DHA YURT BÜLTENİ-4
Yolcu otobüsü, TIR'a çarptı: 4 yaralı Aksaray'da yolcu otobüsünün yoğun sis nedeniyle park halindeki TIR'a çarpması sonucu meydana gelen kazada 4 kişi yaralandı.
Yolcu otobüsü, TIR'a çarptı: 4 yaralı
Aksaray'da yolcu otobüsünün yoğun sis nedeniyle park halindeki TIR'a çarpması sonucu meydana gelen kazada 4 kişi yaralandı.
Kaza, saat 00.30 saatlerinde Aksaray- Adana karayolunun 20'nci kilometresinde meydana geldi. Gaziantep'den İstanbul'a giden Vedat Kayacı (56) yönetimindeki 27 FN 211 plakalı yolcu otobüsü, yoğun sis nedeniyle yolun kenarında park halindeki Erhan Taşan'a (35) ait 34 YL 031 plakalı TIR'a arkadan çarptı. Kazada, sürücü Vedat Kayacı ile yolcular Döndü Yıldız (68), İbrahim Halil Alptekin (37) ve Ahmet Kızıl (29) yaralandı. Araç içinde sıkışan sürücü Kayacı, itfaiye ekibinin müdahalesiyle sıkıştığı yerden kurtarıldı. Yaralılar, ambulanslarla Aksaray Eğitim ve Araştırma Hastanesine kaldırıldı. Kazadan yara almadan kurtulan yolcular, başka bir otobüsle yoluna devam etti.
Görüntü Dökümü
-------------------Yaralılar hastenede görüntüsü-Yolcu otobüsünden detaylar Haber-Kamera: Erkan ALTUNTAŞ AKSARAY DHA))==================================
Edirne'de 3 bin yıllık dolmenler, tarihi günümüze taşıyor
Tarihi yapılarıyla açık hava müzesini andıran Edirne'de, 3 bin yıldır ayakta kalmayı başaran dolmenler, tarihe ışık tutuyor. Dolmenlerin sadece mezar olarak değil dünyanın en önemli tarihsel anıtlar olduğunu belirten Trakya Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü Başkanı Prof. Dr. Engin Beksaç, "Trakya dolmenleri yaklaşık olarak 160 taneye kadar olduğunu söyleyebiliriz.Dolmenler nitelik itibari ile dünya tarihinin en önemli anıtları arasında yer alırlar. Avrupa dışında pek çok yerde karşımıza çıkarlar. Ama en tipik olanları Avrupa dolmenleri olarak bilinmektedir. Bizim Doğu Trakya dolmenlerimizde bu grubun içinde yer almaktadır"dedi.
Trak, Roma, Bizans ve Osmanlı İmparatorluğu'na ev sahipliği yapan Trakya, doğası verimli topraklarının yanı sıra tarihi önemiyle dikkat çekiyor. Tarihi yapıları ile Trakya'nın en önemli kentlerinden Edirne'de başta tarihi Selimiye Camii olmak üzere birçok Osmanlı eserleri dikkat çekerken, Trak ve Roma dönemine ait yapılarıyla tarihe ışık tutuyor. Trakya Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü Başkanı Prof. Dr. Engin Beksaç, 3 bin yıl öncesine ait Trakya'da 80'i Edirne'de olmak üzere 160 dolmen bulunduğunu belirterek, defineciler tarafından tahrip edilen dolmenlerin her geçen gün sayısının azaldığını söyledi. Türkiye'de 160 dolmen ile Türkiye'nin en fazla dolmenlerine sahip olduğunu söyleyen Prof. Dr. Engin Beksaç, "Trakya dolmenleri ile tanına bir yer. Türkiye'nin başka yerlerinde dolmenler olsa da Avrupa tipi dolmenlerin olduğu tek yer Trakya'dır. Trakya'da dolmenlerin en çok bulunduğu yerlerin başında Edirne'nin Lalapaşa ilçesi geliyor. Bunu Kırklareli'nin Kofçaz ilçesindeki dolmenler takip ediyor. Dolmenler günümüzden yaklaşık olarak 3 bin 500 yıl öncesinden başlayan bir aşamalar dizgesine kadar tarihlendirilebilir. Milattan önce 1500 yılına kadar giden bir tarihsel kimliği olduğu söylense de bu süreçten sonra, M.