Türkiye Bankalar Birliği (TBB) Yönetim Kurulu Başkanı ve Ziraat Bankası Genel Müdürü Hüseyin Aydın, "Türk bankacılık sisteminin daha gideceği epey yol var. Elbette sermaye piyasalarının, sigortacılığın, leasingin, faktoringin de gideceği epey yollar vardır. Hem makro hem de siyasi anlamda istikrarı ve reformları mutlaka yakalamamız gerekir." dedi.
Aydın, Capital ve Ekonomist dergileri tarafından düzenlenen Uludağ Ekonomi Zirvesi'nde, TEB Genel Müdürü Ümit Leblebici'nin yönettiği "Bankacılık: Gelecek nasıl olacak?" başlıklı oturumda konuştu.
Leblebici'nin "2016'nın beklenmeyen problemlerini çok başarılı ve koordineli bir şekilde atlattığımızı düşünüyorum. 2016'yı geçtik ama 2017'den sonra gelecekte bizi ne bekliyor? Bankacılık sektörünün diğer ülkelerden ayrıştığı işler var. Nasıl görüyorsunuz?" sorusu üzerine Aydın, finansal sektörün salt bankacılık sektöründen müteşekkil olmadığını, sektöre sermaye piyasaları, sigortacılık, leasing ve faktoringin de eklenmesi gerektiğini söyledi.
"Hisse senedi piyasası son derece sığ"
Aydın, Türkiye'de bankacılık sektörünün gelişmekte olan ülkelerle hemen hemen başa baş bir noktada olduğunu ifade ederek, şunları kaydetti:
"Gelişmiş ülkelerde, sektörün daha gidecek ciddi anlamda bir yolu olduğunu görüyoruz. Sermaye piyasaları ve sigortaya baktığımızda bankacılık sektörünün diğer ülkelerle ilgili ciddi anlamda mesafeyi kapatmış olduğunu görüyoruz. Sermaye piyasalarında, gelişmekte olan ülkelerin yarısı kadar ve gelişmiş ülkelerle mukayese ettiğimizde, hemen hemen 5-6 kat daha düşük düzeyde faaliyet gösteriyoruz. Faaliyet hacmimiz düşük. Sermaye piyasalarının içine girdiğimizde ise bunu da en az 2 ayrı şekilde tahlil etmemiz gerekiyor. Önce hisse senedi piyasasına bakmamız lazım. Burada son derece sığ bir piyasa görüyoruz Türkiye için. Hemen menkul kıymetlere baktığımızda da sığ bir piyasa görüyoruz."
Bankacılık sektörünün "Vadeleri kısa, faizleri yüksek, müşteri beğenmiyor" şeklinde eleştirildiği süreçleri gördüğünü anlatan Aydın, bu eleştirilere de saygı duyduğunu söyledi.
Aydın, daha uzun vadeli kaynak temin etmenin yolunun menkul kıymetli sermaye piyasalarından yararlanmaktan geçtiğini vurgulayarak, menkul kıymetler piyasasında kamunun payının çok yüksek olduğunu, bu konuda katedilmesi gereken ciddi mesafeler bulunduğunu belirtti.
"Gidecek çok mesafemiz var"
Sigortacılık sektöründe Türkiye'nin neredeyse hiç payının olmadığını dile getiren Aydın, şöyle devam etti:
"Bu sektörü büyütmek veya geleceğine ilişkin konularda farklı farklı yorumları hep yapıyoruz. Gelişmiş ülkelerle Türkiye'yi mukayese ettiğimizde kişi başına gelir farkı, yaklaşık 4 kat. Sermaye piyasası varlık farkı yaklaşık 25 kat, sigorta pirim farkı yaklaşık 20 kat ve banka aktifleri farkı yaklaşık 8 kat. Bu sunumun özeti bu. Yakın dönem beklentimiz şu; gidecek, alacak çok mesafemiz var. Bugün durum bu olmakla birlikte gelecekte alacağımız mesafeleri hep birlikte göreceğiz. Reformları daha erken yaparsak o yakınlaşmayı artıracaktır, büyümeyi hızlandıracaktır."
Türkiye'de 1982'de bankacılık toplam aktiflerinin milli gelire oranı yüzde 42 iken, bunun 10 yıl sonra ancak yüzde 50 olabildiğine, 10 yıl sonra da yüzde 61'e yükseldiğine dikkati çeken Aydın, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Daha sonra 61'den 108'e gelmiş. Böyle devam edersek hem makro istikrarı hem siyasi istikrarı elde ettiğimizde 2023'te toplam aktiflerin gayrisafi milli hasılaya oranı yüzde 140'a ulaşacak ki AB ortalamasının hala altında. Demek ki Türk bankacılık sisteminin daha gideceği epey yol var. Elbette sermaye piyasalarının, sigortacılığın, leasingin, faktoringin de gideceği epey yollar vardır. Hem makro hem de siyasi anlamda istikrarı ve reformları mutlaka yakalamamız gerekir. İnşallah eğer makro ve siyasi istikrarı yakalarsak, bizim toplam milli gelirin içinde kredilerin payını yüzde 100'lere getirmemiz işten bile değildir."
Türk bankacılık sisteminin daha hızlı koşabilmesi için sermaye piyasalarının, sigortacılığın ve diğer kesimlerinin de en az bankacılık sektörü kadar hızlı ve proaktif hareket etmesini beklediklerini vurgulayan Aydın, rekabetin Türk finans sektörüne, Türkiye'nin büyümesine, üretimine, istihdamına ve ihracatına olumlu katkı sağlayacağını sözlerine ekledi.
Son Dakika › Ekonomi › Uludağ Ekonomi Zirvesi - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?