Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Erdem Başçı, " 'Merkez Bankası gerçekten gereken tedbirleri gerekli zamanda alabiliyor mu?' tartışması son iki ayda yoğun bir şekilde yaşandı. Bunun da (döviz kuru üzerinde) bir miktar etkisi olmuş olabilir" dedi.
Yılın ikinci Enflasyon Raporu'nu açıklamasının ardından ekonomistlerin ve basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Başçı, gıda fiyatlarındaki düşüş beklentilerinin gerekçesinin sorulması üzerine, ağırlıklı olarak işlenmemiş gıdadan bir düzeltme gelmesini beklediklerini, bu düzeltmenin kendiliğinden olacağını anlattı.
Başçı, hava koşullarının geçen yılın nisan ayı kadar olumsuz etkilemediğine işaret ederek, "Genel olarak yağışlar da ortalamanın üzerinde. O açıdan da sonbaharda buğday ve arpa gibi ürünlerde de oldukça iyi hasat olacağı düşünülüyor. Buradan da fiyatlara düşürücü bir etki gelecek" dedi.
Yurtdışında da tarım emtia fiyatlarının düşmeye devam ettiğine dikkati çeken Başçı, şöyle devam etti:
"İster yurtiçi ister yurtdışı fiyatları tarafından bakın, yılın ikinci yarısında sadece hava koşullarından kaynaklanan oldukça belirgin bir düzeltme olacak. Burada biraz daha iyimser olabilirdik çünkü, yüzde 9'luk bir gıda enflasyonu hala yüksek. Orada ilave bir çaba gösterilirse ki; ilgili bakanlıklardan, Tarım Komitesi'ndeki çalışmalarından olumlu sinyaller geliyor. Hükümete pazartesi günü yaptığımız sunumdan da o intibayı edindik. Orada bir çaba olacak. En azından bir farkındalık var. Üretici açısından da bakıyoruz ama bu konuyu tüketici açısından da ele almamız gerektiği şeklinde hükümette bir farkındalık oldu. Bu farkındalık bence çok önemli. Oradan ilave bir olumlu katkı gelirse, yüzde 9'un altında gerçekleşebilir."
Başçı, kendilerinin gıda enflasyonunda para politikasının etkili olduğu tarafla ilgili iletişim ve tedbir aldıklarını vurgulayarak, "Her ne kadar biz bu tedbirleri alsak da gıdada ilave bir tedbir almazsak işimiz zorlaşıyor. Çünkü enflasyon beklentileri arzu ettiğimiz kadar düşmüyor. O yüzden bu çok önemli bir çaba" dedi.
"Para politikası tedbirleri etkili oldu"
Para politikası tepkisiyle ilgili bugünlerde yorumlar geldiğini ifade eden Erdem Başçı, geçen yılın ocak ayında para politikasında kuvvetli bir ayarlama yaptıklarını, bu ayarlamadan önce bankalararası para piyasası faizinin yüzde 10'un üzerinde olduğunu fakat, ortalama fonlama faizinin düşük seviyelerde bulunduğunu anımsattı.
Yaptıkları ayarlama sonucunda dik olan politika verim eğrisini ters eğimli hale getirdiklerini aktaran Başçı, şunları söyledi:
"Ondan sonra da kendiliğinden daha da sıkılık arttı. Çünkü gecelik piyasa faizlerinin yüzde 12'ye kadar çıkmasına izin verdik. Dolayısıyla daha da ilave bir sıkılaşma oldu. Bankalararası para piyasasını TCMB doğrudan etkileyebiliyor. TCMB kendi aldığı kararlarla, likidite politikasıyla bunun nerede oluşması gerektiğine karar verebiliyor. O şekilde ilave bir sıkılık sonucunda bir iki ay içinde hem enflasyon bekleyişlerinde ciddi bir iyileşme oldu, hem de döviz kurları istikrarlı bir şekilde seyretmeye devam etti. Çekirdek enflasyondaki düşüş de aylar içinde kendini göstermeye başladı. Dolayısıyla para politikası tedbirleri etkili oldu."
