Bahçeli, Yerel Seçimlerin "Cumhurbaşkanlığı Seçimleri İçin de Prova Niteliğinde" Olacağını Söyledi - Son Dakika
Son Dakika Logo
Güncel

Bahçeli, Yerel Seçimlerin "Cumhurbaşkanlığı Seçimleri İçin de Prova Niteliğinde" Olacağını Söyledi

Bahçeli, Yerel Seçimlerin "Cumhurbaşkanlığı Seçimleri İçin de Prova Niteliğinde" Olacağını Söyledi
03.12.2013 12:54

MHP lideri Devlet Bahçeli, 30 Mart 2014 tarihinde yapılacak yerel seçimlerin cumhurbaşkanlığı seçimleri için de prova niteliğinde olacağını belirtirken YSK'ya da, "Sulama birliklerinde çalışanların dahi istifasına karar veren bu Kurul, kamu"...

MHP lideri Devlet Bahçeli, 30 Mart 2014 tarihinde yapılacak yerel seçimlerin cumhurbaşkanlığı seçimleri için de prova niteliğinde olacağını belirtirken YSK'ya da, "Sulama birliklerinde çalışanların dahi istifasına karar veren bu Kurul, kamu gücünün başında bulunan, devlet yönetiminin siyasi sorumluluğunu taşıyan bakanları nasıl ve hangi mantıkla es geçmiştir?" diye seslendi.

Partisinin grup toplantısında konuşan MHP lideri özetle şunları söyledi:

"Ortadoğu yine kaynayan ve fokurdayan kazan gibidir. Suriye'deki yangın körüklenmeye devam etmektedir.Sınırlarımızın hemen dibinde şaibeli oluşumlar hızla hedef büyütmekte, hızla ilerlemektedir.PKK-PYD ortaklığı Suriye coğrafyasında; merkezde Kobani, batıda Afrin, doğuda ise Kamışlı'dan oluşacak özerk bir yönetim için düğmeye basmıştır. AKP hükümeti ise gelişmeleri sessizce izlemekte ve sineye çekmektedir.

Türkiye'nin kırmızı çizgileri bir kez daha ihlal edilmiş, milli beka ve güvenliği bir kez daha darbe almıştır.

Başbakan sarfettiği sözlerini defalarca yutmuş, defalarca geri adım atmış, bir şey olmamış gibi ve pişkince davranmaktan gocunmamıştır.

-"PETROL BAHANESİYLE KÜRDİSTAN'IN MAYASI ÇALINMAKTA"-

Başbakan Erdoğan'ın iş olsun kabilinden gürlemesi, yüksek perdeden atıp tutması ve kuru diklenmeleri hiçbir fayda sağlamamış, hiçbir sonuç doğurmamıştır.

Ülkemiz dört bir tarafından ihanet çemberine alınmıştır. Sınırlarımıza bitişiğinde PKK devletleşmekte, Kürdistan'ın çatısı örülmektedir.Başbakan ve hükümeti ise Barzani'yle petrol ve doğal gaz anlaşması yapma derdindedir.

Kan üzerinden kurulan enerji denkleminin, tavizlerle inşa edilecek boru hatlarının ülkemizin başına musibetleri sağanak halinde yağdıracağı şimdiden aşikardır.

Gerçek olan şudur ki, petrol bahanesiyle Kürdistan'ın mayası çalınmakta, meşruiyeti sağlanmakta ve AKP'de buna çanak tutmaktadır.Başbakan Erdoğan peşmergeye duyduğu sevgi ve yakınlığın onda birini nedense Türkmenlere göstermemektedir.

Aklı fikri Barzani'ye yılışmak, gözüne girmek ve Kürdistan'ı tanıyarak petrolü elde etmektir.

-"YASAL KONTENJANLAR HERHANGİ BİR MAZERET İLERİ SÜRÜLMEKSİZİN DOLDURULMALI"-

Bugün aynı zamanda 3 Aralık Dünya Engelliler Günü'dür.

Engellilerin önündeki tüm sanal veya somut engelleri kaldırmak başta siyasi iktidar olmak kaydıyla herkesin hedefi olmalıdır.

Engellileri verimli olacakları iş ve mesleklere kavuşturmak, hayatlarını bizatihi idame ettirecek sosyal fırsatlara eriştirmek için vakit kaybedilmemelidir.

Kamuda ve özel sektörde engelli kardeşlerimiz için ayrılan yasal kontenjanlar herhangi bir mazeret ileri sürülmeksizin doldurulmalı ve çalışma alanları genişletilmelidir.

