Tüsiad'ın Yeni Başkanı Haluk Dinçer: Cumhurbaşkanlığı Seçimi Toplumsal Kutuplaşmanın Sona Ermesine...

Türk Sanayici ve İşadamları Derneği'nin (TÜSİAD) yeni Başkanı Haluk Dinçer, Türkiye gündeminin son yıllarda giderek artan bir şekilde toplumsal kutuplaşmaya yenik düştüğünü belirterek, "Umuyoruz ki cumhurbaşkanlığı seçimi bu toplumsal kutuplaşmanın sona ermesine somut bir vesile teşkil eder" dedi.

Basın toplantısındaTÜSİAD'ın AB ile ilişkilerden Kıbrıs konusuna, çözüm sürecinden, cumhurbaşkanlığı seçimine kadar çeşitli konulardaki görüşlerini ifade eden Haluk Dinçer, konuşmasının başında toplumsal kutuplaşmaya dikkat çekerek "Türkiye gündemi son yıllarda giderek artan ve etkisini tüm kesimler üzerinde ağır bir şekilde hissettiren bir toplumsal kutuplaşmaya maalesef yenik düştü. Bu kutuplaşma görüşlerin,politikaların,eleştirilerin duyulmasını engelliyor ve muhtemel uzlaşma olanaklarını da tamamen ortadan kaldırıyor. Ne söylendiğine değil, kimin söylendiğine bakılıyor. Siyasetin ayrıştırıcı söylemi kutuplaşmayı keskin hale getiriyor. Teorik olarak Türkiye'de demokratik düzen var ama bu düzenden yeterince faydalanamıyoruz.Alternatif görüşler ortaya konulamıyor ve esasında, siyasal ve toplumsal yaşamımızı zenginleştirici bu alternatif görüşlerden ülkemiz demokrasisi faydalanamıyor.Kurumlar arasında sağlıklı ilişkiler kurulamıyor.Hem kanaat önderleri, hem STK'lar; bir taraftan akademisyenler ve düşünce kuruluşları, hepsi de bu ağır kutuplaşmadan nasibini alıyor dedi.

-HÜKÜMETLE DE PARTİLERLE DE İYİ İLİŞKİLER-

Türkiye'nin ekonomisinin,demokrasisinin,sosyal yapısının güçlenmesi söz konusuyla TÜSİAD'ın veya başka bir sivil toplum kuruluşunun iktidarla, muhalefetle küsme kırılma gibi bir lüksünün olamayacağını ifade eden Dinçer "Demokrasilerde farklı görüşler olabilir. Hükümetlerden ve partilerden beklentimiz, farklılaşan bu görüşlerle empati kurmaları.Hükümet farklı sesleri zenginlik olarak görmeli.Özeleştiri yapılmasını ve dönemsel olduğunu umut ettiğimiz kutuplaşmanın sona ermesini diliyoruz.Tabii ki her hükümetle olduğu gibi bu hükumetle de en iyi, en verimli, en akışkan şekilde çalışmamız, ilişki kurmamız gerekir. Öyle yaptık bugüne kadar, bundan sonra da böyle davranmaya devam edeceğiz. Çünkü Türkiye'nin en saygın sivil toplum kuruluşlarından olan TÜSİAD'ın misyonu bellidir. TÜSİAD'ın ideolojik kutuplaşmanın tarafı olarak görülmesine,bir siyasi partinin tarafı haline gelmesine de izin vermeyiz"diye konuştu.

-CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMİ-

Cumhurbaşkanlığı seçimi konusunda da görüşlerini açıklayan ve bu yöndeki soruları yanıtlayan Haluk Dinçer " Cumhurbaşkanlığı seçimini kutuplaşmayı sona erdirme konusunda somut fırsat olarak düşünüyoruz.Yeni cumhurbaşkanı toplumun farklı kesimiyle diyalog kurup ortak paydada buluşturacak ümidini taşıyoruz.Cumhurbaşkanı ilk kez halk tarafından seçilecek.TÜSİAD olarak bizim için önemli olan cumhurbaşkanı seçildikten sonra partilerüstü bir anlayışla, birleştirici rolünü üstlenmesidir. Bugünkü ağır kutuplaşma sürecinde gereken reformları yapmamız mümkün değil. Uzlaşmacı ve uzlaştırıcı bir kişi olmalı.Toplumun farklı kesimlerini kucaklaması,bu topraklarda kardeşlik ve biz duygusunu yeniden pekiştirmesidir.Bize göre tüm adaylar saygın adaylardır.Şu aday uzlaşmacı veya uzlaştırıcı olabilir diye bir isim telaffuz etmemiz mümkün değil.Biz cumhurbaşkanlığı seçiminin sonrasını önemsiyoruz" dedi.

-ÇÖZÜM SÜRECİ-

Konuşmasında çözüm sürecine değinen Dinçer," Çözüm sürecini olağanüstü ve cesaretli bir girişim olarak gördük ve başından beri destekledik.Biz bu sürecin ekonomik ayağına sahip çıktık.Ortak yatırım arayışları için bölgeye seyahatler düzenledik.Barışın kalıcı olması halinde Türkiye'nin büyüme hızına 1 puan ek artış getireceğini hesapladık. Tabiki sürece yönelik eleştiriler de var, yeterince şeffaf olmadığına dair. Sürece yönelik benim de eleştirilerim var. Sürecin yeterince şeffaf olmadığını düşünüyorum. Ancak çözüm süreci bir matematik denklem değil.Yolda konuşularak mesafe alınacak bir süreç.Tüm partilerimizin sahip çıkması gereken toplumsal barış süreci olarak ilerlemesi gerekir. Biz gelinen aşamayı azımsanacak bir durum olarak görmüyoruz"diye konuştu.

-AB İLE İLİŞKİLER-

AB'ye tam üyelik konusunu Türkiye'nin çağdaşlaşma hedefi ve perspektifi olarak baktıklarını ifade eden Dinçer,1 Temmuz'da İtalya'nın dönem başkanlığının başlayacağını ve bu dönemde yeni fasılların açılmasını ve sürecin ivme kazanmasını beklediklerini söyledi.Dinçer, Kıbrıs konusunda da çözümüm yakın olduğuna inandığını belirtti.

-TASARRUF AÇIĞI--

Haluk Dinçer, ekonomiye ilişkin değerlendirmeler yaparken de küresel kırılganlığın henüz ortadan kalkmadığına dikkat çekerek "Yönetişimde koordinasyon eksikliği, AB bankacılık sistemi ve finansal küresel mimarı gibi küresel risklerin hiçbiri ortadan kalkmamıştır.Türkiye 800 milyar dolarlık büyük bir ekonomi.Türkiye ekonomisinde böyle kırılgan bir arka planda kamu maliyesine dikkat etmeliyiz. Yurtiçi tasarruf açığımız büyüyor. Türkiye'nin yıllık bazda yüzde 7-8 oranında dış kaynağa ihtiyacı var.Her yıl yüzde 5'lerde büyümek için bu dış kaynağa ihtiyaç var. Aksi halde yüzde 2-3'ler mertebesindeki büyüme sosyal açıdan da sürdürülebilir değildir"dedi.

-VERGİ AFFI-

Türkiye'de vergi affına çok sık başvurulduğunu belirten Dinçer,"Vergi afları artık arızi olmaktan çıktı ve bir istikrar kazandı. Dünyada da örnekleri var ama Türkiye'de son yıllarda 8 kez af çıktı.İdare kaynak yaratıyor, mahkemelerde bekleyen dosyalar azalıyor ama afların ardından vergi kaybı ve kaçağı aynı şekilde oluşuyor.Vergi bilinci artırılamadığı gibi yeni af beklentisini gündemde tutuyor ve kayıtdışılığı özendiriyor" değerlendirmesinde bulundu.