SÜMEYYE DALKILINÇ - Perakende sektörünün haziran ayında yaşanan Gezi olaylarına rağmen 2013 yılında beklentilerin üzerinde bir performans gösterdiği belirtiliyor.
Sektörün 2013 performansı ve 2014 yılına dair beklentiler ile ilgili AA muhabirine açıklamalarda bulunan Birleşmiş Markalar Derneği (BMD) Başkanı Hüseyin Doğan, Türkiye'nin Global Perakende Gelişim Endeksi 2012 verilerine göre 13. sırada yer aldığını söyledi.
Türkiye'nin 2010 yılında bu endekste 18. sırada yer aldığını anımsatan Doğan, "Türkiye, tüketim harcamaları açısından Avrupa'da 7. sırada, gıda harcamalarında 5. sırada, gıda dışı perakende harcamalarında ise 8. sırada bulunuyor. 2010 yılından bu yana görülen gelişmeler değerlendirildiğinde, Türkiye perakendesinin bir bütün olarak çok hızlı sıçramalar yapabildiğini rahatlıkla söylemek mümkün" dedi.
Perakende sektörünün 300 milyar dolar ciro, 365 bin mağaza, 3,8 milyon kişilik istihdam ve 25 milyon metrekarelik satış alanı ile Türkiye ekonomisinin en dinamik yapı taşı olduğunu vurgulayan Doğan, bu yapı içinde "modern perakende" olarak adlandırılan ve markalı perakende satışlarının ağırlık taşıdığı bölümün yaklaşık yüzde 45'lik paya sahip olduğunu; gelecek 10 yılda, modern perakendenin yüzde 80'ler düzeyine ulaşmasıyla perakende sektöründe markalı kurgunun güçleneceğini kaydetti.
2013 yılında perakende sektörünün başarılı bir performans gösterdiğini, haziran ayında yaşanan olaylara rağmen sektörün performansının beklentilerin üzerinde gerçekleştiğini bildiren Doğan, BMD üyesi markaların 2013 yılında ortalama yüzde 15 civarında bir ciro büyümesi gerçekleştirdiğini; sektörün bütününü olumlu etkileyen bu gelişmenin, 2014 yılında da süreceğini düşündüklerini dile getirdi.
Perakende sektörünün içinde alışveriş merkezlerindeki ve caddelerdeki lokasyon gelişmelerinin beklentilerini haklı çıkaracak bir yönde ilerlediğine işaret eden Doğan, "Şu anda Türkiye'de mevcut olan 350 civarındaki alışveriş merkezi ve cadde perakendeciliğinin gelişimine bağlı olarak caddelerde açılan yeni mağazalar, tüketiciler açısından önemli mekanlar olmayı sürdürüyor. Bu gelişme, tüketim, gelir dağılımı, ekonominin büyümesi gibi ölçütler göz önüne alındığında, genel anlamda Türkiye ekonomisi için olumlu bir olgu" şeklinde konuştu.
Hazır giyim ve konfeksiyon ihracatının 2013 yılının 11 ayında geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 8,7 artarak 17 milyar doları geçtiğini anımsatan Doğan, "Hazır giyim ve konfeksiyonun, Türkiye'nin genel ihracatı içindeki payının yüzde 11,5 olduğunu görüyoruz. 2013 yılı 11 aylık sonuçları, Türkiye'nin toplam ihracatının 138 milyar doları aştığını gösteriyor ve 12 aylık sonuçların 152 milyar doların üzerinde gerçekleşeceği tahmin ediliyor" ifadelerini kullandı.
"İthalattaki vergi yükü gibi düzenlemelerin kalıcı olmaması en büyük arzumuz"
BMD Başkanı Doğan, modern perakende içinde yer alan BMD üyesi moda markaları olarak 2014 yılında planlarını, açılan ve açılacak olan yeni lokasyonlarla birlikte perakendede yüzde 15'in üzerinde bir büyüme öngörüsüne göre kurguladıklarını söyledi.
