KOCAELİ (AA) – Bülent Ecevit Üniversitesi (BEÜ) İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İktisat Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ertuğrul Yıldırım, 2014-2016 yıllarında dünya ekonomisinin büyümeye devam ettiğini ve enerji talebinin de düşmediğini belirterek, "Ancak bir taraftan petrol üretiminin diğer taraftan petrole alternatif enerji kaynaklarının arzının artması, petrol fiyatları üzerindeki yukarı yönlü baskıyı tersine çevirmiştir" dedi.
Dünyanın öne çıkan akademik indekslerinden biri olan RePEC'in Türkiye'deki "40 Yaş Altı 40 Yıldız Ekonomist" listesinde ikinci sırayı alan BEÜN İktisat Bölüm Başkanı Doç. Dr. Yıldırım, AA muhabirine yaptığı açıklamada, petrol fiyatlarında meydana gelen düşüşü değerlendirdi.
Piyasaların fiyat hareketleriyle dengesini bulan mübadele ortamları olduğunu belirten Yıldırım, pek çok farklı mal ve hizmet piyasasından söz edilebileceğini ancak bazı stratejik mal piyasalarındaki hareketlerin ekonominin tamamını etkilediğini söyledi.
Yıldırım, petrolün bir hammadde ve ara girdi olarak kullanımı nedeniyle ekonominin büyük bir kısmını doğrudan etkilediğini ve bu etkinin ekonominin geriye kalanına da sektörler arasındaki ileri-geri bağlantılar kanalıyla dolaylı yoldan yayıldığını anlatarak, "Yani petrol fiyatlarındaki değişim piyasa dengelerini ve insanların refah düzeylerini etkileyebilir. Özellikle fiyat hareketlerindeki değişim büyük olduğunda insan refahı üzerindeki etkisi de daha hissedilir hale gelir" diye konuştu.
Petrol fiyatlarının beklenmedik biçimde 2014'ün ikinci yarısından itibaren keskin bir düşüş trendine girdiğini, varil fiyatının 110 dolar seviyelerinden 30 dolar seviyesine kadar indiğini hatırlatan Yıldırım, "Ekonomistlerin bir kısmı bu durumu petrolün dünyadaki büyük ülkeler arasındaki güç mücadelesinin aracı olmasına bağladı. Diğerleri ise sadece piyasa güçleri yoluyla bir açıklama getirmeye çalıştı. Her ne kadar bunlar iki farklı yaklaşım gibi görünse de bunların pratikte birbirinden soyutlanması pek mümkün değildir çünkü ekonomik faktörler politik kararları etkileyebileceği gibi politik kararlar da ekonomik sonuçları doğurmaktadır" değerlendirmesinde bulundu.
- "Petrol fiyatları, Rusya'yı sıkıştırmak için net hedef haline geldi"
Doç. Dr. Yıldırım, hikayenin 2000'li yılların başına kadar uzandığına işaret ederek, şöyle devam etti:
"Küresel kapitalist piyasanın büyüme hızı 2000'li yıllarla birlikte yavaşlamıştı. Gelişme hızını artırabilecek adımların atılması gerekliydi. Bu amaçla ya teknolojik ilerleme hızlanmalıydı ya da kapitalist piyasa yeni ülkelerin katılımıyla genişlemeli ve derinleşmeliydi. Lider piyasa ülkeleri her iki yönde de adımlar attılar. Rusya, Çin ve İran gibi ülkeler kapitalist piyasa ekonomisi içine çekilmeye çalışıldı. Ancak hakim güçlerin bu çabası Rusya-Çin-İran blokunu güçlendirdi ve Rusya radikal kararlarla Ukrayna ve Suriye üzerine hamleler gerçekleştirdi. Bu gelişmeler hakim kapitalist güçlerin piyasa genişletme amaçlarına aykırıydı. O halde Rusya'yı bu politikalarından taviz vermeye zorlayacak ve onu yalnızlaştıracak adımlara ihtiyaç vardı. Ancak bu adımlar askeri olamazdı. Zira ABD yumuşak güç politikasını benimsemişti ve Avrupa ülkeleri de Rusya'ya olan enerji bağımlılıkları nedeniyle Rusya'yı sert biçimde karşısına almak istemiyordu. Bu durumda en iyi seçenek piyasa aktörlerini yöneterek, Rusya'yı köşeye sıkıştırmaktı. Rusya'nın enerji ihracatı toplam ihracatının yaklaşık yüzde 70'ini oluşturmaktaydı. Bu durum, Rusya'yı sıkıştırmak için petrol fiyatlarını net bir hedef haline getirmişti. Ayrıca petrol fiyatlarındaki düşüş, net petrol ithalatçısı olan ve ekonomik sorunlar yaşayan ABD ve AB için iyi haber anlamına gelmekteydi."
