Türkiye Emlak Katılım Bankası Genel Müdürü Deniz Aksu, Türkiye'de dönüşmesi gereken 6,5 milyonluk stokun bir anda yenilenemeyeceğini belirterek, "Birinci odaklanmamız gereken nokta güçlendirilebilecek binalar olmalıdır." dedi.
İstanbul Sanayi Odası'nın (İSO) mart ayı meclis toplantısı, "Sanayinin Sürdürülebilir Büyümesinde İnşaat Sektörünün Rolü ve Gelecek Vizyonu" ana gündemiyle gerçekleştirildi.
Toplantıda konuşan Aksu, bankanın kuruluş sürecinden bahsederek, faaliyete geçtiklerini, her konuda yetkin bir şekilde faaliyetlerini sürdürdüklerini söyledi.
İnşaat sektörünün endüstriyel üretimle ciddi etkileşim içerisinde olduğunu dile getiren Aksu, talep devam ettiği sürece burada güçlü etkileşimin devam edeceğini bildirdi.
Aksu, konut sektöründe talebin her zaman sürdüğünü belirterek, Türkiye'de 18 milyon öğrenci bulunduğunu, yıllık 650 bin evlilik yapıldığını, 5 yılda yalnız yaşayanların sanayisinin 2 kat artmasının beklendiğini aktardı.
Kentsel dönüşümün çok iyi takip edilmesi gerektiğini dile getiren Aksu, burada maliyetlerin düşürülmesinin öneminden bahsetti.
Aksu, bazı OSB'lerin şehrin içinde kaldığını, bunlardan bir tanesinin de Bursa OSB olduğunu belirterek, şunları kaydetti:
"Bu OSB'ler yıkılıyor ve konut yapılıyor. Arsanın yeniden kazandırılması demek ki önemli. Bunu çok iyi planlamamız gerekiyor. Mevcut yapının tekrar kullanılabilir hale getirilmesi, bunun içinin veya dışının renovasyonu olarak düşünelim, Almanya'da bu çok ciddi miktarda uygulanan sistem. Çünkü (dönüşmesi gereken) 6,5 milyonluk bir stokunu bir anda yenileyemezsiniz. Birinci odaklanmamız gereken nokta güçlendirilebilecek binalar olmalıdır. Çünkü ülkemiz bir deprem ülkesi, burada herhangi bir can kaybına tahammülümüz yok."
Aksu, yaşanılabilir şehirlerin inşası için dünyada uzun vadeli ve düşük maliyetli ciddi kaynaklar bulunduğunu kaydederek, bunların iyi planlanması gerektiğini söyledi.
"Endüstriyel üretimde sermaye piyasası araçlarına önem verilmeli"
Aksu, bankanın, hem inşaatın finansmanında hem de yönetiminde olması gerektiğini belirterek, bu yapıları kurarken sermaye piyasaları araçlarına önem verilmesi gerektiğini bildirdi.
Sermaye piyasası araçlarının finansman maliyeti ve vade açısından sağladığı avantajlardan bahsederek, endüstriyel üretimde bu yapıya geçilmediği sürece finansal türbülanslarda sıkıntı çekileceğini anlattı.
Aksu, sanayinin gelişmiş ülkelerin kalkınma kompozisyonunda ne kadar önem taşıdığının açıkça görüldüğünü kaydederek, aynı zamanda kalıcı büyüklüğün de temelinde sanayi anlamında kalkınmışlığın ve sürdürülebilir üretim kapasitesinin yattığını söyledi.
"Projelerde malzemelerin yerli olması konusundaki farkındalık artıyor"
İstanbul Sanayi Odası (İSO) Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan ise Türkiye'de inşaat sektörüne yönelik iyimserliğin bir nedeninin de uzun vadede gelişmekte olan bir ekonomi olarak ülkede altyapı yatırımlarına yönelik ihtiyacın devam etmesi olduğunu söyledi.
