DP Genel Başkanı Uysal

Demokrat Parti (DP) Genel Başkanı Gültekin Uysal, " Türkiye'nin, bir ahbap çavuş düzenine, hukuk devletinden keyfi yönetime geçişine 'hayır' diyoruz." dedi.

Bursa'da, BUTTİM Kongre Merkezi'nde partilileriyle bir araya gelen Uysal, burada gazetecilere açıklamalarda bulundu.

Uysal, parti olarak 71 yıl önce olduğu gibi yeniden milli şeflik düzenine 'hayır' dediklerini ifade ederek, "Sınırsız yetki, sıfır denetim mantığına, hakimiyetin kayıtsız şartsız bir kişinin olmasına, yargının siyasallaşmasına, tek adamı koruma kanununa 'hayır' dediğimiz bu süreç içerisinde Türkiye'nin, bir ahbap çavuş düzenine, hukuk devletinden keyfi yönetime geçişine 'hayır' diyoruz." diye konuştu.

Türkiye'nin bir iklim değişikliğine ihtiyacı olduğunu belirten Uysal, "Daha fazla demokrasiyi, daha fazla hukuku aramamız gereken bir günde Türkiye'de maalesef kaçınılmaz bir kader olarak bir tek adam rejiminin, bir kişinin vesayetinin onun nefsinde tüm kuvvetleri toplayarak, 'kuvvetler uyumu' diyerek demokrasinin ana prensibi olan kuvvetler ayrılığı prensibinin hiçe sayılacağı bir düzen fiilen kurulmak isteniyor." açıklamasında bulundu.

Uysal, Türkiye'nin demokrasinini derinleştirmesi gerektiğini vurgulayarak, şöyle devam etti:

"Türkiye'nin dıştan ve içten operasyona açık hale getirildiği ve bu tek adam rejimiyle biraz daha açılacağı endişesini taşıdığımız noktada, millet adına duyduğumuz endişelerin daha da derinleşmemesi, bölgemizde terör örgütleriyle komşu olur hale geldiğimiz, bir tarafta ABD diğer tarafta Rusya'nın arasında Suriye'de sıkıştığımız, PKK'nın, PYD'nin, Barzani'nin, bölgeye onların merkezinde şekil verilmeye çalışıldığı noktada, Türkiye'nin kendi siyasetine yeni bir boyut, yeni bir derinlik katarak bu sürecin içerisinden çıkmasını hayal ediyoruz."

"Türkiye'nin milli güvenliğini tehdit edecek gelişmeler"

Kuzey Irak'taki gelişmelere de değinen Uysal, şunları kaydetti:

"10 gün evvel Barzani'nin Türkiye'ye gelişinde, Kuzey Irak bayrağını göndere çekeceksiniz, bugün Kerkük'te asılmasına itiraz edeceksiniz. Türkiye'den aldıkları cesaretle bu teşebbüs içerisine girdiler. Türkiye'nin dağılmış, istikametini kaybetmiş dış politikasının, Suriye'de çökmüş dış politikasının bedelini maalesef bugün milletimiz ödüyor. Orta ve uzun vadede de Türkiye'nin milli güvenliğini tehdit edecek pek çok gelişmelere gebe haldeyiz. Türkiye'nin meselesi zaruri olduğu için 3 milyon mülteciyi bağrına basmak değildir. Elbette mazlumlara sinesini açmış bir millet olarak her daim 'manevi coğrafyamız' dediğimiz bu coğrafyada gelişen hadiselere elbette Türkiye ilgisiz kalamaz ama Türkiye'nin meselesi bölgenin huzuru ve refahıdır. O insanların kendi memleketlerinde huzur içerisinde, demokratik bir ortamda yaşayabilmesini sağlamak için bir dış siyaset gütmesidir."