Ö.'den 500'lere kadar da dolmen yapımının sürdüğünü bilmekteyiz. Dolmenler arasında yaptığımız kazı çalışmalarında bize Bronz Çağı malzemesini yoğun olarak gösterdi. Demir Çağ malzemesi ise çok daha fazla olarak karşımıza çıktı. Bu sürek arkeolojik veriler itibarı ile de doğrulana bilmekte. Ancak şansızlık dolmenlerin kazılarının tam olarak yapılmaması" dedi.'DÜNYA TARİHİNİN EN ÖNEMLİ ANITLARI ARASINDA YER ALIRLAR'Dolmenlerin dünya tarihinin en önemli yapıları arasında yer aldığını belirten Prof.Dr. Beksaç, "Dolmenler nitelik itibari ile dünya tarihinin en önemli anıtları arasında yer alırlar. Avrupa dışında pek çok yerde karşımıza çıkarlar. Ama en tipik olanları Avrupa dolmenleri olarak bilinmektedir. Bizim Doğu Trakya dolmenlerimizde bu grubun içinde yer almaktadır. Bunun dışında Batı Trakya'da, Yunanistan'da ve Bulgaristan'da da dolmen örnekleri var. Bu dolmen örnekleri direkt olarak bizimkilerle bağlantılı. Bu dolmenlere baktığımızda, Istranca Dağları, Sakar Dağları ve Rodop Dağları üzerinde bir şekil oluşturduğunu görmekteyiz. Hem bizim yüzey araştırmalarımız hem bazı karşılaştırmalı çalıştırmalar, bu dolmen geleneğinin en yakın Kırım'da olduğunu bize gösterdi. Bu verilere göre Kafkasya dolmenlerine benzerliğine de rastladık. Bunlar dışında dolmenlerin bulunduğu diğer yerler Orta Avrupa ile Kuzey Avrupa'da olanlar bize biraz daha uzak" diye konuştu.'DOLMENLER SADECE MEZAR DEĞİL, YENİDEN DOĞUŞU SEMBOLİZE EDEN ANITLARDIR'Dolmenlerin sadece mezar olmadığını, yeniden doğuşu ve ana tanrıça kültünü simgelediğine değinen Trakya Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Engin Beksaç, şöyle dedi: "Trakya'da iki tip dolmene rastladık. Bunlardan bir tanesi 2 odalı tek dromoslu tip, diğeri ise tek dromoslu tek odalı olan tip. Genellikle bu dolmenler coğrafi yapının kutsallığını değerlendirmek amacıyla yapılmışlardır. Yani mezar anıtı olarak yapıldığını söylense de, mezar anıtı olmaları sadece bir yönleridir. Bunun dışında birçok fonksiyonları olduğunu da bilmekteyiz. Genellikle ana tanrıça kültüyle yakın bağlantısı var dolmenlerin ve bununla birlikte kültürel mirasların bir parçası ortaya çıkmaktadır. Ana tanrıça kültü bilindiği gibi eski tarihlerde çok önemli bir kült. Genellikle dolmenler Ana tanrıçanın hayata, ölüme, yaşama, tekrar ölüp tekrar dirilmeye olan gücünü gösteren ölmez sembolüdür. Dolmenler sadece mezar değil, yeniden doğuşu sembolize eden anıtlardır."'DEFİNECİLER TAHRİP EDİYOR'Lalapaşa ilçesine bağlı Hacıdanışment ve Vaysal köylerinde yan yana bulunan 2 dolmenden birinin defineciler tarafından tahrip edildiğine dikkat çeken Beksaç, "Çok dolmen definecilerin kaçak kazı yaparak altın aramasıyla tahrip ediliyor. Bunların korunması gerekir. Burada yeni açılan çukurda defineciler altın aramış. Dolmenlerde altın olmaz. Her geçen gün bu tarihi yapılar definecilerin kazılarıyla yok oluyor. Bu yapıların korunması gerekir" dedi.Görüntü Dökümü
--------------Drone ile dolmenler havadan-Dolmenlerden genel-Detay görüntü-Beksaç ile röp.-Dolmenleri incelemesi-Muhabir Ali Can Zeray'ın anonsu-Tahrip olan dolmenler-Farklı açılardan dolmenlerHaber-Kamera: Ali Can ZERAY/EDİRNE,
==================================
Refüjdeki ağaca çarpan otomobilin sürücüsü öldü
Konya'da refüjdeki ağaca çarpan otomobilin sürücüsü İsmail Küçüker (45), yaşamını yitirdi.
