ifadesini kullandı.

"Güvenli bölgenin kurulması mültecilere çok fazla katkı sağlamaz"

Güvenli bölgenin kurulmasının mültecilere çok fazla katkı sağlayacağını düşünmediğini vurgulayan İnat, açıklamasında şu ifadelere yer verdi:

"Güvenli bölgenin oluşturulmasının zor olduğunu da görmek gerekir. Türkiye tek başına bir güvenli bölge oluşturma konusunda başarılı olamaz. Almanya gibi ülkeler mülteciler konusunda, mülteciler sorununun doğrudan kendilerini de ciddi şekilde rahatsız ettiklerini gördüklerinde belki bu konuda politikalarını değiştirip Türkiye'ye gerçekçi bir şekilde destek olurlar ise ancak güvenli bölgenin oluşturulabileceğinin mümkün olabileceğini düşünüyorum. Suriye'de gerçekten güvenliği sağlanmış bir bölge oluşturulursa o zaman insanlar ülkelerini terk etmek zorunda kalmazlar. Hatta ülkelerini terk eden insanların büyük bir kısmının ülkelerine geri dönmesi söz konusu olabilir ve onlara kendi topraklarında yardım edilebilir."

Kaynak: AA

Son Dakika Yerel Avrupa'daki Sığınmacı Krizi - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?

    SonDakika.com'da yer alan yorumlar, kullanıcıların kişisel görüşlerini yansıtır ve sondakika.com'un editöryal politikası ile örtüşmeyebilir. Yorumların hukuki sorumluluğu tamamen yazarlarına aittir.

Advertisement