Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) Ekonomi Direktörü Sadık Ünay, Türkiye'nin, makroekonomik stratejileriyle uyumlu, büyüme, istihdam ve yatırım dostu kalkınmacı bir merkez bankacılığı çerçevesine ihtiyacı olduğunu belirtti.
Sadık Ünay, SETA tarafından yayınlanan "Türkiye'nin 'Kalkınmacı Merkez Bankası' İhtiyacı" başlıklı analizde, son günlerde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) yönetimi arasında özellikle faiz indirme kararları üzerinden açığa çıkan fikir ayrılığının temellerinin, "neoliberal ve kalkınmacı merkez bankacılığı" yaklaşımları arasındaki teorik ayrışmaya dayandırılabileceğini ifade etti.
Küresel ekonomik kriz öncesinde dünyada tek geçer akçe olarak görülen neoliberal merkez bankacılığı yaklaşımı ve onun enflasyon kontrolü önceliğinin, kriz sonrasında gerek gelişmiş gerekse gelişmekte olan ülkelerde artan oranda sorgulandığını anlatan Ünay, bu bağlamda Arjantin ve Bangladeş örneklerinde özellikle gelişmekte olan ülkelerin kendi sosyal ve ekonomik ihtiyaçları bağlamında şekillenen yeni ve daha geniş kapsamlı merkez bankacılığı çerçeveleri ortaya çıktığına işaret etti.
Ünay, küresel ekonomik kriz öncesi ve sonrasında hızlı ve kesintisiz büyüme ivmesi yakalayan Türkiye ekonomisinin, özellikle Gezi Parkı eylemleri ve 17-25 Aralık süreçlerini izleyen dönemde TCMB'nin telaşla yaptığı faiz artırımları sonucu büyüme ivmesini nispeten kaybedip yüzde 3-4 arasında bir büyüme oranına çakılı kaldığını öne sürdü.
Bu bağlamda Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ısrarla vurgu yaptığı faiz indirimlerinin, ekonomik dinamizmin yeniden kazanılması ve yatırım-üretim ortamının canlandırılması için hayati bir önem arz ettiğini vurgulayan Ünay, "Doğru zamanlamayla yapıldığında bu faiz indirimleri makroekonomik ve finansal istikrar öncelikleri ile de çelişkili değil. Diğer bir açıdan, Erdoğan'ın merkez bankacılığı yaklaşımı yükselen ekonomilerde giderek öne çıkan ve ekonomik büyüme, istihdam, yatırım, rekabetçilik, sosyal adalet gibi konuları da kapsayan yeni nesil merkez bankacılığı anlayışına daha yakın bir yerde duruyor" yorumunu yaptı.
"TCMB, klasik neoliberal bir pozisyona çakılı kalmayı tercih ediyor"
Sadık Ünay, diğer taraftan TCMB yönetiminin, TCMB Kanunu'ndaki "fiyat istikrarını sağlamak ve bununla çatışmadığı durumlarda büyümeyi gözetmek" şeklindeki esnek ifadelerden de faydalanarak klasik neoliberal bir pozisyona çakılı olarak kalmayı tercih ettiğini belirtti.
Söz konusu yaklaşımın, kendi dar alanında legal sorumluluklarını yerine getirdikten sonra inisiyatif almaktan kaçınan klasik bir bürokratik refleksi yansıttığını ifade eden Ünay, şunları kaydetti:
"Gerek Erdem Başçı'nın, gerekse TCMB yönetimindeki değerli ekonomistlerin mesleki ve profesyonel yeterlikleri tartışma götürmez. Ancak Türkiye'nin yükselen piyasa niteliğiyle ve ekonomisindeki yapısal dönüşüm ihtiyaçlarıyla uyumlu bir merkez bankacılığı vizyonuna sahip olmamaları eleştirilebilir. Banka yasası ne olursa olsun, hükümetin büyüme, istihdam ve yatırımları artırma önceliklerine destek verecek koordinasyon görevlerini yapmakta Merkez Bankası'nın çok daha proaktif ve sorumluluk alan bir tarzda davranabileceği ortada.
Buna rağmen neoliberal jargonu harfiyen takip edip kurumun misyonunu 'enflasyon kontrolü' ve 'fiyat istikrarı' ile kısıtlamak; bir de öngörülen ve gerçekleşen enflasyon oranlarına ya da döviz kuru tahminlerine bakıldığında bu noktada dahi başarısız olmak; pek kabul edilebilir değil. Türkiye'nin makroekonomik stratejileriyle uyumlu, büyüme dostu, istihdam dostu, yatırım dostu ve kalkınmacı bir merkez bankacılığı çerçevesine acilen ihtiyacı var."
Ünay, kamuoyuna yansıyan tartışmaların temel nedeninin, siyasi iradenin zihnindeki makroekonomik yönetim felsefesi ile merkez bankası yönetiminin neoliberal yaklaşıma dayalı ve büyük finans çevrelerini önceleyen politika öncelikleri arasındaki makasın giderek açılması olduğunu ifade etti.
Dolayısıyla geçen aylarda Başbakan Ahmet Davutoğlu tarafından açıklanan Yapısal Dönüşüm Programı'nın önemli finansal ayaklarından biri olan Merkez Bankası yasasının yeniden ele alınmasının kaçınılmaz olduğunu belirten Ünay, "7 Haziran seçimlerinden sonra ekonomi yönetiminde gerçekleşmesi muhtemel görülen görev değişimlerinin ardından bu yöndeki gayretlerin sıklaştığını izleyeceğiz. Küresel eğilimler kalkınmacı merkez bankacılığının yeni araçlar ve kurumsal desteklerle güçleneceği yönünde. Türkiye de çok geç kalmadan bu küresel trendi yakalamalı" değerlendirmesinde bulundu.
Son Dakika › Ekonomi › Kalkınmacı Merkez Bankacılığı, Türkiye İçin Bir İhtiyaç' - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?