7 Haziran'dan 1 Kasım'a Ekonomik Gelişmeler Paneli

İstanbul Medipol Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kerem Alkin, dolar/TL üzerinde 80 kuruşluk bir korkunun olduğunu belirterek, "Eğer biz ABD Merkez Bankası (Fed) ve  Çin tarafındaki gelişmelerle kendi coğrafyamızdaki siyasi tartışmalara maruz kalmasaydık, şu anda dolar/TL'nin olacağı yer 2,23 seviyeleriydi" dedi.

Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) Ekonomi Direktörlüğü tarafından düzenlenen "7 Haziran'dan 1 Kasım'a Ekonomik Gelişmeler Paneli" SETA Ekonomi Araştırmaları Direktörü Doç. Dr. Sadık Ünay moderatörlüğünde gerçekleştirildi.

İki seçim arası dönemde Türkiye ekonomisindeki gelişmelerin masaya yatırıldığı panelde, küresel ekonomideki gidişat da ele alındı.

Panelde konuşan Medipol Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kerem Alkin, Çin'de yaşanan gelişmelere işaret ederek, söz konusu ülkenin  ekonomik dönüşüm sürecinden geçtiğini ve model değişikliğine gitmesi gerektiğini söyledi.

Çin ekonomisinin bu önemli dönüşüm sürecini yüzde 8-9 büyüyerek yapmasının mümkün olmadığını vurgulayan Alkin, "Bu nedenle Çin'in ekonomisini yavaşlatması gerek. Bunu yaparken de birçok ülke Çin'e ham madde satarak geçiniyor. Çin yavaşlayınca dünyadan ithal ettiği ham madde miktarı azalıyor ve emtia satan ülkeler sıkıntı bir dönemden geçiyor" diye konuştu.

Alkin, bütün bunlar yaşanırken Türkiye'de ise döviz kurunda bir yükseliş yaşandığına işaret ederek, şunları kaydetti:

"Bizim şu anda, dolar/TL kuru üzerinde 80 kuruşluk bir korkumuz var. Eğer biz Fed ve Çin tarafındaki gelişmelerle kendi coğrafyamızdaki siyasi tartışmalara maruz kalmasaydık, şu anda dolar/TL'nin olacağı yer 2,23 seviyeleriydi. Buradaki 80 kuruşluk korkunun 40 kuruşu, Fed'in küresel sistemde sebep olduğu para politikalarında sıkılaşmaya gideceği endişelerinden kaynaklanıyor.

Geri kalan 40 kuruşluk kurdaki sıçrama ise 20 kuruşu dışsal ve 20 kuruşu da içsel olmak üzere siyasi gelişmelerden kaynaklanıyor. Dolayısıyla Gezi olayları, Ankara'da bomba patladı falan, bunların kur üzerinde etkisi çok olmadı. Bütün bunların dolar/TL üzerindeki etkisi sadece 20 kuruş."

Alkin, Türkiye ekonomisinin şu anda büyüme sorunu yaşamadığını da dile getirerek, "Biz şu anda dünya sıkıntılı bir süreçten geçtiği için, bu süreçte gemiyi karaya oturtmamak adına ekonomimizi kendi elimizle yavaşlattık. Bizim şu anda biraz nakitle ilgili sıkıntımız var. Merkez Bankası kuru tutabilmek için piyasadaki nakiti çok sıktı. Belki Merkez Bankamızın da buna bir miktar dikkat etmesi yararlı olabilir diye düşünüyorum" ifadelerini kullandı.

Bulut: "Siyasal istikrar, ekonomik istikrar için çok önemlidir"

İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Bulut da Türkiye'nin son dönemde çok ciddi operasyonlara maruz kaldığını belirterek, buna rağmen eldeki verilerin güçlü bir şekilde ekonomik istikrara işaret ettiğini söyledi.

Özellikle 2010 yılından bu yana Türkiye'nin ileriye dönük hedeflerden söz etmeye başladığını belirten Bulut, "Bu fark edilince, Türkiye üzerinde operasyonlar yapılmaya başlandı" dedi.

