Çözüm İçin Sivil İnisiyatif Derneği (Çözüm-Der) Genel Başkanı Avukat Ercan Ezgin, son yaşanan gelişmeleri, çözüm süreci ve süreçte gelinen noktayı, dünyadaki benzer örnekleri ve yapılması gerekenler hakkında değerlendirmelerde bulundu.
Çözüm süreci, Cumhuriyet tarihi boyunca Kürt sorununda ilk defa ciddi anlamda alışılmışın dışında, diyaloga dayanan kavgasız ve silahsız çözüm bulmak amacıyla atılan en insani ve rasyonel bir yol olduğunu hatırlatan Ezgin, " Türkiye'nin en büyük insanlık projesidir Meyvelerini de kısa sürede vermişti. Ekonomik, sosyal ve siyasal alanlarda birçok önemli gelişme sağlanmıştı. Tüm Türkiye'de büyük bir rahatlama sağlamıştı ve yarınlara daha umutla bakılıyordu" dedi.
Kimi çevrelerce, devletin çözüm sürecinde bazı konularda elini çabuk tutmadığı, bazı temel hak ve özgürlükleri pazarlık konusu yaptığı ve dört dörtlük bir yol haritası ve stratejisi yokluğu iddia edilebileceğini ve eleştirebileceğini anlatan Ezgin, dünyada benzer etnik temele dayalı ayrılıkçı ve şiddet hareketleri sorununun çözümünün hep silahların bırakılması ve siyaset kanallarının açılması ile çözüldüğünü hatırlatarak şöyle dedi:
"Ve çözümler 2-3 yılda değil 10 yılı aşan çalışmaların sonucunda olmuştur. Kuzey İrlanda sorunda İngiltere 25 yıllık bir silahlı çatışma döneminden sora 13 yıllık bir barış görüşmeleri ile kısmen çözebilmiştir. İspanya'da ETA örgütü 43 yıl boyunca bağımsız bir Bask ülkesi için silahlı mücadele verdikten sonra 2011'de silahlara veda etmiştir. Türkiye'deki 80 yıllık bir sorunun 3 yıl gibi kısa bir sürede tamamen çözülmesini beklemek ne kadar da gerçekçi ve mantıklıdır. Ancak kısa bir süre olsa da Türkiye'de büyük adımlar atıldı, büyük reformlar yapıldı. Denebilir ki sorunun yüzde 80'i çözülmüştü. Peki devletin eksik ve hatalarını sayanlar bir operasyon ve çatışma ihtimaline bile yer vermemek için çok yüksek hassasiyet gösterilmesine rağmen PKK tarafından 2,5 yıldan beri hiç durmayan yol kesmeleri ve kimlik kontrolünü, baraj ve yol inşaat baskınlarını, işçi ve asker kaçırılmasını, özellikle İslami camialara yapılan saldırıları, Bingöl yolunun tam 15 gün kapatılmasını ve hendekler kazılmasını, Cizre ve Şırnak'ta çıkan olayları ve kazılan hendekleri, Kobani olaylarını, Lice'nin bir Köyüne dikilen metrelerce heykeli, KCK tarafından yapılan Halkın silahlı ayaklanma çağrılarını, Hendek ve tünel kazılması talimatlarını, en son Adıyaman, Ceylanpınar ve Diyarbakır saldırılarını nereye koyacaklar ve tüm bunlardan sonra devlet nerede feryatlarının yükselmesinden sonra devletin yaptığı operasyonlar gerçeğini görmek ve vicdani değerlendirme yapmak lazım.
"Artık net olmak lazım"
Çözüm süreci kesinlikle çözümle süreci değildi, çözüm süreci kesinlikle bölünme süreci değildi, çözüm süreci kesinlikle toplumun kılcal damarlarını ele geçirip, devlet içinde devlet kurma ve bölgede tahakküm kurma süreci hiç değildi. Çözüm süreci örgüte de çok büyük sorumluluklar yüklemişti. En baştan silahlı güçlerini ülke dışına çıkarması lazımdı. Ancak yaklaşık bir yüzde 15'lik kısım bu 2 yılda çekilmişse buna ters orantılı olarak 2 binden fazla kişi çoğunluğu çocuk dağa götürüldü. Artık net olmak lazım, demokratik eşit ve özgür insanların yaşadığı üniter bir Türkiye mi veya devlet içinde devlet mi hayal ediliyor bunun topluma açıklanması lazım.
