Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Ramazan Muslu, "15 Temmuz hain darbe teşebbüsü bize gerçek anlamda bu örgütün karanlık yüzünü göstermiş oldu. O nedenle bundan sonraki süreçte özellikle dini istismar eden kişi, kuruluş, yapı, organizasyon her ne ise bunlara karşı daha dikkatli olmamız gerektiği ortaya çıkıyor." dedi.
Muslu, Hamamizade İhsan Bey Kültür Merkezi'nde düzenlenen, "Din İstismarı ile Mücadele" konulu konferansta yaptığı konuşmada, Diyanet İşleri Başkanlığının tarihinde ilk kez 15 Temmuz darbe girişiminin ardından, Ağustos 2016'da Olağanüstü Din Şurası gerçekleştirdiğini söyledi.
Şurada, ileriye dönük çalışmaların görüşüldüğünü anımsatan Muslu, 10 maddelik kararlar alındığını ifade etti.
Muslu, şurada, FETÖ ele başının kaleme aldığı kitaplar ile konuşmaların ses ve görüntü kayıtlarının incelenmesine karar verildiğini dile getirerek, şu değerlendirmede bulundu:
"11-14 Ekim 2016'da 33 ülke ve topluluktan 120 katılımcı ile Avrasya İslam Şurası gerçekleştirildi. FETÖ'nün ne ölçüde tehlikeli bir örgüt olduğu, yaşanan tecrübelerle katılımcılara anlatıldı. FETÖ ele başının 80 kadar Türkçe yazdığı kitap inceleniyor. Aynı şekilde 40 bin dakikalık yani yaklaşık 670 saatlik ses ve görüntü kayıtlarını içeren konuşmaları da inceleniyor. Bu konuşmalar ilk etapta 'kendi dilinden FETÖ' başlığı altında Diyanet İşleri Başkanlığımız tarafından yayınlandı. Daha kapsamlı bir eserin hazırlanması çalışması ise devam ediyor."
Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından halkı, gençleri FETÖ, DEAŞ ve benzeri örgütlere karşı bilgilendirmek amacıyla çalışma yapıldığına işaret eden Muslu, 30 kişiden oluşan ekibin ramazan ayına kadar 40 ilde çeşitli programlar gerçekleştireceğini aktardı.
Muslu, "15 Temmuz hain darbe teşebbüsü bize gerçek anlamda bu örgütün karanlık yüzünü göstermiş oldu." ifadesini kullanarak, şöyle devam etti:
"O nedenle bundan sonraki süreçte özellikle dini istismar eden kişi, kuruluş, yapı, organizasyon her ne ise bunlara karşı daha dikkatli olmamız gerektiği ortaya çıkıyor. Çünkü dini istismar eden yapılar, 'Allah' ile aldatıyor, insanımızın manevi, dini duygu ve düşüncelerini istismar ederek, o hain emelleri ne ise ona doğru adım adım ilerleme gayreti içinde bulunuyorlar."
"Din istismarına kalkışmış örgütten bahsediyoruz"
Diyanet İşleri Başkanlığı Daire Başkanı Akif Pusmaz ise FETÖ'nün 1960'lı yılların sonunda kurulduğunu söyledi.
Pusmaz, 1980'li yıllarda artık örgütün daha da büyük açılımların içerisine girdiğini, Saidi Nursi cemaatinin içinden kendisini dışlayarak başka bir yapıya dönüştüğünü vurgulayarak, "Okulların ve dershanelerin açılması, gazetenin kurulması, iş dünyasına girmeleri, uluslararası ticari faaliyetlere kalkışmaları, sanat ve spor camiasına girmeleri, hep 1980'li yıllardan sonra ortaya çıkmıştır." dedi.
FETÖ'nün yaptığı tüm eylemlerin bir istismarın neticesi olduğuna dikkati çeken Pusmaz, şunları kaydetti:
"Daha da ötesi bir din istismarına kalkışmış örgütten bahsediyoruz. İnsanların geleceğini çalan, milletimizin istikbalini ve istiklalini karartmaya yönelik eylemler içerisinde bulunan bir örgütten bahsediyoruz. Dıştan bakıldığında bir 'hizmet' faaliyeti gibi gözüken bu örgüt, aslında gizli yönü ile tamamen karanlık emelleri, ideolojik, siyasi ve ekonomik birtakım hedefleri olan menfaat şebekesinden başka bir şey değildir. 15 Temmuz hain darbe girişimiyle bu menfaat şebekesinin adi bir canavara ve terör örgütüne dönüştüğüne de şahit olmaktayız."
Pusmaz, FETÖ'nün din esasına dayalı, kardeşlik temeline oturmuş bir yapı olmadığının altını çizerek, "Bu örgüt karanlık emellerine ulaşmak için her türlü yolu mübah görmüştür. İnsanların dinini, duygularını ve heyecanlarını istismar etmiştir. Milletimizin zekatını, sadakasını, kurbanını çalmıştır. Evladını elinden almıştır. Dinimizin temel değerlerini ve kavramlarını pervasızca tahrip etmekten geri durmamıştır." diye konuştu.
"Kendilerini 'altın nesil' olarak nitelendirirler ve bu yüzden hedefe ulaşmak için her türlü yolu kendilerine mübah sayarlar." ifadesini kullanan Pusmaz, şöyle devam etti:
"Onlar için soru çalma, kopya verme, rüşvet, ortadan kaldırma, görevden alma, dinleme, şantaj yapma, fişleme, karalama gibi akla hukuka uymayan tüm uygulamalar bu örgütün içerisinde sıradan bir harekete dönüşmüştür. Örgütün Türkiye'deki amacı, devletin tüm kurumlarına bir şekilde sızmak, özellikle yüksek bürokrasi, adalet mekanizması, emniyet teşkilatı ve askeriyeye sızarak nihai olarak devletimizi ele geçirmektir."
Son Dakika › Güncel › Din İstismarı ile Mücadele' Konferansı - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?