CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, "Hazreti Peygamber, hepimizin peygamberidir. Hazreti Peygamber'e yönelik bir saygısızlığa, İslam her ne kadar bize hoşgörü emretse de hoşgörüyle bakamayız. Ama tepkilerimizi medeni yollardan, makul yollardan ifade etmenin imkanları vardır" dedi.
Altay, Meclis'te düzenlediği basın toplantısında, Cumhuriyet Gazetesi'ne yönelik saldırıların polis tarafından tezgahlandığını iddia etti.
Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun, buna yönelik yaptığı açıklamanın kışkırtıcılık içerdiğini savunan Altay, "Hükümetlerin görevi, gerilimi körüklemek değil onu düşürmektir. Başbakan'ı, aklını başına almaya çağırıyorum. Kimse Cenab-ı Allah'ın tahsildarı değildir. Hazreti Peygamber, hepimizin peygamberidir. Hiç birimiz şüphesiz ona yönelik bir saygısızlığı kabul edemeyiz. Hazreti Peygamber'e yönelik bir saygısızlığa, İslam her ne kadar bize hoşgörü emretse de hoşgörüyle bakamayız. Ama tepkilerimizi medeni yollardan, makul yollardan ifade etmenin imkanları vardır. Medeni, makul, hoşgörü içinde tepkiler ortaya konulabilir ama her ne sebeple olursa olsun teröre başvurulması, silaha başvurulması dinimizce de kabul edilen bir durum değildir" diye konuştu.
Altay, Davutoğlu'nun açıklamalarının, yayın organlarına yönelik saldırma talimatı verilmesi ile eşdeğer olduğunu, bundan sonra basın organlarına yapılacak her türlü saldırının sorumlusunun artık Davutoğlu olacağını iddia etti.
Altay, şöyle devam etti:
"Keşke Başbakan bu hassasiyetini, kendisini Hazreti İbrahim'e kardeşini de Hazreti Muhammed'e benzeten AKP milletvekiline de gösterebilseydi.
Keşke Başbakan bu hassasiyetini 'Tayyip Erdoğan'ın üzerinde Allah'ın bütün vasıfları toplanmış' diyen milletvekiline karşı gösterebilseydi. Keşke Başbakan, 'Akrabaları kayırmak Kuran'ın emridir diyen milletvekiline bu hassasiyetini gösterebilseydi. Keşke Başbakan, Bakara Suresi ile alay eden densiz Bakan'a bu dini hassasiyetini gösterebilseydi."
-"Dünya siyaset tarihinde lik defa rastlıyoruz"
Altay, Başbakan Davutoğlu'un Kamu Yönetiminde Şeffaflık Programı açıkladığını, ancak paketten, "fişleme, ihbar, muhbirlik ve imar düzenlemelerinin çıktığını" savundu.
Altay, şöyle devam etti:
"17-25 Aralık asrın rüşvet ve yolsuzluğu üzerine oturup, dört zanlı Bakana kendini siper edip, hazır suçüstü hali ortadayken, memurlara 'İhbar edin usulsüzlüğü. İhbar doğru çıkarsa size para vereceğim, ödül vereceğim' diyen bir Başbakan'a, dünya siyaset tarihinde lik defa rastlıyoruz.
Başbakan'ın, 'şeffaf' kelimesini ağzına alması için önce şu beş meseleyi çözmesi lazım. MİT tırlarıyla ilgili meseleyi bütün şeffaflığıyla ortaya koyması lazım. Adli Tıp ses kayıtları raporunu niye sakladığını açıklaması lazım.
Cumhurbaşkanlığı seçimlerindeki harcamaları sorduk. Buna Başbakan'ın adam gibi cevap vermesi lazım. Ayrıca 17-25 Aralık fezlekelerinin milletvekillerinin incelemesine açılması lazım. Bu fezlekelerin, milletvekillerinin incelemesine açılmasını engelleyen bir hükümetten, Türkiye'nin öğreneceği şeffaflık dersi olamaz.
Cizre'de olup bitenleri de Başbakan'ın çıkıp açıklaması lazım. Cizre'de devlet var mı yok mu? Siyasi otorite Hatip Dicle'nin emrinde mi?"
-"Bu kombinasyonla toplanırsa bir anlamı olur"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, Bakanlar Kurulu'na başkanlık etmesi konusuna değinen Engin Altay, Cumhurbaşkanı'nın görev tanımı içinde Bakanlar Kurulu'na başkanlık etmesi olduğunu, ancak bunun özel hallerde, savaş halinde, oloğanüstü hal ilan edilmesi durumunda gerçekleşebileceğini ifade etti.
Ayrıca Anayasanın Cumhurbaşkanı'na sorumsuzluk hali yüklediğine dikkati çeken Altay, "Bakanlar Kurulu'nda imza atılan kararlarda Cumhurbaşkanı sorumlu değildir. Hem sorumsuzluk halin olacak hem istediğin kararları aldırıp, imza attıracaksın; yarın mahkeme olduğu zaman, 'Benim bir sorumluluğum yok' diyeceksin. Bu olmaz. Ancak 19 Ocak'ta Tayyip Erdoğan, Bakanlar Kurulu'na başkanlık edecekse, bir önerim var: Ahmet Davutoğlu, bir sadrazam kıyafetiyle o toplantıda hazır bulunmalıdır. Bakanlar da vezir, defterdar, nişancı, yeniçeri ağası kıyafetlerini giyerek o toplantıda hazır bulunmalıdırlar. O Bakanlar Kurulu bu kombinasyonla toplanırsa bir anlamı olur" diye konuştu.
-"Adalet ve Kalkınma Partisi'nin milletvekilleri köle değildir"
Engin Altay, önümüzdeki hafta dört eski Bakanla ilgili TBMM Genel Kurulu'nda bir karar verileceğini belirterek, "Ben önümüzdeki hafta Meclis'teki bütün milletvekillerinin büyük bir vicdan, ahlak ve etik sınavı vereceğini düşünüyorum" dedi.
Oylamada milletvekillerine üç pusula verildiğini, beyaz pusulanın kabul, yeşil pusulanın çekimser, kırmızı pusulanın ret anlamına geldiğini belirten Altay, "Bizdeki bilgiler, iktidar partisinin yöneticilerinin, milletvekillerinden beyaz ve yeşil pusulaları oylamadan sonra alacakları yönünde. Burası ilkokul değil. Ben Adalet ve Kalkınma Partisi'nin içinde, ne 50'si, 150 tane 200 tane namuslu, vicdanlı, ahlaklı; yarın çocuğunun yüzüne bakabilecek, eşinin yüzüne bakabilecek, seçmenlerin yüzüne bakabilecek milletvekili olduğuna inanıyorum. Adalet ve Kalkınma Partisi'nin milletvekilleri köle değildir, kul değildir" diye konuştu. - TBMM
Son Dakika › Güncel › CHP Grup Başkanvekili Altay Açıklaması - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?