İngiltere Başbakanı David Cameron, Avrupa Birliği'nin (AB) karşı karşıya olduğu göçmen krizine ilişkin olarak, ülkere daha fazla göçmen almanın bu soruna çözüm olmayacağını savundu.
Cameron, İngiliz ve Avrupalı siyasilerin, İngiltere'nin mevcut göçmen krizine yönelik daha aktif rol almasına ilişkin yaptığı çağrılarına yönelik açıklamada bulundu.
İngiltere'nin Northamptonshire bölgesini ziyareti sırasında konuşan Cameron, krize yönelik ülkesinin daha fazlasını yapabileceği çağrılarına yönelik, "Belli bir sayıda sığınmacıyı Suriyeli sığınmacı kamplarından ülkeye zaten aldık. Durumu dikkatle inceliyoruz. Ancak bizler, en önemli şeyin, dünyanın o bölgelerine barış ve istikrar götürmeyi denemek olduğunu düşünüyoruz. Bunun, sadece ülkelere daha fazla göçmen alınarak başarılacağına cevap oluşturduğunu düşünmüyorum" ifadelerini kullandı.
Cameron, ülkesinin krize yönelik yürüttüğü stratejinin Avrupa'nın tüm üyelerini kapsadığını belirterek, "Bu kişilerin ayrıldığı ülkelere yardımcı oluyoruz. Ülkelerde istikrarı artırarak, bölgede güçlü ekonomiler ve değerli işler yaratılmasını sağlıyoruz" dedi.
İngiltere Başbakanı ayrıca, Manş Tüneli ile Fransız kenti Calais'te yaşanan kaçak göçmen trajedisine yönelik olarak da "Calais'de hareket halindeyiz. Daha yapmamız gereken çok şey var. Avrupalı ortaklarımızla beraber çalışıyoruz. Bunlar büyük zorluklar. Ancak üstesinden geleceğiz" diye konuştu.
İngiltere'de 7 Mayıs'ta yapılan genel seçimler parti liderliğinden istifa eden Ed Miliband'ın yerine İşçi Partisi'nde genel başkanlık için yarışan isimlerden, hükümetin Gölge İçişleri Bakanı Yvette Cooper, göçmen krizi konusunda ülkesinin 10 bin sığınmacıya daha ev sahipliği yapabileceğini vurgulamış, partisinin liderdiği için yarışan bir diğer aday Andy Burnham de hükümetin "Bu insani krize yönelik kafasını kuma gömdüğü" değerlendirmesini yapmıştı.
Hristiyan Birlik Partilerinin (CDU/CSU) içişleri politikaları sözcüsü Stephan Mayer, krize ilişkin yaptığı açıklamada ise İngilitere'nin mevcut duruma yönelik pozisyonunu eleştirmişti. Mayer, kaçak göçmen konusunda İngiliz hükümetinin geri planda kalmayı tercih etmesinin İngiliz-Alman ikili ilişkilerine zarar verebileceği ve Cameron'ın AB'nin reforme edilmesi kapsamında yaptığı müzakerelerin başarısız sonuçlanabileceği hakkında uyarıda bulunmuştu.
Avusturya Başbakanı Werner Faymann da Avrupa'ya ulaşan sığınmacıların bölge ülkeleri genelinde adil bir şekilde dağılımında İngiltere'nin etkili bir rolü benimsememesi halinde, Cameron'ın ülkesinin AB'deki geleceğine ilişkin yürüttüğü müzakerelere engel olacağının sinyallerini vermişti. Faymann, "Kendi talep kategorileri bulunan İngilizler aklıma geldiğinde, biz neden onlar için bir şey yapalım diye düşünüyorum. Çünkü şu denmeli; dayanışma tek yönlü bir yol değil" ifadelerini kullanmıştı.
İngiltere, 2014 yılının başında Suriyeli mültecilere kapılarını açacağını duyurmuştu. Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (BMMYK) ile yürüttüğü "Korunmasız Kişileri Yeniden Yerleştirme" programı çerçevesinde, özellikle şiddet ve işkence mağdurları ile tıbbi yardıma muhtaç kadın, çocuk ve yaşlı Suriyelilerin ülkeye girişine öncelik veriyor. Hükümetin Ocak 2014'ten beri yürüttüğü programı çerçevesinde ülkeye bu yaz başına kadar 200'den az Suriyeli sığınmacının alındığı bildirilmişti.
2014 yılının başında Suriyeli mültecilere kapılarını açacağını duyurmasına karşın İçişleri Bakanı Theresa May, bu yaz başında yaptığı bir açıklamada, Akdeniz'de kurtarılan kaçak göçmenlerin AB ülkeleri arasındaki eşit şekilde dağıtılması önerisine katılmadığını, bunun daha fazla kişiyi tehlike yolculuklara çıkmaya teşvik edeceğini savunmuştu.
AB içişleri bakanlarının geçen ay üzerinde uzlaştığı, uluslararası korumaya ihtiyaç duyan, çoğunluğu Suriyeli göçmenlerin dağıtım tablosuna göre, İngiltere'nin 2 bin 200 göçmene kapılarını açması kararlaştırılmıştı.
Son Dakika › Güncel › Avrupa'daki Göçmen Krizi - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?