Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Renaissance İstanbul Bosphorus Hotel'de düzenlenen "4. İstanbul Forumu"nun açılışında yaptığı konuşmada, küresel dönüşüm sürecinden geçildiğini söyledi. Gül, "Bu süreçte uluslararası düzen giderek daha karmaşık ve geçirgen hal almaktadır. Güç parametreleri ve küresel güç dengelerinde köklü değişiklikler yaşanmaktadır. Bir yandan uluslararası alanda güç temerküz eden devletlerin sayısı artmakta, diğer yandan devlet dışı faktörle ve ulus altı kimliklere dayalı oyuncular güç kazanmaktadır" dedi.
ORTADOĞU'DA ARTIK KÖKLÜ BİR PARADİGMA DEĞİŞİKLİĞİ YAŞANMAKTADIR
Siyasi alanda dünyada çok sayıda ülkede demokrasinin, halkın taleplerini karşılayan ve yönetimlerin meşruiyetini sağlayan en ideal şekli olarak üstünlük kazandığını belirten Cumhurbaşkanı Gül, şöyle konuştu:
"Önemli olan sadece rejimin demokrasi olması değil, toplumlar bir yandan yöneticilerini özgür iradeleri ile belirlemeyi isterlerken, diğer yandan demokrasinin olmazsa olmaz koşulları olan özgürlükler hukukun üstünlüğü insan hakları, iyi yönetişim ve ekonomik refahtan yararlanmak istemektedirler. Tek çekim merkezi bulunmayan bir küresel, siyasal sistem ve ağırlık merkezleri çeşitlenen ekonomik ve kültürel bir düzenle karşı karşıyayız. Bu geçiş süreci nedeniyle dünyada birçok bölgede önemli istikrarsızlık unsurları da ortaya çıkmaktadır. Bu sürecin sancılarının en yoğun biçimde hissedildiği coğrafyaların başında da Ortadoğu gelmektedir. Ortadoğu'da artık köklü bir paradigma değişikliği yaşanmaktadır. 100 yılık statüko kendisine eşlik eden tüm köhneleşmiş yapılarla birlikte yıkılmaktadır. Bu sürecin sonunda içinde yaşadığmız bu bölgede, beşeri coğrafyada devlet ve iktidar anlayışnda köklü değişiklikler gerçekleşmesi, yeni bir düzenin kurulması kaçınılmaz olacaktır. Bölgede nasıl bir yeni ekonomik düzenin ortaya çıkacağı bugün hepimizin cevap aradığı temel bir meseledir."
PEK ÇOK EVRENSEL İNSAN HAKLARI KAVRAMI, İSLAM DÜNYASINDA DA KÖK SALMIŞ DEĞERLERDİR
Ortadoğu'daki gelişmelere ilişkin dört tespitini paylaşan Gül, şunları söyledi:
"Birincisi; belli bir ülkedeki toplumsal ve siyasal değişim süreci o ülkeyi değil, aynı coğrafyayı paylaşan ülkelerin ve halkların geleceğine de tesir eden değişim sürecini tetiklemektedir. İkincisi; bölgedeki her değişim Irak savaşından sonraki süreçte karşılaştığımız gibi bölge içi güç dengelerini de temelden değiştirmektedir. Üçüncüsü; geçmişte uzun süre baskı altında tutulan geleneksel aidiyetlerle ilgili artan bilinç Ortadoğu'da maalesef etnik, dini ve mezhnepsel kimlik siyasetinin öne çıktığı dönemi başlatmıştır. Bu da ulus devletleri yeni sorunlarla karşı karşıya bırakmaktadır. Etnik ve mezhepsel aidiyetlerin körükleyeceği uzun vadeli istikrasızlık ve çatışma ihtimali giderek, bölgeyi daha fazla etkisi altına almaktadır. Dolayısıyla Ortadoğu'daki mesele sadece belirli ülkelerde siyasi dönüşüm meselesi olmasının çok daha ötesinde etnik ve mezhep gruplarının arasındaki potansiyel ihtilaf alanlarının fiili güç mücadelesi ve çatışmaya dönüşmesinin önüne geçmektir. Dördüncüsü; bölgedeki değişime ilişkin olarak özellikle bölge dışı ülkelerin yaklaşımındaki çelişkilerdir. Son üç yılda birçok uluslararası aktörün, bir yandan bölgesel istikrarın gerçek teminatının halklarının taleplerini karşılayan meşru yönetim yapılarından geçtiğini savunduğunu ve bu nedenle değişim güçlerinin yanında yer alığını gördük. Ancak, aynı aktörlerin değişimin ortaya çıkardığı ilk olumsuz sonuçlar üzerine istikrarzsızlığa kapı açtığı gerekçesi ile bu defa değişime karşı çıkan aktörleri desteklediklerini de müşahade ettik."
ARAP HALKLARI ÇOĞULCU TOPLUMLAR İNŞA ETMEYE MUKTEDİRDİR
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, pek çok evrensel insan hakları kavramının İslam dünyasında da kök salmış değerler olduğunu vurgulayarak, "Arap halkları da tıpkı Batılalar gibi çoğulcu toplumlar inşa etmeye muktedirdir. 'Arap Baharı demokrasi ile İslam bağdaşmaz' diyen oryantalisit hurafeleri de, evrensel demokratik normları kültürel farklılıklar nedeniyle reddeden kültürel relativistlerin de ezberlerini bozan tarihi bir gelişme olmuştur. Demokratik ilerlemeye imkan verecek siyasi sistemlerin ve kültürlerin bir anda ortaya çıkmasını beklemek de biraz hayalcilik olur" dedi.
