Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, "Modernleşme sürecinin başlangıcında Diyanet'in mezheplerden uzak duruşu, doğal olarak çoğunluğun yapısı gereği Sünni-Hanefi anlayışın yorum ve pratikleri Diyanet'in gayri resmi olarak mezhebini Hanefilik olduğu izlenimini ortaya çıkarmıştır ki, bu algı kırılmalıdır" dedi.
Görmez, Afyonkarahisar'da il müftüleriyle bir araya geldiği toplantıdaki konuşmasında, müminlerin gönüllerini fethetmeyen müftülere cemaatin itibar etmeyeceğini ve güveneceği başka kişileri arama çabası içine girebileceği uyarısında bulundu.
Diyanet'in bir millet kurumu olduğunu vurgulayan Görmez, "Diyanet'i tek bir mezhebin temsilcisi konumuna getiremeyiz. Bunun içindir ki son zamanlarda özellikle altını çizerek 'Diyanet bürokratik bir devlet kurumundan öte bir millet kurumudur' diyerek bunu ifade etmeye çalışmaktayız. Milletin her rengini ve herkesi kucaklamalıyız. İnsanları tasnif edemeyiz. Hiçbir kimseyi kapsama alanımızın dışında tutamayız" dedi.
Vatandaşın hassasiyetlerinin dikkate alınarak sürekli yenilenmek gerektiğini vurgulayan Görmez, "İki günün eşit tutulmamasını öğütleyen bir Peygamberin ümmeti olarak asla statükonun temsilcisi olamayız" diye konuştu.
Dinin, hayatın her yönüyle ilgili olduğunu belirten Görmez, "Dini sadece cami duvarları arasına hapsetmek ve camileri de sadece namaz vakitlerinde açarak namaz kılınan mekanlar haline getirmek üzülerek belirtmek gerekir ki İslami değildir. Bu İslam'ın ibadet tanımına da uymaz, Müslümanlık algısına da uymaz. Modern zamanlarda adeta indirgemeci bir İslami hayatın empoze edilmesi tamamen seküler zihnin ürettiği bir olgudur. Bunu din ile dindarlıkla izah edemeyiz. Tabii ki ezan, cami ve namaz İslam'ın en önemli şiarlarındandır. Ancak bu bizlerin gündelik hayatımızı ezanın ve namazın ruhundan farklı yaşayacağımız anlamına gelmez" değerlendirmesinde bulundu.
-"Şehirlerimizde ortak dini faaliyetler için platformlar oluşturmalıyız"-
"Bizler sadece şehirlerde yapılacak cami inşaatlarıyla değil, bu camileri dolduracak bedenlerin imar edilmesiyle ve bu mümin vicdanların oluşturacağı ahlaka dayalı toplumsal bir yapının oluşturduğu mamur kentlerin oluşmasıyla ilgilenmeliyiz" diyen Diyanet İşleri Başkanı Görmez, şunları söyledi:
"Geleneksel yaşam koşulları içerisinde değişik biçimlerde ve ortamlarda yaşanan dini hayat tarzları, modern zamanlarda doğal olarak yeni bir forma ve şekle dönüşebilmektedir. Bu yeni formları dışlayarak reddetmek zamanla bizi hayatın dışına atar ve toplumdan uzaklaşmış oluruz. Toplumsal dinamikleri gözardı edemeyiz. Özellikle sivil toplum örgütleri, değişik sosyal ve kültürel dernekler, hemen hemen tüm kentlerimizde her gün yeni faaliyet ve çalışmalar içindedirler, bunlarla içice olmalıyız. Kapımızı, gönlümüzü onlara açtığımız gibi onların da kapısını çalmalı ve gönüllerini almalıyız. Asla gurur, kibir ve büyüklenme içinde olmamalıyız. Paydaşlarımız olarak kabul edeceğimiz ilahiyat fakülteleri kadroları, imam hatip liseleri ve din dersi öğretmenleriyle o kentteki sivil kanaat önderleriyle derdimizi paylaşmalı ve dertleriyle dertlenmeliyiz. Şehirlerimizde ortak dini faaliyetler için platformlar oluşturmalıyız. Bu çalışmalar için kanun, tüzük, yönetmelik ve yönerge beklememeliyiz. Oluşturulacak bu platformlar sayesinde, gerek dini irşad faaliyetleri ve gerekse sosyal faaliyetleri organize etmeliyiz. Şehrinde açlık, sefalet, yokluk içinde bulunduğu halde rahat uyuyan görevlimiz, mesuliyetinin idrakinde değildir. Şehrinde toplumsal yozlaşma, kargaşa ve kavga hüküm sürüyorsa o görevlimiz kendini başarılı göremez. Şehrinde din kardeşleri arasında mezhepçilik, hizipçilik, grupçuluk yapılıyor da herkes bir diğerini ötekileştiriyorsa oradaki müftü o şehrin müftüsü olamamış demektir."
