İHH Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Hüseyin Oruç, "BM'nin bütün insani yardım kararları veto durumunun dışında bırakılsın. Bu zirveden söylenebilecek en önemli şey bu olabilir." dedi.
Oruç, Lütfi Kırda Kongre ve Sergi Sarayı'nda "Çatışma Bölgelerinde İnsani Yardım ve Zorluklar" başlığıyla düzenlenen oturumda, kriz bölgelerinin son yıllarda hemen hemen dünyanın büyük bir bölümünü kapladığını söyledi.
Bu senaryoyu ortaya çıkaran olayın 2. Dünya Savaşı'ndan sonra oluşturulan düzen olduğunu anlatan Oruç, "BM içerisinde bu krizleri yönetmek için ortaya koyduğu mekanizmalar var. Bu düzenin içerisinde oldukça uzun zamandır iyi şekilde işliyordu. O zamanın şartları içerisinde bizim için de sıkıntı olmayacak maddeler koydular. Tarafsızlık maddesi Suriye konusunda bizim için geçerliliğini yitirmiş durumda. Burada bir kriz devam ediyor." diye konuştu.
Oruç, veto gücü olan bir ülkenin insanların üzerine bombalar yağdırdığına vurgu yaparak, sistemin buna rağmen tarafsız olunması çağrısı yaptığını söyledi.
"İHH olarak arazideyiz"
İnsanları hiçbir şekilde ayırt etmediklerine dikkati çeken Oruç, şunları söyledi:
"Konulan prensiplerden biri de bağımsızlık. Ne kadar uygulandığını da görüyoruz. Filistin bu kadar uzun zamandır bu durumdayken bağımsız yapılardan söz edemiyoruz. İnsancıl olma maddesinde ise 1992'de Bosna'da çalışmaya başladığımızda bunu gördük. Hiç kimse 'Müslümanların hassasiyeti nedir?' diye sormadı. Ne zamanki biz araziye indik... Şimdi arazideyiz ve değişik şeyler söylüyoruz."
Oruç, siyasi liderlerin çözümü bulabileceğini aktararak, sivil toplumun etki alanının sınırlı olduğunu dile getirdi.
İHH'nın krizin ilk gününden itibaren Suriye'de her yerde insanların yanında olduğunu hatırlatan Oruç, "İHH onların yanında ilk duran kurumdur. Yaptığımız çalışmaların tamamı insanları masaya getirecek çerçevededir." dedi.
Oruç, İHH'nın faaliyetlerini ihlasla yürüttüğünü dile getirerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Batıda çok görülmeyen ama dikkat ettiğimiz şey, adalet. Biz adil olacağız. Önemli bir eşikteyiz. Sesimizi duyurabileceğimiz imkanlarımız var. Umut ediyoruz ki bunlar duyulur. Herkesin şikayet ettiği bir şey var. Cumhurbaşkanımızın da söylediği BM Güvenlik Konseyi'nin yapısıdır. Dünyada insan yok ki Suriye'de ve Filistin'de yardıma 'hayır' desin. BM'nin bütün insani yardım kararları veto durumunun dışında bırakılsın. Bu zirveden söylenebilecek en önemli şey bu olabilir."
"Şiddet yerinde sayıyor"
İHH İnsani Yardım Vakfı Koordinatörü Dr. Ahmet Emin Dağ " Orta Doğu'daki Çatışmalar ve Gerilimler" konulu sunumunda söz konusu coğrafyanın kronik bir gerilim alanı olduğunu söyledi.
Coğrafyanın askeri darbelerini anımsatan Dağ, asıl dikkat edilmesi gereken durumun sıcak çatışmaların niteliğinin değişmesi olduğunu dile getirdi.
Dağ, bugüne kadar çatışmaların iktidar mücadelesi ağırlıklı olduğunu aktararak, "Bu siyasi gerilim artık varoluşsal bir duruma geldi. İlkinde bir iktidar savaşıyken, süre uzadıkça ve aktörlerin gücü daha azaldıkça varoluşsal bir aşamaya gelindi. Aslında Suriye, Irak ve Yemen'de son 4 yılda yaşananlar bunlardır. Yerine sayan bir şiddet var." diye konuştu.
Savaşın uzamasının bölge ve diğer ülkelerin olaya daha fazla müdahil olmasından kaynaklandığını vurgulayan Dağ, zamanla çatışmanın olaya müdahale eden ülkelerin savaşı haline geldiğini söyledi.
Dağ, savaşın daha kuralsız hale geldiğini belirterek, "Kriz alanları bölgesel ve küresel güçlerin mücadele alanı haline geldi. Sivil kaybında Suriye doğal olarak sivil mağduriyetlerin en fazla olduğu yer. Suriye'de yüz binlerle ifade edilen sivil kayıplar söz konusu. Yemen ve Libya da bunu takip eden sıcak çatışma alanları." değerlendirmelerinde bulundu.
Suriye'nin bütün çatışmalar içerisinde en yoğun bölgeyi oluşturduğunu anımsatan Dağ, insani yardım kurumlarının önceliklerini belirlemesi konusunda bilgiler verdi.
"Bir arada yaşama umudu tükeniyor"
Dağ, Suriye'de geçen yıl fonların karşılanma oranlarının yüzde 60, Irak'ta yüzde 45, Yemen'de yüzde 40, Libya'da yüzde 65 olduğunu anlatarak, geriye kalanların bireysel yardımlarla karşılandığını söyledi.
Mültecilerin barınma, gıda ihtiyaçları ve eğitime ulaşma durumları hakkında değerlendirmelerde bulunan Dağ, şöyle devam etti:
"Çatışmalar büyük bir insan kaybına neden oldu. Her aile neredeyse bir yakınını kaybetti. Bölgede bir arada yaşama ve barışı getirme konusunda umut çok az. Son 5 yılda 2,5 milyon engelli ortaya çıktı. Bu da orta ve uzun vadede bu insanların kendi ayakları üzerinde durmalarını imkansız kılıyor. Yetişmiş insanlar da yok edildi. Toplumların geleceğinin çalındığı bir durumla karşı karşıyayız. DAEŞ gibi grupların ortaya çıkmasına neden olan bir ortam var."
Son Dakika › Güncel › Dünya İnsani Zirvesi - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?