Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, "İktidar her ülkede vardır ama muhalefet varsa onun adı demokrasidir. Bizim muhalefetimiz de bu. Ne küçük görelim, ne alay edelim. Evet onların söyledikleri, yaptıkları yanlış olabilir ama 'muhalefet var ki biz de iktidardayız ve bu ülke demokrasiyle yönetilebiliyor' dememiz lazım" dedi.
Bülent Arınç, Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Bursa Şubesinin, Kültürpark'taki yeni hizmet binasının açılış töreni ve "20'nci Yıl Gala Programı" etkinliğinde yaptığı konuşmada, Türkiye'de iyiye giden ekonominin, daha iyi olması gerektiğini söyledi.
Hükümet olarak 12 yıldır iktidarda bulunduklarını, bu zaman zarfında halkın kendilerine güvendiğini, desteklediğini ve dua ettiğini gördüklerini dile getiren Arınç, "Fakat ben şunu da biliyorum, eğer ekonomide 3 günlük bir kırıklık olsa, bir bozulma olsa bugünkü seviyelerinden 3 günde biraz daha geriye düşseler aynı sevgiyi bulamazsınız" diye konuştu.
Arınç, insanların biraz midesi, biraz cebiyle de hareket ettiklerini vurgulayarak, şunları kaydetti:
"Biraz işsizlik oluverse, biraz hayat pahalılığı olsa, biraz başka şeylerden olumsuz bir gidişe gitsen, inanın hemen seçim sonuçlarına yansır. O yüzden bizim ekonomiyi sağlam tutmamız lazım. Ekonomide gerçekçi adımlar atmamız lazım. Yeri geldiğinde acı da olsa bazı şeylere dönüşümüz de gerekebilir. Burada el ele vereceğiz ve Allah'ın izniyle şu anda hiçbir sorun yok gibi görünüyor ama kendi içinde bir yenilenmeye de bizim ihtiyacımız oldu. Dün de söyledim yani siyasi istikrarı mutlaka korumalıyız. Onun için hepimiz itina göstermeliyiz. 'İyi de başkasına tavsiye etmek kolay, sen de bir kendine dön bakalım' derlerse, biz de hükümet olarak siyasi istikrarın korunmasına ayrıca önem vermeliyiz."
Türkiye'nin yönetilmesi zor bir ülke olduğunu vurgulayan Arınç, ancak kendilerinin bunu başarıyla götürdüklerini dile getirdi.
"Önemli olan Türkiye'nin yönetilebilmesidir"
Arınç, içindeki ve dışındaki gelişmelerin Türkiye'yi yönetilemez bir ülke haline getirmemesi, bundan da herkesin kaçınması gerektiğini ifade ederek, şöyle konuştu:
"Önemli olan Türkiye'nin yönetilebilmesidir. Bugün güçlü başbakanlar, güçlü hükümetler gördük. 11,5 veya 12 yılını Sayın Başbakanımız şimdi Cumhurbaşkanımız şimdi de aynı kabineden yetişmiş içeriyi dışarıyı bilen, doğuyu-batıyı bilen inanç şuuruna sahip bir arkadaşımız başbakanımız olarak, devam ediyoruz. Mutlaka bizim üzerimizde de siyasi istikrarı korumak ve kollamak gibi bir görevimiz var. Buradan rahatlıkla şunu söyleyebilirim; 76 milyon yüksek bir nüfus ve bu nüfus dinamik bir nüfus. 'Elbette bir ülkede demokrasi var' diyebilmemiz için iktidarı göstermemek gerekir. Muhalefeti göstereceksiniz. İktidar her ülkede vardır ama muhalefet varsa onun adı demokrasidir. Bizim muhalefetimiz de bu. Ne küçük görelim, ne alay edelim. Evet onların söyledikleri, yaptıkları yanlış olabilir ama 'muhalefet var ki biz de iktidardayız ve bu ülke demokrasiyle yönetilebiliyor' dememiz lazım."
"Eleştiri olmazsa olmaz"
Eleştiri olmazsa, demokrasinin ve istikrarın da olmadığını anlatan Arınç, şöyle devam etti:
"Biz de şöyle bir kanaat var; '12 senemizi gecemize gündüzümüze kattık. Gözünüze, dizinize dursun hala bizi mi eleştiriyorsunuz? Ne yapmadık ki sizin için. Bu yollar, bu hastaneler, bu üniversiteler sizin için değil mi? Şunlar, şunlar sizin için değil mi?' Evet bunların hepsi milletimiz için yaptık. Muhalefet de bu köprülerden geçiyor, onlar da bu üniversitelerde, onlar da bu Marmaray'a biniyor karşı tarafa gidiyor ama eleştiri insanın doğasında var. Eleştiri olmazsa olmaz. Bazı insanlar bilerek eleştirir, bazılarının da damarında vardır. Bir büyüğümüz derdi ki, 'bu adam eleştirmeden duramaz' Mesela derdi; 'şu kapıdan Hazreti Ebubekir içeri girse' o mübarek insan, Peygamberimizin dostu, herşeyini ona feda etmiş bir insan, cömertliğin sembolü. Bizim adam derdi ki; 'boyu da amma uzunmuş' Mutlaka söyleyecek birşey bulur insanlar. Hazreti Ebubekir gibi adama da 'boyu da amma uzunmuş' başkasına belki de kısaymıştır, uzun adam. Kısası da var, uzunu da var. Yani birşey bulacak ki adam eleştirsin. Ancak onunla tatmin oluyor. Ne yapalım adamı asacak, kesecek halimiz yok. Bir kısmına bakarsın, gülersin geçersin. Bir kısımına cevap vermeyi gerektirdiği için cevap verirsin. Bir kısmı da doğrudur, sen farkında değilsin. O zaman da 'adam ne kadar iyi bir iş yaptı, benim bir yanlışımı ortaya koydu. Kendime çeki düzen vereyim' dersin be kardeşim ama 'kimse beni eleştirmesin' diye bas bas bağırmaya gerek yok. Eleştiri olacak. Bir ülkede demokrasi varsa, iktidar varsa, muhalefet de olacak ve eleştirecek."