Kaza, saat 05.30 sıralarında merkez Karatay ilçesi Hacıveyiszade Mahallesi Fetih Caddesi'nde meydana geldi. İsmail Küçüker yönetimindeki 42 DEH 57 plakalı otomobil, sürücüsünün kontrolünden çıkıp refüjdeki ağaca çarptı. Kazada, araç içerisinde sıkışan Küçüker, yaralandı. Çevredekilerin ihbari üzerine kaza yerine itfaiye, polis ve sağlık ekipleri sevk edildi. Kurtarma çalışması sırasında Küçüker'in duran kalbi, sağlık görevlilerinin müdahalesiyle yeniden çalıştırıldı. Sıkıştığı yerden kurtarılan ve ambulansla Konya Numune Hastanesine kaldırılan Küçüker, doktorların tüm çabasına karşın kurtarılamadı.
Görüntü Dökümü
-------------Kaza yerinden detayKurtarma çalışmalarından detayHaber-Kamera: Mehmet IŞIK - KONYA/
===========================================
Palandöken'e kar dopingi
Türkiye'de kayak turizminin kalbi olan Palandöken Kayak Merkezi'nde 'kar' probleminin yaşanmaması bu spora gönül verenlerin ilgi odağı haline geldi. Türkiye'de şu an sadece Palandöken'de kayak yapılabildiğini söyleyen Polat Erzurum Resort Hotel Genel Müdürü Bora Kanber, "Doğal ve suni karlama sistemi ile Palandöken'de Aralık'ın ilk haftası sezonu açtık. Şu an sadece Palandöken'de kayak yapılması buraya olan ilgili artırdı. Herkesi Palahdöken'e bekliyoruz" dedi.
Kar kalitesi, uzun pistleri, yakıcı güneşi, doğası ve son teknoloji tesisleriyle bu yıl da turistlerin ilk tercihleri arasında olan Paladöken Kayak Merkezi, kent merkezine 5, havalimanına ise 15 dakika uzaklıkta. Deniz seviyesinden 3 bin 176 metre yükseklikte Dünyanın en uzun ve en dik pistlerine sahip olan Palahdöken'de 8'i kola, 9'u orta düzey, 3'ü ileri düzey ve 4'ü de doğal olmak üzere toplam 24 pist, kayak ve snowboard meraklılarını ağırlıyor. Kayak bilmeyenler için özel kızak pisti bulunuyor. Toplam pist uzunluğu 100 kilometreyi bulan Palandöken'de aynı anda 20 bin kişi kayak yapabiliyor. Işıklandırılmış pistler sayesinde isteyenler gece kayağı da yapabiliyor.Türkiye'de şu an sadece Palandöken'de kayak yapılabildiğini ve dünyanın dört bir tarafından turist geldiğini belirten Polat Erzurum Resort Hotel Genel Müdürü Bora Kanber şunları söyledi: "Erzurum kayakla birlikte, buz pateni salonları, Türkiye'deki tek kayakla atlama kuleleri, buz tırmanışı ve karda bisiklet, kaplıcalar ve tarihi özelliğiyle kış turizmine hizmet ediyor. Erzurum'da, kayak sezonu Aralık ayı ile başlıyor ve Nisan ayının sonuna kadar sürüyor. Yaklaşık 120 gün olan kayak gününün 100 günü yakıcı güneş altında yapılıyor. Palandöken, kaymaya olanak sağlayan 'toz kar' özelliğini, ikliminden dolayı, bütün kayak sezonu boyunca koruyor. Türkiyede şu an hiçbir kayak merkezinde kar yok. Ama Erzurum aralık ayında pistlerini açtı. Suni karın büyük bir avantajı var pistler karla dolu. Yeni yıl öncesi kar doping oldu. Palandöken'e gelen konuklar ışıklandırılmış pistler sayesinde saat 20.00'ye kadar kayabiliyor. Buraya gelen tüm misafirler memnun. Erken rezervazyon fırsatları devam ediyor. Yılbaşı için 4 gece kal 3 gece öde kampanyamız var. Herkesi Palandöken'e bekliyoruz."Palandöken'de olmaktan büyük mutluluk duyduklarını söyleyen tatilcilerden Sibel Gündoğdu ise, "Palandöken'e ilk kez geçen yıl gelmiştik. Çok beğendiğimiz için bu yıl da geldik. Her şey çok güzel. Muhteşem pistleri kaldığımız otellerin önünde. Önceden yurt dışına gidiyorduk ama burayı görünce yurt dışına gitmeme kararı aldık" dedi.GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
-----------------Drone ile çekilen detaylar-Palandöken kayak merkezinde kayak yapan vatandaşlardan detay - Polat Otel Genel Müdürü Bora Kanber ile röp-Telesiyej ile Palandöken kayak merkezine çıkan vatandaşlar-Sibel Gündoğdu ile röp-Kayak yapan vatandaşlar ile röp.Haber: Turgay İPEK - Kamera: Zafer KUMRU/ ERZURUM,
=================================
Model araba sevgisi oto tamircisi yaptı
Rize'de yaşayan İsmail Bülent Muradoğlu (43), küçük yaşlarda merak sardığı model araba sayesinde başladığı otomobil tamirciliğinde usta oldu. Oto tamir dükkanı açan Muradoğlu, 33 yılda topladığı yaklaşık 500 adet model araç koleksiyonunu, camekan kabin içerisinde özenle muhafaza ediyor.Rize'de, küçük yaşlarda harçlıkları ile model arabalar alan, otomobil sevgisi ile büyüyen İsmail Bülent Muradoğlu, çırak olarak başladığı otomobil tamirciliğinde usta oldu, oto tamirhanesi açtı.