Bunların dışında şubat ayında makroihtiyati tedbirlerin devreye girdiğini, bu önlemlerin de tüketici kredilerinin büyüme hızını hem finansal istikrarla hem de enflasyon hedefleriyle uyumlu seviyelere kadar getirdiğini belirten Başçı, gelişmeler sonrasında küresel portföy akışları ve enflasyon beklentilerindeki iyileşmeyi dikkate alarak ılımlı bir faiz indirim sürecine girdiklerini hatırlattı.
"Yükselişi, TL'ye geçiş fırsatı olarak değerlendiriyorlar"
Başçı, fonlama faizinin bankalara bir maliyet olduğunu ve bunun ayrı bir fonksiyonu bulunduğu bilgisini vererek, devamla şunları kaydetti:
"Bankalara ortalama maliyet hangi şartlarda artırılır? Eğer mevduat faizinde ciddi bir artış ihtiyacı görürsek, o zaman bu etkili bir araç. Bunu artırdığımız zaman, mevduat faizi beraberinde artıyor. Şu anda orada kuvvetli bir sıkılaşma ihtiyacı görmüyoruz. Bunu da şuradan çıkarıyoruz, TL mevduat artış hızına bakıyoruz. Nominalde yüzde 14-15 seviyesinde... Yabancı para mevduat artış hızı yüzde 8-9 seviyesinde... Bu, geçen yılın sonuna doğru olan dinamiğin tam tersi. O zamanlar döviz mevduatına hızlı bir yönelim vardı. Şu anda tam tersine yerleşikler son derece sakin. Yükselişleri TL'ye geçiş fırsatı olarak değerlendiriyorlar. Dolayısıyla TL mevduat daha hızlı büyüyor. Şu anda bankalarda ortalama mevduat faizi bankalarda yüzde 9,5 civarında. Bu yeterli görünüyor. Burada ileride bir davranış değişikliği görürsek, kurulda tartışabiliriz ancak şu an itibarıyla buna ihtiyaç duymuyoruz.
Ağırlıklı ortalama fonlama maliyeti yüzde 7,5'in hafif üzerinde seyrediyor. Marjinalde ise kararlılık gösteriyoruz, yüzde 10,75-10,74. Bankalararası piyasa faizi şu anda daha uzun vadeli faizlerin 3 ay vadeye kadar üzerinde. 5-10 yıl vadeli baktığınızda da üzerinde... Dolayısıyla getiri eğrisinin eğimi şu anda ters. Para politikası, likidite politikası açısından aslında hala sıkı. Bunu bu şekilde okumak gerekir. 'Merkez Bankasının politika duruşu değil de sadece genel parasal koşullar sıkı mı?' diye bakarsanız, ister 3 ayla 5 yıla bakın, ister 1-10 yıla bakın standart, dünyada uygulanan göstergelerle, para politikasının eğimi ya ters ya da yataya yakın."
Küresel belirsizliklerin yüksek olduğu bir ortamda, gelişmekte olan ülkelere portföy akımlarının değişebildiğine dikkati çeken Başçı, kuvvetli bir akış olduğu dönemde tahvil faizlerinin hızla düştüğünü dile getirdi.
Başçı, zayıf portföy akımı olduğu dönemde tahvil faizlerinin hızlı bir şekilde yer değiştirmesi sonucu tahvil piyasasındaki likiditenin etkilendiğine vurgu yaparak, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Genelde gelişen ve gelişmiş ülkelerde şirketler kesiminin tahvillerinde likidite konusunda bir zayıflama var. Ancak fiyatlama o kadar cazip olabiliyor ki yatırımcılar tekrar girmeye başlıyor. Dolayısıyla portföy akımları oldukça hassas. Bunun böyle olmasında da çok büyük sakınca görmüyoruz. Bu biliniyor ve ona göre fiyatlanıyor. Para politikasında sıkılaşma gerektiği zaman, sıkılaşma oluyor ve nispeten küresel gelişmelere bağlı olarak destekleyici konuma da gelebiliyor. Şu ana kadar bu dengeleyici olarak çalıştı. Sonuç olarak, Türkiye'deki tahvil piyasasının oynaklığı, diğer gelişmekte olan ülkelere göre daha yüksek, yabancı parada ise bir sıkıntı yok. Eurobond dediğimiz kıymetlerde çok fazla fiyat oynaklığı yok."
