Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, bilirkişilik müessesesinin bütün boyutlarıyla ele alınması, denetim ve sertifikasyon sisteminin kurulması, etik ilkelerinin belirlenmesi, yaptırımların caydırıcı bir noktada olması, ahbap-çavuş ilişkisine imkan ve zemin hazırlayan yapının tamamen ortadan kaldırılması ve herkesin kabul edeceği standartta kurallarla tanzim edilmeye ihtiyacı olduğunu söyledi.
Bilirkişilik kurumunun sorunları ve çözüm önerilerinin tartışılacağı "Bilirkişilik Sempozyumu"nun açılışında konuşan Bozdağ, sempozyumda bilirkişilik kanun tasarı taslağı bakımından son derece yararlı görüşler ve eleştirilerin ortaya çıkacağını söyledi.
Bozdağ, hukuk sistemi içinde bilirkişilik konusunun müstakil kanunla düzenlenmediğini, var olan kanunlardaki belirli maddeler içinde ele alındığını ifade ederek, hukuk sisteminin bilirkişiliğe çok önem verdiğini, bunun en önemli göstergesinin de bilirkişilerin reddi müessesesini hakim ve savcıların reddi gibi kabul eden yaklaşım olduğunu vurguladı.
Bilirkişilik yapanların tarafsız ve objektif olmasının, ilim ve fennin gerektirdiği kurallar çerçevesinde raporunu tanzim edip savcıya veya hakime takdiminin adalet terazisinin doğru tartması açısından hayati derecede öneme sahip olduğuna işaret eden Bozdağ, maalesef Türkiye'de yaşanan tartışmalar çerçevesinde bakıldığında bilirkişilik müessesesinin kendine yüklenen vazifeyi toplumun güven duygusunu tatmin edecek biçimde yerine getiremediğini kaydetti.
Bozdağ, bilirkişilik müessesesinin hukukun, adaletin doğru bir şekilde yerini bulması için üzerine düşeni tam anlamıyla yapma imkanına sahip olmadığını belirterek, şöyle devam etti:
"Pek çok açıdan sıkıntılar yaşıyoruz. Hem hakimlerimiz, savcılarımız, bilirkişi-yargı görevi yapan arasındaki ilişkiler nedeniyle hem avukatlarımızın bilirkişilerle olan ilişkileri nedeniyle hem de ortaya çıkan kararlar nedeniyle herkesin ve her kesimin yıprandığı, yıpratıldığı bir pozisyon ortaya çıkıyor. Bütün bunları ortadan kaldıracak, bilirkişilik müessesesine güven müessesesi olarak herkesin ve her kesimin bakmasını sağlayacak bir reforma ihtiyacımız var. Dosya aynı, deliller aynı, veriler aynı, bilirkişiye gönderilen malzeme aynı, bilirkişinin ehliyet nitelikleri aynı, aynı şeyden iki bilirkişi birbirinden yüzde yüz farklı rapor gönderiyorsa burada bir sorun vardır. Maalesef bizim yargılama süreçlerimizi en fazla uzatan konulardan bir tanesi de bu. Bilirkişi raporunu tanzim ediyor, rapor geliyor, bakılıyor eksiklikler var. Arkasından yeni rapor geliyor, sonra başka rapor ve bu raporlar zinciri devam ediyor. Raporlar çok farklı gelince de insanların o konudaki karara, raporlara inancı da azalıyor. Bunu da ortadan kaldırmamız lazım. Bir konuda fennin kuralları sabitse, o zaman onun kararı da sabit olması lazım. Bilirkişi Bekir olduğunda kural değişiyor, Ali olunca da karar değişiyorsa, o zaman burada aksayan, doğru gitmeyen bir şey vardır."
Caydırıcı ceza gerekli
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, bundan sonraki yargılama süreçlerinde bilirkişiliği bir güven müessesesine dönüştürmek, onların raporlarından istifade edilerek verilen kararların da halkın ve davaya taraf olanlar için "hak yerini buldu" dedirtecek bir noktaya taşınmasını sağlamak için bu konudaki kanun tasarısının önemli olduğunu söyledi.
Şu anda sahte bir rapor düzenleyen bilirkişiye neredeyse gülünç denecek bir ceza verildiğini ifade eden Bozdağ, bilirkişilik müessesesinde yanlış yapanlar açısından müeyyide sisteminin hukuk bakımından maalesef yok denecek bir yapıya sahip olduğunu kaydetti.
Bozdağ, rapor tanzim edilirken bunun gereklerine uygun olmayanların Türkiye'de bir daha asla bilirkişilik yapamayacağı bir düzene geçilmesi ya da caydırıcı bir cezayla yüz yüze kalmasının gerekli olduğunu dile getirerek, yeni düzenlemede bu tür bilirkişilere ceza veren ya da Türkiye'de bunu bir daha yapamayacakları bir düzenlemenin kurulacağını anlattı.
Yargıya güven açısından önemli
Bu konunun yargıya güven açısından da önemli olduğunu belirten Bozdağ, şunları kaydetti:
"Pek çok karar çıkıyor ve bu kararlara dönük insanların eleştirileri oluyor. Kararlar isabet ettiği zaman yargıya güven daha da artıyor, isabet etmediğinde yargıya güven de zarar görüyor. Kararın isabetli, isabetsiz olmasında en önemli faktörlerden birisi bilirkişilerin mahkemeye sunduğu raporlardır. Bilirkişilik müessesesinin bütün boyutlarıyla ele alınması, eskilerin deyimiyle zapturapt altına alınması, denetim ve sertifikasyon sisteminin kurulması, etik ilkelerinin belirlenmesi, yaptırımların caydırıcı bir noktada olması, ahbap-çavuş ilişkisine imkan ve zemin hazırlayan yapının tamamen ortadan kaldırılması, daha pek çok sorunun birlikte ele alınıp çözülmesi, herkesin kabul edeceği standartta kurallarla tanzim edilmeye ihtiyacı vardır."
Bilirkişilik müessesesinin yeniden düzenlenmesi ve bu konuda yeni bir kanunun çıkacak olmasının yargıya olan güvenin artırılması ve yatırım ortamının iyileştirilmesi için önemli olduğunu vurgulayan Bozdağ, bu konuda müstakil bir kanun yapmak suretiyle belki dünyada bir ilke imza atılacağını bildirdi.
Bozdağ, bu kanunun Türkiye'de adalet terazisinin doğru tartması ve adaletin zamanında tecellisine hizmet etmesi bakımından son derede önemli olduğuna inandığını ifade ederek, "Önümüzdeki günlerde bilirkişilik kanun tasarısını Bakanlar Kurulu'na, oradan da TBMM'ye sevk edeceğiz. Bu kanun tasarısı üzerinde görüşü, eleştirisi olan herkesi buna dair görüşlerini, eleştirilerini, önerilerini hem Adalet Bakanlığı'na hem de TBMM Başkanlığı'na iletmeye davet ediyorum. Çünkü her görüş, her öneri, her eleştiri bizi yaptığımız veya yapacağımız belki bir yanlıştan kurtaracak, daha doğru yapmamıza yardımcı olacaktır. Bu, siyasal renkleri barındıran bir kanun değil, esasında adaletin doğru tecellisi için teknik altyapıyı oluşturan temel bir yasa olacaktır" dedi.
(Sürecek)
Son Dakika › Güncel › Bilirkişilik Sempozyumu - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?