Yabancıların Anadolu'ya tepeden bakıp, öğütler verip kendi ülkeleriyle kıyaslama yapmalarına alışığım. Ama itiraf edeyim ki en çok da bunu doğa konusunda yaptıklarında seviniyorum. Verilen birkaç örnekten, kurulan tepeden bakan birkaç cümleden sonra gayet önemsemez bir tavırla (aslında çok önemsiyorum) ilk cümlem "Türkiye doğasının zenginliğini herhangi bir Avrupa ülkesiyle kıyaslamak doğru değil. Eğer illaki bir kıyaslama yapılacaksa Avrupa kıtasıyla yapılmalı" oluyor.
SÖYLE VE ETKİSİNİ İZLE!
Bu cümlelerden sonra yüzlerindeki şaşkınlığı görmek güzel oluyor ama sonrası daha da keyifli. Şimdi vereceğim bilgi ve örnekleri Anadolu doğasını küçümseyerek anlatan turist, gurbetçi ya da doğaya dair tek fikri 'ağaç ve orman' olanlar üzerinde siz de kullanabilirsiniz. Sadece afallatır, ezberlerini bozar, en fazla mahcup eder, düşünmeye sevk eder, başka da zarar vermez...
Doğada, bizim harita üzerinde çizdiğimize benzer sınırlar yoktur. Doğanın sınırları, doğal bariyerlerdir. Bu bir dağ silsilesi de olabilir, bir deniz de. Ayrıca en önemli doğal sınırlar iklimlerdir.
32 KUŞAKTAN 3'Ü BİZDE
Karadeniz iklimindeki bir canlı; yağışın, nemin, ormanın bol olduğu Karadeniz'i bırakıp bozkırda yaşamak istemez. İşte bu, o canlı için bir sınırdır. Aynı şekilde bozkırdaki bir bitki ya da canlı alıştığı, sevdiği ve binlerce yılda uyum sağladığı yeri bırakıp hiç bilmediği ve alışık olmadığı Akdeniz iklimi koşullarında bulunmak istemez. Her iklim kuşağının kendine has özellikleri, canlı çeşitliliği var. Dünyada bu iklim kuşaklarından 32 tane var ve biz ne şanslıyız ki Anadolu'da bunlardan 3 tanesi kesişiyor. Dünyanın başka hiçbir yerinde bu kadar dar bir alanda 3 iklim kuşağının kesiştiği bir coğrafya yok. Türkiye doğasının zenginliğinin başka teknik nedenleri de var.
Tüm bunların sonucunda:
Avrupa kıtasının tamamında yaklaşık 12 bin bitki türü var. Ülkemiz, yaklaşık 4 bini endemik, yani bu coğrafyaya has olmak üzere toplam 12 bin bitki türüne ev sahipliği yapıyor. Anadolu; buğdayın, mercimeğin, nohudun, zeytinin, kirazın ve daha yüzlerce bitkinin anavatanı. Çam, meşe, göknar, sığla gibi ağaçların anavatanı da yine burası.
Türkiye'de 491 kuş türü görülüyor, tüm Avrupa'da 500. Dünyanın en önemli kuş göçü rotalarından 2'si Anadolu'dan geçiyor.
Ülkemizde yaşayan sürüngen sayısı 131, Avrupa kıtasında 150.
Anadolu'da yaşayan memeli sayısı 170. Bu sayı tüm Avrupa kıtasında 260.
Denizlerimizde yüzen balık türlerinin sayısı 480. Avrupa'da bu rakam 500.
Şimdi, gelelim işin en can alıcı kısmına... Bozkır, yani Orta Anadolu, Doğu ve Güneydoğu Anadolu ya da Akdeniz'de makiliklerin hakim olduğu bir yerdesinizdir. Genellikle etrafa göz gezdirip görülenden yola çıkarak "Neden burada hiç ağaç yok, neden ağaç dikmiyorsunuz" gibi sorular sorulur...
