Bartın Üniversitesi eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Firdevs Güneş, Manisa'nın Soma ilçesinde 301 vatandaşın hayatını kaybettiği maden faciasında yaş ortalaması 10 olan ve çoğunluğu ilk ve ortaokula giden 432 öğrencinin yetim kaldığını söyledi.
Bu öğrencilere gerekli psikolojik desteğin verilmesinin yanı sıra evde aile büyükleri ve yakın akrabaların, okulda da öğretmenler ve diğer öğrencilerin yardım ve desteklerinin önemli olduğunu anlatan Güneş, "Çocuklar, 'ölüm' kavramını yaşamlarının ilk yıllarından itibaren televizyon veya çevrelerinden duymaya başlarlar. Zamanla gerçeği anlamaya başlar ve özellikle çevrelerinden birinin ölümüyle birlikte büyük üzüntü yaşarlar. Böyle durumlarda çoğu yetişkin çocukla ölümü konuşmaya cesaret edemez. Her çocuk, ölüm gerçeği hakkında gerekli bilgileri alma hakkına sahiptir. Yaşı kaç olursa olsun gerçek söylenmelidir" diye konuştu.
Güneş, gerçeğin söylenmemesi durumunda çocuğun daha çok acı çekeceğini dile getirerek, şunları kaydetti: "Özellikle küçük çocuklara ölen kişi için, "uyuyor, uzak bir yolculuğa çıktı, gökyüzünde, senin yaramazlıkların yüzünden evi terk etti' gibi açıklamalar yapılmamalıdır. Bu ifadeler, çocuğun da aynı şeyleri yapmasına, sürekli yatakta uyumasına, gökyüzüne ulaşmak için evin çatısına çıkmasına, uçağa binmek istemesine, uzak bir yolculuk için evi terk etmesine ya da kendini sürekli suçlu hissetmesine neden olabilir."
Aile büyükleri veya yakın akrabaların çocukla sık sık konuşması ve çocuğun evde uzun sürekli yalnız bırakılmaması gerektiğini anlatan Güneş, bu durumun onlarda içe kapanma, dikkat eksikliği, davranış ve beslenme bozuklukları gibi bir çok soruna neden olabileceğini söyledi.
Güneş, okulda ise sınıf arkadaşları ve öğretmenlerin faciada yakınlarını kaybedenlere yardım etmeleri gerektiğini dile getirerek, korku ve üzüntü nedeniyle okula gitmeyi redden öğrencilere ulaşarak okula devam etmelerine yönelik çalışma yapılmasının önemine vurgu yaptı.
"Zihinsel çatışmayı gidermede öğretmene önemli görev düşmektedir"
etim kalan ya da yakınlarını kaybeden bu çocukların evde acılı ortamda kalmalarına izin verilmemesi gerektiğine dikkati çeken Güneş, şöyle devam etti: "Bu öğrencilerde okul sorumluluklarını yerine getirmede güçlük, derslere dikkatlerini yoğunlaştırmada zorluk, dalgınlık ya da aşırı hareketlilik gözlemlenebilir. Böyle durumlarda öğretmenler öğrencinin üzüntüsünü sözlü ve yazılı olarak anlatma, baba ve ailesi hakkındaki duygularını ifade etme, mektup ve yazma, resim yapma gibi etkinlikler verebilir. Bunlar, öğrencinin acısını hafifletme yollarından bazılarıdır. Ancak en önemlisi, öğretmenlerin bu süreçte sık sık öğrencilere babalarının kendilerinden beklentilerini hatırlatmasıdır. 'Baban senin üniversite eğitimi almanı, bir mesleğe sahip olmanı ve başarılı bir kişi olmanı istiyordu. Babanın isteğini gerçekleştirmelisin' diyerek öğrencileri geleceğe yönlendirmesi, amaç oluşturması ve onları yaşama bağlamasıdır."
Prof. Dr. Güneş, tüm bunlara rağmen öğrencinin çeşitli zihinsel ve sosyal çatışmalar yaşayabileceğini vurgulayarak, öğrencinin psikolojik durumu, altında kaldığı ya da aşamadığı sorun nedeniyle giderek bozulup sosyal çatışmaları getirebileceğini kaydetti.
Sosyal çatışmayı önlemek için önce zihinsel çatışmanın giderilmesi gerekmektiğini anlatan Güneş, "Zihinsel çatışmayı gidermede öğretmene önemli görev düşmektedir. Öğretmen, öğrencideki zihinsel çatışmaları çözmek için çeşitli bilgiler vermeli, açıklamalar yapmalı ve öğrenciyi sorun çözme etkinliklerine yöneltmelidir. Sorun çözme etkinlikleri onların, topluma uyum sağlama, hayatta kalma, kendilerini geliştirme ve güçlükleri aşmalarına katkı sağlamaktadır" dedi.
AA
Son Dakika › Eğitim › Soma'da Yetim Kalan Çocuklar İçin Öğretmenlere Çağrı! - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?