Arınç'ın bu sırada, "değil mi arkadaşlar, niye susuyorsunuz?" demesinin ardından salonda bulunanlar alkışla karşılık verdi. Bunun üzerine Arınç, "Yoksa aklınıza başka birşey geldi de korktunuz mu? 'Ne yapsak acaba diye düşünüyor musunuz?' Burası MÜSİAD. Doğruya doğru, eğriye eğri" ifadesini kullandı.
Eleştirilerle insanların birbirlerini daha iyi tanıyacaklarına da değinen Arınç, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Eskiden bu diyalog denilen şeyi çok güzel anlatan bir kural var. İki kişi karşılaşır. Biri diğerine der ki; 'Senin düşündüklerin yanlış. Seni dinlemeye bile gerek yok ama söylediklerinden doğru olanlar da vardır. O zaman sen konuş. Benim bütün düşündüklerim doğru ama içinde yanlış da olabilir. O zaman ben konuşayım da sen dinle' Sen konuş, ben dinleyeyim, ben konuşayım, sen dinle olursa kavga olmaz. Kesinlikle olmaz. 'Hiç kimse bunları böyle konuşamaz' dersen işin sonu kötü olur be kardeşim. Bırak konuşsun adam, açılsın ya. Doğru yapıyorsan karşılığını ver. Yanlışsa düzelt. Bir kısımında saçma sapan şeyler olur, güler geçersin, 'bu devirde böyle şey de olur mu kardeşim' dersin. İnsanlar çeşit çeşittir. 76 milyon insan 76 tane farklı karakter. O zaman ne olacak? Ülkeyi iyi yönetebileceğiz. Çünkü eleştirisine kulak asmazsan, sözünü dinlemezsen, sözünü kesmeye çalışırsan birikir birikir birikir Türkiye yönetilemez hale gelir çünkü sokaklara çıkarlar, konuşmanın ötesinde kötü şeyler yapmaya başlarlar onlarla baş etmek de giderek zorlaşır. 'Konuşsun da açılsın adamlar. Konuşsun da bakalım ne cevherler biliyorlarmış bir kez daha dinleyelim' diyeceksiniz. İnşallah MÜSİAD'ın bize öğrettikleri bu. Konuşacağız, anlatacağız, söyleyeceğiz, dinleyeceğiz."
-"12 sene Türkiye'yi tek başına yönetmek demek, altın ödül almak demektir"
Arınç, sabah yanına gelen bir kişinin başka biriyle randevu almak için kendisinden aracı olmasını istediğini kaydetti.
"Bunlar doğru şeyler değil" diyen Arınç, sözlerine şöyle devam etti:
"Kim görüşmek istiyorsa vakit, izin, imkan, eğer hemen değilse telefon açarsınız, 'şu an müsait değiliz, bir hafta, 10 gün sonra olsa olur mu?' dersiniz. Ben şahsen böyle yapıyorum ama görüşürsünüz. Görüşmekten korkmayalım, dinlemekten korkmayalım, eleştirilmekten korkmayalım. Çünkü biz güçlü insanlarız, 12 sene Türkiye'yi tek başına yönetmek demek, altın ödül almak demektir. Allah nazardan saklasın ama biz 12 sene iktidar olmak için kurulmadık. Bizim hedeflerimiz var, 2023 var. Ne kadar kaldı? Allah kısmet ederse 9-10 sene. 'Keşke 2023'te bitse' diyen muhalefet var, bitmiyor. Turpun büyüğü heybede. 2053 var, bitmiyor 2071 var. Şimdi kundaktaki çocuk büyüyecek, ağabey, abla olacak. Evlenecek, çocuk çoluk sahibi olacak. Onların çocukları için de hedeflerimiz var. Böyle olursanız büyük olursunuz."
Konuşmasının ardından Arınç, 20 yılını dolduran MÜSİAD üyelerine plaket verdi.
- Bursa
Son Dakika › Güncel › Başbakan Yardımcısı Arınç Açıklaması - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?