-"Din, kimseyi ırkından, dilinden dolayı kınamaz"-
Tek tipleştirmeye dayalı vatandaşlık anlayışının geride kalmasına rağmen bu yaklaşımın uygulamaları sonucunda ortaya çıkan trajik sorunlarının bugün hala tartışılmasını talihsizlik olarak nitelendiren Görmez, "Din ayrıştıran değil bütünleştirendir. Din, kimseyi ırkından, dilinden, kavminden ve inancından dolayı kınamaz ve dışlamaz" dedi.
"Giderek hem İslam dünyasında hem de ülkemizde gerek mezhebe gerekse etnisiteye dayalı çatışmaların kıvılcımlarını söndürmeli ve kardeşlik hukukunu inşa etmeliyiz" ifadelerini kullanan Diyanet İşleri Başkanı Görmez, şöyle devam etti:
"Modern ulus olma yolunda çağdaşlaşma gerçekleştirilirken din, tek tip vatandaş ve ulus olma amacı için araçsallaştırılmıştır. Diyanet'in mezhepler üstü tanımlanması asla mezhepleri ve farklı dini anlayışları yok kabul ederek çok sesli dini anlayışları ortadan kaldırıp tek tipleştirme misyonuyla ilgili olmamalıdır. Aksine mezheplerin otantikliğini kabul ederek ama asla mezhepçilik yapmamaktır. Hangi mezhebe mensup olursa olsun kimseyi ötekileştirmemek ve her mezhep mensubuna da kimseyi ötekileştirmemesini tavsiye etmek İslam kardeşliği için bizim önemle üzerinde duracağımız çaba olmalıdır. Modernleşme sürecinin başlangıcında Diyanet'in mezheplerden uzak duruşu, doğal olarak çoğunluğun yapısı gereği Sünni-Hanefi anlayışın yorum ve pratikleri Diyanet'in gayri resmi olarak mezhebini Hanefilik olduğu izlenimini ortaya çıkarmıştır ki, bu algı kırılmalıdır. Diyanet camiamız belki bu tahlile itiraz edebilirler; ancak bu resmen kabul edilmiş ya da kadroların bilinçli tavrıyla yapılmış değildir. Devlet kurumunun refleksleri sonucu fiilen sosyolojik olarak ortaya böyle bir yapı çıkmıştır. Son zamanlarda bunun aşılmasına yönelik yapılan çalışılmalar sadece iyi niyetli bir gayret olarak görülmemeli, bu çabayla ilgili herkes samimiyetle çalışmalar yapmalıdır. Zira Diyanet kadrolarımızın iyi niyetleri ve din hizmetlerine yönelik neye nasıl baktıklarından ziyade dışarıdan nasıl algılandıkları ve toplumsal karşılığı daha önemlidir."
