Türk Dil Kurumu (TDK) Başkanı Prof. Dr. Gürer Gülsevin, "Devlet adamları işe el attıkça biz kültürümüzde daha ileri mesafelere gidiyoruz." dedi.
Gülsevin, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu ve TDK'nin desteğiyle, Karamanoğlu Mehmet Bey (KMÜ) Üniversitesi Şehit Ömer Halisdemir Konferans Salonu'nda gerçekleştirilen "1'inci Uluslararası Dil ve Edebiyat Kongresi"nin açılışında, milletlerin farklı boy, soy, aile, aşiret ve etnik unsurların bir araya gelerek oluşturabildikleri sosyolojik birlikler olduğunu söyledi.
Türk gibi büyük bir milletten söz edildiğinde, bunun içerisinde dünyanın birçok renginin bulunmasının mümkün olduğunu belirten Prof. Dr. Gülsevin, şöyle konuştu:
"Bunu dilinde de bulmamız mümkündür. Kültür ve dil tarihçileri, Türk kültür ve dilini 'Avrasya'nın bir yerinden doğup bütün Avrasya'yı baştan başa dolaşan bir ırmağa' benzetiyor. Nasıl bir ırmak gezdiği coğrafyayı besliyorsa, ona şekil veriyorsa, Türk dili ve kültürü de Sibirya'dan, Orta Asya'dan, Mezopotamya'dan, Anadolu'dan, Kafkasya'dan Avrupa'nın her noktasına kadar dolaşmış ve her yeri beslemiş. Nasıl bir ırmak dolaştığı yerden etkileniyorsa, Türk dili ve kültürü de bütün dolaştığı coğrafyadan beslenmiştir."
Gülsevin, Türk dilinde Çince, Rusça, Farsça ve Arapça gibi birçok dilden kelimeler bulunduğuna işaret ederek, "Niçin vardır? Çünkü bütün coğrafyada biz buraları dolaşmışız. ya hakim unsuru ya da komşu olarak bir arada yaşamışız. Evlenmişiz, akrabalıklar kurmuşuz ve onlardan beslenmişiz. Çince'de, Arapça'da, Farsça'da, Rusça'da, Ermenice'de, Sırpça'da saymakla bitmez Türkçe kelimeler vardır. Niçin? Çünkü biz onları beslemişiz." ifadelerini kullandı.
"Birbirlerinden hiç nasiplenmemişler"
Her dilin başka dillerden kelime aldığını ve verdiğini vurgulayan Gürer Gülsevin, şöyle devam etti:
"Türk dili kadar farklı dillerden kelime almış dili zor bulursunuz. Çünkü bütün Avrasya'yı dolaşmış bu insanlar. Sadece belirli bir coğrafyaya hapsolup kalmamışlar. Çince'de Türkçe, Türkçe'de Çince kelime var ama Ermenice'de Çince kelime bulamazsınız. Çünkü birbirlerinden hiç nasiplenmemişler, birbirlerinden beslenmemişler. Avrasya medeniyetinden Türk dili ve kültürünü çektiğiniz zaman, tarihten birden bardakların en alttakini çekmiş gibi olursunuz."
Tarihte Türk dilinin kimliğine devlet adamı olarak ilk sahip çıkan kişinin Karamanoğlu Mehmet Bey olduğunu anımsatan Prof. Dr. Gülsevin, "Karamanoğlu Mehmet Bey, 'Divanda, dergahta, bergahta, çarşıda, pazarda Türkçe'den başka dil konuşulmaya' diyor. Yani 'Bizim dilimiz, devlet dili olmuştur' diyor. Bir devlet adamı 'Bundan sonra Türkçe konuşacaksınız, yazacaksınız' diyorsa, bu bizim başlangıcımızdır. Karamanoğulları vesilesiyle Karaman, Türkçe'nin başkentidir." diye konuştu.
"'Dilimiz, kimliğimiz' başlığıyla birçok faaliyet yapıldı"
Gülsevin, 2017 yılının "Türk Dili Yılı" ilan edildiğini hatırlatarak, şunları kaydetti:
"Devlet adamlarımızın Türkçe'ye sahip çıkışının ilk örneği, Karamanoğlu Mehmet Bey'dir. İkinci feryadı 1930'larda Mustafa Kemal'den duyduk. 'Türk dili, Türk milletinin zihnidir, kalbidir' dedi. Dil, Tarih ve Coğrafya Fakültesini, Türk Dil ve Tarih Kurumunu kurarak, cumhuriyetin de devletin de temelinin kültür olacağını, Türkoloji'nin temelinde çok önemli bir yer tuttuğunu devlet adamı olarak ortaya koydu. Dilimizdeki kirlenmeyi, bütün dünya dillerinde olduğu gibi 'Amerikanca' üzerinden kirlenmeyi hepimiz görüyoruz. Yine bir devlet başkanı, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan 2017 yılını 'Türk Dili Yılı' ilan etti. 'Dilimiz, kimliğimiz' başlığıyla birçok faaliyet yapıldı. Devlet adamları işe el attıkça biz kültürümüzde daha ileri mesafelere gidiyoruz."
Kongreye, Karaman Valisi Fahri Meral, KMÜ Rektörü Prof. Dr. Mehmet Akgül, akademisyenler ve öğrenciler katıldı.
Son Dakika › Güncel › 1. Uluslararası Dil ve Edebiyat Kongresi - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?