Çorlu Emekçi Kadın Platformu tarafından Çorlu Cumhuriyet Meydanı'nda basın açıklaması gerçekleştirildi.
Çorlu Cumhuriyet Meydanı belediye binası önünde gerçekleştirilen basın açıklamasını Çorlu Kadın Platformu adına Meryem Koçer okudu.
AKP iktidarı, kadınlara tek adres olarak aileyi gösteriyor diyen Koçer: "AKP eliyle kadından uzaklaştırılan Aile Bakanlığı, kadınları şiddetten korumak yerine, aileyi koruma ve güçlendirme programları yapıyor, kadınları boşanma ve kürtajdan vazgeçirmeye uğraşıyor. Aile imamlarını, irşad evlerini devreye sokarak, kadınların erkeklere itaat etmesi için kullanmaya çalışıyor" dedi.
Koçer: "Kadınların özgür ve eşit bireyler değil; sermayenin ucuz işgücü ve savaşta ölecekleri doğuracak araçlar, itaatkar ev köleleri olması isteniyor. Bir taraftan, yaşlı-hasta- çocuk bakımı gibi sosyal haklar ortadan kaldırılıyor, işyerlerinde kreşler kapatılıyor; ama kadınlara "3-5 çocuk doğurun" buyruğu veriliyor. Kadınlar daha fazla eve kapatılıyor. Kadının ev içi emeğine, hiç bir ücret ödenmeden daha fazla el konuluyor. Serbest bölgelerde, tekstil atölyelerinde, sanayide, en ucuz işgücü olarak, çoğu kez sendikasız ve sigortasız çalıştırılıyor, uzun-kontrolsüz iş saatlerinde sömürülüyoruz. Esnek çalışmanın tüm acımasızlığıyla vurduğu evde çalışan işçilerin tamamına yakını kadın emekçiler. Ev; her gün artarak kadın emeği ve kadın kimliğinin boyunduruğu haline geliyor" diye konuştu.
Meryem Koçer: "Her fırsatta ekonomi büyüyor, iyiye gidiyor diyor Başbakan. Kişi başına düşen gelir bin 18 liraymış. Pekiyi ya eve giren ekmeğimiz büyüyor mu? Son 10 yılda faturalara yapılan zamlar 5 katına çıktı. Bu memlekette açlık sınırı bin 40 lira, emekçiye 774 TL asgari ücret reva görülmüş. Sofraya koyulan tabaklarımız doluyor mu? Sağlık paralı hale getirilmiş, kadınlarımız bin düşünüp bir gider olmuş doktora. Bugün çalışma yaşındaki 3 kadından 2 'si işsiz, ekonomik olarak kocasına, babasına bağımlı. Çalışan kadınların da çoğu kayıt dışı, sigortasız. Çoğu erkeklerden daha az ücret alıyor. Başbakana soruyoruz kimin ekonomisi büyüyor" şeklinde konuştu.
Bu ülkede cinayet var, bu ülkede tecavüz var diyen Koçer: "Kadınla erkeğin eşit olduğuna inanmıyorum diyor Başbakan. Kadını erkekten daha aşağıda gördüğünü söylüyor her fırsatta. Kocasından gördüğü şiddete sessiz kalsın istiyor. Aile Bakanı Fatma Şahin Aile her şeyden üstündür diyor. Bugün hükümetin en yetkili ağızlarından eşitlikse eşitlik, haksa hak her şeyi verdik cümleleri dökülürken kadınlar öldürülüyor, işkenceye uğruyor, bedenleri gasp ediliyor. Eğimiz bedenimiz, kimliğimiz bizimdir diye sokağa çıkar kadınlar devletin polisinin işkencesiyle karşı karşıya kalıyor. Bu ülkede kadın cinayetlerinin yüzde bin 400 arttığı, devletin kız çocuklarını ve kadınları korumadığı ortada çünkü her gün 5 kadın öldürülüyor. Evet bu ülkede tecavüz var hem de toplu tecavüzler. Pekiyi tecavüzcüler nerden alıyor bu cüreti. Kadını erkekten aşağıda gören başbakandan mı? Sözde aile birliğini kadının canından üstün tutan aile bakanından mı? 13 yaşında 26 erkeğin toplu tecavüzüne uğrayan kız çocuğuna kendi rızasıyla ilişkiye girmiştir diyen mahkemelerden mi. Hepsi görmezden geliyor, üstünü örtmeye çalışıyor, kulaklarını tıkıyor. Ama bir haykırıyoruz hep bir ağızdan kadınlar tecavüze uğruyor, devlet tecavüzcüleri koruyor" dedi.