"Döviz kuru oynaklığı olabilir ama geçicidir"
"Para birimindeki volatilitede ocak 2014 dönemini tekrar mı yaşıyoruz? O zaman da çok ciddi önlemler alınmış ve doğrudan müdahaleler yapılmıştı. Nihayetinde ciddi bir sıkılaşmaya gitmiştiniz. Neden şimdi böyle önlemler almıyorsunuz?" sorusu üzerine Başçı, döviz kuru oynaklığının enflasyon beklentileri açısından önemli olduğunu söyledi.
Başçı, döviz kuru oynaklığının enflasyon beklentilerine etkisinin eskisi kadar yüksek olmadığını vurgulayarak, şu değerlendirmeleri yaptı:
"Enflasyonun kendisine olan etkisi de biraz azaldı ama hala bir miktar burada etki hesaplıyoruz. Bizim hesapta, enflasyon yıl sonu tahminindeki değişimin 1 puanı ithalat fiyatlarından geliyor. Yani döviz kurunun geçişkenliği hesaba katılıyor. Buna hemen politika tepkisi verilir mi? Bekleyişleri bozduğu ölçüde verilmesi standart bilinen tepki fonksiyonlarında var. Burada 1-2 yıl vadeli beklentiler önemli. Bu beklentilere bakılıp, geçici değil de kalıcı bir etkisi olacağı algısı varsa, o zaman 'gelişen politika tepkisini vermek gerek' şeklinde yazar ders kitapları. Fakat pek çok ülke bunu yapmıyor. Genellikle birçok ülkede belirsizlik ve oynaklık ortamında döviz kuru oynaklığının yatışması ve sakinleşmesi bekleniyor. Burada dolara karşı genel bir zayıflama olmasına karşın, gelişmekte olan ülkelerin geneline bakarsanız avroya karşı çok da aşırı bir değer kaybı olmadı."
Türkiye'de para biriminde son çeyrekte ilave bir zayıflama olduğunu dile getiren Başçı, bunda iç ve dış faktörlerin rol oynadığını kaydetti.
Başçı, petrol fiyatlarının şubat ayından itibaren bir miktar yükselmesinin bu faktörler arasında yer aldığını ve bunun da döviz kurunu bir miktar zayıflatmasının doğal olduğunu aktararak, şunları ifade etti:
"Onun dışında maliye politikasına ilişkin bazı sinyaller geldi. 'Seçimlerden sonra acaba maliye politikasında bir zayıflama olacak mı?' gibi bir algı da etkilemiş olabilir. Onun dışında da 'Merkez Bankası gerçekten gereken tedbirleri gerekli zamanda alabiliyor mu?' tartışması son iki ayda yoğun bir şekilde yaşandı. Bunun da bir miktar etkisi olmuş olabilir. Ama biz burada sağlam duruşumuzu sürdürüyoruz ve gereken tedbirleri gereken zamanlarda alabileceğimizi herkes biliyor. Bu yüzden burada çok fazla endişeye mahal yok. Böyle durumlarda döviz kuru oynaklığı olabilir ama geçicidir.
Sağlam bir şekilde, enflasyonu düşürmeye, orta ve uzun vadeli enflasyon dinamiklerine, kredilere, bankacılık kesiminin davranışlarına odaklı baktığımızda, buralarda gereken tedbirleri her zaman için aldığımızda, sermaye akımlarının sürekliliği konusunda da her türlü güvenceyi verdiğimizde, bu tür dalgalanmalar geçici oluyor. Dolayısıyla çok sert bir politika tepkisi vermek gerekmiyor ama bazen sembolik politika tedbirleri vermek gerekebiliyor."
Geçen yılın ocak ayında getiri eğrisinin çok dik bulunduğunu, para politikasının kuvvetli bir tepki verdiğini anlatan Başçı, "Şu anda o durumda değiliz gibi görünüyor. Her zaman gelişmeleri izleyip Kurul toplantısında değerlendirme yapılabiliyor. O konuda rahat olmak gerekir. Döviz kuru hareketleri her zaman için olabilir ve bunlar kalıcı bir hasar bırakmıyor" diye konuştu.
(Sürecek)
Son Dakika › Ekonomi › Merkez Bankası Başkanı Başçı Soruları Yanıtladı: (1) - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?