Ekonomiden sorumlu Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, "Önümüzdeki dönemde biz inanıyoruz ki, enflasyon tekrar aşağı doğru gelecek. Çünkü sıkı bir para politikası devrede. Merkez Bankasının politikası geçen sene Kredi Garanti Fonu (KGF) nedeniyle etkili olamadı. Parasal sıkılaştırmanın etkilerini önümüzdeki dönemde enflasyonda görmeyi umut ediyoruz." dedi.
Şimşek, Müstakil Sanayici ve İş Adamları Derneğinin (MÜSİAD) Genişletilmiş Başkanlar Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, büyümenin geçen yıl kadar güçlü olmasa da 2018 'de de makul bir düzeyde devam edeceğini söyledi.
Bu yıl yatırımların artacağını, özel tüketimin büyümeyi desteklemeye devam edeceğini dile getiren Şimşek, "Çünkü istihdam artışı güçlü. Taşeron meselesinin çözülmüş olması 1 milyonun üzerinde işçimizin geleceğine ilişkin güvenini artırıyor, dolayısıyla harcama eğilimi daha yüksek. Asgari ücrette, diğer ücretlerde reel bir artış söz konusu." dedi.
İç turizmde çok ciddi canlanma olduğuna işaret eden Şimşek, dış talebin de büyümeyi destekleyeceğini vurguladı.
Türkiye'de daha fazla insanın iş bulmasıyla özel tüketimin artacağını anlatan Şimşek, geçen yıl Türkiye'nin sağladığı net yeni istihdamın son 10 yıl ortalamasının 2,3 katı olduğunu ifade etti.
Şimşek, "Avrupa Birliği 28 üyeye sahip, yakında 27 olacak. 510 milyon nüfuslu AB, 28 ülke, 2017'de topu topu 1 milyon 941 bin kişiye iş bulmuş. Türkiye'nin nüfusu yaklaşık 80 milyon, tek başına 1 milyon 421 bin kişiye iş bulmuş. Biraz daha zorlasaymışız, 28 AB ülkesine bedel istihdam sağlayacakmışız." şeklinde konuştu.
İşsizlik oranlarının yüksekliğine de değinen Şimşek, bunun iş gücüne katılım oranının ve çalışma çağındaki nüfusun yüksek olmasından kaynaklandığını söyledi.
"KGF'de seçici davranacağız, ihracatı ve imalat sanayisini önceliklendireceğiz"
KGF'nin devam edeceğini, bunun başarılı bir uygulama olduğunu vurgulayan Şimşek, geçen sene 202 bin firmanın bundan yararlandığını, 221 milyar lira kredi kullandırıldığını, 199 milyar liraya Hazinenin kefil olduğunu bildirdi. Şimşek, şöyle devam etti:
"Biz Hazine kefaletini Türkiye'de verilen bütün kredilere yaygınlaştıramayız, bunu bir not alalım. Bunun böyle olacağını düşününler olabilir, böyle değerlendirmeler, açıklamalar yapanlar var. Yanılıyorlar. Bankacılık sisteminin bütün riskini 80 milyona yükleyemeyiz. Biz bundan sonra seçici davranacağız. Evet, geri dönüşlerini kullandıracağız ama ağırlıklı olarak ihracata, imalat sanayi yatırımlarına. Çünkü Türkiye'nin en büyük sorunları bu alanlar. Türkiye'nin ihracat sorunu var, dış ticaret açığımız, cari açığımız büyük. İhracatı ve ihracata destek olacak imalat sanayisini önceliklendireceğiz."
İş adamlarına "sermaye piyasalarına bakın, ortaklık arayın" tavsiyesi
Dış talebin güçlü olduğunu dile getiren Şimşek, Avrupa'nın evini düzene koyduğunu, çok hızlı bir şekilde büyüdüğünü, Türkiye'nin de bundan faydalanacağını söyledi.
