Başbakan Yardımcısı Tuğrul Türkeş, Nazi rejimi tarafından yaklaşık altı milyon Yahudi'nin hapsedildiği ve öldürüldüğü Holokost dönemi ile ilgili, "Holokost'tan almamız gereken en önemli ders nefrete ve ötekileştirmeye karşı sessiz kalınmaması gerektiğidir" dedi.
Başbakan Yardımcısı Tuğrul Türkeş, Ankara Üniversitesinin ev sahipliğinde düzenlenen Uluslararası Holokost Kurbanlarını Anma Töreni'ne katıldı. Burada bir konuşma yapan Türkeş, Holokost mağduru olan Simon Wiesenthal'ın "Hayatta kalmak beraberinde yükümlülükler getiren bir ayrıcalıktır. Ben daima kendime hayatta kalmayanlar için ne yapabileceğimi soruyorum" sözlerini hatırlatarak, "Ölüm kamplarında başta annesi olmak üzere birçok yakınını kaybeden, kendisi de Holokost mağduru olan Simon Wiesenthal, bu satırlarla Holokost'a engel olamamış ve bu acı dönemi hayatta kalarak atlatmış insanların Holokost kurbanlarına karşı sorumluluğuna dikkat çeker. Holokost kurbanları için adaletin yerini bulması ve kıymetli hatıralarının hiçbir zaman unutulmamasının sağlanmasıyla benzer vahşetlerin tekrarlanmasının önüne geçilmesinden oluşan bu sorumluluğu Wiesenthal, kaçak Nazi suçlularının adalet önüne çıkarılmasına katkı sunarak yerine getirmiştir. Bundan 72 yıl önce Avrupa'nın ortasında yaşanan, insan aklının bugün bile tahayyül etmekte zorlandığı insanlık tarihinde eşi benzeri görülmemiş bir vahşet olan Holokost'ta yaşamını yitiren milyonlarca insanın hatırasını saygıyla anıyorum. Holokost, bir etnik ya da dinsel azınlığın erkek, kadın, çocuk demeden Fransa'dan Polonya'ya, Norveç'ten Yunan Adalarına kadar işgal ettiği tüm topraklarda izini sürüp sistematik bir şekilde son bireyine kadar topluca yok edilmesinin siyasi hedef olarak gösterilmesi sebebiyle benzeri görülmemiş bir soykırım olarak nitelendirilmektedir" ifadelerini kullandı.
"Holokost'tan almamız gereken en önemli ders nefrete ve ötekileştirmeye karşı sessiz kalınmaması gerektiğidir"
"Nazi Almanyası sırf bu hedeflerine ulaşabilmek için kapsamlı bir bürokratik sistem kurmuş, o dönemin tüm teknolojik gelişmelerini daha hızlı öldürmek ve en vahşi biçimlerde imha etmek için seferber etmiştir" diyen Başbakan Yardımcısı Türkeş, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Holokost'un nedenlerini ve sonuçlarını anlayabilmek için öncelikle Holokost'un Auschwitz'te veya diğer ölüm kamplarında başlamadığını unutmamamız gerekmektedir. Holokost, nihai çözümden çok önce önyargı, ırkçılık ve nefret tohumlarının Avrupa'ya serpilmesi sırasında toplumun bu duruma karşı kayıtsız ve eylemsiz kalması, yaşananları sessizce izlemeyi tercih etmesiyle başlamıştır. Bu bağlamda Holokost'tan belki de almamız gereken en önemli ders nefrete ve ötekileştirmeye karşı sessiz kalınmaması gerektiğidir. Holokost, bir ülkeyi yönetenlerin belli bir dini veya etnik grubu hedef alarak ülkenin sorunlarının kaynağı olarak onları suçlayıp, çözümü kin yoluyla basitleştirmesinin nelere yol açabileceğini gösteren tarihten bize seslenen güçlü bir uyarıdır. Buna karşın günümüzde özellikle bazı Avrupa ülkelerinde ideolojilerini ve söylemlerini antisemitizm, İslamofobi ve yabancı düşmanlığı gibi motiflerle besleyen siyasi hareketlerin güçlenmekte olduğunu da gözlemliyoruz. Bu siyasi hareketlerin kullandığı ırkçı ve nefreti körükleyen söylemlerin maalesef son yıllarda yaşanan ırkçı saldırılardaki büyük artışa zemin oluşturduğunu da üzüntüyle takip ediyoruz. Ötekine karşı artan tahammülsüzlük ve bu bağlamda aşırı sağ hareketlerin yükselişi, bir yandan geleceğe yönelik kaygıları arttırmakta, diğer yandan ise insanlığın geçmişte yaşanan acılardan yeterince ders çıkarıp çıkarmadığını, tarihin tekerrür etmesine izin verilip vermeyeceğini de sorgulatmaktadır."