İnsan kaynaklarından satış stratejilerine, bilgi paylaşımından sorunların diyalogla çözümüne kadar birçok alanda yaşanan olumlu gelişmelerin de sektörü ilerleteceğini aktaran Doğan, diğer yandan Türkiye'nin markalı ekonomiye dönüşünde önemli bir faktör olan yurt dışı mağazalaşma faaliyetlerinde 2014'te önemli atılımlar olmasını beklediklerini kaydetti.
Türkiye'nin moda markaları olarak, yurt içinde mağazalaşma faaliyetlerini sürdürmekle beraber, mevcut ve yeni yurt dışı pazarlarda da daha fazla mağazalaşma çalışmaları içinde oldukları bilgisini veren Doğan, "Şu anda 3 binler seviyesindeki yurt dışı mağazalarımızın, BMD'nin yeni pazar araştırmaları ve ticaret turları sayesinde 2014 sonunda 4 bine yaklaşacağını düşünüyoruz. Dubai, Abu Dabi, Kazakistan, Ukrayna, Rusya, Kuzey Afrika gibi bölgeler 2014'te yoğun olarak ismini duyacağımız yerler olacak" ifadelerini kullandı
Gelecek yıl markaların gerek yabancı fonlarla, gerekse Türk yatırımcılarla veya firmalarla işbirliklerinin ve ortaklıklarının süreceğini beklediklerini vurgulayan Doğan, birçok markanın perakende sektöründe yabancı ortaklıklara sıcak baktığını bildiklerini dile getirdi.
Diğer yandan son zamanlarda Türk markalarının da yabancı şirketleri ve tanınmış uluslararası markaları satın alma operasyonlarının devam edeceğini düşündüklerinin altını çizen Doğan, "Bu anlamda, 2014'te yeni işbirlikleri görebiliriz" dedi.
Sektörün değerlendirilmesine açılan Perakende Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Tasarısı Taslağı hakkında da görüşlerini belirten Doğan, sözlerine şöyle devam etti:
"Taslağın, perakende ticaret sektöründe bir düzenleme yapma ve sektörü geliştirme arzusunun, haksız rekabete yol açmayacak, serbest ticaret ilkelerini zedelemeyecek, perakende sektörünün uluslararası başarılar kaydetmesini sağlayacak ve oluşturduğu ekonomik gücü artıracak bir yönde gerçekleşmesinde büyük fayda olduğu kanaatindeyiz. Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun TBMM Genel Kurulu'nda kabul edildi. Biz markalar olarak tüketicinin hak ve menfaatlerini koruyacak her düzenlemeye destek verdik, vermeye de devam edeceğiz. Bu konuda yapılacak düzenlemelerin ve çıkarılacak yönetmeliklerin, tüketicinin haklarının korunması ve perakendedeki rekabetçi yapının adil biçimde işlemesi anlamında kurgulanacağına inanıyoruz. Bu çalışmalara aktif olarak katılmak arzusundayız ve her türlü katkıyı vermeye hazırız.
Bunlara ek olarak, sektörün rekabetçi gücünü olumsuz etkileyen ve tüketicinin daha pahalı ürün elde etmesine yol açan ithalattaki vergi yükü gibi düzenlemelerin kalıcı olmaması en büyük arzumuzdur. Sektörün hızlı büyümesinden kaynaklanan yetişmiş insan gücü eksiği, eğitim politikalarının sektörün büyüme hızına uygun olarak dönüştürülememesi, taklit ürün, marka isim ve değerlerinin istenen ölçüde korunamaması gibi sorunları da büyük bir iletişim ve işbirliğiyle çözme gayreti içerisindeyiz. BMD'nin, 2023 ve 2030 vizyonu olarak dile getirdiği, Türk markalarının yurt dışında büyümeleri, 'Türk Malı' yerine 'Türk Markası' kavramının yaygınlaştırılması, gıda dışı modern ticaretin payının yüzde 80'lere ulaşması ve Türk markalarının global düzeyde başarısı, aslında hükümetimizin vizyonuyla da uyumlu stratejilerdir. Özellikle Türkiye'nin bir marka olarak uluslararası alanda algısının yükselmesi ve Türkiye'ye karşı oluşan yoğun ilgi markalarımızı da olumlu etkilemektedir."