Çocukluk merakının hayatını şekillendirdiğini anlatan Muradoğlu, "Bayram harçlıklarımı, okul harçlıklarımı biriktirerek oyuncak arabalar aldım. Çocukluk hevesi ile biraz oynadım, korudum zamanla sayılarını arttırdım ve koleksiyon yaptım. Arabalarımı önce evde sakladım, oto tamir servisimi açınca da buraya getirdim burada sergiliyorum" dedi.
Koleksiyonundaki arabaların oyuncak değil, birebir küçültme modeller olduğunu söyleyen Muradoğlu, "İçlerinde Fransız grup olanlar var, Rus arabaları var, Çin'den gelen modeller var. Yüzde 90'ı metal olan arabaların arasında arkadaşlarımın, bu koleksiyonu gören misafirlerimizin hediye ettiği çok az sayıda plastik arabalar da var. Hediye olduğu, beni düşünüp getirdikleri için onlar da benim için ayrı önem taşıyor ve koleksiyonumun içerisinde yer alıyor. Bu araba merakım mesleğimi de belirledi. Şu anda oto tamir servisim var, yaklaşık 20 yıllık tamirciyimö diye konuştu.
'OĞLUMDAN DOLAYI ARABALARDAN 2'ŞER TANE ALIYORUM'
11 yaşındaki oğlundan dolayı model arabalardan 2'şer tane aldığını belirten İsmail Bülent Muradoğlu "30 yıl önce başlayan araba merakım hala devam ediyor. Buldukça model arabaları biriktiriyorum. 11 yaşında bir oğlum var. Artık arabaları alırken mecburen 2 tane birden almak zorunda kalıyorum yoksa oğlum arabaları almak istiyor. O da koleksiyon yapmaya başladı. Benim merakım ona da bulaştı" ifadelerini kullandı.Görüntü Dökümü
--------------Araba koleksiyonundan detaylar-Muradoğlu'nun arabaları ile ilgilenmesi-Oto tamir servisinde çalışması-Muradoğlu ile röportajHaber-Kamera: Arzu ERBAŞ-Mehmet Can PEÇE RİZE-DHA==========================Bakırcılar Çarşısı'nda sadece 7 usta kaldı-ÖZEL
Malatya'da, bir zamanlar 100'ü aşkın esnafın bulunduğu tarihi Bakırcılar Çarşısı'nda, günümüzde sadece 7 usta kaldı. Teknolojiye direnen son bakırcı ustaları, artık müşteri ve çırak bulamamaktan şikayet ediyor. Bakırın sağlıklı olduğunu ancak artık tercih edilmediğini, bu nedenle birçok kişinin sektörü bırakmak zorunda kaldığını anlatan bakırcılar, en büyük endişelerinin kendilerinden sonra bakırcılığın tarihe karışması olduğunu ifade ediyor.Bir zamanlar en iyi meslek dallarından bir olan bakırcılık, şimdilerde unutulmaya yüz tuttu. Malatya tarihi Bakırcılar Çarşısı'nda bakırcı ustası giderek tükenmeye başladı. Babadan oğula geçen bakır ve kalaycılığın son temsilcileri, bugünlerde eleman bulmakta ve iş yapmakta zorlandıklarını söyledi. 100 işyerinden çekiç seslerinin yankılandığı çarşıda, yaptıkları işin tarihe karışmasından korkan ustalar, mesleklerini yaşatmak için eleman arıyor. İş olmadığı için birçok ustanın dükkanlarına kilit vurduğunu söyleyen ustalar, tek korkularının bakırcılık sanatının bitmesi olduğunu vurguladı.
