Bu yıl 9'uncusu düzenlenen Airex 2012 Havacılık Fuarı'nın açılış töreninde konuşan Binali Yıldırım, 10 bin 500 yolcu üzerinde havacılığın son 10 yılının değerlendirildiği bir saha araştırması yaptıklarını ve ilginç sonuçlar çıktığını anlattı.
Havacılığın tartışmasız bir gelişme gösterdiğini sokaktaki vatandaşın kendilerinden daha iyi bildiğini belirten Yıldırım, "Bu memnuniyet verici bir şey. Hangi gelir grubundan olursa olsun, emekli dahil, iş adamı dahil, yılda ortalama 4 sefer uçakla seyahat ediyor. Türkiye'de insanlar bir zamanlar 'Acaba ömrümde uçağa binebilecek miyim?' diye özlemle yaşarken, bugün rahatlıkla yılda 4 sefer insanımız uçakla seyahat edebilir hale gelmiş. Demek ki hava yolu halkın yolu haline gelmiş. Burada bir tereddüt yok. Rakamlar bunu doğruluyor" diye konuştu.
2023 hedeflerini havacılıkta 12 yıl öncesinde yakalandığına işaret eden Yıldırım, 2023 için havacılıkta yeni hedefin 375 milyon yolcu olduğunu kaydetti. Yeni hedefteki uçuşların da en az 3'te 1'inin İstanbul bölgesinden olacağını ifade eden Yıldırım, şöyle devam etti:
"100 milyon trafiğin altına düşmeyecek. 150 milyon, belki de daha fazla İstanbul'da trafik olacak. Havaalanı kapasiteleri aynı şekilde 400 milyonun üzerine çıkacak. Hava aracı en az 2'ye katlayacak. Türkiye ticari araçlarını kastediyorum. Toplamda 2 bin 500'ü bulacak minimum.
Türkiye artık sadece hava taşımacılığını geliştiren bir ülke olarak değil havacılık teknolojilerini de kendi özgün havacılık sanayini geliştiren adım adım geliştiren bir ülke konumuna geldi. Faaliyet olmazsa bunların hiçbiri olmaz. Şimdi büyük motor bakım montaj atölyeleri var, hangarlar var. Helikopterciler bile şimdi büyük büyük hangarlar yapıyorlar. Çünkü helikopter kullanım sayısı artıyor. Türkiye'nin şu anda acil ticari anlamda helikopter ihtiyacı 300. Şu an 70 tane var. Demek ki burada ciddi bir ihtiyaç var. Heliport sayısı lisanslı 50 tane. Bu sayının çok daha yükselmesi, 200-300'leri bulması lazım."
"Türkiye yine de doygunluğa erişmiş bir durumda değil, 'Yeter artık, 8 milyon uçuyordu, 58 milyon oldu, daha ne yapacağız, bırakalım bu işi' deme lüksümüz yok" diyen Yıldırım, "Havacılıkta ufuklar geniş, irtifalar yüksek olacak. Hesabını kitabını düzgün yapıp uçmaya devam. Ama hesabı kitabı düzgün yapmazsan havada da sürekli kalma şansın yok. Sonunda da aşağıya ineceksin. Ama nasıl ineceğin senin kabiliyetine, becerine bağlı" diye konuştu.
Atatürk Havaalanı'nda 2-3 ay öncesine kadar ciddi sorunların olduğunu kaydeden Yıldırım, şunları kaydetti:
"Bu sorunların tamamı dönüp dolaşıp hava yer hizmetleri, seyrüsefer hizmetlerine geliyordu. 'Havaalanı kapasitesi yetersiz, trafik fazla dolayısıyla sıkışıklık var, hava trafik kontrolürleri bu trafiği yönetecek güce sahip değil...' Sürekli tek noktaya vuruluyordu. Sonra bu işin üzerine gittik. Genel müdürüme dedim ki 'burada yatıp kalacaksın. Bu işin esası nedir, nerede sorun var, sorunun kaynağı müsebbibin kim ortaya çıkaracaksın.' Tek tek tespit ettik. Günlük raporlar elimizde. Sorunun tek bir adresi yok. Aksaklığın tek bir adresi yok. Bu bir hizmet zinciridir ve herkes işin içinde, bilet satandan yolcunun bagajını taşıyana, uçağa yer hizmeti verenden motor hava trafikçisine gelene kadar. Eğer bu hizmet zincirinde zayıf halka olunca bütün hizmet aksıyor, sıkıntı yaşanıyor.
