Ergin: Hepimiz Bu Kente Borçluyuz

Diyarbakırlı hayırsever iş adamı Süleyman Ergin, çözüm süreciyle birlikte 90'lı yıllarda kentten ayrılmak zorunda kalan iş adamlarına yatırım çağrısı yaptı.

Mekke ve Medine'den sonra, en çok mukaddes yapıyı sinesinde barındıran, Adları Kur'an-ı Kerim'de geçen peygamberler ve birçok sahabenin mübarek naaşlarının bulunduğu, tarihin canlı tanığı, mukaddes Diyarbakır'a herkesin sahip çıkması gerektiğini kaydeden Ergin, herkesin gücü nispetinde elini taşın altına koymasının lazım geldiğini ifade etti.

ŞEHR-İ KADİM DİYARBAKIR'A SAHİP ÇIKMAKLA MÜKELLEFİZ

Diyarbakır'ın eski dönemlerden bu yana ipek yolunun güzergâh noktasında olduğunu ve birçok medeniyete beşiklik ettiğini vurgulayan Süleyman Ergin, şunları söyledi:
"Diyarbakır ilimiz son yıllarda büyük acılar yaşadı. Oldukça sıkıntılı dönemler yaşadık. Olağanüstü halin kaldırılması, Kürt sorununun çözümü noktasında yapılan Açılımlar, hem sosyal, hem kültürel ve hem de ticari açılardan birçok kazanımları beraberinde getirdi. Artık, bu kentte yaşayan, bu mukaddes beldenin ekmeğini yiyip suyunu içen hepimiz, şehr-i kadim Diyarbakır'a sahip çıkmakla mükellefiz.

GERİ DÖNÜP YATIRIM YAPIN

Daha önce istemeyerek de olsa kenti terk etmek zorunda kalan iş adamlarımız, artık doğup büyüdükleri bu kente dönerek, yatırımlarını bir an önce hayata geçirmeliler diye düşünüyorum. Ortadoğu'nun kaynayan bir kazana dönüştüğü, insanların hunharca katledildiği, binlerce hatta on binlerce insanın yerinden yurdundan olduğu şu günlerde, hepimiz daha bir kenetlenmeli ve birbirimize sıkı sıkıya sarılmalıyız. Herkes elini taşın altına koymalıdır. Ülkemizi de karıştırmak, bizleri birbirine düşürmek isteyenlere fırsat vermeyerek, birlik ve dirlik içinde kararlı bir duruş göstermeliyiz"

BALIK TUTMAYI ÖĞRENSİNLER

Uzun yıllardır ekonomik durumu elverişli olmayan ailelere ayni ve nakdi yardımlarda bulunan, birçok caminin yapımına maddi katkılar sağlayan iş adamı ve Süleyman Ergin, "Gönül istiyor ki, insanlarımıza balık vermesinler, balık tutmayı öğretsinler. Çünkü bizim insanlarımız onuruna düşkündür, gururludur. Çalışmayı ve üretmeyi sever. Yeter ki, onlara yeteneklerini sergileyebilecekleri bir çalışma sahası tesis edilsin. Unutmayalım ki, her insan bir cevherdir ve bu cevherler işletilirse, hem kendileri hem de genel anlamda toplumumuz için büyük kazanımlar elde edilebilir" şeklinde konuştu.