Sabri Ülker Gıda Araştırmaları Enstitüsü Vakfı (SÜGAV), son yılların en dikkat çeken konularından "Beslenme ve Sağlıklı Yaşam"ı uluslararası bilim çevreleri ile masaya yatırdı.Vakfın,düzenlediği "Beslenme ve Sağlıklı Yaşam
Zirvesi"nde Türkiye'den ve dünyadan bilim insanları, beslenme ve gıda güvenliği, dünyadaki yeni trendler ile bu alandaki yeni politikalar üretilmesi konusundaki temel yaklaşımları tartıştı.
İSTANBUL, tarafından düzenlenen "Beslenme ve Sağlıklı Yaşam Zirvesi"nden insan sağlığı ve çevresel tehditler konusunda önemli mesajlar çıktı. Temiz suya erişimin gelecek 10 yıl içinde enerji ve kıtlıktan daha önemli bir sorun olacağı vurgulanan zirvede, gıdayla ilgili doğru bilinen çok yanlış ve yanlış bilinen çok doğru olduğu da hatırlatıldı.
SÜGAV Bilim Kurulu Üyesi Dr. Zeki Ziya Sözen, açılışta yaptığı konuşmada beslenme konusunda toplumda oluşan algı karışıklığının doğru bilgilendirme ile önlenebileceğini belirterek, "Gıda ilacınız, ilacınız gıda olsun demek, sadece hasta olmamak için değil, hasta olduktan sonra da doğru beslenmek anlamına geliyor. Hastalanmayı önlemenin en ucuz yolu aslında doğru beslenmek. SÜGAV, bu amaçla kurulmuş bir vakıf. Amacımız toplumda doğru beslenme bilincini oluşturacak çalışmalara imza atmak. Dünyadaki en iyi beslenme programları örnek alınarak değerli bilim adamlarımızla örnek bir çalışma başlattık. Daha ikinci yılında olmasına rağmen dört şehirde 200 okulda 400 bin öğrenciye dengeli beslenme eğitimi verdik. Bu öylesine bir çalışma değil, 32 hafta süren ve her hafta bir saatlik bir programı içeriyor. Öğrencilere beslenme tabağımızı nasıl oluşturulacağını öğretiyoruz. Hedefimiz önümüzdeki yıl 1 milyon öğrenciye ulaşmak" dedi. SÜGAV'ın amacının, bilimsel doğruların ortaya çıkmasını sağlamak olduğuna işaret eden Sözen, vakfın bilimsel çalışmaları ödüllendireceği bir program başlattığını da duyurdu. "Sabri Ülker Bilim Ödülü" adı altında bir program oluşturduklarını kaydeden Sözen, "Bu programı anons etmekten etmekten mutluyuz. Bu yarışma ile kanıtlanmış, uygulanabilir bir araştırmayı 100 bin liralık bir ödülle destekleyeceğiz. Bu program ile beslenme alanındaki araştırmaların çoğalmasını arzu ediyoruz" şeklinde konuştu.
-DOĞRU BİLİNEN YANLIŞLAR-
Yıldız Holding Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Ali Ülker de vakfın kuruluş amacı hakkında da bilgiler verdiği konuşmasında, gıdayla ilgili doğru bilinen çok yanlış ve yanlış bilinen çok doğru olduğuna işaret eden Ali Ülker, vakfın bilimsel verilere dayanarak toplumu bilinçlendirmeyi amaçladığını söyledi. "Bunun altını özellikle çiziyorum çünkü piyasada pek çok konu bilimsel çalışmaya dayanmadan kişisel yorumlarla veriliyor" diyen Ülker, dünyadaki pek çok üniversite ve bilim insanı ile işbirliği içinde olduklarını kaydetti. Ülker, "Çok değerli bir bilim kurulumuz var. Bu alandaki boşluk en kısa zamanda doldurulacak. Ne mutlu ki bu alanda tek değiliz. Üniversitelerin ve TÜBİTAK'ın çok değerli çalışmaları var ve onlarla da işbirliği içindeyiz" diye konuştu.