-"SON YEDİ YILDA KADIN CİNAYETLERİ YÜZDE BİN DÖRT YÜZ ARTTI"-

5 Aralık 1934'de Türk kadını seçme ve seçilme hakkını almış, böylece demokrasinin en önemli ögesi olan temsil ve katılım temellendirilmiştir.

Ne üzücüdür ki, bugünlerde siyasetteki temsil oranlarının yeterli olup olmadığı bir yana kadınların her neviden sorunları, karşılaştıkları zulüm ve zorbalıklar korku ve kaygı verici şekilde tırmanmıştır.

Artık kadına şiddet otomatiğe bağlanmış, saldırı ve kaba güç gösterileri iyice kontrolden çıkmıştır.

Psikopatlar, cani ruhlular, eli kanlı canavarlar, gözü dönmüş manyaklar kadın, genç kız ve çocuk demeden katletmektedir.

Şu kahredici tabloya bakınız ki, son yedi yılda kadın cinayetleri yüzde bin dört yüz artmış, bu çerçevede AKP'nin iktidar yıllarında beş bine yakın ölüm vakası yaşanmıştır.

Bu anormal manzara kolay kolay hazmedilecek bir sonuç değildir.

Ülkemiz hastalıklı ruhların eşkıyalıklarına sahne olmaktadır.Bu vandallık, bu alçaklık ve bu gözü dönmüşlük mutlaka bitmeli ve bitirilmelidir.

-"SEÇİMLERE TAM OLARAK 118 GÜN KALMIŞTIR"-

Mahalli İdareler Seçimleri 30 Mart 2014 tarihinde yapılacaktır.Şu günden itibaren bu seçimlere tam olarak 118 gün kalmıştır. Bu demokratik yarışın adaletli, ahlaka uygun, güvenli, temiz ve şaibesiz geçmesi en samimi temennimizdir.

30 Mart 2014 tarihindeki demokratik imtihanda şu soruların cevabı en açık biçimde karşılık bulacak ve billurlaşacaktır:

Milletin tümünü bağrına basan hizmet aşkı ve karşılıksız sevgi mi seçilecek; yoksa sınıf, zümre, elit, kaymak tabaka, yandaş, hısım, dünür ve hanedan çıkarları mı gözetilecektir?

Vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğü mü sahiplenilecek; yoksa bölünmüş, parçalanmış ve 36 etnik kimlik tarafından markaja alınmış, ezilmiş, öğütülmüş ve makaslanmış millet fikri mi desteklenecektir?

Terörü kaynağında kurutmaya ve kazımaya yemin etmiş irade mi öne geçecek; yoksa teröristlerle müzakere masalarında şeref ve haysiyetini kaybetmiş hainler korosu tasvip mi görecektir?

Türk milletini var etmeye, Türklüğü yaşatmaya ve payidarlığını korumaya çalışan Türk milliyetçilerinin haklılığı mı görülecek; yoksa Türk diye bir şey yoktur diyen anonim, iptidai, soyu bulanık, aklı karışık ve zihniyeti kapkaranlık simalar mı gülecektir?

-"CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMLERİ İÇİN DE PROVA NİTELİĞİNDEDİR"-

Başbakan Erdoğan'ın ayırıcı ve ayrılıkçı üslubu, hakaret dolu açıklamaları, terörizme karşı beslediği hayranlık ve muhabbeti daha ciddi badirelere yol açmadan törpülenmeli ve hak ettiği karşılığı almalıdır.Bu sebeple önümüzdeki 30 Mart tarihi çok şeye gebedir.

Türkiye'nin AKP zulmünden kurtulması için 30 Mart'ı ilk çıkış kapısı olarak görüyor ve buna uygun hareket etmek için de her mücadeleyi gösteriyoruz.

Anlaşılmaktadır ki, Başbakan Erdoğan mahalli idareler seçimlerini bir güven oylaması olarak ele almakta ve yorumlamaktadır.Bunun için tüm kozlarını, devletin tüm imkan ve kaynaklarını siyasi çalışmalarına seferber etmektedir.

Aynı zamanda 30 Mart 2014 tarihinde yapılacak mahalli idareler seçimleri, sonrasında yapılacak Cumhurbaşkanlığı Seçimleri için de prova niteliğindedir.

Dahası, normal zamanı 2015 yılının Haziran ayı olan 25. Dönem Milletvekilliği Genel Seçimlerinin seyri ve sonuçları hakkında da aşağı yukarı hepimize bir fikir verecektir.

-"SÖZLERİ, PANİK ATAKLAR GEÇİRDİĞİNİN İŞARETLERİYLE DOLUDUR"-

Her hal ve tavrından görülüyor ki, Başbakan'ı korku sarmıştır. Sözleri, siyasi faaliyetleri, ilişki ve irtibatlarındaki gelgitler paniklediğinin, telaşa kapıldığının, panik ataklar geçirdiğinin işaretleriyle doludur.Ancak korkunun ecele faydası dün olmadığı gibi, 30 Mart'ta da olmayacaktır.