Hüseyin Doğan, buna ek olarak Turquality ve benzeri teşvik programları sayesine Türk markalarının yurt dışında mağazalaşmaları ve daha fazla ülkede yaygınlaşmasının mümkün olacağını belirterek, "Türk markalarının yurt dışında 90'dan fazla ülkede 3 bin kadar mağazası bulunuyor. Hedefimiz, 2023'te 20 bin yurt dışı mağazaya ulaşmaktır. Dünya üzerindeki her ülkede en az 1 Türk mağazası bulunmasını amaçlıyoruz. Diğer yandan, BMD olarak yoğun biçimde odaklandıklarımız, ülkemizdeki tüm markaların rekabetçi güçlerini geliştirmek, global düzeyde rekabetçi yapılarını güçlendirmek ve ülkemizi modanın ve ticaretin merkezi kılarak marka ekonomisine katkı sağlamaktır. Markalı ihracatı artırarak markalı ekonomiyi öne çıkarmak, İstanbul'u marka şehir yapmak arzusuyla çalışıyoruz. Bu stratejiyle, global markaların fason üreticisi kimliğini üzerinden atan Türkiye, markalı ekonomiye yönelmektedir. İstanbul'un marka şehir olması için hükümet düzeyinde yürütülen çalışmalarla uyumlu olan bu stratejimiz de temel olarak İstanbul'un artık moda ve markalarla birlikte önemli bir merkez olarak algılanmasını amaçlamaktadır" diye konuştu.
- 2023 yılı ihracat hedefi 60 milyar dolar
İstanbul Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği (İHKİB) Başkanı Hikmet Tanrıverdi ise 2012 yılında Türk hazır giyim ve konfeksiyon sektörünün 16,1 milyar dolarlık ihracat yaptığını, 2013 yılını ise 17 milyar 500 milyon dolarlık ihracat ile kapatmayı planladıklarını söyledi.
2014 yılında bu rakamı 19 milyar dolara çıkarmayı hedeflediklerini vurgulayan Tanrıverdi, 2023 yılı içinse 60 milyar dolarlık ihracat hedeflediklerini kaydetti.
Bu yıl Türkiye'den farklı kıtalarda 191 ülkeye hazır giyim ve konfeksiyon ihracatı yaptıkları bilgisini veren Tanrıverdi, şunları ifade etti:
"2013 ocak-ekim döneminde hazır giyim ve konfeksiyonun üç temel ürün grubunda yüzde 4,6 ile yüzde 14 arasında değişen oranlarda artışlar oldu. En fazla ihraç edilen ürün grubu olan örme giyim eşyası ve aksesuarlarının ihracatı 2013 ocak-ekim döneminde 2012'nin aynı dönemine kıyasla yüzde 8,9 oranında artarak 7,6 milyar dolara yükseldi. İkinci büyük grup, dokuma giyim eşyası ve aksesuarlarının ihracatı yüzde 4,6 oranında artışla 4,8 milyar dolara yükselirken, en yüksek oranlı artış ev tekstili ürünlerinin de içinde yer aldığı diğer hazır eşya ürün grubunda oldu.
Diğer hazır giyim eşyalarının ihracatı 2013 ocak-ekim döneminde yüzde 14 oranında artarak 1,6 milyar dolardan 1,8 milyar dolara yükseldi. 2013 sona ererken Türkiye'den en fazla hazır giyim ve konfeksiyon ihraç edilen ülkeler Almanya, İngiltere ve İspanya olarak sıralandı. Yılın ilk 10 ayında Almanya'ya yüzde 8,1'lik artışla 3,1 milyar dolarlık ihracat yapılırken, İngiltere'ye yüzde 3,4'lük düşüşle 1,8 milyar dolarlık ve İspanya'ya yüzde 3,5'lik artışla 1,2 milyar dolarlık ihracat yapıldı. Bu ülkeleri 924,8 milyon dolar ile Fransa ve 742,8 milyon dolarla da Hollanda takip etti. Sırasıyla İtalya, Irak, Danimarka, ABD ve Rusya Federasyonu, Türkiye'nin en fazla hazır giyim ve konfeksiyon ihraç ettiği ilk on ülke içerisinde yer alan diğer ülkeler oldu."
