Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) Başkanı Mustafa Yılmaz, "EPDK olarak sektörel istikrarın güçlendirilmesi için düzenleme ve denetleme süreçlerinde daha yoğun mesai harcamak zorundayız" dedi.
Yılmaz, Anadolu Ajansı'nın (AA) Ana Basın Sponsorluğu'nda, Sektörel Fuarcılık tarafından düzenlenen "20. Uluslararası Enerji ve Çevre Fuarı ve Konferansı"nda (ICCI 2014) yaptığı konuşmada, son birkaç aydır özeleştirme ihaleleri, yatırımlar ve sektörün geleceği hakkında bazı kaygıların ifade edildiğini, fiyatların düşeceğine ilişkin olumsuz yorumlar yapıldığını belirterek, 18 Nisan'da yapılan Yeniköy-Kemerköy ihalesinde yüksek bir bedelin teklif edildiğini hatırlattı.
EPDK tarafından lisanslandırılan tesislerin bu kadar büyük ekonomik değere ulaşmasından memnuniyet duyduklarını ifade eden Yılmaz, şunları söyledi:
"Daha da önemlisi geçmiş özelleştirmelerde olduğu gibi bu tesislerde de çok kısa sürede verimlilik, üretim ve yatırım artacaktır. Ayrıca önümüzdeki dönemde enerji sektörümüzde lisanslandırdığımız projeler adım adım hayata geçecek, enerji borsamız kurulacak. Ülkemizde ulusal ve uluslararası alanda enerji imkanları daha da gelişecek. Doğal gaz ithalatında özel sektörün payı artacak. Tüketiciler daha iyi ve kaliteli hizmet alacaktır."
Yılmaz, milletin, Türkiye'nin siyasi istikrarına yönelik kararını 30 Mart'taki yerel seçimlerde verdiğini anlatarak, "EPDK olarak sektörel istikrarın güçlendirilmesi için düzenleme ve denetleme süreçlerinde daha yoğun mesai harcamak zorundayız. Siyasi istikrarın sonucu olan ekonomik istikrara kararlı bir şekilde katkıda bulunmamız gerekiyor. Bu, bisiklete bindiğinizde düşmemek için sürekli pedal çevirmeniz gerekmesi gibi bir zorunluluktur. Çünkü bizim gelişen Türkiye ekonomisinden daha hızlı gelişen bir sektörümüz var" diye konuştu.
Bu değişimin her gün yeni ihtiyaçlar ortaya çıkardığını aktaran Yılmaz, "Bizim görevimiz bu ihtiyaçlara cevap vermek için daha nitelikli düzenlemeler yapmaktır. Bunu yaparken de tüketiciler ile tedarikçilerin en adil noktada buluşmasını sağlamaktır" dedi.
Yılmaz, her düzenlemenin bir öncekinden daha iyi olmasını sağlamanın kendilerinin görevi olduğunu belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu amaçla önümüzdeki bir aylık süreçte, düzenlediğimiz sektörlerin tüm paydaşlarıyla bir durum değerlendirmesi yapacağız. Sektör ile yapacağımız değerlendirme yılda bir kez yapılan toplantılarla sınırlı kalmayacaktır. Önümüzdeki dönemde tüm piyasa tarafları ile düzenleme ve kararlarımıza yönelik daha yakın ve dinamik iş birliği içinde olacağız."
Olpak: "Yüzde 2'ler civarında bir büyüme tabloları filan öngörmüyoruz"
Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Genel Başkanı Nail Olpak da ekonomik anlamda güzel başlayıp sürdürülen, güzel de sonlandırılan 2013 yılını, aradaki çalkantılı gündemiyle geride bırakıldığını belirterek, "Benzer tabloyu, 2013'ün son günlerinden başlayarak, bu yılın ilk çeyreğinde de yaşadık. MÜSİAD olarak 2013 yılını kötümser değil, fiili haliyle sonuçlandığı şekliyle öngörmüştük. 2014 yılı için de gergin bir seçim atmosferine rağmen ilk 3 aydaki verilere bakarak, olumlu düşünüyor, birilerinin geçen yıl maniple etmeye çalıştığı gibi yüzde 2'ler civarında bir büyüme tabloları filan öngörmüyoruz" diye konuştu.
Olpak, bir ülkenin, iş adamlarından daha fazla yatırım, istihdam, sosyal gelişime daha fazla katkı beklediğini, iş adamlarının da huzur, güven, pozitif istikrar, hızlı ve adil işleyen bir hukuk sistemi beklediğini ifade ederek, "Siyasi istikrarla gelen ekonomik istikrar ve hedeflerin yakalanmasıyla elde edilen güven ortamı, 1 yılı aşkın bir süredir devam eden çözüm süreci ve demokratikleşme paketiyle, geleceğe daha güvenle bakıyoruz. Ülkemiz büyüyor, enerji piyasası da büyüyor. 11 yılda elektrik üretim tesislerinin kurulu gücü, büyük ölçüde özel sektör yatırımlarıyla yaklaşık 2 kat artarak 63 bin megavata geldi" şeklinde konuştu.