KALAYCI: BAKIR KULLANMAYANLARIN ÇOĞU HASTA OLUYOR
55 yıllık kalaycı ustası Mehmet Ali Kalaycı (70) babadan kalma kalma mesleğin unutulmaya yüz tuttuğunu belirterek, "Benim baba mesleğimdir. Şimdi kalaycılık hem alan hem işini yapan yüzde 10 kalmamıştır. Çünkü eski insanlar hiç kalmadı. Yeni yetişen nesiller cam, krom, porselen kullanıyor. Teknoloji gelişti bu iş bitti. Yüzde 10 kaldı. Gidiyor cam alıyor, porselen alıyor, krom alıyor, çelik alıyor. Eskiden kalan yaşlılar bu bakıra özen gösteriyor. Bakırın özelliği; kalay sağlıklı, 50 sene önce Malatya'da hiç 2 tane hastane vardı biri sigorta hastanesi, biri de Devlet Hastanesi. Şimdi 10- 15 tane hastane çıkmış milletin kökü hasta. Kalay sağlıklı, ben burada kalaylı kapta yemek yapıyorum bambaşka. Önceden iş vardı, şimdi kalmadı. Şimdi yüzde 10 kaldı. Eski meslek diye şimdiki nesil yapmazlar. Teknoloji gelişti bu meslekler eski meslekler oldu ve kimse yapmaz, yapmıyorlar. 50 sene önce burada 100 esnaf vardı bu işi yapan. Şimdi git gide biterek 7 esnaf kaldık. Ne yapalım teknoloji gelişti bu eski işler bitti. Zaman böyle götürüyor. Hayat devam ediyor ama. Ben işimden memnunum, mutluyum çok şükür" dedi.'BİZDEN SONRA USTA OLMAZ'
Çarşıda 55 yıldır bakırcılık yapan Süleyman Akışlı (70) ise 20 seneden bu yana çırak gelmediğini kaydederek, şunları söyledi: "Biz tek başımıza, kendimize göre hallediyoruz, çıraklık işleri de kendimiz hallediyoruz. Bizden sonra usta olmaz, bu iş üzerine usta olmaz. Kimse yapmıyor, çırak da gelmeyince de basit bir meslek değil ki hemen gelip yapsın. Bakırcılık en azından 7- 8 seneni alır ki çıraklıkta o işi kavrayabilsin. Bizden sonra da çırak yok burada. En genç çıraklarımız 50- 55 yaşlarındadır. İş olmayınca, işlerimizde biraz kirli olduğundan dolayı çırak da gelmiyor. Şimdi hep millet okumaya yöneldi. Bugünkü günden örnek söyleyeyim; bugün hiç siftah etmemişim 3 kişi de çalışıyoruz. Bu halde çırak gelip ne yapabilecek burada. Tabi ki usta olmak istemez bu şartlarda, bu işten. İnsanların çoğu daha rahat işe, daha temiz işe yöneldi. Bizim iş kirli, tabii ki elini nereye atarsan kirleniyor. Bundan sonra tahmin edemem ki çırak gelmez ve biter bu iş. Bu çarşıda bir sürü esnafımız var ve bunların hepsi bakırcı ve kalaycıydı. Hepsi iş yapardı, para da kazanırdı. Biz 7- 8 kişi kalmışız. İş yok tabii ki. Eğer başka bir iş yapabilsek biz de bunu yapmayız. Fakat mesleğimizdir ben 70 yaşındayım halen çalışıyorum. Şikayetim yok Allah'a çok şükür. Uğraştık, yaptık, ettik eğledik. O zamanlar iş de vardı, para da kazandık, dükkanı da aldık, ev de aldık durum böyle fazla ileri gidemeyiz. Halen de çalışıyorum çok şükür."Görüntü Dökümü
-------------Bakırcılar ÇarşısıÇalışan ustalarÇekiçle nakış yapılmasıBakırın kalaylanmasıMehmet Ali Kalaycı röp.Süleyman Akışlı röp.Genel ve detay görüntülerHaber-Kamera: Taha AYHAN-MALATYA-DHA