Bulut, Türkiye'nin yeni bir seçime gittiğini, iç güvenlikte de sorunlarla karşılaştığını aktararak, şunları ifade etti:

"Bütün bu yaşananlara rağmen Türkiye ilk iki çeyrekte beklenenin üzerinde bir performans gösterdi. Bu şu demek; Türkiye artık bu operasyonlara kolay teslim olmaktan çıkmaya başlamıştır. Siyasal istikrar, ekonomik istikrar için çok önemlidir. 7 Haziran'dan 1 Kasım'a giderken fark etmemiz gereken en önemli şey büyük projelerdeki durağanlıktır. Bütün büyük projelerle ilgili bir ötelenme ve rehavet söz konusudur. Bizi en fazla etkileyen şey de budur."

Özdemir: "Ekonomimizi en çok etkileyen husus algı yönetimidir"

Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Genel Başkan Vekili Nazım Özdemir, ekonomiyi çok yakından takip ettiklerini belirterek, her ay düzenli olarak SAMEKS endeksini açıkladıklarını anlattı.

Son dönemde yaşanan terör olaylarına değinen Özdemir, "Ancak bunlar Türkiye ekonomisi açısından çok büyük bir darbe olmadı. Türk lirasının dolar karşısında yaşadığı değer kaybının büyük bir kısmı, dış etkilerden kaynaklandı. Ekonomimizi en çok etkileyen husus algı yönetimidir" diye konuştu.

Özdemir, terörle mücadelenin mutlaka devam ettirilmesi gerektiğini vurgulayarak, "Bu tarz olaylar çıkarılarak Türkiye'nin ve ekonominin güçsüz olduğuna yönelik algı operasyonları yapılıyor ancak biz, dostluk ve kardeşlik içinde birbirimize sahip çıkarsak, Türkiye dünyada lider olmaya aday bir ülke konumunda yer alacaktır" ifadelerini kullandı.

Gür: "Sanayi ve teknoloji politikalarında atağa başlamamız gerek"

İstanbul Medipol Üniversitesi Öğretim Üyesi ve SETA Araştırmacısı Yrd. Doç. Dr. Nurullah Gür ise küresel ekonomik kriz öncesinde Türkiye, Hindistan, Brezilya ve Güney Afrika gibi ülkelerin ciddi bir büyüme ivmesi yakaladığına dikkati çekti.

Fed'in parasal genişleme politikası sayesinde, küresel ekonomik kriz sonrasında bu ülkelere sermaye girişi yaşandığını anımsatan Gür, "Ancak bu kaynağın çok az bir kısmı teknoloji ve Ar-Ge alanına kaydırıldı. Bu nedenle de ekonomik büyümede 2012 sonrası bir yalpalanma oldu" dedi.

Gür, şu anda sadece Türkiye'nin değil, Brezilya, Rusya, Hindistan, Güney Afrika gibi ülkelerin para birimlerinin de dolara karşı değer kaybettiğine işaret ederek, ekonominin gelişen ülkelere kıyasla olumsuz bir konumda bulunmadığını ifade etti.

Türkiye'nin, ikinci çeyrekte ekonomik büyüme açısından da ortalamanın üzerinde bir performans gösterdiğini vurgulayan Gür, şunları kaydetti:

"Makroekonomik istikrarımız sayesinde biz ikinci çeyrekte yüzde 5'lik bir büyümeyi yakalayabilirdik ama bunu yapamadık. Bunun nedenlerine bakıldığında, bizim 2010 sonrası sanayi ve teknoloji politikalarını tartışmamız gerekiyordu. Fed'in sunduğu bol likiditenin de bu kanalda kullanılarak bizim bu işe ağırlık vermemiz gerekiyordu ama maalesef yapamadık. Çünkü Gezi olayları, terör olayları derken, buna çok enerjimiz kalmadı. İnşallah bu seçimi hayırlısıyla atlatıp, sanayi ve teknoloji politikalarında atağa başlamamız gerek."