"Enerjiyi cari açığın günah keçisi olmaktan çıkarmalıyız"
Olpak, cari açık sorununa ilişkin şu değerlendirmeyi yaptı:
"Ne hikmetse, her cari açık söyleminin hemen yanına 'enerji açığına bağlı cari açığımız" benzeri bir ifade geliveriyor ve konu neredeyse, 'şu enerji talebi de artmasa, cari açık da olmasa noktasına gelecek. Bu iki kavramın bu kadar birlikte kullanılmasını engellemeliyiz. Cari açığımız, bilmediğimiz bir rezerv aniden ortaya çıkmayacaksa, enerji ihtiyacını kısarak çözülemeyeceğine ve tek sebebi de enerji ithalatı olmadığına göre, bu toplantının ana konusu olmasa da enerjiyi cari açığın günah keçisi olmaktan çıkarmalıyız."
Cari açık verilen diğer sektörlere de dikkati çeken Olpak, "Cari açığa en fazla katkı yapacak, ama bugünkü yapısı ile rekabetçi olmayan tarım ve gıda sektörü neden daha etkin hale getirilemez" dedi.
Olpak, KOBİ'lerin ihracatın yüzde 63'ünü, ithalatın yüzde 38,5'ini gerçekleştirdiğini anımsatarak, "Yani KOBİ'ler cari açığı kapatıcı rol oynamışlar. Neden KOBİ'lere çok daha fazla destek vererek çözümü orada aramıyoruz" diye konuştu.
Enerji piyasasına bakıldığında Türkiye'de özel sektöre güven arttığını, Batılı ülkeler başta olmak üzere yabancıların da Türkiye'de enerji sektörüne yatırım yaptığını belirten Olpak, şunları kaydetti:
"Kamu, elektrik dağıtım sektöründen çıkmış ve 10 milyar doları aşkın bir gelir elde edilmiştir. Elektrik üretimindeki özelleştirmeler istenen hızda gitmese de son yıllardaki devirlerle bu alanda da önemli başarılar elde edilmiştir. Doğal gaz piyasası tarafında dağıtım şirketlerinin sayısı 5'ten 70'e çıkarak, vatandaşların çoğu, kamu harcaması olmadan şebekeye erişebilir hale gelmiştir. İstanbul hariç, tüm dağıtım, özel sektörün kontrolü altındadır. Ancak, ithalatta serbestleşme, kanunun öngördüğü hızda ilerlememiş, özel sektör payı yüzde 20'yi geçememiştir.
Yatırımcılar açısından beklentilerimize gelince serbest piyasa vizyonundan kopmadan, piyasaların yakından izlenmesi, EPDK gibi özerk kurumların piyasa yapıcı, denetleyici özelliklerinin güçlendirilerek devam ettirilmesi önemlidir. Yatırımlarda kullanılan yerli katkı oranı tatminkar değildir, yarısı ithal girdilerden oluşmaktadır. Cari açığı olumsuz etkileyen bu durumu düzeltmek için yenilenebilir enerji üretim tesislerinin dışındaki tesisler için de yeni teşvik mekanizmaları geliştirilmelidir. Bu kapsamda, enerji sektöründe Ar-Ge'ye ek teşvikler verilmeli, yerli üretim ve tasarımlar teşvik edilmelidir."
"Tüm tüketicilerin piyasaya aktif katılımını sağlamalıyız"
Olpak, çok başarılı yerli ve yabancı ortaklıkların bulunduğunu, bu ortaklıkların yurt dışında da yatırım yapmalarının önünün açılması gerektiğini ifade ederek, "Ayrıca, başta serbest tüketiciler olmak üzere tüm tüketicilerin de piyasaya aktif katılımını sağlamalıyız. Talep tarafının, özellikle büyük serbest tüketicilerden başlayarak, enerji borsalarında yer almasını bekliyoruz. Tüketici, kesintisiz, kaliteli ve ekonomik olarak hizmeti satın alabilmelidir" dedi.
Bürokrasinin azaltılması ve sadeleştirilmesinin devletle işi olan herkesin, hatta siyasetçilerin de genel şikayet konusu olduğunu vurgulayan Olpak, sözlerini şöyle tamamladı:
" Siyaset, bürokrasi, teftiş grubu ve sivil girişim bir araya gelip çözüm bulamaz mı'Teftiş grubunu niçin eklediğimi düşenebilirsiniz? Kamu tarafına sorduğumuzda, abartılı teftişin kendilerini olumsuz etkilediğini söylüyorlar. İş yapan, yaptığı işin hesabını vermek zorunda, iş yapmayının sorunu da yok. Sektörde yatırıma başlamak için diğer kurumlardan alınması gerekli izinlerle, başvurudan inşaat aşamasına kadar 3 yıl geçiyor, yapım süresini de ekleyince, işletmeye alma 7-8 yılı buluyor." - İstanbul
Son Dakika › Ekonomi › 20. Uluslararası Enerji ve Çevre Fuarı ve Konferansı' - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?