Gazikent Üniversitesinde Liselilere Seminer

Okutman Selçuk Bilgin sözlerine şöyle başladı: Her insan gibi siz de kendinize bir yol belirlemiş, bir amaç uğruna hayat yoluna çıkmış çok kritik bir yaş dönemindesiniz. İçinde bulunduğunuz bu yaş döneminizde alacağınız kararlar tüm hayatınıza yön verecektir. Biz de bunu göz önüne alarak sizlere bu dönemde faydalı olacak bilgilerden oluşan kısa bir sunu hazırladık. Sizin de katılımınızla bu sunuyu gerçekleştireceğiz.

Sahneye birkaç öğrenci çağırarak "survival" (Hayatta kalabilme) oyunu ile deneysel olarak öğrencilere başarılı olmanın yollarını anlatan Okutman Bilgin, üniversite sınavına hazırlanan kişiler olarak veya hayatımızın başında birçok sınava hazırlanan kişiler olarak zamanı çok önemsiz buluyoruz.

Bazen bir saniyenin ne önemi var, bir dakikanın ne önemi var diyoruz. İki dakika sohbet molası, iki dakika sigara molası, iki dakika çay molası bizim için önemsiz görünüyor. Bir insanın nefesini 42 saniye tutamayacağını düşünürsek zamanın ne kadar kıymetli olduğunu görürüz dedi.

Bilgin sözlerine şöyle devam etti: "Zamanı nasıl yönetiyoruz? Zamanı yönetmeyi biliyor muyuz? İnsanın hayatta kaldığı sürece en önemli şey zamandır.

Her insanın nefes aldığı sürece 24 saati vardır. Sizler sınava hazırlanan, hayata hazırlanan yeni bir nesil olarak zamanı iyi yönetmeniz gerekli. Yıllarca, zamanı yönetemeyen bir toplum olarak lanse edildik. Evet bu doğru. Çünkü gelişmiş ülkelerde ilkokul düzeyinde bir çocuğun bile zaman ajandası var. Bu ajandadaki planlarına göre zamanı yönetiyor.

"Zamanı yönetmek için bir kısa vadeli, bir de uzun vadeli plana ihtiyacımız var. Size daha çok, zamanı uzun vadede nasıl planlamamız gerektiği üzerinde duracağım. Uzun vadeli planlarımız, 'hedefler' diye açıklanır.

Eğer bir hedefimiz yoksa uzun vadeli plan yapamayız. Uzun vadeli planları ikiye ayırırız: Birincisi soyut olan, ikincisi somut olandır. Bunlardan soyut olan planlarımız düşünce düzeyinde, hedefler düzeyinde, amaçlar düzeyinde olanıdır. Uzun vadeli soyut plan yapabilmek için birinci etkenimiz, adanmış bir ruhumuzun olması gerekir. Eğer kendimizi bir şeye bir hedefe adamış isek uzun vadeli soyut plan yapamayız.

Sıradan bir insan oluruz, nerede akşam orada sabah olur. Bu konuya ışık tutacak tarihten bir anekdotu anlatayım: 11. asırda Şamur adında bir marangoz her gün düşünür… Kudüs esir, Mescid-i Aksa esaret altında, hep bunu söyler, hep ağlar, düşünür. Bir gün 'benim yapabileceğim bir şey yok mu?' diye kendini sorgular. Sonra marangozluk mesleğini konuşturur ve Mescid-i Aksa için çok güzel bir Minber yapar.

Bunu gören arkadaşları, 'arkadaş çok güzel bir minber yapmışsın ama bunu nasıl Mescid-i Aksa'ya koyacaksın? Mescid-i Aksa Müslümanların elinde değil ki' derler… Şahmur ise arkadaşlarına şu sözü söyler: 'Ben bir marangoz olarak elimden gelenin en güzelini yaptım. Elbet bir gün bir büyük komutan çıkar bu Minber'i Mescit-i Aksa'ya koyar' der. Şahmur'un bu sözü, kısa zamanda yakın ve uzak memleketlere yayılır. Bugün Irak sınırları içerisinde kalan Tifil sokaklarında koşuşturan bir çocuk da duyar bu haberi.

O çocuk bir gün annesi ile konuşurken 'Anne der ben bir gün büyük bir komutan olacağım, iyi bir marangoz olan Şahmur'un Mescit-i Aksa için yaptığı o güzel Minber'i Mescid-i Aksa'ya koyacağım' der. Aradan 30-35 yıl geçer Mescit-i Aksa Müslümanların elindedir. Mescid-i Aksa'yı fetheden orduların başında işte o çocuk vardır. Bu komutan her zaman adanmış bir ruh ile uzun vadeli planlar yapan Selahadin-i Eyyubi'dir."

"Uzun vadeli planlar bizi hedeflerimize götüren araçlardır. Sonuç olarak adanmış bir ruh ile uzun vadeli bir plan yapar isek ve bu plana yüksek bir motivasyonla bağlı kalırsak bu planı biz gerçekleştiremezsek bile bizden sonra gelen bir kişi gerçekleştirir.

"Cesur bir adım atmanın zamanı geldi. Eğer kendimiz ile dargınsak hemen kendimizle barışalım. Çünkü 'Bugün Hayatımızın Geriye Kalan Kısmının İlk Günü.' Yeni bir başlangıçla, yeni bir hayata, yeni bir güne merhaba diyelim. Zamanın kendisine hükmetmek istediği değil, zamana hükmeden insan olmak istiyorsak, planlı, hedefli, kendisi ile barışık, motivasyonu yüksek olan bir insan olmak zorundayız. Zamanın kendisine hükmettiği bir insan olmayın, zamana hükmeden bir insan olun."

Okutman Bilgin'den sonra kürsüye gelen Nurdağ Lisesi Müdürü Ömer Karayılan, bundan 25 yıl öncesine kadar Gaziantep'te sınavla gireceğimiz bir üniversitemiz yokken şimdi Gaziantep'te üç tane güzide, tatlı rekabet içinde olan üniversitemiz var. Bunlardan bir tanesi Gazikent Üniversitesidir.

Aynı zamanda Gazikent Üniversitesinin Yüksek Lisans öğrencisiyim dedi. Eğitimin hayat boyu devam edeceğini belirten Karayılan, yapılan programdan dolayı Gazikent Üniversitesine teşekkür etti.