Bu ülkede savaş var diyen Meryem Koçer konuşmasını şöyle sürdürdü: "30 yıldır sürdürülen savaşta, tüm kadınlar olarak savaşın yükünü taşıyoruz. Bu savaşın ekonomik, duygusal, psikolojik ve fiziksel yükünü en çok biz kadınlar çekiyoruz. Savaşın en korkunç yüzüyle ölüm, taciz ve tecavüzlerle biz karşılaşıyoruz. Savaş politikalarında ısrarın toplumu günden güne daha askerleştiren, erkekleştiren, şiddet toplumu haline getiren daha da yoksullaştıran gerekçeleriyle yaşamları kötürümleştirilen biz kadınlarız. Bugün tüm Ortadoğu coğrafyası savaşa sürükleniyor. ABD ve müttefiklerinin Ortadoğu'yu yeniden dizayn etme politikalarının Suriye adresinde de faturanın büyüğü kadınlara kesiliyor. Çatışmaların şiddetinden kaçan Suriyeli kadınların, kız çocuklarının kamplarda nasıl bir yoksullukla boğuştukları, istismara, taciz ve tecavüze maruz kaldıkları bilinmez değil. Daha önce Irak'ta, Afganistan'da olduğu gibi. Onun için İçeride ve dışarıda savaşa hayır diyoruz. Savaş bitsin barış olsun diye sokaklardayız. Savaşın ülkenin doğusunda - batısında herkesi ama en çok kadınların tümünü derinden yaraladığını, etkilediğini hep birlikte görüyor, yaşıyoruz. Savaşın sesi sussun, barışın sesi yükselsin demek için buradayız. Hiçbir ülkenin bağımsızlığına ve bütünlüğüne yönelik tacizlerde ve müdahalede bulunulmasın, bölge haklarının kendi kaderlerini tayin hakkına saygı gösterilsin. 8 Mart resmi tatil ilan edilsin. Kadına yönelik şiddet, taciz, tecavüze karşı kalıcı ve ciddi çözümler bulunsun. Güvencesiz, esnek çalışmaya son verilip görünmez emeğimizin karşılığı verilsin. Kocaya, babaya bağlı olmayan sosyal güvencemiz sağlansın. Kadınlar üzerindeki baskıyı iki katına çıkaran tacizi, tecavüzü ve beden politikalarını meşrulaştıran savaşın son bulması ve gerçek barış sağlansın. Savaşa ayrılan bütçeyle kadın sığınma evleri, daha iyi sağlık, eğitim merkezleri, iş ve gelecek sağlansın. Savaşa karşı söz barışın olsun. Hiçbir kadın aşağılanma ve şiddetle karşı karşıya kalmadığında hiçbir işkence görmediğinde, hiç birinin kişiliğine saldırılmadığında, hiçbir kadın kendisini yalnız hissetmediğinde, kadına saldırılar erkeklik, din, devlet, vatan sevgisi, ahlak, namus, toplum, eğitim perdesinin arkasına gizlenmediğinde, kadınlığa atfedilenler kadınlığın sömürülmesine dayanak yapılmadığında yeni bir dünyanın kapıları açılacak. Yoksulluğa, şiddete, ikinci sınıf görülmeye, emeğin derinsizleştirilmesine, haklarının elinden alınmasına karşı eşitlik ve özgürlük için ele ele veren kadınların günü kutlu olsun."
(SŞ )
12.03.2013 17: 42: 26
TSI
NNNN - TEKİRDAĞ
Son Dakika › Yerel › Çorlu Emekçi Kadın Platformu'ndan Basın Açıklaması - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?