-"Sivil algıya geçmemiz gerekmektedir"-
Din ve inançların bireylerin kendi vicdani kabulüyle başladığını belirten Görmez, "İnançlar söz konusu olduğunda kitleler, resmi olsun olmasın dışarıdan müdahale edilecek her türlü kurum ve kişilere karşı mesafeli dururlar. Bizim özenle bu resmi görüntüden uzaklaşarak sivil algıya geçmemiz gerekmektedir. Bizim özlük haklarımızın vergilerle finanse edilmesi kamu hizmeti yaptığımız içindir. Bu böyle bilinmeli ve görevimizi ifa ederken salt devlet memuru mantığıyla yapmamalıyız. Zira bizler namazı devlete kıldırmayız, fetvayı devlete vermeyiz. Namazı da vatandaşa kıldırmaktayız vaaz ve irşadı da vatandaşa vermekteyiz. Cami içinde bir protokol uygulanmadığı gibi camiye gelen herkes bizim gözümüzde Allah'ın eşit kullarıdır" dedi.
Diyanet'in hizmetleri ile özellikle vaaz ve hutbe konuları dinin kendi özünden gelen konular olmasının önemine işaret eden Görmez, şöyle devam etti:
"Günlük politik ve siyasi mesajların verildiği ve salt yurttaşlık bilgisi kitaplarında yer eden konular vaaz ve hutbe konusu olmamalıdır. Bu anlamda özellikle ara dönemlerde tepeden emir ve talimatla hutbe konusu yapılan başlıkları yeniden gözden geçirmeliyiz. Özellikle siyasetin kendi doğal akışının dışına çıkılan kırılma dönemlerinde Diyanet'in bazı uygulamaları inananları rencide etmiş ve bu rahatsızlıklar zamanla Diyanet'i tartışma konusu yapmıştır. Devletçi bu uygulamalara karşı vatandaşın önyargılı oluşunu ve tepki göstermesini anlamalı ve varsa bu uygulamaları kaldırmamız gerekmektedir. Çünkü din, inanç, dini kabuller, dini fetvalar ve dinin yaşanma biçimi bireylerin vicdanlarının ve kalplerinin tatmin olmasıyla ilgilidir."
-"Cami merkezli bir eğitim seferberliği başlatmalıyız"-
Toplumsal bir talep olarak din eğitiminin karşılanmasını, ihtiyaçların giderilmesine ve toplumun beklentisine yönelik hukuki bir çözüme kavuşmasını sevindirici bir gelişme olarak nitelendiren Görmez, "Bu gelişme karşısında camiamıza büyük sorumluluklar düşmekte olup bu duruma kendimizi hazırlamalıyız. Bu konularda korkulardan ve komplekslerden uzaklaşmalıyız. Diyanet İşleri Başkanlığı, bugün toplumun büyük bir kısmının ihtiyaçlarını karşılayabilmektedir. Ancak hala camilerimizden, kadınlarımız çocuklarımız ve engellilerimiz rahatlıkla istifade edememektedir. Camiler herkesin doğal sosyal mekanları haline gelmeli ve bizler cami merkezli bir eğitim seferberliği başlatmalıyız" diye konuştu.
Görmez, camilerde toplumun her kesimi için ders halkaları oluşturulması gerektiğini anlatarak "Açılan kampanyalar haftayla sınırlı kalmamalı, yılın her gününe yayılmalıdır"dedi.
Görmez, "Gerek ülkemizin dinamizmi ve gerekse İslam coğrafyası ve gönül dünyamızın bizden beklentileri bize yeni görevler yüklemekte ve görev tanımlarımızı değiştirmektedir. Bu tanımları birlikte geliştirmeliyiz ve yeni vizyonumuzu birlikte oluşturmalıyız. Bizim ifa edeceğimiz görevler asla misyonerlik mantığıyla olmamalıdır" ifadelerini kullandı.
Muhabir: Sarp Özer
Yayıncı: Tolga Özgenç - AFYONKARAHİSAR
Son Dakika › Güncel › Görmez, İl Müftüleriyle Bir Araya Geldi - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?