-"TEMİZ SUYA ERİŞİM ÇOK DAHA ÖNEMLİ HALE GELECEK"-
Illinois Üniversitesi'nden Prof.Dr.Jozef Kokini ise konuşmasında dünya nüfusunun 2030 yılına kadar 9 milyara çıkacağını ve orta sınıfın da 5 milyarı bulacağını hatırlatarak şunları söyledi:
"Bu sadece 20 yıl içinde olacak. Bu da tarım ve gıda sistemleri üzerinde baskılara yol açıyor. Dünya üzerinde yüzde 30 oranında obezite sorunu var, kirlilik artıyor ve farklı besleyiciler vücudumuza giriyor. Kronik hastalıklar yaşam standartlarını düşürüyor. Yeni çıkan bir kavram var. Biyoenerji, yeterli gıda üretiminin önünde bir engel, temiz suya erişim zor. Temiz suya erişim önümüzdeki 10 yıl içinde enerji ve kıtlıktan daha önemli bir sorun olacak. İklim değişikliği nedeniyle sıcaklık artıyor ve bu da meyve sebze, mısır, buğday, domates gibi pek çok besinin üretiminin daha kuzeye kaymasına neden oluyor. Bunlara çözüm bulmamız gerekiyor.Burada malzeme bilimi devreye giriyor. Etkinliği yüksek ve maliyeti düşük enerji kaynakları geliştirilebilir. Yeni malzemelerle daha sağlıklı tarım yapabiliriz ve kaynakları temizleyebiliriz. Daha güçlü ve işlevsel malzemelerle elimizdeki tarımsal alanları daha iyi kullanabiliriz. Biyoçipler çok önemli. Bu çipler sayesinde şeker hastaları her gün test yapmak yerine bu küçük biyoakışkan araçlardan yararlanabilir. Tedavilerde de biyoaktifler farklı organlara etki ediyor. Erkek sağlığı açısından likopin çok önemli. Likopini fonksiyonel olarak yenilebilir materyallere ekleyebiliyoruz ve likopinin nereye gitmesi gerekiyorsa oraya gönderebiliyoruz. Kendi kendini yenileyebilen dokular elde edilebiliyor."
-"İYOT EKSİKLİĞİNE DİKKAT"-
Hacettepe Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik Bölüm Başkanı Tanju Besler ise, Avrupa'da sağlıkla ilgili 222 sağlık beyanının bulunduğunu, Türkiye'de ise bu sayının henüz 13 olduğunu belirterek, "2015'e kadar bu beyanları ince ince değerlendirip mevzuata taşıma noktasında çok ciddi çalışmalar yapak lazım. Yolumuz uzun. Beslenme politikalarını belirlerken toplumun ve bireyin durumunu bilmek durumundayız. 74 milyonluk bir nüfustan bahsediyoruz. Bölgelere göre farklı besin politikaları uygulamamız gerektiği de aşikar" diye konuştu. Türkiye'de şeker ve tuz alımının yüksek olduğunu belirten Besler, son iki yıldır bu alanda çok önemli çalışmalar yapıldığını ve tuz alımının ortalama 19 gramdan 15 grama kadar düşürüldüğünü kaydetti. Özellikle 19-64 yaş grubu erkeklerde şeker alımının yüksek olduğuna işaret eden Besler, "Günlük 24-25 gramlık bir şeker alımı söz konusu. Ayrıca tuz oranlarını düşürürken yüzde 30 oranında iyot eksikliği yapabildiğini de gözden kaçırmamak gerekir. İyi bir şey yaparken bir başka iyi şeyi yıkmamak lazım" dedi.
-"ÇOCUKLUKTA İLK BİN GÜN BELİRLEYİCİ"-
Hohenheim Üniversitesi'nden Prof.Dr.Med.Hans Konrad Biesalski ise, beslenmede makro besleyiciler kadar mikro besleyicilerin de çok etkili olduğunu vurguladı ve genellikle mikro besleyicilerin gözden kaçırıldığının altını çizdi. A ve B12 gibi vitaminler dışındaki besleyicilerin sürekli alınması gerektiğini vurgulayan Biesalski, "E ve D vitamininin asıl kaynağı balık, Karaciğer çok iyi bir demir ve E vitamini kaynağı. Sağlıklı bir beslenme için karma diyeti öneriyorum. Beslenmenizin yüzde 35'i et, yüzde 50'si sebze ve meyve, geriye kalanı da tahıl ürünlerinden oluşmalı. Çünkü karma diyette hem marko,hem mikro besleyiciler var. Eğer makro besleyicileri dengeli alamıyorsanız mikro besleyicilerden de yoksunsunuz demektir. Eğer antioksidanlar yeterince alınamazsa kanser oranı artıyor, A ve beta karoten yeterince alınamazsa akciğer sorunları ortaya çıkıyor. C vitamini ve Omega eksikliği bağışıklıkla ilgili sorunlar ortaya çıkıyor." - İstanbul
Son Dakika › Ekonomi › Sügav, Beslenme ve Sağlıklı Yaşamı Tartıştı - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?