Alınan tedbirlerle, trafik artmasına rağmen, kayda değer bir aksaklık yaşamadık. Demek ki dinamik süreç yönetimine ihtiyaç var. Herkes işine hakim olacak. İşine hakim olması yetmez, birbirleri arasında çok iyi bir koordinasyon ve iş birliği olacak. Bunu sağlayınca sorun yüzde 90 oranında azaldı. Şimdi gecikme ve aksaklıklarla ilgili haberleri duymaz olduk. Yeni bir pist mi yaptık, 150 uçaklık yeni bir park alanı mı oluştu, terminal binası mı büyüdü? Hiçbir şey olmadı. İdari ve yönetim zaaflarına ilişkin sorunları ortadan kaldırdık. Şimdi kimse çıkıp, ne biz ne uçak işletmecisi ne terminal ya da yer hizmeti veren, 'Bu iş bizden kaynaklanmıyor' diyemez. Elimizde belgeler var. Herkesin taksiratı var. Bunlar ortadan kaldırılınca entegre hizmet daha güzel verilmeye başlandı. Bu, ortak çalışmayla yerine getirilecek bir iş. Onun için hizmet sektöründe sorumlu aramak yerine hizmet kusurunun olmaması için birlikte kafa yormak çok daha isabetli yararlı bir tutum olacaktır."
Airex 2012 Havacılık Fuarı'nın Türk havacılığına olan güvenin bir göstergesi olduğunu belirten Yıldırım, "Bu kadar sıkışık bir alanda bu kadar ilgi gösterilmesi Türkiye'nin havacılık vizyonuna verilen önemi gösteriyor. Türkiye havacılıkta küresel bir anlayışı yürürlüğe koydu. Uluslararası işletmeler Türkiye'de bu işi yapıyor, yerli işletmeler bu işi yapıyor. Türk havacılığının uluslararası otoriteler nezdindeki pozisyonu 10 yıl öncesine göre çok farklı yerde. En ufak bir hava aracının bile sertifikalandırılmasında, bakım onarım işlerinin yapılmasında yetkisi olmayan bir ülkeden bugün bir çok alanda sertifika veren yetkilendirme yapan ve SAFA, SANA denetimlerinde de gelişmiş ülkelerdekinden daha iyi bir konuma gelmiş bir Türkiye var" değerlendirmesinde bulundu.
HAVACILIK ŞAKAYA GELMEZ
Havacılıkta uçuş güvenliğinin şakaya gelmeyeceğini belirten Bakan Yıldırım, şöyle konuştu:
"'İdare et de, bu parçayı değiştirmeyelim' ya da 'Bir sefer daha at gel' anlayışını havacılıkta asla kabul edemeyiz. Emniyet pazarlık konusu olmaz. Babam mezardan kalksa gelse emniyet konusunda taviz vermiyorum. Arkadaşlara da 'Hiç gözünün yaşına bakmayın' diyorum. Başka konu olursa, yapılabilecek, kabul edilebilir sınırlardaki işlerde yardımcı olalım. Ama emniyet konu olunca akan sular durur. Havacılıkta yaşanacak olumsuz bir şey, 1-2 günlük bir şey değil. Onun oluşturduğu tahribat 10 sene sürüyor. O yüzden hepimize görev sorumluluk düşüyor."
Son Dakika › Ekonomi › Babam Mezardan Kalksa Gelse Taviz Vermem - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?