- Arzı arttırıcı ve talebi daraltıcı politikalar
Ekonomi bilimine göre petrol fiyatlarını düşürmek için arzı arttırıcı ve talebi daraltıcı politikaların uygulanması gerektiğini anlatan Yıldırım, bu politikaların başında ABD'nin uzun zamandır üzerinde çalıştığı kaya gazı projesinin geldiğini belirtti.
Yıldırım, kaya gazının enerji elde etmede yeni bir yöntem olduğunu ve bazı işlemlerin ardından petrolün yerine kullanılabildiğini dile getirerek, "Ayrıca kaya gazı çıkarma ve dönüştürme maliyeti petrolle rekabet edebilecek kadar düşük. Yani ABD alternatif enerji politikasıyla, petrol talebini azalttı. ABD'nin önemli bir petrol ithalatçısı olması, dünya petrol talebinin düşeceği anlamına gelmekteydi. Kaya gazı hedefleri incelendiğinde ABD'nin enerji ithal eden bir ülke olmaktan çıkıp enerji ihraç eden bir ülke olma niyetinde olduğu görülmektedir. Bu petrol fiyatları üzerindeki aşağı yönlü baskıyı kuvvetlendirmiştir" ifadelerini kullandı.
Petrol fiyatlarını aşağı iten bir diğer etkenin de Suudi Arabistan'ın petrol üretimini ve ihracını arttırma kararı alması olduğunu ifade eden Yıldırım, "Kimilerine göre bu kararın nedeni petrol gelirlerini kaya gazındaki gelişmeler nedeniyle kaybetmek istememesiydi. Ancak petrol fiyatlarındaki düşüş Suudi Arabistan'ın petrol gelirlerini ciddi derecede azaltmasına rağmen ülke bu politikasından vazgeçmedi" açıklamasında bulundu.
Yıldırım, petrolün alternatifi olabilecek bir diğer enerji kaynağının da biyoyakıtlar olduğuna dikkat çekerek, "Özellikle ABD, Kanada ve Avrupa ülkeleri biyoyakıt üretim kapasitelerini artırdılar. Örneğin, Kanada'da petrol üretimindeki artışın büyük bir kısmı biyoyakıt artışından kaynaklanmaktaydı. Bu da petrole talebi azaltmaktaydı" diye konuştu.
2000'li yıllarda gelişmiş ülkelerin büyüme hızları düşerken, Çin ve Hindistan gibi gelişmekte olan ülkelerin büyüme hızlarının ve enerji taleplerinin arttığını belirten Yıldırım, özellikle Çin'in büyüme hızının 2014'ten itibaren ciddi biçimde düşmeye başladığını, bu düşüşün gelişmekte olan ülkelerin enerji talebindeki artışın yavaşlayacağı sinyalini verdiğini kaydetti.
Doç. Dr. Yıldırım, petrolün spekülatörlerin üzerinde oynayabileceği bir emtia olduğunu belirterek, petrol fiyatlarındaki dalgalanmaların spekülatörleri de harekete geçirdiğini, bu durumun talebin artmamasına rağmen piyasaya sunulmaya hazır petrol stokunun artmasına yol açtığını söyledi.
Paranın mal, malın da paranın ölçü birimi olduğunu dile getiren Yıldırım, "Petrol ucuzlarken, dolar değerlenmeye başlamıştır. Dolar sadece petrol karşısında değil diğer ülke paraları karşısında da değerlenmiştir. 2014-2015 döneminde dolar yaklaşık yüzde 10 değerlenmiştir. Bu durum aynı miktar petrol için daha az dolar ödenmesi anlamına gelmektedir" diye konuştu.
- "Petrol arzında artış sürecek"
Yıldırım, petrol arzının artacağına dair beklentilerin sürdüğünü belirterek, İran üzerindeki ambargonun kalkmasının bu bölgelerden gerçekleşen petrol ihracındaki artışın süreceği beklentisini güçlendirdiğini dile getirdi.
Petrol fiyatlarının düşüşünde belirleyici olan gelişmelere bakıldığında, arz unsurlarının daha baskın olduğunun görüldüğünü vurgulayan Yıldırım, şunları kaydetti:
"2014-2016 yıllarında dünya ekonomisi büyümeye devam etmiş ve enerji talebi de düşmemiştir. Ancak bir taraftan petrol üretiminin diğer taraftan petrole alternatif enerji kaynaklarının arzının artması, petrol fiyatları üzerindeki yukarı yönlü baskıyı tersine çevirmiştir. Bu gelişmelerin sadece piyasa dengeleriyle açıklanması eksik olacaktır. Petrol piyasasına hakim ülkeler ve çok uluslu şirketlerin politika değişikliği kararları olmadan piyasa koşullarının değişmesi beklenemez."
Son Dakika › Ekonomi › Petrol Fiyatlarındaki Düşüş - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?