Bingöl'de düzenlenen, '3. Uluslararası Bölgesel Kalkınma Kongresi'nde konuşan Başbakan Yardımcısı Cevdet Yılmaz, kalkınma ile demokratikleşmenin iç içe olduğunu ifade ederek, "Ne kadar demokratikleşirseniz, kalkınma süreçlerini de o ölçüde güçlendirmiş, geliştirmiş olursunuz" dedi.
Fırat Kalkınma Ajansı ve Bingöl Üniversitesi işbirliği ile düzenlenen '3. Uluslararası Bölgesel Kalkınma Kongresi' başladı. 'Demokratikleşme ve Sürdürülebilir Kalkınma' temasıyla Bingöl Üniversitesi'nde başlayan kongreye, Başbakan Yardımcısı Cevdet Yılmaz, İl Valisi Yavuz Selim Köşger, Bingöl Belediye Başkanı Yücel Barakazi, FKA Genel Sekreteri Mesut Öztop, Bingöl Üniversitesi Rektörü Gıyasettin Baydaş ve kurum amirleri ve çok sayıda davetli katıldı.
Konferansta konuşan Başbakan Yardımcısı Yılmaz, kalkınma modeli ve sürdürülebilir kalkınmanın önemine vurgu yaptı. Yılmaz, "Ülkelerin de, illerin de değişmesi için dışa açık olması lazım. Dışa ne kadar açık olursanız o kadar aslında ufkunuz genişler, kalkınma yolunda gelişme yolunda da ilerlersiniz. Aslında bu insanlar için de geçerli, gruplar için de, kurumlar için de geçerli. Çevresine açık olan yapılar, dışarıdan gelecek etkilere açık yapılar, her zaman daha fazla gelişirler. Ama içine kapanan, sadece kendi iç tartışmalarıyla meşgul olan kurumlar, yeterince gelişemezler. Yöreler de böyle, bölgeler de böyle. Ne kadar etkileşimi artırırsanız, dış dünyayla, çevresiyle ne kadar kanallar oluşturursanız, o kadar gelişme yolunda ilerleme kaydedersiniz" diye konuştu.
İnsan odaklı kalkınmanın çok boyutlu olarak tarif edilmesi gerektiğini ifade eden Yılmaz, bütün dünyanın sürdürülebilir kalkınma kavramı etrafında kalkınmayı tarif ettiğini, sürdürülebilir kalkınmanın da ekonomik, sosyal ve çevre boyutu olduğunu söyledi.
"NE KADAR DEMOKRATİKLEŞİLİRSE O KADAR KALKINMA OLUR"
Yılmaz, kalkınma ile demokratikleşmenin iç içe olduğunu ifade ederek, "Ne kadar demokratikleşirseniz, temel hak ve hürriyetleri ne kadar genişletirseniz, insanları ne kadar karar alma süreçlerine katarsanız, toplumun tabanını ne kadar yönetime yansıtırsanız, milli iradeyi ne kadar güçlendirirseniz, kalkınma süreçlerini de o ölçüde güçlendirmiş, geliştirmiş olursunuz" diye konuştu.
Son 13 yıllık iktidarları döneminde sürdürülebilir kalkınma konusuna önemli mesafeler alındığına işaret eden Yılmaz, şunları kaydetti:
" Türkiye'nin kişi başına gelirini bin 500 dolardan, 10 bin dolar seviyesine çıktığını belirtti. Türkiye'nin ihracatını ve üretim kapasitesini artırdı ve ekonomik alanda gerçekten bir başarı sağladı. Bu boyutu itibariyle sürdürülebilir kalkınmayı önemli oranda gerçekleştirdiğini ifade edebilirim. Sosyal boyuta baktığımız zaman, Türkiye'ye son 13 yılda ekonomisini büyütürken, sosyal adaleti de artıran ender ülkelerden bir tanesi oldu. OECD üye ülkeleri arasında baktığımız zaman gelir dağılımını son 13 yılda düzelten nadir ülkelerden bir tanesi Türkiye oldu. Bizim Türkiye İstatistik Kurumu olarak yaptığımız yoksulluk ölçümleri var. Buraya baktığımız zaman, satın alma gücüne göre söylüyorum, dünyayla mukayese edilebilir rakamlar bunlar. 1 doların altında günlük harcaması olan nüfusumuzu sıfırladık. Dünyada 1 milyara yakın insan, maalesef günde bir doların altında bir harcama ile yaşamak zorunda. Türkiye çok şükür böyle bir sorunu ortadan kaldırdı. 2 dolar 15 sent altında yaşayan nüfusun 2002 yılında toplam nüfusumuzun yüzde 3'ü civarındaydı. O da bugün itibariyle sıfırlanmış durumda."
"BU BÖLGENİN DE ARTIK REFAHI KONUŞMASI LAZIM"
Konuşmasında terör hadiselerine de değinen Yılmaz, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bunları yaşayan bölgemizin daha geniş çevremizin bu girdaptan çıkmasının yolu da aslında sürdürebilir kalkınmadır. Orta Doğu'nun, yakın coğrafyamızın bu içinde bulunduğu durumdan çıkması, daha iyi istikrarlı bir hale gelmesi için de mutlaka kalkınma sürecinde farklı bir noktaya ulaşması lazım. Bu bölgelerimizde halka, halkın iradesine dayalı yönetimlerin güçlenmesi lazım. Bu bölgemizin de artık refahı konuşması lazım. Kaba ideolojilerin, etnik çatışmaların, mezhep çatışmalarının, din inanç çatışmalarının ötesine geçerek, farklılıkların bir arada yaşadığı, temel hak ve özgürlüklerin geliştiği, hukuk devletinin güçlendiği bir ortamda bölgemizin istikrar kazanması lazım. Bu konuda hepimize büyük görevler düşüyor. Özellikle, akademik dünyaya, sivil topluma büyük görevler düşüyor. Biz tornadan çıkmış gibi birbirinin aynı, birbirinin kopyası insanlar olmak zorunda değiliz, farklı olmak durumundayız ve farklılıkta güzel bir şeydir. Farklılık kötü bir şey değildir. Farklılığı bir çatışma konusu haline getirdiğiniz zaman farklılık kötüdür. Bunu bir çatışma konusu değil, birbirini tanıma, birbirimizi anlama, farklı noktalardan belli hedeflere katkıda bulunma haline dönüştürdüğünüz zaman farklılıklar bir berekete dönüşür. Bir arada yaşama ama farklılıklarımızı muhafaza etme son derece önemlidir. İşte bunu başardığımız zaman aslında üretkenliğimiz de, sosyal adaletimiz de birçok gelişme sağlayacağız."
Türkiye'nin değişik illeri ile 12 ülkeden 20 davetli konuşmacının katıldığı konferansta, 109 bildiri tam metin olarak sunulacak. Konferans, yarın da devam edecek. - BİNGÖL
Son Dakika › Güncel › 3. Uluslararası Bölgesel Kalkınma Kongresi Başladı - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?