BDP Lideri Demirtaş,"Andımıza Kürt Sözcüğü Yazılsa Da Kabul Etmiyorum"

Diyarbakır Milli Eğitim Müdürlüğüne verdiği dilikçe ile ilköğretim birinci sınıfına giden kızı Delal Demirtaş'ın "Andımızın" okutulmasından muaf tutulmasını isteyen BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, bunun da bir sivil itaatsizlik eylemi olduğunu söyledi. Demirtaş, "Yani o metne Türk sözcüğü yerine Kürt sözcüğü yazılsa da ben kabul etmiyorum böyle bir uygulamayı. Metnin kendisi ırkçı bir metin. Çocuklara zorla okutulması da bir insan hakkı ihlalidir. Kızım andımız okunurken okul bahçesinde olmayacak, okunduktan sonra okula girecek"dedi.

"ANDIMIZA TÜRK YERİNE KÜRT YAZILSA DA KABUL ETMİYORUM"

Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) Genel başkanı Selahattin Demirtaş, ilköğretim birinci sınıfına giden kızı Delal'ın andımızı okumaması için Milli Eğitim Müdürlüğünü bir veli olarak dilekçe verdiğini ve bununda bir sivil itaatsizlik eylemi olduğunu söyledi. DHA muhabirine Diyarbakır'da konuşan Demirtaş,

Türkiye'de ırkçı bir metnin ilkokul çocuklarına her gün okutulmasını doğru bulmadığını ifade ederek, "Yani o metne Türk sözcüğü yerine Kürt sözcüğü yazılsa da ben kabul etmiyorum böyle bir uygulamayı. Metnin kendisi ırkçı bir metin. Çocuklara zorla okutulması da bir insan hakkı ihlalidir. Daha önce girişimlerimiz oldu andımızın kaldırılması için fakat hükümet bu konuda da adım atmadı. Yani hem ana dilde eğitim yasaklanıyor, hem de her sabah çocuklara ırkçı bir metin zorla okutuluyor. Bunu en azından fiilen kabul etmeyeceğimizi çocuğuma yönelik böyle bir uygulamayı da fiili olarak red ettiğini ifade etmek için bundan sonra çocuğumu andımız faaliyetine katmayacağım. Resmi bir dilekçe ile milli eğitim müdürlüğüne veli sıfatı ile dilekçe ile başvurdum. Resmi olarak çocuğumun bu etkinlikten muaf tutulması için dilekçe verdim"dedi. Demirtaş, şöyle konuştu:

"ÇOCUĞUM, AND OKUNURKEN OKUL BAHÇESİNDE OLMAYACAK"

"Milli Eğitim Bakanlığının artık andımız ile ilgili bir düzenleme yapması, zorunlu olmaktan çıkarması gerekir. Ben illa çocuğumu okutmak istiyorum diyen varsa ona diyeceğim bir şey yok. Ama, Türk olsun Kürt olsun fark etmez. Çocuklara ırkçı bir metni okutulması bir zulümdür. Bu zulmün durması lazım. Buda bir sivil itaatsizlik örneğidir.Ana dilde eğitimin önünü açmak, dikkat çekebilmek için aslında bu tür bir desteği toplumun bütün kesimi gösterebilmelidir diye düşünüyorum. Parti teşkilatlarımız ve yöneticilerimiz bu yönde çalışmalar yürüteceklerdir. Elbette Ben burdan çağrı yapıyorum herkes katılmalıdır. Sivil itaatsizlik zaten böyle bir şekilde yürür. Kızım, and okunurken Okul bahçesinde olmayacak, andımız bittikten sonra okula gidecek. Kimsede zorla har halde çocuklarımızı illa da andımızı okutacak diye bir zorlama içinde bulunamaz. Fiili olarak böyle bir uygulamayı red ettiğimizi ve hayata geçirmek istemediğini göstermek istiyorum."

