CHP Lideri Kılıçdaroğlu : ya Siz Beni Anlayacaksınız ya da Ben Sizi

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Diyarbakır'da Kürt seçmene sitem etti. CHP Lideri, "Bir oy bile gelmese bu ülkenin insanı için her şeyi yapmaya hazırım. Ya siz beni anlayacaksınız ya da ben sizi. Bir araya gelip konuşacağız. Gerekirse kavga edeceğiz. Ben sizdenim, bu coğrafyadanım. Çözüm, birlik, huzurdan yanayız" dedi.

Kılıçdaroğlu, Dicle Toplumsal Araştırmalar Merkezi (DİTAM) tarafından düzenlenen II. Tigris Diyalogları toplantısında konuştu. Türkiye'de demokrasinin, çağdaş Batı demokrasilerinde nasılsa öyle olmasını istediğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, "Bizim ülkemizde insanlar 3. sınıf demokrasiye layıktır' diye bir algıyı kabul etmiyorum. Birinci sınıf demokrasiyi bu ülkeye getirmeliyiz, bunun mücadelesini vermeliyiz. Yargıyı kontrol etmek isteyen, yasamayı arka bahçesi haline getiren, havuz medyası oluşturan bir anlayışın ülkeye demokrasiyi getirmeyeceğini sizin de bilmenizi isterim. Kendisi demokrat olmayan bir insan ülkeye demokrasi mi getirir. Önce demokrasiyi içselleştirmesi lazım. Şimdi biz sürecin başarısını demokrasiyi içine sindirmeyen bir insana bağlamışız. Ne görüşülüyor, neyi konuşuyorlar, kimse bilmiyor" diye konuştu.

-"BİZİ HALA 1930'LARIN CHP'Sİ GİBİ GÖRMEYİN"-

Sorunun çözümünde nasıl bir yöntem izlenmesi gerektiğini anlattıklarını ancak sözlerinin bu bölgede de yeteri kadar yankı bulmadığını ifade eden Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

"Üzüldüğümüz nokta budur. Çok samimi düşüncemi söyleyeyim, CHP Genel Başkanı olarak, önce kafalarımızdaki şu algıyı bir taraf bırakalım; bizi hala 1930'ların, 40'ların CHP'si gibi görmeyin. Dünya değişiyor, insanlar değişiyor, kurumlar değişiyor, biz de değişiyoruz. Yeni şeyler söylüyoruz. Demokrasiyi, özgürlüğü savunuyoruz.

Biz birbirimiz anlamıyoruz. Bizim söylemlerimize bölgede kulaklar kapanıyor. "CHP mi, ya bırakın eski CHP' Yok arkadaşlar. Eski CHP değil, dünya değişti biz de değiştik. Ama birbirimizden habersiziz, birbirimizden kopuğuz ve eski algılarımız üzerine yeni algılar oluşturuyoruz. Yeni bir siyaset oluşturacaksak yeni algılar üzerine siyaset oluşturmak zorundayız. Madem bir sorun var, sorunu oturup el birliği ile çözeceğiz."

-"GEREKİRSE KAVGA EDECEĞİZ, BEN SİZDENİM, BU COĞRAFYADANIM"-

Tek adamın kontrolünde işlerin yürüyemeyeceğini savunan Kılıçdaroğlu, her şeyi bilen değil, işi uzmanına, ehline veren adamın önemli olduğunu ifade etti. Türkiye'nin 12 yılda işsizlik sorununun, Kürt sorununun çözülemediğini belirten Kılıçdaroğlu, şunları dedi:

"Köşe dönme sorunu çözüldü. Biz bunu kabul etmiyoruz. "Bu coğrafyada hiçbir çocuk yatağa aç girmeyecek' dedik. Türkiye'nin var olan bütün sorunlarını çözmede kararlıyız. Sen söyledin ne oldu biliyormusunuz? Arkadaşlarımız, sen söyledin oyun mu arttı diyorlar. Artmadı. Bırak o bölgeyi diyorlar. Bir oy bile gelmese bu ülkenin insanı için her şeyi yapmaya hazırım. Ya siz beni anlayacaksınız ya da ben sizi. Bir araya gelip konuşacağız. Gerekirse kavga edeceğiz. Ben sizdenim, bu coğrafyadanım. Çözüm, birlik, huzurdan yanayız. Diyelim ki komşunuzda yangın çıktı. Herhalde su ile müdahale edersiniz. Biz elimizde yangın, elimizde benzin bidonu ile gidiyoruz. Silah, militan, El Kaide unsurlarını gönderiyoruz. Böyle bir politikayı güden bir siyasal iktidara destek vermek acaba sorunu çözer mi?