Sadece mevcut sorunlara odaklanmanın da büyük başka sorunlara yol açacağını görmek gerektiğini söyleyen Gül, "Suriye örneğinde oluduğu gibi meşru hak ve özgürlük taleplerinin şiddet yolu ile bastırılması bütün bölgesel istikrarı tehdit eden bir iç çatışma sürecini de başlatmıştır" dedi.
BM GÜVENLİK KONSEYİ'NDE ALINAN KARARI MEMNUNİYETLE KARŞILIŞYORUZ
Ortadoğu ve Kuzey Afrika bölgesindeki dönüşüm sürecinde en kritik ülkenin Mısır olduğuna işaret eden Gül, "Mısır'ın, kendi enerjisini tüketmeden bir an önce demokrasiye dönmesini ve ekonomik kalkınmasını hızlandırmasını samimiyetle arzu ediyoruz. Zira, Mısır'ın istikrarının zedelenmesinin tüm Arap alemi, Akdeniz, Ortadoğu ve Kuzey Afrika ve nihai tahlilde tüm uluslararası camia zarar görür" diye konuştu. Gül, Suriye'deki krizin giderek derinleştiğini belirterek, şunları söyledi:
"Onbinlerce insanın hayatını kaybetmesinden, milyonlarcasının mülteci duruma düşmesinden, yıkılan kasaba ve şehirlerden adeta istatistiki verilerden bahsedilirmiş gibi söz edilmesi insanlık adına esef verici bir durumdur. Suriye'deki durum bir iç savaştır ve bu savaştan henüz bir çıkış da gözükmemektedir. Son dönemdeki belki de tek olumlu gelişme insanların vahşice katledildiği kimyasal silah saldırısından sonra yürütülen diplomatik süreç sonucunda BM Güvenlik Konseyi'nin Suriye konusunda nihayet bir karar vermiş olmasıdır. BM Güvenlik Konseyi'nde alınan kararı memnuniyetle karşılışyor ve uygulanmasını destekliyoruz. BM Güvenlik Konseyi, aldığı bir kararla Suriye'deki ihtilafın uluslararası barış ve güvenlik için tehdit oluşturduğunu açıkça ortaya koymuştur. Bu bağlamda bunun Ortadoğu'daki tüm kitle imha silahlarının tasfiyesini sağlayacak bir güvenlik mimarisinin oluşturulması yönündeki ilk adımı teşkil etmisini ümit ederim. Ortadoğu'nun tamamen bu silahlardan arındırılması Ortadoğu'da kalıcı ve gerçek barışı getirecek tek yoldur."
SÜRECİN BU KADAR UZAMASINA YOL AÇAN ULUSLARARASI CAMİA OLMUŞTUR
Cumhurbaşkanı Gül, ABD ve İran liderlerinin başlattıkları doğrudan yapıcı temasları önemli bulduklarını ve desteklediklerini belirterek, bu yakınlaşmanın başta Suriye olmak üzere diğer problemlerin çözümüne de katkı sağlayacağına inandığını kaydetti.
Suriye konusunun kimyasal silahların tasfiyesine indirgenemeyecek kadar bölgesel ve uluslararası nitelikte bir konu olduğunun altını çizen Gül, Suriye'deki iç savaşın bir an önce sona erdirilmesi gerektiğini vurguladı. Gül, şöyle konuştu:
"Son dönemde Suriye'de bu ülkedeki iç çatışma iklimin tabii bir sonucu olan radikal ve aşırı unsurların varlığının özellikle ABD ve Batı kamuoyunda bazı tereddütlerin de doğmasına yol açtığını görüyorum. Bugün bu ortamı sadece tenkit ederek, bahaneler çıkartmanın da çok ahlaki olmadığı kanaatindeyim. Çünkü buna birazcık fırsat veren, bu sürecin bu kadar uzamasına yol açan uluslararası camia olmuştur. İki sene önce gayet mütedeyyin, vatansever, kendi inançlarında olan, düzgün insanlar, böyle bir ortam ve mücadele içerisinde büyük bir çoğunluğu belki bu noktaya gelmiştir. O bakımdan yapılması gerekenlerin çok daha kararlı bir şekilde yapılması gerekir. Eğer süre uzarsa bu süre içerisinde hiç kimsenin rüyasında görmeyeceği gelişmeleri orada görmek mümkün olacaktır. Suriye meselesi maalesef, giderek aşırı unsurların mı, yoksa Baas tarzı bir rejimin mi kontrolündeki Suriye ikilemi arasında sıkıştırılmaktadır. Bu yaklaşım, Suriye'deki çözümsüzlüğün daha da uzamasına neden olacak niteliktedir."
YAVAŞ DA OLSA BİR GELİŞME VAR
Konuşmasının ardından katılımcıların sorularını da yanıtlayan Cumhurbaşkanı Gül, "İsrail ile Türkiye arasındaki ilişkilerde bir açılım, gelişme görüyor musunuz? ve iki ülke arasındaki yakınlaşma için ne yapmalı?" sorusuna, şu yanıtı verdi:
"Bu konuda yavaş da olsa bir gelişme var. bununla ilgili Türkiye'nin temel beklentileri vardı. Bu beklentilerden bazıları hemen karşılanacak gibi olandı, özür dileme biliyorsunuz, Bunu İsrail hükümeti yaptı. Diğerleri de, heyetler arası görüşmelerle mesafe alınıyor. Biraz sessiz gidiyor ama heyetler bir araya geliyor ve konuşuyorlar ve umarım ki, bir neticeye ulaşılacaktır."
DG (MK) - İstanbul
Son Dakika › Güncel › Cumhurbaşkanı Gül: Ortadoğu'da Artık Köklü Bir Paradigma Değişikliği Yaşanmaktadır - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?