"Nefret suçlarına karşı sıfır tolerans göstermekten başka hiçbir seçeneğimiz yoktur"
Dünya genelinde salgın bir hastalık gibi yayılan antisemitizm, İslamofobi ve yabancı düşmanlığının zaman zaman Türkiye'deki bazı marjinal çevrelerde de etkili olduğunu söyleyen Başbakan Yardımcısı Türkeş, "Antisemitizm, İslamofobi, Hristiyan düşmanlığı ve benzeri nefret suçlarına karşı sıfır tolerans göstermekten başka hiçbir seçeneğimiz yoktur. Herhangi bir etnik veya dini kimliğin şeytanlaştırılmasının, göz yumulmasının nelere yol açtığını tarih bize en acı şekliyle Holokost'ta göstermiştir. Bu bağlamda ülkemiz Holokost konusundaki çalışmalara aktif katılım sağlamaya önümüzdeki dönemde de aynı kararlılıkta devam edecektir. Öte yandan dile getirdiğim bu olgularla mücadelede devletlere olduğu kadar akademik dünyamız, sivil toplum ve bireylere de önemli roller düşmektedir. Vatandaşlarımızın bilinçlendirilmesinde akademik kurumlarımızın ve sivil toplum örgütlerimizin önemi yadsınamaz bir gerçektir. Günlük hayatta karşılaşılan kin ve düşmanlık içeren söylem ve hareketlere karşı sessiz kalmayıp, onlara karşı mücadele verilmesi Holokost kurbanlarının hatırasının en iyi şekilde onurlandırılmasını sağlayacaktır. Son yıllarda Ortaköy'de coşkulu kalabalıklarla kutlanan Hanuka Bayramı'nı, Avrupa'nın en büyük üçüncü sinagoguna sahip olan güzel Edirne şehrimizde Yahudi cemaatimizce tertiplenen etkinlikleri ve keza Türkiye'nin çeşitli renklerini ortaya koyan tüm etkinlik ve çabaları gönülden destekliyor, bu organizasyonların sayısının artmasından da memnuniyet duyuyorum" şeklinde konuştu.
Başbakan Yardımcısı Türkeş'in konuşmasının ardından müzik dinletisi yapıldı. Müzik dinletisinin ardından da mum yakma töreni gerçekleşti.
Holokost döneminde Nazi rejimi ve işbirlikçileri tarafından sistemli, bürokratik yollarla ve ülke eli ile desteklenerek yaklaşık altı milyon Yahudi hapsedildi ve öldürüldü. Ateş başında kurban etme anlamına gelen Holokost döneminde Almanya'da aralarında Komünistler, Sosyalistler, Yehova Şahitleri ve eşcinseller de olan bu gruplar siyasi, ideolojik nedenlerle ve davranışlarına bakılarak hapsedildi. - ANKARA
Son Dakika › Güncel › Holokost Kurbanları Ankara'da Törenle Anıldı - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?