Başbakan Yardımcısı Arınç: Silah Çekerek Vurulması Hukuk Devleti İçin Uygun Bir Davranış Değil

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Diyarbakır Lice olaylarını protesto sırasında, bayrağı indiren şahsın silah çekerek anlının ortasından vurulmasının hukuk devleti için uygun bir davranış olmadığını söyledi.

99. Dönem Kaymakamlık Kura töreni için TOBB'a gelişinde gazetecilerin sorunlarını yanıtlayan Başbakan Yardımcısı Arınç, Diyarbakır'da bayrak indirme olayının ardından muhalefetin tutumunu eleştirirken, "Bir çözüm süreci var çözüm süreci bir devlet projesidir. MGK'da kabul edilmiştir. Her anda takip altındadır. Devletin bütün kurumları çözüm sürecinde bu sürece destek vermekle yükümlüdür" dedi.

"Hükümetin CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun iddia ettiği gibi "Silahlı Kuvvetlere silah kullanın talimatı verdi mi? Vermedi mi?' sormamıza gerek yok" diyen Arınç, TSK'nın görevinin bilinci içinde olduğunu söyledi.

TSK'nın, aldatmalara karşı, yanıltmalara karşı, ortaya sürülen, hedef gösterilen insanların ölümünü isteyenlere karşı görevini en iyi şekilde yaptığını kaydeden Başbakan Yardımcısı Arınç açıklamasını şöyle sürdürdü:

-"TSK BUGÜNKÜ KOMUTA KADEMESİ İLE YAPTIĞI İŞİ HAKKIYLA YAPAN BİR KURUMDUR"-

"Burada içeriye giren bu suçu intikâb eden şahısla ilgili sorumluluk ayrıdır, ama bahçelinin dediği gibi silahı çekip bu adamı öldürmek, anlının çatısından farklıdır. Söylemek istediğimiz budur. Öldürmekle yükümlü değiliz. Hukuk devleti içerisinde herkes yaptığı suçun, işlediği cürmün cezasını ancak mahkemelerde bulabilecektir. Türkiye'de iyi veya kötü, doğru veya yanlış halkımız tarafından benimsenmiştir. Sürecin ne kadar zorluklarla karşılaştığını her kes bilir. Yüzyılın projesinden bahsediyoruz. 40 yıllık bir terör belasını sonlandırmaktan bahsediyoruz. İçişleri Bakanlığımız hassasiyetle görevini yapıyor. TSK hassasiyetle görevini yapıyor. Her taş atana silah mı yağdırmakla bizim güvenlik güçlerimiz. Hayır, böyle bir şey yapmayacağız. Oynanan oyunu biliyoruz. "Talimat verildi silahlı kuvvetler bir şey yapmadı' bu alçakça bir iftiradır. Bunu Kılıçdaroğlu değil kim söylüyorsa söylesin iftiradır. TSK bugünkü komuta kademesi ile yaptığı işi hakkıyla yapan bir kurumdur. Ben halkımızın bu yapılan fiile karşı, fevkalade duyarlı olduğuna, yapılan işin yanlışlığını büyük bir suç olduğunu herkesin kabul etmesi büyük bir memnuniyetle görüyorum.

-"KULAKLARINA KÜPE OLSUN"-

HDP'liler gitmişler Lice'de grup toplantısı yapmışlar. Basın olarak sizin bunu böyle duyurmanız yanlıştır. Hiçbir siyasi parti grup toplantısını Meclis dışında yapamaz. Daha önce Diyarbakır'da yaptılar, Şırnak'ta yaptılar bunlar bir kahve- çay içme sohbetiydi. Bunlar Lice'ye giderken yollarının kimler tarafından kesildiğini, geçmişte olduğu gibi nasıl hasretle kucaklaştığını, nasıl tahta sandalyeler üzerinde oturup dertleştiklerini gördük. Bu bir grup toplantısı değildir. Grup toplantısı olsaydı Anayasanın 83'üncü maddesi gereğince, dokunulmazlıktan istifade ederlerdi. Şuanda Lice'de bu gövde gösterisinin adı kendilerini tatmindir, dokunulmazlık kapsamı içinde de değildir. Kulaklarına küpe olsun grup toplantılarını Meclis'in ve eklentilerinin içerisinde yapmak mecburiyetindesiniz. Başka yerde yaparsanız adı grup toplantısı olmaz ne ise o olur."

-"TÜRKİYE EL KAİDE BAĞLANTILI UNSURLARA MÜSAADE ETMEYECEK"-

Musul'da ve Tuzhurmatu'da yaşanan olaylar fevkalade kaygı vericidir. Takip ediyoruz, Dışişleri Bakanlığımızda, Başbakanlığımızda takip ediyor. Maalesef Suriye'de 4'üncü yılına giren kriz içerisinde Eset yerini sağlamlaştırmak için maalesef bir takım örgütlerin Suriye'ye girmesine göz yumdu. Bunların bir kısmı Eset rejimini destekleyenlerdir bir kısmı da farklı amaçlarla oraya girmiş yasadışı örgütlerdir. Bir kısmı El Kaide bağlantılıdır, bir kısmı da radikal unsurlardır. IŞİD denen daha önce Suriye'nin Kuzeyinde yerleşmeye çalışan ve bizim de Süleyman Şah Türbesini abluka altına almaya çalışan örgüttür. Şimdi acıyla görüyoruz ki Musul'u almak üzere ve kendilerine karşı Irak Merkezi Hükümetinin silahlı güçleri Musul'u terk etmişlerdir. Silahları bırakarak ayrılmışlardır. Maliki OHAL ilan etmiştir ama çareyi başkalarına ricada görmüştür. Maliki'nin yanlış politikaları da, Anbar'a müdahale ederken Musul'u bırakmak gibi bir acıyı arkasında getirmektedir. Çok bilinmeyenli bir denklem. Burada hem Türkmenlerin hem de o bölgede yaşayan inancı, mezhebi, etnik mesuliyeti ne olursa olsun o insanların böylesine aşırı, radikal veya El Kaide bağlantılı bir unsurun yönetimine geçmesine ve yasa dışı bir takım örgütlenmelere Türkiye müsaade etmeyecektir. Kamyon şoförlerimizle ilgili olay takip edilmektedir. Sayısı arttı bildiğim kadarıyla. Emniyetli bir yerde olduklarını ve bir an önce bırakılacaklarını ümit ediyorum"