"Çözüm süreci somut bir hayat tarzı halini almıştır"
Kamu düzeni ve kamu gevenliğinin olmadığı bir yerde çözüm süreci konuşulabilir mi, her gün cenazelerin geldiği bir ortamda Türkiye toplumu ikna edilebilir mi. Çözüm sürecinde zaafiyet haykırılışları, kırmızı alarm çanları yüksek sesle çalıyordu. PKK son saldırılarıyla hiçte rasyonel ve pragmatik davranmamıştır. Kürtlerin ve HDP'nin bütün kazanımlarını ve sosyal hayatını zora koymuştur. Çözüm sürecinin mimarı olan bir Recep Tayyip Erdoğanı ve Ak Partiyi bitirmeye çalışmak, ona saldırmak ne kadar mantıklı ve tutarlı. Gözünüzü bir an kapatın, başka hangi parti ile bu iş çözebilir. MHP ve CHP ile mi? Kürtler artık ölüm ve kavga istemiyor. Çözüm süreci somut bir hayat tarzı halini almıştır.
"Halk misyon ve vaatlerinden dolayı HDP'yi sorumluluk verdi"
HDP üzerlerine düşen tarihi sorumluluğu yerine getirebilmelidir, bu onların varlık sebebi, siyasetin en büyük sorumluluğudur. Madem halk 80 vekil ve 6 milyon oy vermişse bu kendilerine biçilen tarihi misyon ve vaatlerinden dolayıdır. Halkın siyasete yüklediği sorumluluk, mecliste çözüm olsun, silahlar artık konuşmasın mesajıdır. HDP tarihi ve stratejik rolünü oynamalı, belki devlet ağzıyla olmazsa da PKK saldırılarına ciddi anlamda dur diyebilmeli ve eleştiri yapabilmeli. Kendi varlık sebeplerini ve meşruiyetlerini ortadan kaldıran girişimlere karşı çıkmalı. Sorun kesinlikle HDP'nin varlığı veya 80 vekil veya onlara oy verenler değil ve kesinlikle de olmamalı. Sorun PKK saldırıları ve kullandıkları şiddettir. PKK artık HDP siyasetini dizayn etmeyi terk etmeli ve sürekli müdahale etmekten vazgeçmeli.
"Ne Kürtler ne de Türkler kimse kazanamaz"
Acıların yaşandığı, gözyaşlarının aktığı, yaralı yüreklerin olduğu bir ülkede Ne Kürtler ne de Türkler kimse kazanamaz, hepimiz beraber bu geminin tarihe yelken açan yolcularıyız. Sağduyulu, Soğukkanlı olacağız. İstek ve kışkırtmaların etkisi altında kalmamış ortak bir akılla hareket etmeye devam edeceğiz. Emin olun çözüm sürecinden başka çıkarımız yoktur. Aksini düşünmek ve aksine eylem ve laflarda bulunmak büyük çılgınlıktır, tarihin affetmeyeceği sorumsuzluk olur. Bunun vebalinin altından kimse kalkamaz.
"Normalleşme ve diyalog kanallarının tekrardan açılabilmesi için"
Sonuç olarak en aykırı, en şok edici hatta kurulu düzeni sorgulayıcı fikirlere evet ancak silahsız ve saldırısız olması şartıyla. Yani yeter ki ölüm olmasın, varsın her şey söylensin. Normalleşme ve diyalog kanallarının tekrardan açılabilmesi için PKK derhal ve şartsız saldırılarına son vermeli ve top yekun sınır dışına çekilmeli. Muhakkak ki bu ortam böyle devam edemez ve bir şekilde nihayete erecektir. Ancak daha fazla ölüm ve acı olmadan, yüreklere ateş düşmeden, bir can daha toprağa düşmeden, yarın bile çok geç. Sonu yok bu yolun ve ölümlerin, insanlık ölüyor, Türkler ve onlardan daha çok Kürtler ölüyor. Kazanımlar ve kardeşlik yok oluyor. Türkiye'de denenmiş 30 yıllık bir geçmiş kirli savaş tarihi var. Silahla çözülecek bir sorun yoktur artık. Sorunları bırakın siyasetin eline ve halkın vicdanına. Eğer demokratik bir Türkiye Cumhuriyeti özlemi ve talebi varsa devlet yetkilisi dışında taşınacak her silah, atılacak her kurşun Barış'a ve kardeşliğe büyük darbedir ve gayri meşrudur"
Son Dakika › Güncel › Ezgin: Çözüm Süreci Türkiye'nin En Büyük İnsanlık Projesidir - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?