Şimşek, büyümeyi sınırlayabilecek etkenlere ilişkin de şu değerlendirmelerde bulundu:
"Büyümeyi ABD Merkez Bankası (Fed) sınırlar. Küresel parasal sıkılaşma büyümeyi sınırlar. Avrupa'da öngörülenden yüksek bir hızla parasal genişlemenin durması veya sıkılaşmaya dönüşmesi büyümeyi sınırlar yani dış konjonktür etkiler. Baz etkisi yüksek. Geçen seneki baz etkisi en az yüzde 7 olacak, onun üzerine ilave büyümek o kadar kolay değil. Yüksek kredi mevduat oranı ve yüksek faiz büyümeyi aynı zamanda olumsuz etkileyecek faktörler. Bankacılık sektörünün büyümeyi beslemesi imkanı giderek sınırlanıyor. Benim size (iş adamlarına) tavsiyem artık sermaye piyasalarına bakın, ortaklık arayın. Geleneksel modelin sınırları var. Bunun sınırlarını 2018 ve sonrasında daha güçlü bir şekilde yaşayabiliriz, hissedebiliriz. Dışarıda da kaynak maliyeti artıyor. Dünyada faiz, enflasyon yükselecek."
"Parasal sıkılaştırmanın etkilerini enflasyonda görmeyi umut ediyoruz"
Türkiye'nin makro anlamda 3 temel sorun alanı olduğuna dikkati çeken Şimşek, bunların işsizlik oranı, enflasyon ve cari işlemler açığı olarak sıraladı.
Şimşek, enflasyona da değinerek, "Enflasyon yüzde 10'un üzerine çıkmış durumda. Bu Türkiye'nin en acil problemlerinden bir tanesidir. Sakın aranızda, 'biraz enflasyon olsa ne olur' diye düşünen olmasın. Çünkü 'biraz enflasyon' yıkıcı olur. Enflasyonun yüksek ve dalgalı olduğu ülkelerde büyüme düşük olur, makro ekonomi öngörülebilir olmaktan çıkar. Fiyat istikrarı büyümenin olmazsa olmaz bileşenidir. Eğer Türkiye sağlıklı, sürdürülebilir yüksek büyümeyi istiyorsa, mutlaka ve mutlaka enflasyonu düşük tek haneye indirmek zorundadır. Enflasyonda geçici bir artış olduğunu düşünüyoruz. Bunda en büyük etki, kur etkisidir." ifadelerini kullandı.
Enflasyonda gıda fiyatlarının da etkili olduğuna dikkati çeken Şimşek, gıda fiyatlarında artışa yönelik Gıda Komitesinin yaptığı çalışmalar hakkında bilgi verdi.
Şimşek, "Önümüzdeki dönemde biz inanıyoruz ki, enflasyon tekrar aşağı doğru gelecek. Çünkü sıkı bir para politikası devrede. Kredi politikası çok genişlemeci olduğu için geçen sene etkili olmadı. Merkez Bankasının politikası geçen sene KGF nedeniyle etkili olamadı. Şimdi biz KGF'de imalat sanayini, arz yönünü ve ihracatı destekleyeceğimiz için daha nötr bir etkide olacak ve parasal sıkılaştırmanın etkilerini önümüzdeki dönemde enflasyonda görmeyi umut ediyoruz." şeklinde konuştu.
Dövizle borçlanma
Kamu maliyesinin Türkiye'nin güçlü bir yanı olduğunu dile getiren Şimşek, bankacılık sektörünün de güçlü olduğunu söyledi. Türkiye'nin bütçe açığının milli gelire oranının gelişmekte olan ülkelere göre oldukça düşük olduğunu, bunun kendilerine bir miktar mali alan sağladığını ifade eden Şimşek, kamu borcunun milli gelire oranının da düşük gerçekleşmesinin olumlu olduğunu söyledi.
Bankacılık sektörünün döviz pozisyon açığının bulunmadığını anlatan Şimşek, hane halkının dövizle borçlanmasını yasakladıklarını, bunun sayesinde kimsenin kapısında "dövizzede" olmadığını bildirdi.
Kamu sektöründe ise döviz pozisyon fazlası olduğuna işaret eden Şimşek, reel sektörün dış dünyaya net borcunun 212 milyar dolar olduğunu vurguladı.
Şimşek, "Burada olumlu taraf, vadesi uzun. Bir yıla kadar reel sektörün döviz varlıkları, döviz yükümlülüklerinden daha fazla. Yani döviz pozisyon fazlası var, bu iyi bir şey bir yıla kadar ama bu firma bazında farklılaşabiliyor. Muhtemelen '2017 yılı bizim için kötü geçti' diyen MÜSİAD üyeleri kur riskini yönetmede başarılı olamayan arkadaşlarımızdır ya da jeopolitik gerginlikler nedeniyle Güneydoğu'da bir takım sıkıntıları yaşamış arkadaşlarımız olabilir." şeklinde konuştu.
(Sürecek)
Son Dakika › Ekonomi › Müsiad Genişletilmiş Başkanlar Toplantısı - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?