Halihazırda kamu-özel iş birliğine dayalı 238 proje yürütüldüğünü dile getiren Bahçıvan, İstanbul Havalimanı ve 1915 Çanakkale Köprüsü gibi kamunun mega projelerinin de sürdürüldüğünü bildirdi.
Bu projelerin girdi alımlarının yerli sanayiden yapılması konusunda giderek artan farkındalığı oldukça değerli bulduklarının altını çizen Bahçıvan, artan nüfus ve kentleşme, alt yapı ihtiyaçları, sürdürülebilirlik, enerji verimliliği gibi gelişmelerin inşaat sektörünün de dönüşümünü gerektiğini aktardı.
Bahçıvan, "Bu noktada çevreyle dost, sosyal sorumluluk taşıyan, enerji verimli, toplumsal yapıya doğrudan etki eden, sürdürülebilir akıllı binalar, yeşil binalar, kentler ve sistemler öne çıkıyor." dedi.
"Emlak sanayi modeliyle uzun vadeli sanayi arsası temin edilebilir"
Bahçıvan, sermayenin giderek kıtlaştığı, etkin kaynak kullanımının hayati önem taşıdığı bir dönemde olduklarını belirterek, şöyle devam etti:
"Bu dönemde sanayici enerjisini ve sermayesini katma değerli üretim, teknolojik dönüşüm, dijitalleşme gibi alanlara harcamak zorundayken; arsa sorunu, fabrika inşaatı gibi konular maalesef ki gündemimizde hala en ön sıralarda yer alıyor. Bu noktada, İSO olarak daha önce gündeme getirdiğimiz 'emlak sanayi' modeliyle, kiralama yoluyla uygun arazilerin, projelerine göre özel sektöre tahsis edilerek, uzun vadeli sanayi arsası ve fabrika binası teminine olanak sağlanabilir."
Bahçıvan, bu modelin en büyük faydasının; "o arazinin 49 veya daha uzun yıllar boyunca fabrikaya ve üretime hizmet vermesinin garanti altına alınması" olduğunu vurguladı.
Böylece söz konusu arazinin, rant değerinin yükselmesinden ötürü tapu sahibinin sanayi dışı farklı projeler gerçekleştirebileceği bir alan olmaktan çıkacağını vurgulayan Bahçıvan, bu sayede sanayicinin sermayesini arsaya ve binaya bağlamamış olacağını, bu imkanla asıl işi olan "aş ve iş üretmeye" daha fazla odaklanabileceğini sözlerine ekledi.
İnşaat malzemelerinde ihracat beklentisi 22-23 milyar dolar
Türkiye İnşaat Malzemesi Sanayicileri Derneği (Türkiye İMSAD) Yönetim Kurulu Başkanı ve İSO Yönetim Kurulu Üyesi Ferdi Erdoğan da toplantıda inşaat malzemeleri sanayisine ilişkin sunum yaptı.
Sunumunda inşaat malzemeleri üretimine ilişkin verileri paylaşan Erdoğan, konut satışları istatistikleri ve alınan yapı izinlerinden bahsetti.
Erdoğan, yıllara göre açılan AVM sayısının ve kiralanabilir alanların büyüklüğünün arttığını kaydederek, bu artışın konuttaki durgunluğa rağmen 2019'da da süreceğini ifade etti.
Geçen yıl inşaat malzemeleri sanayisinin 21,5 milyar dolarlık ihracat gerçekleştirdiğini dile getiren Erdoğan, "2019'da da 22-23 milyar dolarlık ihracat bekliyoruz." dedi.
Erdoğan, yıllık yurt dışı müteahhitlik hizmetlerinin geçen yıl tekrar artışa geçerek 19,4 milyar dolara ulaştığı bilgisini verdi.
Son Dakika › Ekonomi › Depreme Karşı Güçlendirilebilecek Binalara Odaklanmalıyız' - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?