Yanıtınızın ilk cümlesi, "Doğadan daha mı bilgilisin, doğa eğer orman isteseydi yapardı" olabilir. "Ama doğanın bildiği başka bir şey var bu gördüklerinde. Bozkır ağaç yapmaz ama otun kralını yapar. Türkiye'deki 12 bin bitki türünün 3 bin 500'üne şu gördüğün ağaçsız topraklar ev sahipliği yapıyor. Onların içinde buğday da var, mercimek de, nohut da, ilaçlarımızın hammaddesini sağlayanlar da. Bozkıra insan eliyle dikilecek her ağaç o bitkilerin yok olması demek. Örneğin bu gördüğün bozkır orman olsaydı yiyecek ekmek bulamazdık" diye anlatabilirsiniz.
ÇALILIK DEYİP GEÇME
Eğer Akdeniz ya da Ege'deyseniz "Makilikler canlı çeşitliliğinin en yüksek olduğu yerler. Nedeni bir orman gibi toprak örtüsünü tamamen gölgesi altına almaması. Bu nedenle endemik çeşitliliğin en yüksek olduğu yerler. Ege'de, Akdeniz'de sofraya envai çeşit ottan yemek geliyorsa işte onun nedeni çalılık zannettiğin makilik" diyebilirsiniz. Finalde de "Bu topraklar 5 çam, 4 göknar, 2 kayın, 2 fındık, 3 karaağaç, 2 gürgen, 3 dişbudak, 20 dolayında meşe, 10 akçaağaç ve 4 huş türü ağacın anavatanı. Ayrıca çok sayıda alt tür ve çeşit doğal olarak yetişiyor" deyip "Orman, içindeki yaşamın tümüyle ormandır. Bizdeki ormanların yüzde 90'ından fazlası doğal orman. O çok beğendiğin Avrupa ormanlarının yüzde 90'ından fazlası yapay orman" cümlesiyle unutulmaz bir ders verebilirsiniz...
KISA KISA
PANDALAR KURTULDU, DARISI DİĞERLERİNİN BAŞINA
Sevimlilikleriyle yok oluşun da korumanın da dünyadaki sembolü haline gelen pandalar uzun süren yoğun çabalar sonucunda yok olmanın eşiğinden döndürüldü. Pandaların nesli tükenmekte olan türler sınıfından çıktığını açıklayan Çinli yetkililer ancak tehlikenin henüz geçmediğini, küresel ısınma nedeniyle panda nüfusunun gelecek 80 yıl içinde yüzde 35 oranında azalacağını öngördüklerini duyurdular.
'KUŞ TANIM' KİTABI TÜKENDİ
Kuş gözlemcileri ve fotoğrafçılarının yanı sıra akademisyenlerin katkısıyla hazırlanan kuş tanım kitabı 'TRAKUS Türkiye'nin Kuşları' kitabı raflara çıkar çıkmaz tükendi. Kitapta Türkiye'de görülen 491 kuş türü, binlerce fotoğraf, dağılım haritası ve tanım bilgisi var.
TÜRKİYE'NİN İLK EKOLOJİK PAZARI 15 YAŞINDA
Buğday Derneği'nin çabalarıyla 2006'da Şişli Belediyesi işbirliğinde açılan Şişli %100 Ekolojik Pazar 15'inci yılını kutladı. 45 tezgah ve doğayla uyumlu üretim yolunda bir araya gelen organik ürün sertifikası sahibi 23 üreticinin katılımıyla açılan pazarda bugün çoğunluğunu üreticilerin oluşturduğu esnaf sayısı 83'e, tezgah sayısı 330'a yükseldi. Şişli %100 Ekolojik Pazar, kuruluşundan bu yana, Türkiye çapında açılan ve sayısı 16'yı bulan diğer organik pazarların öncüsü ve modeli oldu.
Son Dakika › Magazin › Zenginlik 'doğamızda' var - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?