-"AKP, CHP VE BDP BİRBİRLERİNİN GIDASIDIR"-

Türkiye yıllardan beri tek sermayeleri kutuplaştırma ve cepheleştirme olan AKP- CHP- BDP'nin çekişmesi ile israf olmaktadır.

Manevi değerlerimizi istismar eden, bölücülere umut veren, PKK'ya el uzatan iktidar partisiyle; Washington'dan icazet arayacak, siyasetini yabancılara endeksleyecek kadar çaresizliğe mahkum hale gelen ana muhalefet partisi ülkemizin önündeki başlıca takozdur.

Bunların işleri güçleri germek, kamplaştırmak ve gerilim icat etmektir.

AKP, CHP ve BDP birbirlerinin gıdasıdır ve biri olmazsa diğerine de gerek kalmayacaktır.

Kaçınılmaz hesaplaşma, bastırılamaz milli irade, yayından fırlayan ok gibi olan milli şuur 30 Mart günü Başbakan'a, pazarlık ortaklarına, yabancılardan merhamet uman zavallılara zelzele yaşatacak ve zangır zangır alayını titretecektir.

-"SULAMA BİRLİKLERİNDE ÇALIŞANLARIN DAHİ İSTİFASINA KARAR VEREN BU KURUL, BAKANLARI NASIL VE HANGİ MANTIKLA ES GEÇMİŞTİR?"-

Özellikle Yüksek Seçim Kurulu'nun 28 Kasım günü aldığı ilke kararı düşündürücü, bir o kadar da yanlı ve yanlıştır. Buna göre, Mahalli İdareler Seçimlerinde aday olacak hükümet üyelerinin durumu netleştirilmiş ve istifalarına gerek olmadığı yönünde oy birliğiyle karar alınmıştır. Bu mesnetsiz, ucube ve anormal karar demokrasinin ilke ve esaslarını hiçe saymaktan, çiğnemekten ve dikkate almamaktan başka bir şey değildir.

Yüksek Seçim Kurulu'nun çok değerli üyeleri bu kararı alırken demokrasinin faziletlerini ve yazılmamış esaslarını hesaba katmışlar mıdır?

Sulama birliklerinde çalışanların dahi istifasına karar veren bu Kurul, kamu gücünün başında bulunan, devlet yönetiminin siyasi sorumluluğunu taşıyan bakanları nasıl ve hangi mantıkla es geçmiştir?

Milletvekilleriyle bakanları yetki ve görev bakımından bir ve eşit görmek bir defa büyük bir yanılgıdır.

Bakanların koltuklarından ayrılmadan adaylığa soyunmaları haksız rekabeti doğuracak ve ahlaken sorunlu bir durumu ortaya çıkaracaktır.

Bir yanda kısıtlı kaynaklarla seçime katılan adaylar, diğer yanda devlet gücünü arkasına almış bakanlar bulunacaktır.

Bir yanda kıt kanaat seçim çalışmasını sürdürmeye çabalayan adaylar, diğer yanda bürokrasiyi ve bakanlık imkanlarını pervasızca kullanan ve yönlendiren bakanlar yer alacaktır.

-"DEMOKRATİK AHLAKA KARA ÇALMAKTIR"-

Bu paradoks ve patolojik vaka demokrasinin ruhunu tırpanlamak, demokratik ahlaka kara çalmaktır.

YSK bu kararı alırken acaba; telkin altında kalmış mıdır? Tavsiye almış mıdır?

Yönlendirmelere açık olmuş mudur?Ya da herhangi bir menfaat vaadine kanmış, iradesine ipotek koydurmuş mudur?

-BAŞBAKAN'A VE YSK'YA SESLENDİ-

Başbakan Erdoğan demokrasinin zerresini içinde taşıyorsa, siyasi ahlakın kırıntısına sahipse aday olmuş veya olacak bakanların derhal istifasını istemelidir.

Şayet bakanlar görevlerinden çekilmeden aday olurlarsa; siyasetin havası bozulacak, itibarı karalanacak, dengesi sarsılacak, rekabeti sakatlanacak ve tıpa tıp faşist yönetimleri çağrıştıracaktır.

Yüksek Seçim Kurulu da hiçbir şekilde kabul edilemeyecek kuşkulu kararından hemen dönmeli ve demokrasinin evrenselleşmiş ilkelerine bağlı olmalıdır.

Tarafgir, sübjektif, hasis, ısmarlama, otokrat, nezaketten uzak, öfkeli ve yapmacık zihniyetlerle bırakınız demokrasinin ilerisini, en iptidai ve güdümlü halini bile sağlamak iğneyle kuyu kazmak kadar boştur, akıl dışıdır.

