Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, "Türkiye açısından farklı üyelik türleri söz konusu olursa, bu Türkiye için yeni bir kapı açar. Biliyorsunuz, şu anda yeni üyelerin Avro Bölgesi'nden olması gerekiyor. Bu kuralın değiştirilmesi lazım" dedi.
Babacan, "Türkiye Semineri Avrupa'nın Yeni BRIC'ine Yatırım" seminerinin açılışında, 2023 yılına gelindiğinde yapısal reformların önemli olmaya devam edeceğini, iç tasarrufların arttırılacağını, enerji ithalatına olan bağımlılığın azaltılacağını, ARGE ve yüksek katma değerli yatırımların süreceğini anlattı.
İstanbul'u küresel finans merkezi haline getirmek için çalıştıklarını ifade eden Babacan, zaten ticari ve lojistik merkez konumunda bulunan İstanbul'u çok uluslu şirketlerin merkez olarak seçtiğini anımsattı.
İstanbul'un 10 yıl içinde son derece önemli bir finans merkezi olarak kendini ispatlayacağını, bunu sağlayabilmek için ellerinden gelen her şeyi yapacaklarına dikkati çeken Babacan, biri eğitim diğeri yargı olmak üzere iki önemli reform alanının daha olduğunu, Türkiye'nin kalkınmakta ve yüksek iç geliri olan bir ülke olduğunu kaydetti.
"Gelişmiş, yüksek gelirli bir ülke haline gelmek istiyorsak, hukukun üstünlüğü Türkiye'de hüküm sürmelidir" diyen Ali Babacan, bunun da çok ciddi bir yargı reformu yapmakla mümkün olacağını, şu ana kadar parlamentodan 3 yargı reformu paketi geçtiğini, 4. paketin hazır olduğunu ifade etti.
Ali Babacan, "Bizim bütün söylediklerimiz son 10 yıl içinde gerçekleştirdiğimiz muazzam değişime dayalıdır. 2002'den ne kadar çok şey başarabildiğimize baktığımızda, 2023'e kadar ne kadar çok şey başarabileceğimizi düşünmek gerçek dışı değil" dedi.
Babacan, İstanbul'un finans merkezi haline getirilmesiyle ilgili çalışmalardan söz ederken, İMKB ile çeşitli ülkelerin borsalarıyla anlaşmalar imzalandığını belirterek, "Bazı borsalarda hisse alma çalışmalarına da girişiyoruz. Küçük büyük miktarlı olarak bölgedeki borsalarda pay sahibi olmak da önemli bir ağ yaratacak. Böylelikle İstanbul bölgesel merkez olarak bölgenin gözünde iyi bir merkez haline gelecek" diye konuştu.
-AB Üyeliği-
Türkiye'nin AB'ye üyelik sürecine ilişkin bir soruya Babacan, şöyle yanıt verdi:
"Bugün AB'ye bakarsak, bir grup ülke var bunlar Eurozone üyesi, bir de üye olmayan ülkeler var. Krizden sonra AB ile ilgili birçok konu tartışılacak. Ülkeler, farklı iş birliği modelleri seçebilirler. Türkiye açısından farklı üyelik türleri söz konusu olursa, bu Türkiye için yeni bir kapı açar. Biliyorsunuz, şu anda yeni üyelerin Avro Bölgesi'nden olması gerekiyor. Bu kuralın değiştirilmesi lazım. Avro Bölgesi için kuvvetli bir ortak mali birlik önemli ama doğru bir uygulanabilir mekanizması olması lazım. Eurozone ve diğer gelişmeleri tartışmak için erken. Biz kendi para birimimizden memnunuz. Biz kendi teknik çalışmalarımıza devam ediyoruz, fasıllar açılsın açılmasın çalışmaları sürdürüyoruz. Bizim sürecimizin teknik olarak ilerleyip hukuken ilerlemiyor olması aslında sadece siyasi engellerden kaynaklanıyor."
Fransa'daki hükümetin değişmesinin Türkiye'nin AB'ye üyeliğine etkisine ilişkin soruya da Babacan, "Maalesef şu ana kadar böyle bir işaret yok. Biz çok ümitliydik. 5 fasıl bir önceki Fransız Cumhurbaşkanı tarafından bloke edilmişti. Yeni hükümetten henüz bir sinyal almış değiliz. Onlar henüz politikalarını oluşturma sürecinde olduğunu için mi oluyor- Onu bilmiyorum ama bunu bekleyip göreceğiz" dedi.
-"Pazar çeşitlendirmesi yapmaya çalışıyoruz"-
Türkiye'ye yabancı sermaye akışının BRIC ülkelerine göre neden daha fazla olmadığı sorusuna da Babacan, son 10 yılda ciddi bir artış yaşandığını, krizden sonra AB'den sermaye akışının bir miktar gerilediğini belirterek, "Geçen sene 15-16 milyar dolardı, bu sene de aynısı söz konusu olacak büyük ihtimalle... AB üyesi ülkelere bağımlılığımızı azaltmaya çalışıyoruz. Pazar çeşitlendirmesi yapmaya çalışıyoruz" dedi.
Türkiye'nin AB'ye üye olup olamayacağına ilişkin soruya Babacan, şu yanıtı verdi:
"AB üyeliği hedef önemli. Üye olur muyuz olmaz mıyız pekçok şarta bağlı. Sürece bakıldığında siyasi reform tarafına bakıldığında ülkelerin bazen kendilerini demokratik cumhuriyet olarak tanımlamaları kolaydır. Dünyada çok kötü örnekler var. Yaptıklarından memnun olan ülkeler var. Bizim için dışarıdan kriterler önemli, beğensek de beğenmesek de komisyonun, parlamentonun raporları bizim için önemli. Biz ülke içinde ne yaparsak yapalım, bir bilgilenme mekanizmasının olması bizim demokrasimizin, kalitemizin altını çizer. Gelecekte bir gün Türkiye; 'tamam yeterli yapacağımızı yaptık bu şekilde devam edelim' diyebilir. Halbuki bizim her zaman daha iyisini hedeflememiz lazım. AB süreci bizim için çok önemli bir araç oldu."
"Türkiye'nin nihai tarih alması önemli mi-" sorusuna da Babacan, "AB içerisindeki mevcut siyasi şartlara baktığımızda bundan bahsetmek çok gerçekçi olmayabilir. O tarihe kadar üyelik süreci olmazsa o zaman ilişkilerimizi koparacak mıyız- AB'de daha normal şartların sürdüğü zamanı beklemek lazım. AB'nin kendi içerisinde daha vizyoner, dışa dönük yaklaşımları belirleyebildiği zamanları beklemek lazım. Umalım ki AB'de bir çökme olmasın, meslektaşlarımıza destek vermeli ve reform sürecimizi devam ettirmeliyiz. Türkiye tarafında bir ivme kaybı olmaması gerekir" ifadelerini kullandı.
(Son)
Muhabir: Elif Ferhan Durmuş
Yayıncı: Ali Bayaslan - İSTANBUL
Son Dakika › Ekonomi › Başbakan Yardımcısı Ali Babacan Açıklaması - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?