Sektörün yaşadığı sorunlara da değinen Tanrıverdi, "Hazır giyim ve konfeksiyon sektöründe önemli sorunların başında maliyetler gelmektedir. Hazır giyim ve konfeksiyon sektörünün en önemli maliyet kalemi hammadde, diğer bir ifade ile kumaştır. İşçilik, ikinci önemli maliyet kalemi olurken, enerji üçüncü önemli maliyet kalemi olarak karşımıza çıkmaktadır" dedi.
Dünya fiyatları ile rekabet edebilmek için yurt dışından da hammadde alımı yapmak zorunda olduklarını dile getiren Tanrıverdi, "Hammadeye erişimde uygulanan korunma önlemleri uygulaması ile rekabetçi fiyat tutturmamız mümkün olmamaktadır. Bu açıdan hammadde ithalatının önündeki engellerin de kaldırılmasından yanayız. İstihdam üzerindeki vergiler oldukça yüksektir. Yeni yatırım teşviki uygulaması ile bölgesel anlamda bazı indirimler olmaktadır. Birlik olarak bizim de Şanlıurfa'da devam eden bir projemiz vardır. 2023 yılı için koyduğumuz 60 milyar dolarlık sektörel ihracat hedefine ulaşmak için entegre tesisi ile, KOBİ'si ile, tasarımcısı ile sektörümüzün topyekun istikrarlı ihracat artışını sağlamaya odaklanması gerekiyor. Bu noktada KOBİ diye tabir ettiğimiz küçük ve orta ölçekli işletmelerin ölçeğini ve sayılarının artarak ihracat kapasitelerinin gelişmesi önem arz ediyor. Sektörün mevcut donanım ve bilgi birikimini kullanarak 'organizatör ülke' konumuna ulaşmasını istiyoruz" diye konuştu.
"Hem yan sanayinin, hem de büyük üreticilerin bulunduğu bir üretim havzası oluşturmak istiyoruz"
Hikmet Tanrıverdi, gelecek dönemde sektördeki büyümeyi tetikleyecek en önemli unsurların ürün bazında farklılaşma ile komşu ülkelere ve hedef pazarlara yönelik etkin pazarlama ve dağıtım faaliyetlerinin yürütülmesi olabileceğini söyledi.
Son yıllarda ekonomide yaşanan istikrarın tüm sektörleri olduğu gibi hazır giyim ve konfeksiyon sektörünü de olumlu etkilediğini belirten Tanrıverdi, "Bu süreçte döviz kurunun ihracatçı için rekabetçi bir düzeyde kalması sektörümüz için önemli. Döviz kurunda yaşanan dalgalanmalardan ihracatçılarımız zaman zaman negatif etkileniyor" dedi.
Yeni teşvik paketinin yatırımcılar için özellikle 5. ve 6. bölgede birçok fırsat ve avantajlar sunduğuna dikkati çeken Tanrıverdi, birlik olarak çalışmalar yürüttüklerini, 6. bölgedeki organize sanayi bölgelerinde kümelenme mantığı ile hem yan sanayinin, hem de büyük üreticilerin bulunduğu bir üretim havzası oluşturmak istediklerini kaydetti.