-"ERDOĞAN'IN YÖNETİMİ ALTINDAKİ TÜRKİYE HAİNLERİN AT KOŞTURDUĞU ÜLKE HALİNE GELMİŞTİR"-

AKP'nin müzakere ortaklarından BDP'nin Gençlik Meclisi Kongresi'nde bir grup alçak, bir grup terörist Türk bayrağını indirmiştir. Şeref ve bağımsızlık simgemiz olan Türk bayrağına yönelik bu saldırıyı lanetliyor ve yapanların yanına kar bırakılamamasını istiyorum.

Öyle bir süreçteyiz ki; bayrağımız gölgelenmekte, kimliğimiz ezilmekte, Türklük inkar edilmekte, Türk milleti suçlanmakta ve milli değerlerimiz bir bir yıpratılmaktadır.

Başbakan Erdoğan'ın yönetimi altındaki Türkiye hainlerin at koşturduğu, sürüler halinde nifak saçtığı, provokasyonlar yaptığı bir ülke haline gelmiştir.

PKK'lıların ve İmralı canisinin affı hedef yapılmıştır.

-"BAYRAĞIMIZ İNİYORSA SORUMLUSU BAŞBAKAN'DIR"-

Bayrağımız iniyorsa sorumlusu Başbakan'dır. PKK'lı militanlar şehirlerde kimlik kontrolü yapıyorsa suçlusu Başbakan'dır.

Petrol için Türkiye'yi ve Türk milletini boru hatlarıyla değişme kalleşliği de Başbakan'a ait bir yüz karalığıdır.

"Türk dediğin bir sentezdir ve Türk diye bir ırk yoktur' diyerek ağaç kovuğundan çıktığını, cami avlusunda bulunduğunu, nüfus kütüğünü Kandil'deki mağaralara yazdırdığını zımnen kabullenen, tescilli ve markalı Türk hasımlarına unvan veren, mevki kazandıran ve oraya buraya saldırtan Başbakan'dır.

Türk demek İslam'ın kılıcıdır.Türk demek Peygamber'imizin övgüsüne mazhar olandır.

Türk demek şereftir.Türk demek tarihtir.Türk demek Atilla'dan Mustafa Kemal'e kadar sergilenen cesaret, gösterilen atılganlıktır.Türk demek şehitliktir.

Türk demek kahramanlıktır.Türk demek irfan, görkem ve kutlu bir dilektir.

Türk demek milletle aynı anlamdadır.Türk demek kültürle olgunlaşmış, zaferlerle pekişmiş, acılarla perçinlenmiş, anılarla zenginleşmiş, ülkülerle yoğrulmuş devasa kudret, devasa şuur ve devasa hatıra demektir.

-"TÜRKLÜĞÜ İNKAR ETMEK EN ŞİDDETLİ IRKÇILIK VE DÜŞMANLIKTIR"-

Türklüğü inkar etmek en şiddetli ırkçılık ve düşmanlıktır.

Ne acıdır ki, asırların vicdanı Türklüğü defalarca teyit etmiştir de, içimizdeki köksüzler, vicdanları esir düşmüş ruhsuzlar hala bunu anlayamamıştır.

Steplerden okyanuslara, bozkırlardan balta girmemiş ormanlara kadar Türk'ün imzası atılmış, mührü vurulmuştur da, bir tek bunu Şark Meselesi'nin kuyruğuna takılan yarasa tabiatlılar idrak edememiştir."

Dünya Engelliler Günü dolayısıyla grup toplantısına katılan Tüm Engeliler ve Aileleri Yardımlaşma Derneği Başkanı, Bahçeli'ye çiçek verdi. MHP lideri de, "Mahalli idareler seçimlerinde engelli kardeşlerimin MHP'de belediye meclis üyesi olarak temsilini arzulamaktadır. Bu arzularına sözüm olarak önümüzdeki mahalli idareler seçimlerinde herkes şahit olacak" dedi.

Bu arada Bahçeli'nin konuşması sırasında rahatsızlanan bir ziyaretçi salondan dışarı çıkarıldı.

Kaynak: ANKA

Son Dakika Güncel Bahçeli, Yerel Seçimlerin 'Cumhurbaşkanlığı Seçimleri İçin de Prova Niteliğinde' Olacağını Söyledi - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?

    SonDakika.com'da yer alan yorumlar, kullanıcıların kişisel görüşlerini yansıtır ve sondakika.com'un editöryal politikası ile örtüşmeyebilir. Yorumların hukuki sorumluluğu tamamen yazarlarına aittir.

Advertisement