Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, Hollandalı Türklerle Buluştu

Hollanda'da bir dizi temaslarda bulunan Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, Hollandalı Türklerle buluştu. Rotterdam kentinde düzenlenen toplantıda vatandaşlara yönelik bir konuşma yapan Bozdağ, anadil ve entegrasyonun önemine değindi.

Hollanda'da bir dizi temaslarda bulunan Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, Rotterdam kentinde Hollandalı Türklerle buluştu. Yurtdışı Türkler ve Akraba Toplulukları Başkanlığı Başkanı Kemal Yurtnaç, Lahey Büyükelçisi Uğur Doğan, Rotterdam Başkonsolosu Togan Oral, Deventer Başkonsolosu Nihat Erşen, Sivil Toplum Kuruluşu Temsilcileri, siyasetçiler, işadamları, akademisyenler ve eğitimcilerden oluşan yaklaşık 500 kişinin katıldığı toplantıda bir konuşma yapan Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, eğitim, güvenlik ve ayrımcılık konularını ele aldı.

Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı tarafından 'Hollanda Buluşmasıö adı altında 'De Doelen' salonunda gerçekleşen toplantıdaki konuşmasına 'Hepinizi sevgiyle ve saygıyla selamlıyorum. Size, Türkiye'den 74 milyon kardeşinizin selamlarını, gönül dolusu muhabbetlerini getirdimö diyerek başlayan Başbakan Yardımcısı Bozdağ, 'Türk toplumu olarak gittiğimiz yerlere hiçbir zaman yük olmadık, hep yük aldık. Gittiğimiz yerlere katkı verdik. Nereye gittiysek oraların kalkınması, gelişmesi, ileri gitmesini temin ettikö diyerek devam etti. Bozdağ, konuşmasına şu şekilde devam etti:

'EŞİT KATILIM NASIL OLABİLİR BUNU KONUŞMALIYIZö

Şimdi buralarda entegrasyon konuşuluyor. 50 sene sonra entegrasyonu konuşmak ne kadar sağlıklıdır onu hep beraber düşünmemiz lazım. 50 yıl önce gelirken kimse entegrasyonu konuşmuyordu.Sadece sağlık taraması yapılıyor, yapılacak işi yapıp yapamayacağına bakılıyordu. O zaman gelenler ne Almanca ne de Hollandaca biliyordu. Pek çoğu askerlik dışında şehir bile görmemişti. Ama şimdi gelinen noktaya baktığınızda artık Türkler hem Almanca, hem Hollandaca, hem de İngilizce konuşuyorlar. Pek çok bilginin sahibi oldular ve pek çok başarının altına da imza attılar. Öyleyse gelinen noktada entegrasyondan ziyade artık eşit katılım nasıl olabilir, bunu konuşmak lazım.

'HOLLANDACAYI ÖĞRENMEK FARZDIRö

Biz her yerde vatandaşlarımıza ve vatandaşlıktan çıkan insanlarımıza şunu öneriyoruz; bulunduğunuz ülkenin dilini çok iyi öğrenin! Ben buradan Hollanda'da yaşayan bütün kardeşlerime diyorum ki; Hollandacayı çok, ama çok iyi öğrenin. Çünkü başarılı olmak veya daha büyük başarılara imza atabilmek için bu dili öğrenmek hepimiz için farzdır. Ama bir şeyi daha, iyi öğrenin. Ana dilinizi de bir Türk gibi çok net, çok açık, çok tartışmasız biçimde öğrenin ve unutmayın. Başka bir dili öğreneksin diye ana dilini unutursan, başarılı olsan bile gerçek anlamda başarılı olmuş sayılmazsın. Kimliğini, dilini, kültürünü unutarak elde edilen başarılar ancak başkası gibi olduktan sonra ortaya çıkmış olan bir başarı hikayesi olur.

Anadilini unutanlar, o dilin taşıyıcısı olduğu kültürü yaşatma imkanını ebediyen elinden kaybederler. Çünkü o dilin kültürü, pek çok sanatı vardır. Siz dili unuttuğunuz zaman, ne kadar o dile ait hazine varsa, o hazinenin de tamamını kaybettiniz demektir.

'YANLIŞ DÜŞÜNCELER KARŞISINDA SUSMAYINö

Yanlış düşünceler karşısında doğru düşünce sahipleri sesini yükseltmesi lazımdır. Eğer biz siyasetçiler olarak, ülkeyi yöneten yöneticiler olarak, medya mensupları olarak, akademisyenler olarak sessiz kalırsak, bu yanlışlar, yarın o ses çıkarmayanlara da zarar veren bir noktaya gelebilir.

Ne bölgecilik, ne dincilik, ne de ırkçılık hiçbir topluma asla fayda sağlamamıştır. Eğer biz farklılıkları, sevgi ve saygı anlayışı içerisinde buluşturabilip, yaşatabiliyorsak o zaman biz büyük bir devlet olmuşuz demektir.

'ENTEGRASYON, BİRLİKTE YAŞAMA YOLLARINI BULMAKTIRö

Ben entegrasyon derken, birlikte yaşama yollarını bulmayı anlıyorum. Kültürleri yok etmeyi veya farklı anlayışları yok etmeyi değil, farklı anlayışlarla birlikte zenginliği paylaşmayı, zengin olmayı anlıyorum. ve böyle olursa birlikte yaşama ve entegrasyon daha büyük bir başarıyı ortaya koyabilirö