Sektör olarak hammadde ithalatının önündeki engellerin kaldırılmasından yana olduklarını vurgulayan Tanrıverdi, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Türkiye hazır giyim ve konfeksiyon ihracatının yüzde 75'ini 27 AB ülkesine yapan bir ülke. Dolayısıyla AB ülkelerindeki en ufak bir ekonomik olumsuzluk, durgunluk bizim ihracatımızı doğrudan etkilemekte. Bu noktada yıllardır üzerinde önemle durduğumuz pazar çeşitlendirmesi konusu devreye giriyor. 2013 yılında Irak, Ukrayna, Romanya, Slovak Cumhuriyeti, Estonya, Mısır ve Kırgızistan hazır giyim ve konfeksiyon ihracat artışında öne çıkan ülkeler oldu. Türk hazır giyim ve konfeksiyon sektörünün büyük çoğunluğu küçük ve orta büyüklükteki firmalardan oluşuyor. Bu firmaların sermaye ve ortaklık yapıları bakımından finansmanda zaman zaman sorunlar yaşanmaktadır. Eximbank'ın ihracatçılara sunduğu bazı hizmetler bu konulardaki sorunları aşmakta yardımcı olmaktadır. Ancak hem firmaların sermaye yapılarını güçlendirmeleri, hem de Eximbank'ın ihracatçı KOBİ'lere sunduğu hizmetleri kolay erişilebilir hale getirmesi gerekmektedir."
"İhracatımızı yüzde 10 artıracağız"
Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği (TGSD) Başkanı Cem Negrin de 2014 yılında ihracatlarını yüzde 10 artıracaklarını, ancak sektörün ihracatının yüzde 70'ini Avro Bölgesi'ne yaptığını belirterek, "Bu nedenle paritenin değişmesinden dolayı dolarda yaşanacak artış bizim için çok bir şey ifade etmiyor. ABD'nin 75 milyar dolara indirdiği tahvil alımını sene içinde daha da aşağı çekmesi bekleniyor. Bu nedenle doların 2014'de daha da kuvvetli olmasını bekliyoruz" ifadelerini kullandı.
İnci Deri Yönetim Kurulu Başkanı Ali Murat Kızıltaş, 2013'te ayakkabı – çanta moda perakendesinin genel olarak iyi bir yıl geçirdiğini söyledi.
Sektörde yaklaşık yüzde 10-15'ler arasında değişen büyüme oranları gördüklerini belirten Kızıltaş, "Mayıs ayına kadar hızlı bir büyüme ivmesini yakaladık, ancak Gezi Parkı olayları ile alışveriş trendlerindeki genel düşüş bizi de etkiledi" dedi.
Yılın özellikle ikinci yarısını etkisi altına alan döviz kurlarındaki agresif artışın kendilerini oldukça zorladığını aktaran Kızıltaş, AVM'lerde bulunan mağazaların neredeyse tamamının kiralarını avro veya dolar olarak ödediklerini, bu durumun sabit giderlerinde ciddi bir artışa neden olduğunu kaydetti.
İnci Deri olarak da yılı planlarına uygun olarak yüzde 15 civarında bir büyüme ile kapattıkları bilgisini veren Kızıltaş, mağaza sayılarında da geçen yıla oranla yaklaşık yüzde 15 civarı bir artış sağladıklarını ifade etti.
2014 yılında seçimlerin etkisinin çok hissedileceğini tahmin ettiklerini vurgulayan Kızıltaş, şunları kaydetti:
"Ancak yine de büyüme oranlarımızın 2013 ile paralel olmasını hedefliyoruz. Perakende, ülkemizin ekonomisinin dinamosu durumunda. Sektörde bir daralma yaşanırsa bu durum birçok sektörde de zincirleme bir etki ile kendini gösterecektir. Diğer taraftan kredi kartları ile ilgili yapılan yeni düzenlemeler tüketicilerin satın alma gücünde değişiklikler yaratacak. Önümüzdeki dönemde sektörün banka işbirlikleri ile yapılacak kampanya kabiliyetlerinin kısıtlanması sektörde bir gerilemeye neden olabilir. Bunun yanı sıra döviz kurları da 2014'e ciddi bir artış trendi ile girecek gibi görünüyor. Ekonomik ve politik anlamda dengesiz konjonktür 2014 yılında planlama yapmayı zorlaştırıyor." - İstanbul
Son Dakika › Ekonomi › Perakendede Performans Gezi Olaylarına Rağmen Beklentilerin Üzerinde' - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?