"SİVİL İTEATSİZLİK EYLEMLERİ SEÇİM YATIRIMI DEĞİL"

BDP lideri Demirtaş, sivil iteatsizlik adı altında başlattıkları ve aslında bir tür demokratik direniş dedikleri eylem ve etkinliklerin sonuç alıncaya kadar süreceğini de belirterek, "Şu tarihe kadar devam eder diye bir kısıtlama koymadık. Ana dilde eğitim, seçim barajının düşmesi, askeri ve siyasi operasyonların durması ve siyasi tutukluların bırakılması talepleri ana başlıklardır. Türkiye'de demokratikleşmenin ve Kürt sorununun çözümünün ön açıcı aşamaları anahtarı diyebiliriz. Bu talepler hükümet tarafından gerçekten tartışılmaya değer bir aşamaya gelirse, hükümet dikkate alırsa bütün Türkiye bu gelişmelerden olumlu şekilde yararlanır. Biz gerçektende sonuç almak istiyoruz. Derdimiz üzüm yemektir. Sadece seçim yatırımı ve oy hevesi olarak görülmemelidir. Bu talepler Türkiye'de Demokrasi barış isteyen herkesin ortak talebidir aslında.Biz tabi ki oturma yürüyüş şeklinde bunlarla başladık sonuç alıncaya kadar çeşitlendirerek bütün talepleri öne çıkaran değişik iteatsizlik eylemler demokratik eylemler yapacağız"dedi.

BAŞBAKAN'IN ERBİL ZİYARETİ

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın tarihi Erbil ziyeretinide değerlendiren BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Türkiye ile Kürdistan bölgesi ve Türkiye'nin diğer komşuları ile iyi ilişkiler geliştirmesinden tabi ki memnuniyet duyacaklarını kaydederek, "Barışıl ilişkiler, ekonomik, sosyal kültürel ilişkiler olmalıdır. Kürdistan bölgesi içinde bu böyle olmalıdır. Kürdistan federal bölge ile bugüne kadar Türkiye'nin son birkaç girişimi hariç resmi hiçbir temas olmuyordu. Oradaki insanlardan çapulçu diye söz ediliyordu. Halen Kürdistan bayrağı bir çok yerde paçavra diye anılıyor. Oradaki insanların ulusal kıyafetleri ve dilleriyle alay ediliyor. Unutuluyor Türkiye'de 15-20 milyon Kürdün yaşadığı unutularak bunlar yapılıyor. Bu açıdan bakıldığında olumludur"dedi. Ancak, AK Parti Hükümetinin seçimlere yakın bir dönemde özellikle Türkiye'de yaşayan Kürtlerin oylunu alabilmek ve desteğini alabilmek için aynı zamanda bir manevra yapılmak istediğinide söyleyen Demirtaş, şöyle konuştu:

"UMUT EDERİZ İLİŞKİLER BARIŞ ORTAKLIĞINA DÖNÜŞÜR"

"Bu yönüyle bakıldığında küçük bir hesaptır. Türkiye bu küçük hesapların içine girmemelidir.

Türkiye'nin başbakanı resmi olarak Kürdistan bölgesini ziyaret ediyor. Bölgenin resmi adı Kürdistan, bayrağı Kürdistan. Ama Türkiye'de Kürdistan demek yasak. Kürdistan dediği için İsmail Beşikçi hapis cezası alıyor. Dolayısıyla sayın Başbakan ve AKP hükümetinin bu konuda samimi olması lazım. Ziyaret ettiğiniz bölge Kürdistan .Burada da Türkiye'de de Kürtler yaşıyor, fakat burada Kürtçe eğitim yasak. Oranın resmi dili Kürtçe, meclisinde Türkmence, Arapça resmi olarak konuşuluyor. O kesimlerin temsilcisi var. Sayın Başbakan bunu ifade etmiş meclisinin profili bizden daha ileri de diyor. Dolayısıyla oraya gitmişken biraz orayı örnek alsa Türkiye'de bu kadar gereksiz bir baskının gereksiz bir yasakçı zihniyetin asimilasyonun veya zulüm zihniyetinin artık ortadan kalkması gerektiğini umut ediyorum Erbil ziyaretinden sonra daha iyi anlamıştır. Fakat biz yinede her şeye rağmen Türkiye ile Kürdistan bölgesi arasında barışçıl ilişkilerin gelişmesini isteriz ama şu anda barış adına yapılan bir adam mı dır emin değiliz. Çünkü ora ile ilişkiler bir savaş ortaklığı şeklinde bugüne kadar yürüdü. Umut ediyorum barış ortaklığına dünüşür."