Roboski'de bir olay oldu. 34 yurttaşımız öldürüldü. En net olayı takip eden parti CHP'dir. Bizim raporumuzu okumayan varsa lütfen okusun. Hesabı verildi mi? Verilmedi. Hesabını sormak isteyen CHP'ye bölgede oy çıktı mı? Hayır. O zaman aramızda sorun var. Ben sizin hakkınızı savunuyorum siz, sizin hakkınızı savunmayana oy verdiniz. Bunu kabul etmiyorum."

-"BEKLEDİM Kİ BÖLGEDE KILIÇDAROĞLU'NA DESTEK ÇIKACAK, TAM BİR SESSİZLİK"-

Süreçle ilgili yüksek bir beklentinin yaratıldığını, yüksek beklenti karşılanmazsa sonunun felaket olacağını söylediğini anımsatan Kılıçdaroğlu, sorunun çözümünde birinci noktanın karşılıklı güven olduğunu, güvensizlik eksenine oturtulmuş bir sorunun çözülemeyeceğini belirtti. Kılıçdaroğlu, "Sorunu çöz sana sonsuz kredi' dedim. Ertesi gün "ne diyorsun' dedi. Ben bekledim ki bölgede Kılıçdaroğlu'na destek çıkacak. Tam bir sessizlik. Şöyle bir algı da var. AKP sorunu çözecek, CHP karşı. Hayatımda duyduğum en saçma görüşlerden birisidir. Biz ne yaptık da sorun çözülmedi. Sanki biz iktidardayız da onlar muhalefette. İktidarda olan sensin. Parlamentonun yarısından fazlası sende. Sen sorunu çözdün de "hayır' mı dedik. Biz sadece suçlandık. MİT müsteşarı ile ilgili kanunu 24 saatte geçirirken kimse engel olmuyor da bu sorunu çözmek için CHP'yi engelmiş gibi gösteriyorlar. Samimi değiller" diye konuştu.

-"SORUN SİYASAL ZEMİNDE ELE ALINMAK ZORUNDADIR"

Kürsüde, CHP tarafından hazırlanan "Toplumsal Barışı Demokrasi ile Güvence Altına Almak" başlıklı kitapçığı gösteren Kılıçdaroğlu, isteyenlere bu kitapçıktan verecekleri ifade ederek, "CHP bu konuda ne düşünüyor, ne adımlar attı? Gerçekten de AKP'nin söylediği gibi sadece koltuğunda oturup muhalefet mi yaptı, hiçbir çözüm üretmedi mi, burada göreceksiniz onları" dedi.

Kılıçdaroğlu, 3 1 Mayıs 2012 tarihinde TBMM Başkanı Cemil Çiçek'i ziyaret ettiklerini ve Kürt sorununun çözümü yönündeki 10 maddelik öneriyi Çiçek'e sunduklarını belirterek, akil insanlar heyeti ve toplumsal mutabakat komisyonunu ilk o belgede açıkça ifade ettiklerini anımsattı. Başbakan Erdoğan'a gerçekleştirdikleri ziyareti de hatırlatan Kılıçdaroğlu, "HDP ve MHP'yi dışarda bırakalım, biz bir araya gelelim' dendi. Adı toplumsal uzlaşma. İki önemli aktörü sistemin dışına attığınız zaman bu sorunu nasıl çözeceksiniz? Bu sorunun çözümü siyasi hayatıma mal olacaksa ben onu da göze alırım. Yeter ki bir insanın burnu kanamasın, bir kişi ölmesin. Ama olmadı. Kapalı kapılar ardında demokratik çözüm olmaz. Kapalı kapılar ardında özgürlükler tartışılmaz. Sorun şeffaf bir şekilde ele alınmak zorundadır" dedi.

Sorunun çözümünde iki temel ve olmazsa olmaz koşul öngördüklerini vurgulayan Kılıçdaroğlu, "Bunlardan birincisi, süreç yasal bir zemine oturtulmak zorundadır. Parlamentoda yasal bir zemine oturtulmak zorundadır. İki, süreç saydam olmalıdır. Bunu yaparsanız oturur konuşuruz. Elbette ki birileri karşı çıkabilir ama bir masanın etrafına gelip samimi olarak tartışırsak bu sorunu aşabiliriz. Türkiye'nin bu sorunu çözme kapasitesi, birikimi var. Biz oturup oy hesabı yapmadık, Türkiye'nin en temel sorununu nasıl çözeriz diye kafa yorduk, yormaya da devam ediyoruz" dedi.