Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, "Müslüman alimler, dini ve mezhebi kendi süfli emellerine alet etmeye çalışan ve bu yolla da binlerce Müslüman'ın masum kanını heder eden bu sınır tanımaz fitne şebekelerinin oyunlarına karşı her zaman uyanık olmalıdır" dedi.
Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, İran resmi haber ajansı İRNA'ya konuştu. Diyanet İşleri Başkanlığı'ndan yapılan yazılı açıklamaya göre Görmez, İRNA muhabirinin sorularını yanıtladı. Terör eylemleri gerçekleştiren El-Kaide ve Eş-Şebab gibi grupların Müslüman olmayacaklarına yönelik değerlendirmelerin anımsatılması üzerine Görmez, "Bu tür eylemleri yapanların Müslüman olmayacaklarını, olup olmadıklarını değil, yaptıkları eylemlerin İslamla uzaktan yakından ilişkilendirilemeyeceğini hatta yaptıkları kitlesel cinayetlerle hem İslam'ın lekelediklerini hem de İslamofobiyi güçlendirerek İslam'a karşı bir kin ve nefret oluşturduklarını her fırsatta ifade etmeye çalışıyorum" dedi. İslam dünyasının merkezi bölgelerinde yaşanan çatışmaların, Müslümanları derinden etkilediğini ifade eden Görmez, "Müslüman alimler, dini ve mezhebi kendi süfli emellerine alet etmeye çalışan ve bu yolla da binlerce Müslümanın masum kanını heder eden bu sınır tanımaz fitne şebekelerinin oyunlarına karşı her zaman uyanık olmalıdır" değerlendirmesinde bulundu. Cihadın prensiplerinin, ahlakının ve hukukunun var olduğunu söyleyen Görmez, bu örgütlerin bugüne kadar ortaya koydukları tedhiş ve şiddetin hiçbir şekilde İslam'la bağdaştırmanın mümkün olmadığını kaydetti. Hangi dine ait olursa olsun bütün mabetlerin kutsal olduğunu ifade eden Görmez, terör eylemlerine karşı tüm Müslümanların tepki vermek zorunda olduğunu kaydetti. Dünyada İslamofobi tırmandırılmak istendiğine dikkat çeken Görmez, "Bölgede meydana gelen olayların küresel düzeyde güç odaklarının çıkar ve menfaat şebekeleriyle, onların iflah olmaz emel ve arzularıyla ilgili olduğu gerçeği göz ardı edilemez. Müslüman toplumun son iki yüzyıllık çalkantı ve kargaşa süreçlerinde yaşadığı trajedilerde her birimizin ihmali söz konusudur" değerlendirmesinde bulundu.
-BİRLİKTE YAŞAMANIN HUKUKU OLUŞTURULMALI-
İslam coğrafyasının dini açıdan derin bölünmelere doğru gittiğini ifade eden Görmez, dile dayalı farklılıklar esas alınarak milliyetçilik ve ırkçılık ile İslam dünyasının parçalandığını şimdi ise mezhebe dayalı bir çatışmayla bu durumun derinleştirilmek istendiğini ifade etti. Toplumsal barış için farklılıklar esas alarak birlikte yaşamanın hukukunun oluşturulması gerektiğini kaydeden Görmez, sözlerine şöyle devam etti:
" Mısır'daki bir Kıpti varlığından endişe duymadığı gibi Iraktaki Sünni de kendini güvende hissetmelidir. Aynı şekilde Suriye'deki Nusayri, Türkiye'deki Alevi kendi dini anlayışını hiçbir korku ve ürperti olmadan yaşayabilmelidir. Eğer birlikte yaşamanın hukuku İslami referanslarla oluşturulmazsa bu çatışmaların geleceği nokta gelecek nesillerin referanslarını İslam'dan almayarak topyekün sekülerleşme sürecine girme ihtimali bulunmaktadır. Bugün ve gelecekte nelerin olabileceğini düşünerek strateji oluşturmak Müslüman duyarlılığı olan herkes için bir sorumluluktur.Bugün İslam dünyasında var olan Şii-Sünni gerilimi daha çok aslında Şii ve neo-Selefi gerilimi olarak gözükmekte ve Türkiye'nin İslami algısının selefilikten beslenmediğini düşünecek olursak Türkiye ortada bir yerde durmaktadır. İran her ne kadar anayasal olarak Caferi mezhebine dayanmakla birlikte İmam Humeyni'nin iradesi hep vahdetten ve kardeşlikten yana olduğu için bu vahdet yaklaşımı İran için önemli bir siyaseti oluşturmaktadır."
-ALİMLER İNİSİYATİF ALMALI-
İranlı alimlerle Türkiyeli alimlerin taassuba dayalı dar mezhepçilikten uzaklaşarak İslam kardeşliğiyle yeni bir dilin inşa edilmesi üzerinde mutabık kaldığını anımsatan Görmez, mezhepleri yok saymanın da mümkün olmadığını ifade etti. Suriye'deki olaylara dikkat çeken Görmez, "Suriye olayları maalesef bir trajedidir. Hiçbir çıkar, hiçbir siyaset, hiçbir strateji, bir Müslümanın kanının akmasını önlemekten daha değerli değildir" dedi. Suriye'deki dramın ayak seslerinin önceden geldiğini, ulema ve dini kurumların bu duruma sessiz kaldığını savunan Görmez, bir Müslüman'ın, Müslüman'ın kanının akmasına yönelik siyaset yapamayacağını kaydetti. Alimlerin bir girişim başlatarak, çatışmaların durmasını istemesi gerektiğini söyleyen Görmez, alimler inisiyatif alarak kendi sosyal çevrelerinde, etki alanlarında bu pozisyonları reddeden ve Müslümanları bilinçlendiren çalışmalara öncülük etmeli, destek vermelidirler. Alimlerin yüksek feraset ve bilinçleriyle ümmetin bu hengameyi aşmasına yardımcı olması elzemdir. Alimlerin gündelik çıkar ve beklentiler ya da basit/özenti tezler adına İslam'ın yüce çıkarlarını göz ardı etmeleri asla kabul edilemez. Alimlerin bağımsızlığını korumak sadece siyasi aktörlerin değil aynı zamanda ulemanın ilkesel duruşuyla da ilişkilidir. Alimlerimiz, fitne ve şerre alet olmamak noktasında her zaman dikkat sahibi olmak zorundadırlar" dedi.
Son Dakika › Güncel › Diyanet İşleri Başkanı Görmez'en Alimlere Çağrı. - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?